İsrail ile İlişkiler Enerji Sektörünü Öne Çıkardı
Zorlu Enerji Genel Müdürü Ak, "Bölgedeki potansiyel, her iki ülkedeki yatırımcılar ve ortaklık projeleri için de büyük önem taşıyor." dedi.
İsrail'in Mavi Marmara saldırısı nedeniyle Türkiye'den özür dilemesiyle başlayan normalleşme süreci, son olarak Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Doğu Akdeniz havzasındaki petrol ve doğalgazın Türkiye üzerinden Avrupa'ya taşınması için bölge ülkelerine işbirliği çağrısı yapması dikkatleri İsrail ile gerçekleştirilebilecek enerji projelerine çekti.
İsrail'de enerji sektöründe yatırımları bulunan Türk firmalarının yetkilileri ve akademisyenler, İsrail'in Türkiye'den özür dilemesi sonrasında tekrar gündeme gelen Türkiye'nin İsrail ile enerji konusunda geliştirebileceği projeleri değerlendirdi.
Zorlu Enerji Genel Müdürü Sinan Ak, Zorlu Enerji Grubu olarak İsrail ile yeni projelerin gelişmesini desteklediklerini ve sürecin enerji sektörüne yarayacağını ifade ederek, "Ülkede yatırımlarımızı artırmak, güneş enerjisi yatırımlarını da incelemek yönünde planlarımız bulunuyor" dedi.
İsrail'de enerji pazarının önemli oyuncularından biri olan ve bu ülkede yatırımları bulunan Zorlu Enerji'nin Genel Müdürü Sinan Ak, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün de, geçtiğimiz günlerde, Doğu Akdeniz'de 3 trilyon metreküpü aşan önemli bir doğalgaz havzasının mevcudiyetine dair güçlü bulgular ortaya çıktığını söylediğini hatırlattı.
İsrail'de 425 milyar metreküp doğalgaz rezervi olduğunun hesaplandığını anımsatan Ak, bu gazın, kurulacak boru hattıyla Türkiye üzerinden Avrupa'ya taşınması enerji gündeminin öne çıkan konularından biri durumunda olduğunu ifade etti.
-"Potansiyel, her iki ülkedeki yatırımcılar ve ortaklık projeleri için de büyük önem taşıyor"
Bölgedeki bu potansiyelin değerlendirilmesi noktasında, hem kendilerinin hem de Avrupa'nın enerji arz güvenliğinde önemli bir aktör haline gelen Türkiye'nin son derece kritik bir role sahip olduğuna işaret eden Ak, "Bu potansiyel, her iki ülkedeki yatırımcılar ve ortaklık projeleri için de büyük önem taşıyor" ifadesini kullandı.
Bölgedeki yatırımlarına değinen Ak, şunları söyledi:
"Ashkelon bölgesinde, ortaklığımızın bulunduğu 800 megavat (MW) kapasiteli Dorad Doğal Gaz Çevrim Santrali'ni yıl sonunda tamamlamak için çalışmalarımız hızla devam ediyor.Yine İsrail'de ortak olduğumuz ve toplam kurulu güçleri 175 MW olacak Ashdod ve Ramat Negev Doğal Gaz Çevrim Santrallerinin de inşaat çalışmalarını sürdürüyoruz.
Ortağı olduğumuz Solad Doğal Gaz Çevrim Santrali'nin ise finansman ve yatırım öncesi çalışmaları devam ediyor. Ülkede yatırımlarımızı artırmak, güneş enerjisi yatırımlarını da incelemek yönünde planlarımız bulunuyor."
İsrail'in özür dilemesi sonrasında beklentilerinin, bu ülke ile ekonomik ilişkilerin daha da zenginleşmesi yolunda olduğunu dile getiren Ak, "Siyasi yüklerin projelerin üzerinden kalkması ortak projelerin ve yatırımların önünü açacaktır. İsrail'de önemli yatırımları bulunan ve enerji konusunda işbirliğine her zaman açık olan Zorlu Enerji Grubu olarak, biz de İsrail ile yeni projelerin gelişmesini destekliyoruz. Bu bağlamda bölgedeki yatırım çalışmalarımıza devam edeceğiz" şeklinde konuştu.
-"İsrail gazının Türkiye üzerinden Batı pazarlarına ulaştırılması mutlaka gündeme gelecek"
Kadir Has Üniversitesi Enerji Sistemleri Mühendisliği Bölüm Başkanı Prof. Dr. Volkan Ediger ise İsrail Enerji ve Su Kaynakları Bakanlığı tarafından 30 Mart 2013 tarihinde yapılan İsrail'in Akdeniz'deki iki büyük doğalgaz sahasından küçüğü olan Tamar sahasında üretilen gazın karaya akışının gerçekleştirildiği açıklamasının sadece İsrail ekonomisi için değil, bütün Levant bölgesi için son derece önemli bir gelişme olduğunu söyledi.
Bölgede, Mısır kara suları dışında, ilk defa ticari olarak doğal gaz üretimi gerçekleştirildiğini hatırlatan Ediger, "Dört yıldır yürütülen ve 3 milyar dolara mal olan faaliyetler başarıyla sonuçlandı. Asıl büyük olan Leviathan sahasında ise çok daha büyük potansiyel olduğu bilinmektedir" dedi.
Şu anda operatör şirketler olan Noble Energy ve Delek Energy ile İsrail hükümeti arasında üretim planlaması ile üretilen gazın ihtiyaç fazlasının ne kadarının ihraç edileceği konusunda görüşmeler yürütüldüğünü dile getiren Ediger, şunları kaydetti :
"İleriki günlerde Leviathan gazının da devreye girmesiyle ihraç kapasitesinin önemli ölçüde artacağına yönelik görüşler bulunmaktadır. Bunun için de en uygun ülkelerden bir tanesi doğal olarak Türkiye'dir ve ortak bir takım projelerle İsrail gazının Türkiye'ye ve Türkiye üzerinden Batı pazarlarına ulaştırılması konuları gelecekte mutlaka gündeme gelecektir.
Ekonomik olarak fizibıl olduğu sürece boru hattının denizden geçirilmesi elbette öncelikli olacaktır ama karadan boru hattı da bölgede istikrarın sağlanmasıyla birlikte pekala gündeme gelebilir. Böylece iki ülke arasında enerjide kazan-kazan durumu ortaya çıkarılabilir ve bu gelişme iki ülke arasındaki diğer enerji projelerinin gelişmesini de kolaylaştırabilir."
Bazı Türk firmalarıyla İsrail firmaları arasında özellikle santral yapımı konusunda önemli girişimler kaydedildiğine dikkati çeken Ediger, "Bu girişimler zamanla enerjide daha stratejik ortaklıklara dönüşebilir. Fakat bu noktada doğalgaz rezervlerinin miktarları büyük önem arz ettiği unutulmamalıdır. Kesin konuşmak için henüz erken olup, bölgede geliştirilecek projeler, buradaki doğal gaz rezerv miktarlarıyla doğrudan ilişkili olacaktır" şeklinde konuştu.
-"İsrail sınırlarında, karasularında bulunacak herhangi bir doğal gazın Türkiye olmadan Avrupa'ya ulaşması mümkün değil"
Hazar Strateji Enstitüsü (HASEN) uzmanı Dr. Cemil Ertem de yaptığı değerlendirmede İsrail ile Türkiye arasında ilk enerji projesinin İsrail'in ürettiği gazın boru hatlarıyla Avrupa'ya ulaştırılması olarak öne çıktığını söyledi.
Ertem, Akdeniz'de, İsrail sınırlarında ya da karasularında, Güney Kıbrıs'ta bulunacak herhangi bir doğal gazın Türkiye olmadan Avrupa'ya ulaşmasının mümkün olmadığını ifade ederek, "Bu böyle bir proje ekonomik akla aykırı olur. Maliyeti de çok büyük olur" dedi.
Şah deniz gazının Türkiye üzerinden Avrupa'ya ulaşmasının ve Kuzey Irak enerji kaynaklarının yine boru hatlarıyla Ceyhan'a taşınması ve buradan ticarileşmesinin sözkonusu olduğunu anlatan Ertem, "Böyle olunca buradaki arz güvenliği sağlandıktan sonra Avrupa'nın doğalgaz ve enerji girişlerinde çok büyük bir çeşitlilik, rekabet ve fiyat avantajı sağlanmış olacak. İsrail'in üreteceği gazın Türkiye'yi atlayarak ticarileşmesi mümkün değil, maliyetine katlanıp ticarileşmesi halinde bu gazın fiyatı Türkiye'den geçecek güney gaz koridoru ile rekabet edecek kadar olamaz" şeklinde konuştu.
Böylece, güney gaz koridoru ve Kuzey Irak enerji kaynaklarına İsrail gazının da eklenmesi ile Kuzey Irak, İsrail, Türkiye ve Azerbeycan üzerinden Hazar Bölgesi'nin içinde bulunduğu bir entegrasyon oluşacağını savunan Ertem, "Bu entegrasyon da bu ülkeleri Türkiye'üzerinden Avrupa'ya entegre olmasına neden olacak. Bunların gerçekleşmesi için burada en önemli olan konu enerji arzının güvenliğinin sağlanması" değerlendirmesinde bulundu. - İstanbul