İso Yönetim Kurulu Başkanı Tanıl Küçük Açıklaması
İstanbul Sanayi Odası (İSO) Yönetim Kurulu Başkanı Tanıl Küçük, Cumhuriyet'in ilk yıllarından bugüne kadar Türkiye'nin sanayi alanındaki gelişmelerine işaret ederek, "Ne mutlu ki, 1920'lerin 'toplu iğneyi dahi ithal eden' ülkesi, bugün, dünyanın"...
İstanbul Sanayi Odası (İSO) Yönetim Kurulu Başkanı Tanıl Küçük, Cumhuriyet'in ilk yıllarından bugüne kadar Türkiye'nin sanayi alanındaki gelişmelerine işaret ederek, "Ne mutlu ki, 1920'lerin 'toplu iğneyi dahi ithal eden' ülkesi, bugün, dünyanın dört bir yanına sanayi mamulleri ihraç ediyor, ihracatının yüzde 95'ine yakınını sanayi ürünleri oluşturuyor" dedi.
İSO Mayıs ayı olağan meclis toplantısında konuşan Küçük, İSO'nun 1952 yılında kurulduğunu ve bu yıl kuruluşunun 60. yılını kutladıklarını ve odanın ilk meclis toplantısının 1952 yılının mayıs ayında gerçekleştirildiğini hatırlattı.
Yıldönümlerinin getirdiği duygu yoğunluğunun ötesinde, başlangıçtan itibaren kat edilen mesafeyi gözden geçirme, nereden nereye gelindiğini görme, deyim yerindeyse bir çeşit muhasebe yapma fırsatı sağlaması açısından önemli olduğunu anlatan Küçük, Türkiye'nin sanayide an itibariyle ulaştığı seviyenin bir başarı hikayesi olduğunun tartışma götürmeyeceğini kaydetti.
Küçük, sanayi alanındaki gelişmeleri dönem dönem anlatarak 1982 yılından itibaren ekonominin ana sektörünün artık sanayi sektörü olduğunu, dışa açılma ve ardından gelen Gümrük Birliği ile 1990'larla başlayan ve 2000'li yıllarla birlikte temposunu iyice artıran küresel rekabete uyum mücadelesinin sanayiciler için önemli sınavlar olduğunu dile getirdi.
Küçük, bir miktar hırpalansa, yaralar alsa da ülke sanayisinin bu sınavlardan güçlenerek ve direncini artırarak çıkmayı başardığını ifade ederek gelişmelerin gurur ve mutluluk verici olduğunu ancak, uluslararası karşılaştırmalarla bakıldığında yola beraber çıkılan bazı ülkelerin Türkiye'den daha iyisini başarabildiği gördüklerini aktardı.
Tanıl Küçük, şöyle devam etti:
"Ne mutlu ki, 1920'lerin 'toplu iğneyi dahi ithal eden' ülkesi, bugün, dünyanın dört bir yanına sanayi mamulleri ihraç ediyor, ihracatının yüzde 95'ine yakınını sanayi ürünleri oluşturuyor. Türkiye kendi içinde bu mücadeleleri verirken, dünya ekonomisi ve sanayinde önemli değişimler gerçekleşti. Bilgi ekonomisi gündeme geldi, uluslararası ekonomide yeni iş bölümleri ortaya çıktı, üretim haritası değişirken, rekabetin dinamikleri de değişti. Doğal kaynaklar, ucuz işçilik, coğrafi avantajlar gibi klasik unsurlar, rekabet denkleminde belirleyici olmaktan çıktı. Mukayeseli üstünlük, insan odaklı bir hal aldı, bilgi üretme yeteneği, kalifiye insan gücü rekabetin merkezine oturdu. Maliyetleri azaltmak, verimliliği, ürün kalitesini artırmak rekabet gücü açısından elbette çok önemlidir ve sanayimiz uzun yıllardır bunları gerçekleştirmenin gayreti ve arayışı içindedir. Ancak, küresel ekonomiye baktığımız zaman, maliyete dayalı rekabet için fazla şansımızın kalmadığı ortadadır. Bugün, Çin ve Hindistan, yarın başkaları bizden daha ucuza imalat yapabilecektir. Bizim için rekabette üstünlüğe giden yol, bilgi ve özel beceriye, Ar-Ge, teknoloji ve inovasyona dayanan, daha yüksek katma değerli bir üretim ve ihracat yapısına gitmekten geçmektedir. Biz bu görüşümüzü yıllardır dile getirmekteyiz. Ne mutlu ki, hem sanayi strateji belgesi hem de, geçtiğimiz günlerde açıklanan yeni teşvik paketi, bu vizyonun hükümetimizce de benimsendiğini ortaya koymuştur. Şurası bir gerçektir ki, böyle bir gelecek vizyonu, kalifiye insan gücünü rekabet politikalarının merkezine almayı gerektirir. Zira, katma değeri yüksek ürünler, ancak vasıflı işgücü ile üretilebilir. Hal böyle iken, ne yazık ki, ülkemiz bu anlamda arzu ettiğimiz noktadan oldukça uzaktır."
-"Vasıflı iş gücü ve vasıflı ara eleman temini sanayinin en temel problemlerindendir"-
Küçük, ülke sanayisinin en temel problemlerinden birisinin vasıflı iş gücü ve vasıflı ara eleman temini olduğunu vurgulayarak "Bir tarafta işsizlik varken, sanayinin uygun eleman bulmakta sorun yaşanması, ülkemizde eğitim ve istihdam köprüsünün kopuk olduğuna, işsizlikten çok, mesleksizlik sorunu yaşandığına işaret etmektedir" dedi.
İSO olarak bu konuda çözüm arayışlarının bir parçası olma gayretini güttüklerini anlatan Küçük, ilgili sorunu, hükümetin ve Milli Eğitim Bakanlığı'nın da hassasiyetle gündemine aldığını kaydetti.
Sürdürülebilir ve yüksek oranlı büyüme, küresel rekabette başarı, işsizlik sorununun çözümü için işgücüne iş dünyasının talepleri doğrultusunda beceri kazandırmayı başarmak zorunda olduklarını dile getiren Küçük, bunun yolunun mesleki eğitimin kalitesini artırmaktan ve yaygınlık kazandırmaktan geçtiğinin altını çizdi.
Küçük, mesleki eğitimin kalitesiyle ilgili önemli bir eksikliğin de okul-işyeri bağlantısındaki kopukluk olduğuna dikkati çekerek mesleki eğitim alan öğrencilerin yeterince pratik yapma imkanı bulamadığını ifade etti.
Mesleki eğitimde arzu edilen düzeyin yakalanmasının ancak, kamu, özel sektör, sivil toplum kuruluşları ve kısaca ilgili tüm kesimlerin işbirliği ile mümkün olacağını belirten Küçük sanayi için hedefledikleri katma değeri yüksek üretim yapısında, inovasyon kapasitesinin son derece önemli olduğunu bildirerek bugün, dünyanın en zenginleri sıralamasında, onlarca milyar dolarları bulan servetleriyle bilgi ekonomisinin temsilcilerinin başı çektiğini anlattı.
Sosyal paylaşım sitesi Facebook'un piyasa değerinin yaklaşık 90-100 milyar dolar arası değerlerle ifade edildiğine de işaret eden Küçük bu rakamların kişisel servet olmasının ötesinde o ülkeler için yaratılmış katma değer anlamına geldiğini dile getirdi.
-"Yakın zamanda eğitime siyaset cephesinden yaklaşıldı"-
Küçük, yakın geçmişe bakıldığı zaman, ülkede, mesleki eğitim başta olmak üzere eğitim meselesine, ekonomi, kalkınma, istihdam ve rekabet gücü ile ilgili öneminden çok, siyaset cephesinden yaklaşıldığını, eğitim sisteminde sık sık değişikliklere gidildiğini belirterek, şu şekilde devam etti:
"Bugün, karşılaştığımız bir çok sorun, bu anlayışın sonucudur. Sanayimizin, ekonomimizin geleceği açısından bu kadar önem taşıyan eğitim konusu, siyasi mülahazalardan çok, küresel rekabetin gerekleri doğrultusunda şekillendirilen bir alan olabilmelidir. Bu çerçevede, ümit ediyoruz ki, eğitim sistemimizde son yapılan değişiklikler, büyüme, kalkınma ve rekabet gücü hedeflerimiz için kapı aralayıcı olabilecektir, bu konudaki görüşlerinizi de alabileceğimizi düşünüyoruz. Oda olarak bizler, geride bıraktığımız 60 yılda, daima,eğitime destek vermenin gayreti içinde olduk. Bu gayretimizi önümüzdeki yıllarda da devam ettireceğiz."
- İSTANBUL