İso Meclisi Nisan Ayı Olağan Toplantısı
Türk Eximbank Genel Müdürü Hayrettin Kaplan, sürdürülebilir ihracat artışının yatırımların ve verimliliğin artması ile sağlanabileceğini ifade etti.
Türk Eximbank Genel Müdürü Hayrettin Kaplan, sürdürülebilir ihracat artışının yatırımların ve verimliliğin artması ile sağlanabileceğini ifade etti.
İstanbul Sanayi Odası (İSO) Meclisi'nin "İhracat ve Sanayi Odaklı Yeni Bir Ekonomik Hikayede Finansmanın Rolü ve Önemi" ana gündemine sahip Nisan Ayı Olağan Toplantısı'nda konuşan Kaplan, ılımlı ihracat artışı ve makro ihtiyati tedbirler ile enerji fiyatlarının düşmesi sonucu ithalatın gerilemesiyle dış ticaret açığının azaldığını söyledi.
İhracatın parite ve altın etkisi dışarıda bırakıldığında artmaya devam ettiğini belirten Kaplan, "Avro/dolar paritesindeki aşağı yönlü hareket manşet ihracat rakamlarını düşük göstermeye edecektir. Kurun aynı seviyede kalması halinde ihracatı 12 milyar dolar ve ithalatı da 12,5 milyar dolar aşağı yönlü etkilemesi beklenmektedir" dedi.
Ağırlıklı dış pazar büyüme oranının gelecek dönemde 2014 yılına göre büyüyen bir dış ticaret pazarını ima ettiğini dile getiren Kaplan, küresel kriz sonrası dünyada potansiyel büyümenin düştüğünü, kriz öncesi büyüme trendine dönüşün gerçekleşemediğini söyledi.
Kaplan, küresel düşük büyüme trendinin devam etmesi beklendiğini ve Türkiye'nin bu olumsuz koşullardan etkilenebileceğini ifade etti.
Geçen yıl büyümeye en büyük katkıyı ihracatın yaptığını anımsatan Kaplan, şunları kaydetti:
"İç ve dış talebin büyümeye birlikte olumlu katkı sunmasıyla dengeli büyüme gerçekleşmiştir. Yatırımlar 2010 yılından bu yana sıfır etrafında dalgalanmaktadır. Türkiye'de yatırımların payının diğer gelişen ülkelere kıyasla düşük seyretmeye devam etmesi beklenmektedir. Yatırımların GSYH'ya oranı yüzde 20'nin altına düşmüştür. Özellikle küresel krizden sonra makine teçhizat yatırımları gerilemeye başlamıştır. İmalat sanayi yatırımlarının toplam yatırımlar içindeki payı düşük seyretmektedir. İhracatın yüzde 93'ünün imalat sanayi ürünlerinden oluştuğu göz önüne alındığında, imalat sanayi yatırımlarının olumsuz performansı ihracat artışını sınırlandırmaktadır."
Düşük yatırımların imalat üretiminin artmasını sınırlandırdığını söyleyen Kaplan, imalat sanayi üretiminin yatay seyretmesine rağmen imalat sanayi ihracatının dalgalı bir trend izlediğini ifade etti.
Hayrettin Kaplan, yatay sanayi üretimi karşısında ihracat artışının ancak iç talebin baskılanması ile mümkün olabileceğini dile getirdi.
Türkiye'nin dünya ticaretinden aldığı payın artışının durduğunu söyleyen Kaplan, bu payın artmasının sanayide verimliliğin artmasına bağlı olduğunu, verimlilik artışının ise yatırımlara bağlı gerçekleştiğini vurguladı.
"Sürdürülebilir ihracat artışı yatırımların ve verimliliğin artması ile sağlanabilir"
Kur artışının rekabet gücü kazandırarak ihracatı olumlu etkilediğini ancak bu etkinin kısa vadeli olduğunu anlatan Kaplan, kur artışının enflasyona yansıyarak ihracatçıların maliyetlerini artırdığını ve kazanılan rekabet gücünün törpülenmesine neden olacağını söyledi.
Kaplan, sürdürülebilir ihracat artışının yatırımların ve verimliliğin artması ile sağlanabileceğini dile getirdi.
Üretken kapasiteyi artıracak yatırım eksikliğinin tüm dünyanın ortak sorunu olduğunu anlatan Kaplan, IMF'nin AB'de kamu öncülüğünde altyapı yatırımlarının artırılmasını önerdiğini, Çin'in girişimiyle Asya Altyapı Yatırım Bankası'nın kurularak Uzak Doğu'daki yatırım eksikliğinin giderilmesini hedeflediğini söyledi.
Eximbank'ın genel merkezinin İstanbul'a taşınması, yeni yapılanma ve vizyon değişikliklerini anlatan Kaplan, 2014 yılında ihracat sektörüne toplam 31,1 milyar dolar kredi/sigorta desteği sağlandığı bilgisini verdi.
Ayrıca geçen yıl bin 161 yeni firmanın kredi ve 647 yeni firmanın sigorta programlarından yararlandığını aktaran Kaplan, geçen yıl sigortalanan sevkiyat tutarının 11 milyar dolar olduğunu ifade etti.
Kaplan, Eximbank'ın yeni geliştirdiği ürünleri, "Reeskont kredisi, sevk sonrası reeskont kredisi, ihracata yönelik yatırım ve işletme sermayesi kredisi, kısa vadeli yurtiçi kredi sigortası, marka kredisi, alıcı kredisi programı" olarak sıraladı.
Öte yandan reeskont kredisinin kapsamının genişletildiğini, Eximbank'a tanınan yeni reeskont limitini 15 milyar dolar ve reeskont kredi faiz oranlarında toplam 25 baz puanlık bir indirim olduğunu hatırlatan Kaplan, sözlerini şöyle tamamladı:
"Eximbank olarak son 3 yılda Türkiye'de orta ve uzun vadeli yatırımlarda ciddi ihtiyaç olduğunu gördük ve o yönde borçlanma politikamızı da değiştirdik. Şu anda toplam kredilerimizin yüzde 25'i orta ve uzun vadeli hale geldi. Normalde Eximbank kısa vadeli finansman sağlayan bir kuruluş. Aldığımız önlemlerle bunu orta ve uzun vadeye çıkaran bir kuruluş haline çevirdik. Önceden yarım milyar dolar olan orta ve uzun vadeli krediler bugün 3,5-4 milyar dolara yükseldi ve artarak devam edecek."
"Kredilendirmede en önemli husus enformasyondur"
Konuşmasının ardından Kaplan, sanayicilerin sorularını yanıtladı. "Eximbank firmalara neden doğrudan kredi tahsis etmiyor?" şeklindeki soruya Kaplan, "Eximbank doğrudan kredi tahsis etmiyor. Kredilendirmede en önemli husus enformasyondur. Enformasyon derken bilanço kalemlerini kastetmiyorum. Kastettiğim piyasanın içinde olmak. Piyasanın içinde olmak; istihbarat bilgilerine sahip olmak, kötü giden firmalarla ilgili önceden önlem almak ve o krediyi iyi yönetmeyi gerektirir" şeklinde cevap verdi.
Ticari bankaların yüzlerce şube, şube müdürleri ve elamanlarıyla piyasanın içinde olduğuna dikkati çeken Kaplan, ticari bankaların böylece müşteriyi takip etme imkanı bulunduğunu vurguladı.
"Eximbank, bunu yapsa maliyetlerden dolayı muhtemelen size ucuz kredi verme imkanını kaybeder" diyen Kaplan, diğer bankaların risk primi tahakkuk etmelerinin de Eximbank'ın, ucuz olmasını sağladığını ifade etti.
Kaplan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bankaların verdiği teminat mektubu, 'Bu firma bu krediyi alabilir. Bilançoları, işleyişi buna müsait' demektir. Ben de yapsam, herhalde bankanın teminat vermediği firmayı kabul etmeyeceğim. Hatta rekabetten dolayı bankalar, teminat mektubundan kar etmediğini söylüyor. Aslında burada bankanın olması bazı zorlukları doğruyor ama işin doğası gereği de böyle olması daha sağlıklı. Geçmiş deneyimlerimiz bunu gösteriyor."