İso Meclis Toplantısı
İSO Başkanı Bahçıvan: "Son yıllardaki başarılı ekonomik performansımızın bize getirdiği not artışlarının değerini iyi bilip, bunun korunmasına yönelik çabalar hepimizin sorumluluğu" "Su, sanayi için de en önemli ve kritik girdilerin başında geliyor.
İstanbul Sanayi Odası (İSO) Yönetim Kurulu Başkanı Erdal Bahçıvan, Türkiye'nin son yıllardaki başarılı ekonomik performansının getirdiği kredi not artışlarının değerinin bilinmesi gerektiğine işaret ederek, "Bunun korunmasına yönelik çabalar hepimizin sorumluluğu" dedi.
"İklimsel Değişikliklerin Nedenleri, Ekonomimize ve Sanayimize Etkileri" ana gündemiyle yapılan İSO Meclis Toplantısı'na, İstanbul Teknik Üniversitesi Meteoroloji Mühendisliği ve Afet Yönetim Merkezi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mikdat Kadıoğlu ve Türkiye Sürdürülebilirlik Akademisi Başkanı Murat Sungur Bursa konuk konuşmacı olarak katıldı.
Açılışta konuşan Bahçıvan, Türkiye'nin, ilk kez Cumhurbaşkanlığı seçimini halkın oylarıyla, demokratik bir ortamda ve huzur içinde gerçekleştirildiğini belirterek, Recep Tayyip Erdoğan'ın seçimi kazanmasının ardından Ahmet Davutoğlu'nun, Genel Başkan ve Başbakan adayı olarak belirlendiğini anımsattı.
Bahçıvan, "Demokrasi tarihimizde yeni bir dönem başlarken, Başbakanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan'a ve Dışişleri Bakanımız Sayın Ahmet Davutoğlu'na bu yeni görevlerinde başarılar diliyor, yeni dönemde huzur ve güven eşliğinde demokrasimizin daha da pekişmesini, finansal istikrarın korunmasını ve ekonominin gündemde daha ağırlıklı bir yer edinmesini temenni ediyoruz" diye konuştu.
Yılın 8 ayının geride bırakıldığı bu günlerde küresel ekonomideki toparlanma eğilimine karşın risklerin devam ettiğini, Ortadoğu ve Ukrayna'da yaşanan gelişmelerin petrol fiyatlarının yükselme riskini artırdığına dikkati çeken Bahçıvan, "Özellikle ABD'de uzun vadeli faizlerin beklenenden keskin ve hızlı yükselmesi, risk algısının yükselmesine yol açabilir. Orta vadede önemli gelişmiş ekonomilerde durgunluk riski varlığını koruyor. Pek çok ekonomide önümüzdeki dönemde büyüme potansiyelini ve sürdürülebilirliği arttırıcı yapısal reformlara hız verilmesi büyük önem taşıyor" dedi.
Türkiye'de ise başta sanayi üretimi olmak üzere göstergelerin, ekonomik aktivitede belli bir yavaşlamaya işaret ettiği, Türkiye gibi ülkelere yönelik uluslararası finans hareketlerinin hassasiyetinin geçtiğimiz yıla oranla ciddi biçimde arttığını ifade eden Bahçıvan, Fed'in her türlü sıkılaştırma sinyalinin, TL üzerinde önemli bir hassasiyet unsuru olduğunu belirterek, "Yeni kabine üzerindeki belirsizlikler ve 2015 genel seçimleri, yatırımlar üzerinde belirleyici olmaya devam edecek gibi görünüyor" değerlendirmesini yaptı.
Erdal Bahçıvan, şöyle devam etti:
"Böyle bir ortamda enflasyonun arzu edilen seviyeye geriletilememiş olması, ihracat pazarlarımızda yaşanan daralma, tasarruf oranlarının zayıf seyri, dünyada faiz artışı tartışmaları ve ülkemizdeki hassas kur dengeleri dikkate alındığında, yaşamakta olduğumuz faiz tartışmaları ekonomimiz üzerindeki stresi sıcak tutuyor. Son yıllardaki başarılı ekonomik performansımızın bize getirdiği not artışlarının değerini iyi bilip, bunun korunmasına yönelik çabalar hepimizin sorumluluğu."
"Türkiye iklim değişikliği riskini yönetemedi"
Bahçıvan, 21. yüzyılın en önemli sorunlarından olan küresel iklim değişikliğinin dünyada ilk kez insan faaliyetleri nedeniyle değiştiğini ifade ederek, Birleşmiş Milletler'in bir raporuna göre 2050 yılında ani afetler nedeniyle dünyada 200 milyon insanın yer değiştirebileceğinin tahmin edildiğini aktardı.
Erdal Bahçıvan, "Bir İngiliz ekonomiste göre, iklim değişikliğine önlem almamanın maliyeti 2050 yılında dünya gayrı safi milli hasılasının yüzde 20'si olacak. Oysa 2007 yılından başlayarak önlem almanın maliyeti ise dünya Gayrı Safi Milli Hasılasının yüzde 1'i" dedi.
Türkiye'nin ise iklim değişikliği riskini yönetemediğini vurgulayan Bahçıvan, şunları kaydetti:
"İklim değişikliğinin göç ve güvenlik sorunları gibi etkileri arasında, en tehlikeli ve başa çıkılması en zor olan afet, mahşerin dört atlısından birisi olarak görülen kuraklıktır. Türkiye'nin 2011 yılında yayımlanan İklim Değişikliği Ulusal Eylem Planı'nda yakın gelecekte daha sıcak, daha kurak ve yağışlar açısından daha belirsiz bir iklim yapısına sahip olacağı ortaya konuldu. Sadece deniz suyu seviyesinde bir metrelik bir yükselmenin Türkiye'ye maliyeti 12 milyar dolar olacak. Su, sanayi için de en önemli ve kritik girdilerin başında geliyor. İçme ve kullanma suyuna öncelik verilmesi sonucu sanayi sektörü, üretimi için gerekli suyu bulamayabilir. Bu durum tüm sanayi sektörlerini olumsuz etkileyebilir.
Ürün kaynaklı çevresel etkilerin yaklaşık yüzde 80'i tasarım aşamasında belirlenebiliyor. Böylece, ürün geliştirme sürecinin en başında, çevreyle ilgili etmenler hesaba katılarak yaşam döngüsünden kaynaklanacak çevresel etkiler minimize edilebilir. Çevrenin, Ar-Ge ve eğitim başta olmak üzere tüm çalışmalarımızın en önemli noktası haline gelmesi gerektiğine inanıyorum."
Bahçıvan konuşmasında, G-20 Dönem Başkanlığı'nı aralık ayında Türkiye'nin üstleneceğine ve İSO'nun bu konuda öncü bir rol ve çaba sergilediğine de değindi. - İstanbul