İş Yatırım Araştırma Direktörü Serhat Gürleyen Açıklaması
İş Yatırım Araştırma Direktörü Serhat Gürleyen, 2013 yılında en azından bir kredi derecelendirme kuruluşu tarafından daha Türkiye'nin notunun artırılmasını beklediklerini söyledi.
İş Yatırım Araştırma Direktörü Serhat Gürleyen, 2013 yılında en azından bir kredi derecelendirme kuruluşu tarafından daha Türkiye'nin notunun artırılmasını beklediklerini söyledi.
İş Yatırım, Türkiye ve dünya ekonomisi için öngörü, beklenti ve senaryolarının yer aldığı "2013 İlk Yarı Yatırım Strateji: Senaryolar, Öngörüler ve Öneriler" raporunu açıkladı.
Raporun tanıtımı dolayısıyla düzenlenen toplantıda konuşan Gürleyen, Türkiye piyasalarının geçen yıl yüzde 61 ile en çok kazandıran gelişmekte olan ülke piyasasından birisi olduğunu belirtti.
Gürleyen, Türkiye'nin bu kadar iyi performans göstermesinin geçen yılın düşük rakamlarına paralel baz etkisinden kaynaklanmadığını dile getirdi.
Türkiye'nin ağırlıklı olarak iç taleple büyüyen bir ülke olduğunu hatırlatan Gürleyen, ekonomi yönetiminin bu gerçeği reddetmediğini ve dışarıdan gelen kaynağın daha uzun vadeli ve daha ucuza alınmasına yardımcı olacak bazı makro ihtiyati tedbirler aldığını vurguladı.
Gürleyen, "Ekonomi yönetimi sermaye girişlerini yönetmeye başladı. Bir anlamda daha sürdürülebilir bir Türkiye oluşturmak için çalışmalar yapıldı. İlk defa nihai tüketim gerilerken, ülkenin milli gelirinin arttığını gördük. Bu, Merkez Bankasının politikaları sayesinde sağlandı" dedi.
Bu yıl en azından bir kredi derecelendirme kuruluşu tarafından daha Türkiye'nin notunun artırılmasını beklediklerini aktaran Gürleyen, "Kur tarafında TL'nin değer kazanmasını bekliyoruz. Ama değer kazancı Merkez Bankasının kontrolünde olacak. Kısmi, yıllık yüzde 2'ler civarında bir değer kazanması söz konusu olabilir. Türkiye'de tahvil piyasasındaki fırsat penceresinin kapanmakta olduğuna inanıyoruz" ifadelerini kullandı.
-"İMKB'de balon yok, bundan eminiz"-
İş Yatırım Uluslararası Piyasalar Müdürü Şant Manukyan da, geçen sene doların yılın önemli bir kısmında önemli bir güvenli liman olduğunu söyledi.
İş Yatırım Araştırma Müdürü Emre Sezan ise, gelecek yıl İMKB'de yüzde 17'lik bir artış beklediklerini, endeksin 93 bin seviyesini görebileceğini ifade etti.
"İMKB'de balon" olduğu eleştirilerine yönelik "İMKB'de balon yok, bundan eminiz" diyen Sezan, bu yıl Merkez Bankasının sıkılaştırmaya geçmesinin İMKB'de satış getirebileceğini, bunun da piyasada bir dönüm noktası olabileceğini belirtti.
Sezan, buna daha zaman olduğunu, ilk yarının hisse senetleri açısından daha iyi bir yıl olacağını dile getirdi.
İş Yatırım Araştırma Müdürü Bülent Şengönül de, bankacılık sektörünün 2012'de çok iyi bir yıl geçirdiğini kaydederek, "2013 yılında kredilerde yüzde 17, mevduatta yüzde 15 büyüme bekliyoruz. Sektörün 2013'te prime geçebileceğini bile düşünüyorum. Halkbank için iyi bir büyüme senesi olacak 2013'te" dedi.
İş Yatırım Kıdemli Ekonomisti Burcu Ünvar, 2013'te ihracatın daha ılımlı bir performans sergileyeceğini beklediklerini kaydetti.
Yılın genelinde TL'nin istikrarlı olabileceğini vurgulayan Ünvar, 2013'te yüzde 4'lük büyüme beklediklerini, enflasyon tahminlerinin ise yüzde 7 olduğu aktardı. Ünvar, 2013'te politika faizinde herhangi bir değişiklik beklemediğini, kısa vadede faiz cephesinde de bir hareket öngörmediklerini dile getirdi.
-"Durgunluktan çıkış daha uzun sürebilir"-
Bu arada, "2013 İlk Yarı Yatırım Strateji: Senaryolar, Öngörüler ve Öneriler" adlı rapora göre, ABD, Avrupa ve Japonya'da kamunun ve hane halkının borcunun aşırı yüksek olması, uzun süre küresel büyümeyi baskılayacak.
Avro Bölgesi'nde durgunluğu daha fazla derinleştirecek yeni bir kriz çıkma ihtimali azalsa da, Uluslararası Para Fonu (IMF) ve Dünya Bankası uzmanları tarafından yapılan çalışmalara göre borç krizlerinden kaynaklanan durgunluk dönemlerinden çıkış 5-7 yıl gibi uzun bir süre alacak. Bu da Avro Bölgesi gibi yapısal sorunların olduğu ekonomilerde durgunluktan çıkışın daha uzun sürebileceği anlamına gelecek.
Durgunluktan kalıcı olarak çıkmak ve büyümeyi hızlandırmak için ne tür politikalar izlenmesi gerektiği konusunda görüş birliği yok. Avrupa'nın kuzeyi istikrarı sağlamak için kemer sıkmayı savunurken, güneydeki ülkeler genişleyici politikalar uygulamak istiyor.
ABD, Avrupa, Japonya ve İngiltere merkez bankaları düşük faizler ve finansal varlık alımlarıyla, kamu otoriteleri mevzuat değişiklikleriyle borç sorunun küresel durgunluğa dönüşmesini engellemek zorunda. Bu süreçte tasarruf sahiplerinden borçlulara kaçınılmaz olarak bir servet transferi yapılacak.
Dünya, küresel büyümenin yavaşladığı, sistemik risklerin azaldığı, faiz oranlarının düşük kalacağı, risk iştahının görece yüksek seyredeceği uzun yıllar sürecek bir konjonktürle karşı karşıya.
Düşük getiriden rahatsız olan küresel sermaye, büyüme dinamikleri sağlam, mali yapısı güçlü ve bankacılık sektörü sağlam olan gelişmekte olan ülkelere akmaya devam edecek. 2012 yılında 20 milyar doların üzerinde yabancı sermaye portföy girişi yaşayan Türkiye, güçlü performansıyla gelişmekte olan piyasalardaki emsallerinden ayrıştı.
-"Küresel yatırımcılar Türkiye için hiç olmadığı kadar iyimser"-
Geçen yıl Türkiye'nin güçlü performansı, hisse senedi piyasası ile sınırlı kalmadı. Türk Lirası yüzde 16'lık dolar cinsi getirisi ile (carry) 2012 yılını sıcak para liginde ikinci sırada bitirdi. 2012 yılında ekonomik büyümenin yüzde 3'ün altına gerilemesi, cari açığın yüzde 6,5-7 bandına gerilemesi bekleniyor. Buna rağmen küresel yatırımcılar Türkiye hakkında son yıllarda hiç olmadığı kadar iyimser.
Genişleyici para politikaları küresel likiditeyi ve risk iştahını artırarak Türkiye'nin büyümesinin finansmanını kolaylaştırmaya devam edecek. Türkiye ihracat pazarları ve ürün çeşitliliğini artırarak Avrupa'daki durgunluğun etkisini kısmen azaltmaya çalışacak.
Türkiye 2013-2015 döneminde sırasıyla üçlü bir seçim döneminden (belediye başkanlığı, cumhurbaşkanlığı, genel seçimler) geçecek. Bu seçim döneminde hükümet, büyümeye öncelik veren politikalar uygulayacak.
Bu politikaların bütçede büyük hasara yol açmadan, dış dengede ve enflasyonda aşağı yönlü seyri sürdürerek uygulanması durumunda Türkiye ekonomisi sürdürülebilir bir büyüme modeli ile yeni bir döneme girecek.
Son aylarda açıklanan dış ticaret dengesi ve enflasyon verileri Türkiye ekonomisindeki yumuşak inişin ve yeniden dengelenmenin devam ettiğini gösteriyor. Söz konusu eğilim devam ederse Türkiye'nin 2013 yılında Moody's veya S&P'den gelecek bir not artışıyla yatırım yapılabilir ülke konumunu taçlandırma ihtimali yüksek.
Bu süreçte Türkiye ekonomisinin önündeki temel risklerden birisi dünyada devam eden mali baskılama ve aşırı genişleyici para politikaları nedeniyle ülkeye giren sıcak paradaki artış olacak.
Basın toplantısına, İş Yatırım Genel Müdür Yardımcısı Çağlan Mursaloğlu da katıldı.
Muhabir: Sümeyye Dalkılınç
Yayıncı: Zekeriya Gülün - İSTANBUL