İran Ekonomisi Bu Takvimle Dünyaya Açılacak
DIŞ HABERLER.
HİLAL SARI - DIŞ HABERLER
5+1 ülkeleri ile geçtiğimiz hafta 15 Temmuz'da İran'ın nükleer programına ilişkin bir uzlaşmaya varan İran, Sovyetler Birliği'nin dağılmasından bu yana küresel ekonomiye tekrar katılacak en büyük ekonomi olacak. Anlaşmanın ardından İran küresel ekonomiye dönebilmek için ciddi politik adımlar gerektiren bir takvime uyarak 400 milyar dolar büyüklüğündeki ekonomisini dünyaya açacak. Uzmanlar İran ekonomisinin bir yıl içinde yüzde 5 büyüme hızına ulaşabileceğini, 18 aylık bir süre sonra GSYH büyümesinin yüzde 8'e ulaşabileceğini belirtiyor. Economist Intelligence Unit araştırmalarına göre, 78.5 milyon nüfusuyla Ortadoğu'da Mısır'dan sonra en büyük nüfus olan İran'ın ticaret ve yatırımlarla öncelikli olarak Türkiye, Birleşik Arap Emirlikleri ve Umman'a olumlu etkileri olacağı belirtiliyor.
Yaptırımlar olmasaydı Suudi Arabistan'ı geçecekti Bank of America Merrill Lynch'in geçtiğimiz çarşamba günü yayımladığı bir rapora göre 400 milyar dolarlık İran ekonomisi 1979'dan bu yana uygulanan yaptırımlar olmasaydı bugün yüzde 50 büyüklüğünde olduğu Suudi Arabistan'dan daha büyük bir ekonomi olacaktı. Raporda yapılan tahminler İran'ın petrole bağımlı GSYH büyümesinin Suudi Arabistan'la aynı olduğu, petrol dışı GSYH büyümesinin son otuz yıl ortalamasıyla aynı olduğu ve ithalatın sabit kaldığı şartlarla çıkartıldığı belirtiliyor. Raporda nakit girişi ve petrol ithalatının artmasıyla anlaşmanın sadece yurtiçi ekonomik faliylerini artırması değil, ana ticaret ortaklarına da dolup taşarak olumlu etki yapacağı belirtilen habere göre daha yüksek petrol üretimi ve yaptırımların kaldırılmasıyla İran'ın büyümesinin kısa vadede yüzde 6-7'ye ulaşacağı öngörülüyor.
2016'nın ilk yarısında dünyaya açılıyor olacak Avrupa Birliği'nin anlaşma günü yayınladığı tam sözleşme metnine göre henüz detayları netleşmemiş olan uygulama takvimi yaptırımların en erken 2016'nın ilk yarısında kaldırılmaya başlanacağı belirtiliyor. Fakat ABD'li tüzel kişilerin İran ile herhangi bir ticaret yapmasına dair yaptırım o tarihte bile devam ediyor olacak.
BM silah ambargosu 5 yıl daha sürecek, AB istisna yapacak Uygulama Günü itibariyle ABD ve AB tüm nükleere ilişkin yaptırımları kaldıracak ve Birleşmiş Milletler de yaptırımları sonlandıracak. İran'ın anlaşma hükümlerini ihlal ettiği bir durumda BM istediği yaptırımları tekrar yürürlüğe sokacak. AB'nin Uygulama Günü'nde kaldıracağı yaptırımlar hayli önemli: Finansal işlemler (SWIFT dahil), yatırımlar, enerji ithalatı ve hatta bazı silahlara dair yaptırımlar kaldırılıyor olacak. Öte yandan BM'nin silah ithalatına dair ambargosu beş yıl daha yürürlükte kalıyor olacak. ABD ise sadece ABD vatandaşı olmayanlara veya ABD'li olmayan şirketlere yönelik kısıtlamaları kaldıracak. ABD Başkanı kongrenin onayını almaya gerek olmayacak şekilde bu kısıtlamaları kaldıracak. Anlaşmada 'ABD vatandaşları, ABD'ye ait veya ABD kontrolündeki yabancı şirketlerin İran'la işlem yapması genel olarak yasak kapsamında devam edecek. İstisnalar Hazine Bakanlığı tarafından verilecek lisanslarla belirlenecek." ifadeleri geçiyor ve bu istisnaların ticari havacılık ve İran halıları, şam fıstığı ve havyar gibi belirli ürünlerin ithalatını kapsayacağı belirtiliyor.
1- Neticelendirme günü
>İran ve 5+1 ülkeleri Birleşik Kapsamlı Eylem Planı'nı (JCPOA) onaylar.
>JCPOA 'acilen' Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'ne 'gecikme olmaksızın' uygulanması için sunulur.
>Avrupa Birliği (AB) 'acilen BM Güvenlik Konseyi önergesini onaylar.
>İran ve Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı (IAEA) 'Uygulama Günü'ne hazırlanmak için tüm şeffaflık önlemlerini uygulamaya yardımcı olacak eylemleri geliştirmeye başlar.
2- Kanunlaştırma günü
>Planın BM Güvenlik Konseyi tarafından kabul edilmesinden itibaren 90 gün içinde tüm tarafl arın karşılıklı rızasıyla, JCPOA katılımcıları taahhütlerin uygulanmasına yönelik gerekli düzenlemeleri yapmaya başlar.
>İran IAEA'yı Uygulama Günü'nden itibaren yürürlüğe girecek Ek Protokol'ü geçici olarak uygulayacağı konusunda bilgilendirir.
>İran geçmiş nükleer aktivitelerine yönelik taahhütlerini uygulamaya başlar.
>AB nükleerle ilgili yaptırımların Uygulama Günü'nde 'aynı anda' kaldırılabilmesi için, IAEA'dan İran'ın anlaşılan nükleer önlemleri aldığı konusunda onay alarak, gerekli düzenlemeleri kanunlaştırır.
>ABD Başkanı Uygulama Günü'nde yürürlüğe girecek olan yaptırım feragatlarını açıklar.
3- Uygulama günü
>IAEA İran'ın nükleerle ilgili önlemlere uygun davrandığını doğrudığında gerçekleşir.
>AB nükleerle ilgili yaptırımları askıya alır veya sonlandırır.
>ABD yaptırım başvurularını durdurur.
>BM yaptırımları sonlandırır.
4- Geçiş günü
>Kanunlaştırma gününden itibaren 8 yıl içinde IAEA Genel Direktörü'nden, IAEA'nın İran'daki tüm nükleer malzemelerin barışçıl kullanım faliyetleri içinde yer aldığına dair bir rapor yayınlanır.
>AB kalan yaptırımları da sonlandırır.
>ABD kalan yaptırımları sonlandırır veya değiştirir.
>İran Ek Protokol'ü kabul ve tasdik eder.
5- Sonlandırma günü
>Kanunlaştırma gününden itibaren 8 yıl içinde IAEA Genel Direktörü'nden, IAEA'nın İran'daki tüm nükleer malzemelerin barışçıl kullanım faliyetleri içinde yer aldığına dair bir rapor yayınlanır.
>AB kalan yaptırımları da sonlandırır.
>ABD kalan yaptırımları sonlandırır veya değiştirir.
>İran Ek Protokol'ü kabul ve tasdik eder.
Uzman Görüşü - İLTER TURAN
Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin Beş Daimi Üyesi ve Almanya'nın katıldığı bir güçlü ülkeler koalisyonu ile İran arasında varılan anlaşmanın Türkiye üzerindeki etkilerinin çok yönlü olacağı kesindir. Bir değerlendirme yaparken bir yandan gelişmenin iktisadi, siyasi ve güvenlik ile ilgili etkilerini birbirinden ayırmak, diğer yandan bu etkilerin kısa, orta ve uzun vadede farklı seyir izleyebileceğinin bilincinde olmak lazımdır. İlk olarak hatırlanması gereken nokta, henüz anlaşma sürecinin tamamlanmadığıdır. Anlaşma Amerikan Kongresi'nde tartışılacaktır. Bu ülkenin yasalaştırarak uyguladığı ambargonun kaldırılması için yasamanın onay vermesi gerekmektedir. İsrail hükümeti anlaşmaya karşıdır ve Kongre'nin anlaşmayı reddetmesi için büyük bir çaba gösterecektir. Körfez ülkeleri de gelişmeden memnun değillerdir. Önümüzdeki günlerde İran'da gelişen iç tartışmalar da anlaşmanın onaylanma şansını etkileyebilecektir. Dolayısıyla anlaşma sürecinin tamamlanmasını beklemek doğru olacaktır. Eğer, ümit edildiği gibi, anlaşma onaylanırsa, Türkiye için sonuçları ne olacaktır? Basınımızda konunun iktisadi yönü üzerinde duruluyor, olumlu bekleyişler ifade ediliyor. Gerçekten de ambargonun kalkması durumunda kısa vadede Türkiye'nin İran'ın birikmiş ihtiyaçlarını karşılamakta önemli bir rol üstlenebilir. Ancak, orta ve uzun vadede bizim cazip gördüğümüz piyasayı bütün gelişmiş ekonomilerin cazip göreceği ve yoğun bir rekabetle karşılaşacağımız kesindir. Geçmiş deneyimler bir ipucu teşkil edecekse, İran devleti, kim tarafından yönetildiğine bakılmaksızın, Türk mallarına ve yatırımlarına yeterince sıcak yaklaşmamıştır. Bir Türk firmasının Tahran havaalanı yatırımını tamamlanmışken ülkeden kovuluşunu unutmak mümkün değildir. Buna karşılık, petrol fiyatlarının düşmesi, İran doğalgazının Türkiye üzerinden Avrupa'ya sevki gibi olumlu etkiler gerçekleşecektir. Ayrıca, istikrarsızlık unsurunun ortadan kalkması, bölge ülkelerine duyulan ilgiyi güçlendirebilir. Özetle, peşinen anlaşmanın bize büyük faydalar sağlamasını beklemek gerçekçi olmayabilir. İran'ın bir sanayi hamlesiyle Türk ürünleriyle rekabet etmesi dahi ihtimal dahilindedir.
Siyasi alana geçecek olursak, son yıllarda Türkiye bölgesinde kendini yalnızlığa iten bir politika izlemiştir. Ne komşuları ne de geleneksel müttefikleri eskisi kadar güvenmektedirler. Büyük devletler, Orta Doğu'da istikrarın korunması için İran'ı Türkiye'den daha fazla güvenecekleri bir ülke olarak görmeye başlayacaklardır. Batı'da daha şimdiden Suriye ve Irak'ta İŞİD'e karşı işbirliği yapılacak bir ortak kazanıldığı değerlendirmeleri yapılmaktadır. Türkiye'nin Orta Doğu'da ortak olarak gördüğü Suudi Arabistan ve Katar'ın da güç ve nüfuz kaybına uğramış olmaları, Türkiye'nin zayıfl ayan konumunu daha da zorlaştıracaktır. Özetle, Türkiye'nin bölge sorunlarında danışılan ve ortaklığına ihtiyaç duyulan bir ülke olmaktan uzaklaşması söz konusudur. Siyasetteki gerilemeye paralel olarak güvenlik alanında da sorunlar artacaktır. Dünya ile barışık bir İran'ın Türkiye'nin güvenlik endişelerini azaltacağını söylemek kolay değil. Suriye'de Türkiye'nin dışında bir çözüm üzerinde ABD, Rusya ve İran'ın anlaşması ihtimali Türkiye için yeni güvenlik endişeleri yaratacaktır. Mevcut dış ve güvenlik politikalarının sürdürülmesinde ısrar edildiği sürece, anlaşmanın Türkiye'ye etkilerinin olumlu olmayacağı açıktır. Anlaşma geçerlilik kazanmasa dahi, Türkiye'nin yalnızlığa iten dış ve güvenlik politikasını yeniden gözden geçirmesi zaten gerekmekteydi. Bu anlaşmanın yürürlüğe girmesi olasılığı, Türkiye'nin bu konuda vakit kaybetmemesini daha da acil kılmaktadır.