Horizon 2020 Programı Türkiye Açılış Konferansı
AB Türkiye Delegasyonu Başkanı Manservisi: "Türkiye, Horizon 2020 ile çok hırslı bir programa imza atıyor.
Avrupa Birliği (AB) Türkiye Delegasyonu Başkanı Stefano Manservisi, "Türkiye, Horizon 2020 ile çok hırslı bir programa imza atıyor. Türkiye'nin bu programa katılması bizim için çok önemli. Ben inanıyorum ki Türkiye, bu programla çok daha rekabetçi olacak" dedi.
Manservisi, Horizon 2020 Programı Türkiye Açılış Konferansı'nda, Türkiye ile Avrupa arasında çok sayıda ortak nokta bulunduğunu ve geleceğin birlikte inşa edileceği ortak hedeflerin olduğunu söyledi.
İki tarafın da güçlü olması için çok daha büyümesi ve birlikte çok daha fazla iş yapması gerektiğini dile getiren Manservisi, şöyle devam etti:
"Yalnızca geçmişi düşünmememiz lazım, geleceğe doğru da hazırlık yapmalıyız. Gıda güvenliği olsun, sürdürülebilirlikle ilgili kaygılar olsun bunlar bizi birlikte çalışmaya itiyor. Herhangi bir şekilde marjinal uçlarda yaşayamayız. Horizon 2020 bu alanda AB tarafından başlatıldı ve bu çok önemli bir konu. Bu programda 80 milyar avroluk bir tutardan bahsediyoruz.
Dünyadaki en büyük araştırma bütçelerinden biri. AB, diğer bütçe kalemlerini düşürürken, ekonomik krizin tam ortasında bu bütçeyi artırmaya karar verdi. Çünkü rekabetçilik çok önemli bir konu. Dünyadaki duruşumuz, bizim yenilik kapasitemize dayalı. Dolayısıyla ben bunun, Horizon 2020'nin gerçek hedefi olduğunu düşünüyorum."
Manservisi,Türkiye'ye ilişkin ise, ülkenin büyümesini sürdürülebilir kılması, yeni ve nitelikli iş imkanları oluşturması ve değer zincirine katma değeri fazla olan unsurları dahil etmesi gerektiğini belirtti.
Türkiye'nin gelişmekte olan güçlü bir ekonomi olduğunu vurgulayan Manservisi, "Ar-Ge konusunda Türkiye standartların biraz altında. Türkiye, Horizon 2020 ile çok hırslı bir programa imza atıyor. Türkiye'nin bu programa katılması bizim için çok önemli. AB'nin iradesi de bu anlamda çok önemli. Program, AB ve Türkiye'nin birlikte bir şeyler yapması anlamına geliyor. Türkiye ve AB'yi birbirinden ayıramayız. Çünkü ortak bir hayali sürdürüyoruz. Ben inanıyorum ki Türkiye, Horizon 2020'ye katıldığında çok daha rekabetçi olacak. Bunun yanı sıra çok daha yeni fırsatlar ortaya çıkacak" değerlendirmesini yaptı.
AB Bakanlığı Müsteşar Vekili Ahmet Yücel de AB katılım sürecinde temel amacın, Türkiye'yi AB'ye hazırlamak ve AB standartlarında bir ülke haline getirerek, Türkiye'nin AB üyeliğini gerçekleştirmek olduğunu söyledi.
Müzakere sürecinde 2005'ten bu yana AB ile 33 fasılda yürütüldüğünü anımsatan Yücel, müzakere sürecinin istenilen hızda ilerlemediğini belirtti.
AB katılım sürecinin sadece müzakere süreçlerinden oluşmadığını vurgulayan Yücel, sürecin Türkiye için bir kazanç süreci olduğunu ifade etti.
Yücel, 2007-2013 döneminde Türkiye'ye tahsis edilen 4,8 milyar avronun, tarımdan ulaştırmaya, çevreden sosyal politikaya ve kadınların eğitimine kadar her alanda, Türkiye'nin standartlarını yükseltilmesi için proje bazında kullandırıldığını aktardı.
Tüm bu gelişmelere bakıldığında AB'nin aslında Türkiye'nin üyeliğini istediğini dile getiren Yücel, şöyle devam etti:
"AB, istemediği bir ülkeye bu kadar kaynağı tahsis etmez. İnanıyorum ki önümüzdeki dönemde AB kendi içindeki sorunları çözdüğünde, gerçek Türkiye destekçileri seslerini daha da yükseltecek ve Türkiye bu anlamda hak ettiği yere gelecek. AB'ye katılım sürecinin diğer bileşeni olan birlik programları, bu sürecin Türkiye açısından diğer bir getirisi.
2007-2013 döneminde 9 tane AB'nin programına katılım sağladık. Yedinci Çerçeve Programı (FP7) da bu programlardan biri. Gelecek dönemde bu program çerçevesinde 500 bin gencin Avrupa'ya gönderilmesi planlanıyor."
"KOBİ'ler de program için oldukça önemli"
AB Komisyonu Araştırma ve Yenilik Genel Direktörü Robert Jan Smits ise Horizon 2020'yi, "AB'nin, 2014-2020 yılları arasını kapsayan bilim, araştırma ve yenilik için yeni programı" şeklinde tanımlayarak, özellikle iş imkanlarını ve rekabetçiliği artırmaya ve toplumda yaşanılan sorunlara çözüm bulmaya yönelik bir program olduğunu söyledi.
AB'nin 2014-2020 yılları için öngördüğü bütçenin, bilim ve araştırma dışında küçültüldüğünü belirten Smits, bunun çok takdir edilmesi gereken bir nokta olduğunu vurguladı.
Programın dünyadaki bilim ve yenilik anlamında en büyük program olduğunun altını çizen Smits, araştırma sonuçlarını pazarlanabilir ürünlere dönüştürmek istediklerini dile getirdi.
Smits, gıda güvenliği, siber güvenlik ve yaşlanma gibi çok sayıda toplumsal soruna dikkate çekerek, vatandaşların bir şekilde bilim adamlarından bu zorlukları aşacak şekilde yanıt beklediğini ifade etti.
Programın bu hususlara özellikle değinerek çeşitli çözümleri beraberinde getireceğini vurgulayan Smits, "Biz bilim adamlarına, 'Sorun bu, siz bununla ilgilenmelisiniz' demek istiyoruz. Bilim adamlarının sorunlara en yaratıcı çözümleri bulmasını istiyoruz" dedi.
Yeni programımızda eskiye oranla çok radikal basitleştirme gerçekleştirildiğini açıklayan Smits, özellikle fonlamayla ilgili bir dizi kural olacağını ve her şeyin e-imza ile yapılacağını aktardı.
Sektöre bakıldığında ise KOBİ'lerin oldukça önemli olduğunu vurgulayan Smits, şunları kaydetti:
"Sektördeki tüm oyuncuları programa dahil etmek çok önemli. Daha büyük ölçekli sanayiye bakıldığında, çok sayıda kamu-özel sektör ortaklığı da öngörülüyor. Türkiye'nin programa dahil olması hem AB hem de Türkiye açısından çok önemli. Şu anda 1.100'ün üzerinde Türk katılımcı ve 952 tane imzalanan anlaşma var. Yaklaşık 200 milyon avro bu noktada Türk katılımcılara aktarılacak
Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu (TÜBİTAK) Başkan Yardımcısı Dr. Mehmet Alper Kutay ise değişen ve yeniden şekillenen uluslararası ilişkiler çerçevesinde daha da önem kazanan teknoloji ve yenilik süreçlerinin, ülkelerin dış politikaları anlamında da yeni bir boyu kazandığını söyledi.
Uluslararası siyaseti etkileyen küresel ısınma, salgın hastalıklar gibi pek çok unsurun bu kapsam dahilinde olduğunu vurgulayan Kutay, küreselleşmeyle yeni teknoloji alanlarında gelişmeler yaşandığına dikkati çekti.
Bu kapsamda uluslararası işbirlikleri oluşturmanın öneminin arttığına işaret eden Kutay, gelişen teknolojilere yönelik yeni pazarlar oluştuğunu ve bilim camiasının küresel problemleri çözmek için ortak akıl geliştirmeye gayret ettiğini dile getirdi.
Kutay, söz konusu değişimden en fazla faydaya, dünyanın herhangi bir noktasında üretilen bilgiyi, mevcut bilgi birikimleriyle sentezleyerek üretim süreçlerine adapte edebilen ülkelerin sahip olacağı değerlendirmesinde bulundu.
Türkiye'nin, AB programlarına katılımının bu noktada önem arz ettiğine dikkati çeken Kutay, "2003'ten bu yana katılım sağladığımız AB çerçeve programlarında ülkemizin geldiği nokta önemli. Avrupa komisyonu tarafından yayımlanan Türkiye İlerleme raporlarında da son yıllarda vurgulandığı gibi ülkemiz bu konuda önemli bir ivme kazanmıştır. Gerek koordinasyon ofisimizde görev yapan ilgili alanlardaki uzman arkadaşlarımız, gerekse TÜBİTAK üst yönetimi olarak, ilgili bakanlıklarımızla bu hedefi hayata geçirebilecek her türlü aksiyona, yolda karşımıza çıkabilecek engelleri aşmak için her türlü kılavuzluğa hazırız" ifadelerini kullandı.
Horizon 2020
İlk kez 2002-2006 yıllarında TÜBİTAK koordinatörlüğünde 6. Çerçeve Programına üye olan Türkiye, şimdi de 7. Çerçeve Programı'nın devamı olan Horizon 2020 Programı'nda (2014-2020) yer alıyor.
Program, Avrupa çapında araştırmacılar ve araştırma kuruluşları arasındaki işbirliği faaliyetlerini destekliyor.
Horizon 2020 Programı, çeşitli panellerin yapılmasıyla yarın sona erecek. - İstanbul