"Hedef, Vizesiz Ab"
TÜSİAD Uluslararası Koordinatörü ve AB Temsilcisi Bosphorus Ensititüsü Başkanı Kaleağası: "Vize engeli kaldırılırsa ilk olarak Türkiye küresel rekabet ortamında güçlenir. Dışa açık bir toplum olmak, Avrupa’yı ve dünyayı tanımak ve Türkiye’yi tanıtmak bir küresel rekabet gücü meselesidir"
ZEYNEP DUYAR - Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneği (TÜSİAD) Uluslararası Koordinatörü ve Avrupa Birliği (AB) Temsilcisi Bosphorus Ensititüsü Başkanı Dr. Bahadır Kaleağası, AB ile başlayan Vize Serbestisi Diyaloğu'na ilişkin en önemli hedefin vize serbestliğine geçiş olduğunu belirterek, "Vize engeli kaldırılırsa ilk olarak Türkiye küresel rekabet ortamında güçlenir. Dışa açık bir toplum olmak, Avrupa'yı ve dünyayı tanımak ve Türkiye'yi tanıtmak bir küresel rekabet gücü meselesidir" dedi.
Geçtiğimiz günlerde, Türkiye ile AB arasında imzalanan Geri Kabul Anlaşması (GKA) ile Vize Serbestisi Diyaloğu Mutabakat Metni ve atılan imzalara paralel olarak başlayan Vize Serbestisi Diyaloğu, Türk vatandaşları için vizesiz Avrupa'nın kapısını aralayacak.
AA muhabirine konuya ilişin değerlendirmelerde bulunan Kaleağası, Avrupa Birliği (AB) ile vize serbestliği sürecinde önemli bir adım atıldığını belirterek, gelecek dönemi iyi yönetmek için dikkat etmek gereken konuların varlığına dikkati çekti.
Kaleağası, AB ile vize konusunda önemli bir aşamanın geride kaldığını ve başarılı bir diplomasiyle vize kolaylığı ve muafiyeti sürecinin başladığını dile getirerek, "Eşzamanlı olarak, Avrupa dışındaki ülkelerden gelerek Türkiye üzerinden Batı'ya uzanan kaçak göç konusunda Ankara Brüksel'in talep ettiği geri kabul anlaşmasını uygulama taahhüdünde bulundu. Süreç teknik olarak iyi ilerlerse, önümüzdeki yıllarda hızla sonuçlanır" diye konuştu.
Bu anlaşmadan kaynaklanabilecek risklere dikkat etmek gerektiğine işaret eden Kaleağası, pek çok istismara açık uygulama alanı olduğunu fakat Türkiye'nin kaçak göç konusunda önemli bir deneyim kazandığını anlattı.
Kaleğası, gelecek dönemde AB ile işbirliği sayesinde pratik sorunların aşılabileceğine değinerek, "Sonuçta en önemli hedef vize serbestliğine geçiştir. Çünkü, vize engeli kaldırılırsa ilk olarak Türkiye küresel rekabet ortamında güçlenir. Dışa açık bir toplum olmak, Avrupa'yı ve dünyayı tanımak ve Türkiye'yi tanıtmak bir küresel rekabet gücü meselesidir" ifadelerini kullandı.
Diğer ülkelerdeki yeni ekonomik, sosyal ve kültürel eğilimleri gözlemlemenin de gerekli olduğunu vurgulayan Kaleağası, ticaret, teknoloji, yatırım, bilim, sanat, moda, eğlence, kentçilik, mimari, müzeler, tarihsel mekanlar, spor gibi farklı alanlarda Avrupa ve dünya üzerinde hareketliliğe ihtiyaç olduğunu söyledi.
Bahadır Kaleağası, uluslararası açıklığın ve etkileşimin toplumlar ve ülkeler için bir güç kaynağı olduğuna işaret ederek, "Örneğin, Bizans dünyası ve Balkanlara en yakın konumdaki Osmanlı, kendinden daha güçlü beylikler arasından sıyrılarak bir cihan devletine dönüşmüştür. İngiltere dünyaya açıklık ile bir denizler aşırı imparatorluk, New York göçmenler ve ticaret sayesinde bir uluslararası ekonomik merkez, Çin ideolojik duvarlarını yıkarak ekonomik dev olmuştur" değerlendirmesini yaptı.
İkinci olarak AB sürecinin olumlu etkileneceğinin altını çizen Kaleağası, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının turizm, iş veya eğitim amaçlı olarak Avrupa'ya gittiklerinde, bu ülkelerin ekonomisine katkıda bulunduğunu, ayrıca ziyaret edilen ülkeyi ve toplumu daha iyi tanımanın, bu ülkenin ürünlerine ve kültürüne karşı sempatiyi de artıracağını anlattı.
Kaleağası, aynı şeklide, Türkiye'yi ziyaret eden Avrupalılar'ın da büyük çoğunluğunun iş ve sosyal yaşamlarında Türklere karşı daha açık olacağı, Türkiye'nin AB üyeliğini destekleyeceği ve Türkiye'nin ticaret, yatırım ve turizm gibi alanlarda daha kazançlı olacağı gibi fırsatlardan söz etti.
Ayrıca, yeni süreci beklemeden acil müdahale gerektiren bir durumun da söz konusu olduğunu belirten Kaleağası, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarına halen uygulanmakta olan vizenin, bir ulusal çıkar ve ulusal onur konusu olduğunu ve büyük bir haksızlık yapıldığını söyledi.
"Vize için istenen belgeler saçmalık sınırlarını zorluyor"
Bahadır Kaleağası, açıklamalarına şu örnekle devam etti:
"Herhangi bir Avrupa ülkesi Türklere vize koyuyor fakat X ülkesi için vize istemiyor. Çünkü Türkiye kaynaklı kaçak göç veya örgütlü suç odaklarından kaygı duyuyor. Bu tutum nispeten meşru olabilir. Diğer taraftan, vize istenmeyen X ülkesi vatandaşı fiilen süresiz vize sahibidir. Çünkü kendisinin istenmeyen ziyaretçi olma olasılığı daha düşüktür. Eğer bir Türk bu ülke başkonsolosluğuna vize başvurusu yapıyorsa, bu Türk'ün o ülke tarafından istenmeyen gruptan olduğuna dair bir kanıt yokken, neredeyse suçlu muamelesi görmesi doğru değil. Kendisinden istenen belgeler saçmalık sınırlarını zorluyor. İş yaşamına yeni atılmış bir gencin, bir emekli memurun, herhangi bir kişinin üzerine kayıtlı tapusu olmayabilir. Gezmek istediği ülkede bir tanıdığı olmayabilir. Bankadaki parası mahrem bir bilgidir.
Diyelim ki vize verildi. Artık bu kişi o ülkenin gözünde potansiyel suçlu değil demektir. Dolayısıyla bu noktada vizesiz gelinen bir X ülkesinin vatandaşına göre çok daha güvenli bir kişi olarak görülmelidir. Madem artık bu kişinin o ülkeye gelmesinde bir sorun yoktur, o halde neden vizenin süresi kısıtlıdır? Hatta bazen bir fuarın, gezi turunun veya konferansın başlangıcından bitimine kadar bir süredir? Bir X ülkesi insanıyla bir Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı eşit değil mi? Bu tutum Türkiye Cumhuriyeti'ne saygısızlıktır."
Bahadır Kaleağası, 21. yüzyılda üçüncü dünyanın yoksullarının, daha iyi bir geleceğin peşinde zengin Batı'ya yerleşmek için her yolu zorladığını, teknolojik ilerlemelerin ise fiziksel yer değiştirmek etkeninden farklı bir göç boyutu oluşturduğunu dile getirerek, bir ABD şirketinin çağrı merkezi, muhasebe veya bilgisayar yazılım hizmetini Hindistan'daki bir şirketten tedarik edebildiği, diğer taraftan, Avrupa'nın hızla yaşlanarak, yeniden göçmen toplumu olacağı yakın geleceğe geri döndüğü tespitinde bulundu.
Araştırmaların işgücünün gelişmesi, ekonominin büyümesi ve emeklilik sisteminin finansmanı için AB dışından gelecek nitelikli göçmenlere açılmanın kaçınılmaz olduğunu gösterdiğini aktaran Kaleağası, Türkiye'den TÜSİAD ve Tu¨rkiye I·s¸veren Sendikaları Konfederasyonunun (TI·SK) üye olduğu Avrupa iş dünyasının temsili kuruluşu olan BUSINESSEUROPE'un da bu konuda AB siyasetçilerine açık mesajlar verdiğini belirtti.
Kaleağası, STEM olarak tanımlanan bilim, teknoloji, mühendislik ve matematik ağırlıklı eğitim ve yeteneklere Avrupa'nın özellikle acil ihtiyacı olduğunu kaydetti. - İstanbul