Güney Kıbrıs'ta Domino Etkisi Tehlikesi
Murat Birinci - İş Yatırım Uluslararası Piyasalar Müdürü Şant Manukyan, Güney Kıbrıs'ta yaşananlarla ilgili olarak paranın tamamen Avrupa Birliği'nden çıkmayı da tercih edebileceğini ve bunun işaretlerinin rakamlara yansımasının, asıl panik...
Murat Birinci - İş Yatırım Uluslararası Piyasalar Müdürü Şant Manukyan, Güney Kıbrıs'ta yaşananlarla ilgili olarak paranın tamamen Avrupa Birliği'nden çıkmayı da tercih edebileceğini ve bunun işaretlerinin rakamlara yansımasının, asıl panik zamanı olacağını söyledi.
İş Yatırım Uluslararası Piyasalar Müdürü Şant Manukyan, önümüzdeki süreçte kararın piyasalara olası etkilerini AA muhabirine değerlendirdi.
Ağır mali ve ekonomik krizdeki Kıbrıs Rum Kesimi için Uluslararası Para Fonu'nun (IMF) da muhtemel katkısıyla 10 milyar avroluk kredi paketi hazırlayan Avro Bölgesi, kalan miktarı Rum bankalarında mevduatı olanlardan tahsil edecek.
Avro Bölgesi maliye bakanları ve IMF'nin müzakerelerinde şekillenen kurtarma operasyonu uyarınca, Rum bankalarında mevduatı olan herkes vergilendirilecek. 100 bin avronun altında mevduatı olanlara yüzde 6,75 ve bu limitin üzerinde mevduatı bulunanlara yüzde 9,9 kesinti derhal uygulanacak. Bu şekilde toplanacak 5,8 milyar avroyla Kıbrıs Rum kesiminin aşırı borçlanmasının önüne geçilecek.
Kararın diğer Avrupa Birliği ülkelerine yansımasının mevduatlarda önemli çıkışları beraberinde getireceği tehlikesine dikkat çeken Manukyan, "Avrupa Birliği'nin verdiği sinyal, mevduatlarınızın her an vergisini alabiliriz. Verilen sinyal güvenli değildir" dedi.
Manukyan, bono tarafında da bu tip bir vergilemenin yapılabileceğini ancak, doğrudan mevduatlarda yapıldığını belirterek, mevduatların yapısının da çok büyük ihtimalle Kuzey Avrupa ülkelerinden farklı olarak, gelir dağılımı bozuk her ülkede olduğu gibi küçük hesap sayısının çok ama ağırlığının az; büyük hesap sayısının az ama ağırlığının fazla olduğunu söyledi.
Küçük hesapların dışarıda bırakılarak bir vergilendirmenin yapılmadan doğrudan herkese vergi getirilmesinin bütün Avrupa Birliği'nin mudilerinde rahatsızlık yaratacağını ifade eden Manukyan, kısa vadede bunun etkisinin kontrol altında tutulabileceğini ancak uzun vadede AB'nin çok yanlış sinyal verdiğine dikkati çekti.
Manukyan, "Hatırlarsanız Yunanistan vakasında da Avrupa Merkez Bankası
(ECB) kendisini korumuştu. Kendi bonolarında bir tıraşı kabul etmemişti. Yine bunun tam tersini görüyoruz. ECB gibi kurumlar kendisini koruyor. Ama mudiler her an vergilendirmeye açık. Bu tabii ki negatif algılanacaktır" şeklinde konuştu.
-"Asıl panik çıkışların rakamlara yansıması"-
Kararın bankacılık hisselerine yansımalarını da değerlendiren Manukyan, şunları aktardı:
"Orada insanlar şunu görmek isteyecek: 'Acaba bankalardan bir fon, mevduat çıkışı oluyor mu, olmuyor mu-' Eğer olduğuna dair bir işaret görürlerse ki bu mevduat çıkışının da nereye gittiği önemlidir. Kriz sırasında bunun Almanya'ya gittiğini gördük. Yunanistan'dan, İspanya'dan ve İtalya'dan. Burada Avrupa Birliği genelinde bir problem var. Yarın öbür gün, örneğin Yunanlı'nın veya İtalyan'ın Almanya'daki hesabına da el uzatabilecekleri belli oldu. Netice itibariyle Ruslar'ın hesaplarından da vergi alınacak. Dolayısıyla para tamamen Avrupa Birliği'nden çıkmayı da tercih edebilir. Bunun işaretleri rakamlara yansırsa asıl panik o zaman olacaktır. Bugünkü ve yarınki satışları o kadar önemsemiyorum. Biraz tepki satışı olur ama paranın tamamen AB'den çıkması daha önemli satışlara neden olabilir."
-"Güney Kıbrıs'a alternatif yardım paketleri"-
"Bankalardan bir çıkış olması durumunda güvenli liman neresi olacaktır" şeklindeki soruya Manukyan, "İlk aşamada bu tip para mutlaka çok hızlı likide geçebileceği yerlere gider. Bunun adresi ABD tahvilleridir. Oraya park edersiniz. Toz toprak indikten sonra ne olup bittiğine bakarsınız. Dolayısıyla ana ülke yine ABD olacaktır.
Bizim açımızdan önemli olan, buradaki durumu kendi çıkarlarımız doğrultusunda kullanıp, oraya alternatif yardım paketleri önermemiz olurdu diye düşünüyorum. Kuzey Kıbrıs'ın tanınması veya oradaki gaz çalışmalarından pay verilmesi gibi şeyler karşılığında bir fonlama verilemesi daha uygun olurdu diye düşünüyorum. Dediğim nedenlerden ötürü Türkiye'ye çok fazla fon girişi olacağını düşünmüyorum."
Yayıncı: Ali Bayaslan - İSTANBUL