Faizin Ateşi Fed Korkusuyla Düşemiyor
İş Yatırım Uluslararası Piyasalar Müdürü Manukyan."Fed korkusunun biraz abartıldığını ve Fed'in en erken eylülde harekete geçeceğini düşünüyorum" Garanti Yatırım Stratejisti Cömert."Gelişen ülkelerden çıkışlar artıp para birimleri değer"...
- İş Yatırım Uluslararası Piyasalar Müdürü Manukyan :
"Fed korkusunun biraz abartıldığını ve Fed'in en erken eylülde harekete geçeceğini düşünüyorum"
Garanti Yatırım Stratejisti Cömert:
"Gelişen ülkelerden çıkışlar artıp para birimleri değer kaybetmeye başlayınca, merkez bankaları da klasik silahlarına sarılıp faizleri artırmaya çalışıyor"
ABD'de 10 yıllık gösterge tahvilin faizi, ekonominin toparlanma işaretleri göstermesinin Fed'in parasal genişleme programını daraltabileceği beklentisini güçlendirmesi sonucu yükselişini sürdürdü. Son bir yıllık dönemde 10 yıllık ABD tahvilleri 24 Temmuz'da yüzde 1,38 ile bir yıllık dönemdeki en düşük seviyesini gördükten sonra 3 Mart 2013 tarihine kadar kademeli yükselişini sürdürerek yüzde 2,05 seviyesine ulaştı. Mart-mayıs ayları arasında kısa vadeli düzeltme trendine geçerek 1 Mayıs'ta tekrar yüzde 1,62'ye gerileyen 10 yıllık ABD tahvil faizleri, o günden itibaren hızlı bir şekilde yükselişe geçti. Fed'in parasal genişlemede beklentilerden daha önce bir sıkılaştırmaya gidebileceği endişelerinin etkisiyle 10 yıllık ABD tahvil faizleri 11 Haziran'da yüzde 2,29 ile bir yıllık dönemdeki en yüksek seviyesini gördü.
ABD dışındaki gelişmiş ülke piyasalarında da aynı dönemde benzer bir şekilde yükseliş eğilimi olduğu görülüyor. Büyük merkez bankalarının parasal genişlemeyi sınırlandıracağı beklentisinin öne çekilmesiyle ve gelişmiş ekonomilerde 10 yıllık devlet tahvillerinin faizinin yükselmesiyle gelişmekte olan ülke piyasalarından fon çıkışları hızlandı. Buna paralel olarak Türkiye'den de son bir aylık dönemde fon çıkışı oldu. 10 yıllık tahvilin faizi mayıs ayında yüzde 6,1 iken Haziran ayında en yüksek yüzde 8,08'e ulaştı. Son bir haftalık dönemde ise 10 yıllık tahvilin faizi yüzde 7,56'dan yüzde 7,11'e geriledi.
Analistler, tahvil bono piyasasındaki son gelişmeleri, Türkiye'deki tahvil faizlerinin seyrini ve küresel piyasalardaki yükseliş eğilimini AA muhabirine değerlendirdi.
- "Fed korkusu biraz abartıldı"
İş Yatırım Uluslararası Piyasalar Müdürü Şant Manukyan, son hareketlerde Fed'in parasal genişlemeyi (QE) yavaşlatacağı korkusu kadar Japonya Merkez Bankası'nın (BoJ) Japon varlıklarında volatiliteyi kontrol edememesinin de rol oynadığını belirtti.
Yen'de yaşanan sert dönüşün carry trade, yani düşük faizle kredi alarak daha riskli ülkelere yatırım kaynaklı pozisyonların kapatılmasında büyük rol oynadığını savunan Manukyan, şunları kaydetti:
"Brezilya gibi pek çok ülke hızlı değer yitiren kurların enflasyonist etkisini azaltmak için piyasaya müdahale ederken, yabancılara uygulanan vergileri düşürüyor veya diğer bazı ülkelerde gördüğümüz gibi merkez bankaları faiz arttırabiliyor. Fed korkusunun biraz abartıldığını ve Fed'in en erken eylülde harekete geçeceğini düşünüyorum. Ancak bu durumda bile 10 yıllık tahviller uzun vadeli bir yükseliş trendinde ve para ilk aşamada gelişmekte olan piyasalardan çıkmayı sürdürecektir. BoJ'un olası bir müdahalesi de piyasaları rahatlatabilir."
Şant Manukyan, ABD'den gelecek her iyi verinin özellikle enflasyondaki yükseliş ve 200 binin üzerinde istihdam verisinin bono faizlerini yükselteceğini belirterek, "1980'de Paul Volcker'in Fed'in başına geçmesinden 2012'ye kadar gerileyen ABD tahvil getirileri artık yıllar sürecek bir yükseliş trendine giriyor. Yükselişin hızı, ekonomik veriler 'ki şu anda iddia edildiği kadar kuvvetli olmadığını düşünüyorum', portföylerde alokasyonların ayarlanması ve Fed'in politikasına bağlı olacaktır" dedi.
Merkez Bankaları klasik silahlarına sarıldı
Garanti Yatırım Stratejisti Tufan Cömert, mayıs ayı ortalarından bu yana gelişen ülke piyasalarında satışların hakim olduğu belirterek, bu satışların en önemli sebebinin Fed'in tahvil alım tutarını azaltacağı beklentisi olduğunu kaydetti.
Fed'in piyasaya para enjekte ediyor olmasının uzun süredir yatırımcıların daha riskli varlıklara sorgusuz sualsiz yatırım yapmalarına neden olduğuna işaret eden Cömert, "Fed'in bu programında artık frene basacağı beklentisi bu risklerin yeniden su yüzüne çıkmasına yol açtı. Gelişen ülkelerden bu kaygılarla çıkışlar artıp para birimleri hızla değer kaybetmeye başlayınca, merkez bankaları da klasik silahlarına sarılıp bir şekilde faizleri artırmaya çalışıyorlar" dedi.
Cömert, Fed konusunun netleşmedikçe gelişmekte olan ülkelerden çıkışların devam edeceğini öngörerek, şunları anlattı:
"Gelecek hafta yapılacak Fed toplantısı sonrasında verilecek mesajlar bu anlamda önemli. Ancak gelen verilere baktığımızda henüz Fed'in ekonomiden desteğini çekmesi için çok erken olduğunu düşünüyoruz. Yine de Fed'in eylül ya da aralık aylarındaki toplantısında bu konuda bir sinyal verme olasılığı artık göz ardı edilemez. Bu da tahvil faizlerinde global ölçekte satış baskısının bir süre daha etkili olacağına işaret ediyor."
Uzun vadeli tahvil faizlerinin de ABD'de artan tahvil faizleri nedeniyle baskı altında olduğunu ifade eden Cömert, bu nedenle faizde bundan sonraki hareketin Fed'e yönelik beklentilere olduğu kadar TL'nin seyrine de bağlı olacağını belirtti. Bu iki konu hakkında olumlu gelişmeler olduğu taktirde, tahvilde bundan sonra görülecek satışların, kademeli alım yönünde değerlendirilmesi gerektiğini düşünen Cömert, şöyle konuştu:
"Özellikle 10 yıllık tahvil faizinin geldiği seviyeleri cazip buluyorum. ABD tahvil faizlerinin artmaya devam etmesi elbette çok büyük bir risk ama enflasyon beklentileri ile birlikte bakıldığında 10 yıllık tahvil yüzde 1,5-2,0 aralığında bir reel getiri sunmaya başladı. Bu nedenle, mevcut şartlar altında, yüzde 8 bileşik civarları bu vadede alım için cazip. Gösterge tahvilde ise, global piyasalarda bir sakinleşme olması durumunda, yüzde 6,2-6,3 bileşiğe doğru düşüş bekliyorum."
-"Faizlerde yüzde 4'ü görmek pek mümkün değil"
Boğaziçi Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Burak Saltoğlu, Türkiye'de yüzde 4,8'leri gören gösterge faizin bu seviyelerden hızla uzaklaşmasının nedenini global şartlara bağlayarak,, şu anda normale dönüşün olduğunu ve politik belirsizliğin azaldıkça daha da inebileceğini söyledi.
Faizlerin temel belirleyicisinin başta global likidite koşulları ve gelişmiş ülkelerdeki faizler olduğunu anlatan Saltoğlu, sonrasının Türkiye'nin büyüme, enflasyon ve diğer parametreleri olduğunu belirterek, şunları kaydetti:
"Şu an için yön global olarak da aşağı değil. En azından şu şartlarda kalıcı bir düşüş çok kolay değil. Ama çok ani ve hızlı bir faiz çıkışı da başta Fed ve ABD ekonomisi için istenen bir durum değil. O yüzden artış çok çabuk gerçekleşmeyebilir. Nokta tahmini bu belirsizlikte zor. Ama yüzde 4'lü seviyeleri görmek çok mümkün değil. Üst tarafta da yüzde 5,75-7 seviyeler konuşulabilir."
Faizlerin yukarı yönlü trendinin ne zaman başlayabileceği konusunda öngörülerde bulunan Saltoğlu, " AB'de belirsizlik olmaması, ABD'de işsizlik oranlarının yüzde 6'lı seviyleri görmesi ve konut fiyatlarında kalıcı toparlanma faizleri yukarı iter. Ancak bu senaryo dünya ekonomisinde de toparlanma işaret edeceği için her yönüyle de kötü değil, zira büyüme gelecek demektir. Ancak, Fed'in politika faizlerini artırması ise asıl global likiditeyi belirler" dedi. - İstanbul