Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alaboyun Açıklaması
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Ali Rıza Alaboyun, Fransa'nın başkenti Paris'teki terör saldırılarının ardından G20'de terörün daha iyi tartışılabileceği ortak bir zemin bulunacağını söyledi.
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Ali Rıza Alaboyun, Fransa'nın başkenti Paris'teki terör saldırılarının ardından G20'de terörün daha iyi tartışılabileceği ortak bir zemin bulunacağını söyledi.
Alaboyun, Kanal 24 ve TRT Haber'deki röportajlarda soruları yanıtladı.
Dünya ekonomisinin yüzde 85'ini elinde bulunduran 20 büyük devletin liderlerinin Antalya'da G20 Liderler Zirvesi'nde bir araya geleceğini belirten Alaboyun, şöyle konuştu:
"Bunlar hem ekonomiyi tartışacaklar, hem ekonomiyle birlikte göçün kendi ülkelerine getirmiş olduğu sosyo-ekonomik olumsuzlukları gündeme getirecekler. Bu arada da terörü tartışacaklar. Türkiye bağlamında biz ısrarla bunun tartışılmasını istiyorduk, Türkiye bağlamında yüzeysel geçecek gibiydi, ama Fransa'daki bu olaydan sonra daha derinlikli bir şekilde tartışılmasına zemin hazırlayacak. Bunu tartışmamız lazım."
Alaboyun, bütün ülkelerin yüz yüze geldiği veya maruz kaldığı en önemli şeyin göç olmadığını vurgulayarak, göçü ön planda tutan ülkelerin terörü göz ardı ettiklerine dikkati çekti. Teröre karşı birleşilmesi gerektiğine dikkati çeken Alaboyun, şunları söyledi:
"PKK terörünü ayrıştırıp da ona biraz sempatiyle bakıp DAEŞ terörünü kınayacak şekilde bakarsak, 'PKK da DAEŞ'e karşı mücadele ediyor' diye PKK'ya sempatiyle bakarsak bu sorunu çözemeyiz. Terör terördür, yani teröristin düşmanı benim dostumdur mantığı doğru bir mantık değil. Terörü lanetlememiz lazım, kınamamız lazım. Terör konusunda çok sessiz kalmak veya Sayın Cumhurbaşkanımızın dediği gibi, 'Senin terörün iyidir, benim terörüm kötüdür' mantığı çok yanlış. İnşallah bu yaşanan olaylar, bu liderlerin de bir araya gelmesiyle birlikte bu terörün çok mantıklı bir şekilde ele alınıp tartışılmasına, bir sonuca ulaşılmasında da fayda sağlar diye düşünüyorum."
Alaboyun, Fransız halkına ve hükümetine başsağlığı dileklerini ileterek, saldırıları çok acı bir olay olarak nitelendirdi. Alaboyun, yaklaşık bir ay önce benzer bir olayın Ankara'da tren garının önünde barışçıl bir gösterinin hemen arifesinde yaşandığını hatırlattı.
DAEŞ'in global, PKK'nın da lokal anlamda terör örgütleri olduğuna dikkati çeken Alaboyun, "Yani bu PKK'nın özellikle Türkiye Hükümeti üzerinde, devleti üzerinde yaratacağı olumsuz bir etkinin bugün Avrupa'ya etkisinin olmayacağını kimse söyleyemez. Terörü lokal da olsa, global de olsa, yerel de olsa, ulusal da olsa, uluslararası da olsa kınamak lazım" değerlendirmesinde bulundu.
- "Ülkeler arasında bağımlılık ve dayanışma arttı"
Bakan Alaboyun, dünyada terörle ilgili konseptin değiştiğini, eskiden lokal anlamdaki terörün özellikle 11 Eylül saldırılarından sonra daha global bir anlam kazanmaya başladığını ve oluşan kaygı nedeniyle artık ülkeler arasındaki birbirine bağımlılık ve dayanışmanın da arttığını söyledi.
Yaşanan acı olaylardan ders çıkartılması gerektiğini ifade eden Alaboyun şöyle dedi:
"Çıkartılacak derslerden biri, istihbaratlar arasında güçlü bir işbirliği şart bana göre. Mesela biz DAEŞ konusunda Fransa'dan gelip de Suriye'ye geçecek birkaç kişiyi yakaladık, Fransa'ya iade ettik. İade ettiğimiz halde Fransa onu mahkeme etti, serbest bıraktı, adamlar tekrar Bulgaristan üzerinden Türkiye'ye girdiği zaman biz onları tutukladık içeri attık. Yani kendi bünyelerindeki insanlara sahip olmuyorlar, gelmelerine sebep oluyorlar, sonra da Türkiye'yi kınıyorlardı. Diyorlar ki, 'Siz işte yabancı savaşçıların Suriye'ye geçmesine müsaade ediyorsunuz'. Halbuki Türkiye şu an 10 binin üzerindeki insana Türkiye'ye giriş yasağı koydu, binlercesini tutukladı, sınır dışı etti. Bizim birbirimizi sorgulamaya değil dayanışmaya ihtiyacımız var"
G20 ve İslamofobi
Alaboyun, G20'de İslamofobi konusunda çok güzel mesajlar verileceğini ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın da bu konuda çok kararlı bir tutumu olduğunu dile getirdi.
Paris'te yaşanan saldırılar sonrasında kutuplaşmanın ve ötekileşmenin artıp artmayacağı yönündeki soruya karşılık Alaboyun, İslamofobinin zemin kazandığını ifade etti. Alaboyun, şöyle devam etti:
"Bu sağlayacağı dezavantajlardan biri, aşırı uçlara bir fırsat verecek. O fırsatı bunlar çok iyi değerlendirecekler. Bunlar göçmen karşıtı politikaları daha da sertlik yanlısı hale getirecekler. İşte birtakım özgürlükleri kısıtlama konusunda, dini vecibeleri kısıtlama konusunda adımlar atabilirler. Bu konuda Hollande her ne kadar sosyal demokrat da olsa böyle bir baskı altında kalacaktır diye düşünüyorum. Bu benzer şekilde diğer ülkelerde de olacak, yani bunu göz ardı etmemek lazım. Burada ülkelerin bir araya gelip bunu tartışması gerekiyor. G20 o anlamda güçlü bir zemin, iyi bir zemin, Antalya'da belki bunu tartışma imkanımız olacak."
G20'nin ekonomi platformu olarak düşünülmemesi gerektiğinin altını çizen Alaboyun, üye ülkeler dünya ekonomisinin yüzde 85'ini elinde tutsa da bu ülkelerin ekonomilerinin sosyal hayattan, terörden ya da başka şeylerden bağımsız olmasının asla düşünülemeyeceğini vurguladı.
G20 ve enerji
Bakan Alaboyun, G20 ve enerji arasındaki bağlantıya ilişkin de Türkiye'nin 2023 hedefleri bulunduğunu ve o zamana kadar bugünkü enerji güç kapasitesini iki katına çıkartmayı hedeflediğini söyledi.
Bu bağlamda mümkün olduğu kadar yerel kaynakları, özellikle yenilenebilir enerji başta olmak üzere yerel kömürleri sisteme kazandırmaya çalıştıklarını vurgulayan Alaboyun, yenilenebilir enerjinin tek başına çözüm olmadığını ancak maksimum düzeyde bundan yararlanılacağını belirtti.
Alaboyun, Türkiye'nin gelişmiş ülkeler arasında Antalya'ya gelecek 20 ülke içerisinde nükleer santrali olmayan tek ülke konumunda bulunduğunu hatırlattı. Alaboyun, iki nükleer santral için adım atıldığını, bunlardan birinin Rusya ile inşa edilecek Akkuyu Nükleer Santrali, diğerinin de Japon konsorsiyumuyla imzalanan Sinop'taki nükleer santral olduğunu ifade etti.
Alaboyun, dün Japon Başbakanı Abe ile Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın yemeğine kendisinin de katıldığını belirterek, şu değerlendirmede bulundu:
"Orada çok hızlı bir şekilde Sinop'taki nükleer santralle ilgili çalışmalar hızlı bir şekilde devam ediyor. Orası yüzde 51 oranında Japon konsorsiyumun, yüzde 49 oranında bizim Elektrik Üretim A.Ş.'nin. Dolayısıyla her ikisi de yurt dışında şirketler kurdular. Bunlar gelecekler ve proje şirketlerini kuracaklar Türkiye'de, hızlı bir şekilde bunun fizibilite raporu, ÇED raporu veya inşaat izninin alınması, bu süreçler devam edecek. Ama biz zaman kazanalım diye Japon konsorsiyumuna şu izni verdik. Dedik ki, 'Bu süreçler devam ederken siz sanki proje şirketi kurulmuş gibi işte izinlerin alınması için devam edin, altyapıyı oluşturun' diye büyük bir mesafe kat edildi. İnşallah ikinci nükleeri de sağlarsak bu 4500 megavatlık, Ruslarınki de 4800 megavatlık bayağı büyük bir nükleerimiz olacak. Her ikisinin de devreye girmesiyle birlikte aşağı yukarı yüzde 20'ye yakın enerjimizi nükleerden elde etmiş olacağız 2023'te"
"Rusya'yla uyuşmadığımız çok konular var"
Rusya'nın Türkiye'nin önemli bir ticari ortağı olduğu hatırlatılan Alaboyun, Rusya'nın Suriye'ye müdahelesi ile ilgili politikalarının, özellikle dış politikalarının Türkiye'nin politikalarıyla asla örtüşmediğini vurgulayarak, "Uyuşmadığımız çok konular var. Bunlardan biri Gürcistan-Rusya ilişkileri ki biz NATO ülkeleriyle birlikte Gürcistan'dan yana tavır aldık. Bir diğer konu Kırım konusunda. Ukrayna-Kırım, biz Kırım'ın ilhakını asla kabul etmedik, etmiyoruz da. Bir diğer konu, Rusya'nın hemen Suriye'de, güney komşumuz Suriye'ye müdahalesi, bakış açısı" ifadelerini kullandı.
Alaboyun, Türkiye'nin Rusya'yla enerji konusunda stratejik işbirliği bulunduğunu söyleyerek, Rusya'nın doğalgazda ikinci en büyük müşterisinin Türkiye olduğunu, Rusya'dan yılda 30 milyar metreküp doğalgaz alışı yapıldığını kaydetti.
Rusya ile doğalgaz fiyatındaki indirim konusunda anlaşılamaması nedeniyle Türkiye'nin tahkime gitmesiyle ilgili de Alaboyun, bir ay içerisinde Türkiye'nin kendi hakem heyetini belirleyeceğini, Rusya'nın aynı sürede kendi hakem heyetini oluşturacağını, tahkimdeki mahkemenin de atayacağı hakemle başhakemin belirleneceğini ve onların fiyat konusunda uzlaşacağını açıkladı.
G20 zirvesinin Rusya'yla ekonomik ilişkilere ve genel olarak Türkiye-Rusya ilişkilerine gelinen noktada nasıl bir katkı yapacağının sorulması üzerine de Alaboyun şu ifadelere yer verdi:
"Tek başına ekonomik olarak bakmamak lazım. Özellikle Suriye bağlamında biz Rusya'nın DAEŞ'le mücadelesine bir şey demiyoruz, uluslararası bir konsorsiyuma veya oradaki koalisyona dahil olması kabul edilebilir, izah edilebilir. Fakat siz yüzde 10-15 DAEŞ'i vururken, yüzde 80-85 Özgür Suriye Ordusu'na veya Bayırbucak Türkmenlerini vuruyorsanız, bu o zaman bir sürü soru işareti meydana getirir, bu doğru bir şey değil. Rusya'yla güven sorununun, özellikle Suriye bağlamında güven sorununun olduğu noktalar burası. Sayın Cumhurbaşkanımızın basına düşen açıklamalarından da bunu Putin'le görüşeceğini söyledi, bizim için en önemli nokta bu. Tabi biz bölgede bir huzur adasıyız. Gerçekten çevremize baktığımız zaman ateş çemberinin içerisindeyiz. Suriye bir taraftan öyle, Irak öyle, İran'ın işte Birleşmiş Milletler daimi temsilcileri ve Almanya'yla yapmış olduğu görüşmeler öyle, bir taraftan bizim Azerbaycan-Ermenistan arasındaki sorun çözülemedi, dondurulmuş bir sorun olarak öyle duruyor. Gürcistan öyle, yukarıda Kırım ve Ukrayna öyle. Burada da bizim dondurulmuş bazı sorunlarımız var, özellikle Yunanistan'la hemen güneyimizde Rum kesimiyle. Bu bölgede sorunlar yumağının artmaması lazım. Özellikle enerjinin bu bağlamda bir çatışmanın aracı değil de bir uzlaşmanın, barışın, paylaşmanın aracı olması lazım."
Antalya'daki G20 zirvesinden önce İstanbul'da Enerji Bakanları zirvesinin düzenlendiğini anımsatan Alaboyun, Sahra Altı Afrika ülkelerine enerji erişiminin çok önemli olduğunun toplantılarda vurgulandığını aktardı.
Alaboyun, dünyada herkesin suya ve enerjiye erişiminin bir insan hakkı olarak değerlendirilmesi gerektiğini ve bunun elde edilmesi için gerekli altyapının sağlanması gerektiğini dile getirdi.
Sahra Altı ülkelerde 1.3 milyar insan yaşadığını ve bölgede 900 milyon kişinin enerjiye erişimi olmadığını kaydeden Alaboyun, bölge insanına yardım etmek için Nijer'de Türk Hava Yolları ile birlikte G20 Enerji Bakanları Zirvesinden sonra bir proje başlattıklarını belirtti. Alaboyun, bölgeye altında enerji pillerinin olduğu sağlık ocaklarının kurulduğunu, bunun bir başlangıç olduğunu ve dün Japon Başbakanı Abe'nin de konuyla ilgili destek vereceğini açıkladığını ifade etti.
Alaboyun, Uluslararası Enerji Ajansı Başkanı Fatih Birol'un başkanlığında Paris'te bir enerji bakanları zirvesinin yapılacağını, terör nedeniyle bu toplantının ertelenmediğini söyleyerek, "Belki teröre verilecek en önemli cevaplardan biri Paris'teki bu tür uluslararası toplantıların, uluslararası organizasyonlara ara verilmemesi. Biliyorsunuz Brüksel'den sonra Paris Avrupa'nın en fazla organizasyonun olduğu, OECD'nin bulunduğu, uluslararası organizasyonların olduğu bir şehir. Bu belki de teröre verilecek, 'Biz dayanışma halindeyiz' diye enerji bakanlarının bir araya gelmesi teröre verilecek en güzel cevaptır diye düşünüyorum" dedi.
Türkiye'nin konumu itibarıyla Fransa, Almanya ya da ABD'den farklı olduğunu belirten Alaboyun, çünkü o ülkelerin bölgesel sorunları bulunmadığını vurgulayarak, "Türkiye G20'de bugün tartışılan sorunların çoğunu fiilen yaşayan, terörü fiilen yaşayan bir ülke, enerjide de. 30 yıldır yaşıyor. Enerji sıkıntısını fiilen yaşayan bir ülkeyiz, bunu en üst düzeyde dile getiriyoruz. Dolayısıyla, Türkiye'nin dile getirmesi diğer ülkelerin dile getirmesinden çok farklı, daha samimi, daha ciddi, daha ayağı yere basar, elle tutulur, gözle görülür birtakım somut bildiriler ortaya çıkacaktır diye düşünüyorum. İnşallah bugün dünya ekonomisinin yüzde 85'ini elinde tutan 20 ülkenin liderleri buraya gelecek, bu sorunlar terörden bağımsız tartışılmayacak, yani enerji, her şey birbirine bağımlığı tartışılacağı için güzel sonuçlara sebep olacak diyorum" değerlendirmesinde bulundu.