Enerji Konusu Yeni Dünya Düzeni ile Doğrudan Bağlantılı"
Boğaziçi Enerji Kulübü İcra Kurulu Başkanı Mehmet Öğütçü, "Bugün artık enerji konusu hem ekonomik büyüme, rekabet gücü, çevre korunması, iklim değişikliği, yakıt ve güzergahların çeşitlendirilmesi, güvenlik politikası, finansal piyasalar ve vergilendirmeyle hem de 'yeni dünya düzeni' ile doğrudan bağlantılı" dedi.
Boğaziçi Enerji Kulübü İcra Kurulu Başkanı Mehmet Öğütçü, "Bugün artık enerji konusu hem ekonomik büyüme, rekabet gücü, çevre korunması, iklim değişikliği, yakıt ve güzergahların çeşitlendirilmesi, güvenlik politikası, finansal piyasalar ve vergilendirmeyle hem de 'yeni dünya düzeni' ile doğrudan bağlantılı" dedi.
Swissotel'de düzenlenen basın toplantısında konuşan Öğütçü, Türk hava sahasını ihlal eden Rus SU-24 uçağının düşürülmesinin sadece jeopolitik ve ekonomik gerilimlere yol açmakla kalmadığını, Türkiye'nin enerji ikmal güvenliği açısından da risk ortamı oluşturduğunu belirtti.
Bu krizi Türkiye için bir uyandırma servisi şeklinde tanımlayan Öğütçü, Avrupa'nın Rusya'ya yaptırımlarının olduğu bir dönemde, Rusya'nın Türkiye gibi bir müşterisini kaybetmeyi göze alamayacağını ve bunun Rusya'ya hem hukuki hem de ekonomik sonuçlarının olacağını dile getirdi.
Öğütçü, "Enerji güvenliği konusunda önlemler arayışı içindeyiz. Gerçi açıktan ne Moskova ne de Ankara doğalgaz, petrol, kömür ticaretinin ve nükleer güç projesinin kesintiye uğrayacağını seslendirmedi ama Türkiye'nin ithal enerjiye, teknolojiye ve finansmana bağımlılıktan kaynaklanan yumuşak karnı bir kez daha gündemimize geldi" ifadelerini kullandı.
Türkiye kaynaklı ve uluslararası rekabet gücüne sahip, bölgesel enerji devleri yaratacak adımların acilen atılması çağrısında bulunan Öğütçü, "Bu çerçevede, öncelikle çok köklü bir kuruluş olan Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığını (TPAO) yeni bir kurumsal kimlik altında Türk Hava Yolları (THY) ve uluslararası başarılı modellere uygun şekilde yeniden yapılandırmak gerekiyor" diye konuştu.
Öğütçü, Türkiye'nin doğalgaz ve petrolde ihtiyacının yüzde 90'dan fazlasını ithal edildiğini aktararak, şunları söyledi:
"Toplam enerji ithal faturamız 50 milyar dolar civarında. Katar'dan uzun vadeli LNG alımı, Azeri ve Kürt gazının daha erken getirilmesi, doğalgaz depolanma tesisleri inşası, doğalgaz çevrim santrallerinden yenilenebilir enerjiye kaydırma, daha fazla enerji verimliliği, yurt içi ve dışında kapsamlı yatırım ve benzeri enerji güvenliği önlemleri düşünülüyor. AB ve ABD ile de iş birliğini şimdiye kadar olduğundan daha fazla derinleştirme gereği karşımıza çıkıyor.
Kürt bölgesi sadece halen Ceyhan'dan ihracat ettiği günlük 700 bin varillik petrol ile değil Miran ve Bina Bavi'deki 500 milyar metreküpe varan, diğer kaynaklar ile de daha zengin potansiyel oluşturan doğalgazını Türk pazarına en erken zamanlama ile ulaştırmak istiyor. Önce 4, sonra 10 ve 20 milyar metreküp gaz gönderebileceklerini söylüyorlar. Elbette ki bu tabloda IŞİD, Kürt bölgesi içindeki siyasi çekişmeler, Bağdat ile ilişkilerin geleceği, gerekli yatırımlar için paranın nasıl bulunacağı gibi bir dizi belirsizlik var ama Azerbaycan'dan sonra süratle yeni gaz temini bakımından Kürt bölgesi hayati öneme sahip."
Öğütçü, Türkiye'nin diğer enerji kaynağı olan İran ile de siyasi ve güvenlik ilişkilerinin pek yumuşak zeminde ilerlemediğini belirterek, "Moskova ve Tahran ekseni Suriye'de Ankara'nın karşısına çıkıyor. Hem Esed'in kontrol ettiği alanda jeopolitik nüfuz bölgesi yaratmak hem Kürt bölgesinden de geçerek İran-Irak-Suriye güzergahından Doğu Akdeniz'e koridor oluşturmak hem de İran'ın yüksek değerli enerji pazarlarına girişi gibi netameli konular var" görüşünü paylaştı.
Doğu Akdeniz'de Mısır'ın Zohr sahası keşfi, İsrail'in Leviathan için yatırımcı bulmakta güçlük çektiği, Kıbrıs'ta BG Group'un Afrodit sahasına yüzde 34 hisse ile katılması ve Doğu Akdeniz Enerji Topluluğu kurulması önerisinin göze çarptığını anlatan Öğütçü, Türkiye'nin, Doğu Akdeniz'de de siyasi sorunları arka plana iterek enerji diplomasisini, özel şirketler aracılığıyla öne çıkartması gerektiğini vurguladı.
Öğütçü, Türkiye'nin son derece iddialı hedefleri olan bir ülke olduğuna dikkati çekerek, "2023'e kadar dünya liginde Türkiye ilk 10'a girmek istiyor. Hem büyümek hem rekabet liginde üst kümeye sıçramak için enerjide elverişli fiyatlar elde etmek gerekiyor. Türkiye gibi bir ülke için fosil yakıt fiyatlarındaki istikrar, sürdürülebilir ikmal hayati önemde. Dolayısıyla sadece ekonomik değil aynı zamanda ulusal güvenliğimiz için de istikrarlı piyasalar şart" değerlendirmesinde de bulundu.