Dövize Endeksleme İşi Bizi Bozuyor"
TEB Genel Müdürü Ümit Leblebici, "Türkiye'de dövize bağlı bir indexation (ücret endekslemesi) problemimiz var. Bunu çözemediğimiz için de bütün fiyatlamaları döviz üzerinden yapıyoruz.
TEB Genel Müdürü Ümit Leblebici, " Türkiye'de dövize bağlı bir indexation (ücret endekslemesi) problemimiz var. Bunu çözemediğimiz için de bütün fiyatlamaları döviz üzerinden yapıyoruz. Bu da bütün enflasyonu oluşturmaya başlıyor. Biz bunu tam kıramadık. Kıramadığımız için de para politikalarımızın bir kısmı etkisiz oluyor. Kontrol ettiğimiz şeyin yüzde 60'ı bizde, yüzde 40'ı bizde değil. Dövize endeksleme işi, bizi bozuyor." dedi.
Leblebici, Uludağ Ekonomi Zirvesi'ndeki "Global Ekonominin ve Gelişmekte Olan Ülkelerin Yarını" konulu oturumda, merkez bankalarının işlerinin çok kolay olmadığını söyledi.
Dünyanın hızla değiştiğini, tek alternatifli değil, çok alternatifli dönemler yaşandığını belirten Leblebici, "Öngörülebilirlik için daha çok detaylara bakmak gerekiyor. İki gün önce dünyada para politikaları konuşuyorduk. Birden Amerika, 'Ben, Çin'den gelen ürünlere yüzde 25 vergi koymak istiyorum.' dedi. Bütün Merkez Bankası politikalarınız etkilenmeye başladı. Yapacak hiçbir şey yok." diye konuştu.
Sürekli "Sanayi 4.0" ve "Endüstri 4.0" kavramlarının konuşulduğunu dile getiren Leblebici, şöyle devam etti:
"Bir de 'Hayat 4.0' ve 'Finans 4.0' var. Bu 'Finans 4.0'da merkez bankaları açısından da en zor olan şey, bence öngörülebilirliğin iyice düşmesi. Bir de volatilite acayip yükseliyor. Kesinlikle uluslararası bir koordinasyon gerekiyor. Yoksa bir hükümetin, bir merkez bankasının aldığı karar, bütün global ekonomiyi etkilemeye başlıyor. Benim bankamda, yüzde 40-45 döviz mevduatına geri döndük. Yüzde 55-60 Türk lirası mevduatına geri döndük. Merkez Bankası, Türk lirası ile ilgili bir para politikası uygulayabiliyor ama yabancı parayla ilgili herhangi bir para politikası uygulama imkanı yok. O zaman uyguladığı para politikasının etki alanı, benim bilançomdaki etki alanıyla sınırlı, sadece yüzde 55-60. Döviz tarafını ne yapacağız? Döviz tarafını hiçbir zaman konuşmuyoruz, bir kenarda duruyor."
"Yönetemediğimiz bir döviz kısmı var"
Leblebici, 2001 ekonomik krizinde ciddi bedeller ödendiğini, sonrasında doğru politikaların uygulandığına dikkati çekerek, "Enflasyonu aşağı indirmeye başladık. Yine de bilançolarımızın içinde yüzde 40 yönetemediğimiz bir döviz kısmı var. Merkez bankalarının etkileri tek başına sınırlı. Başka bir ekonomik koordinasyon gerekiyor. Bunu sağlamamız lazım." ifadesini kullandı.
Türkiye'nin attığı adımlarla geldiği noktada son derece başarılı olduğunu vurgulayan Leblebici, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Gelir dağılımını düzelttik. Türkiye, çok başarılı işler yaptı. Kadınların iş gücüne katılımı arttı. Bunlar, hakikaten çok önemli şeyler. Türkiye'de göreceli olarak daha az başardığımız bir şey var. Göreceli olarak açık olup sermaye ihtiyacı olan ülkelerin karşılaştığı problemle biz de karşılaşıyoruz. Bu nedir? Yabancı sermaye ülkeye giriyor, bazen de dışarı çıkıyor. Bazen dışarı çıkmaya başladığında bizim döviz kuru üzerinde ağır baskılar oluşturuyor. Türkiye'de dövize bağlı bir indexation problemimiz var. Bunu çözemediğimiz için de bütün fiyatlamaları döviz üzerinden yapıyoruz. Bu da bütün enflasyonu oluşturmaya başlıyor. Biz bunu tam kıramadık. Kıramadığımız için de para politikalarımızın bir kısmı etkisiz oluyor. Kontrol ettiğimiz şeyin yüzde 60'ı bizde, yüzde 40'ı bizde değil. Dövize endeksleme işi, bizi bozuyor. Merkez bankalarının biraz daha odaklanmaları gereken konu, bu stabilizasyonu sağlayacak, döviz kurundaki volatiliteyi azaltabilecek bir para politikası."
Leblebici, ekonominin baştan aşağı değişmekte olduğuna işaret ederek, "Merkez bankalarının öngörülebilirlik dataları, eskisi kadar kuvvetli değil. Çok girdi ve çıktı var." dedi.
"Merkez bankalarına güvenmemiz lazım"
Dünya Ticaret Örgütü (DTÖ) tarafından kesin bir koordinasyona ihtiyaç duyulduğunu anlatan Ümit Leblebici, "Global korumacı politikalar, bizim işleri engelliyor. Türkiye'de yapmamız gereken, cari açığı aşağı getirdiğimiz her şey, yapısal reformdur. Cari açığı aşağı getirebiliyorsak zaten etki alanımız, fazla oluyor. O da döviz kurunu stabilize etmekle kaynaklanabilecek bir şey." değerlendirmesinde bulundu.
Merkez Bankası ve ekonomi tarafında alınan önlemlerin bir süre sonra hayata geçeceğini belirten Leblebici, şunları kaydetti:
"Bizde enflasyona sebep olan, gıda fiyatları. Gıda Konseyi kurduk. Gıdadaki rakamlara bakıp oradaki verimliliği artırmaya çalışıyoruz. Döviz kurundaki dalgalanmayı biraz daha azaltabilmek için KOBİ'lerin dövizle borçlanmalarına sınır koyduk. Bunların etkilerini bir süre sonra görmeye başlayacağız. Türkiye'de Merkez Bankası, elindeki araçları kullanarak, ihtiyacı olan her şeyi yapar ve yapabilecek kabiliyeti olduğunu da bugüne kadar gösterdi. Bazen piyasa olarak biz, merkez bankalarını eleştiriyoruz. Aralık ayında Merkez Bankası, '2-3 puan artırsın.' dedik ama elindeki datanın gösterdiği kadar artırdı. Sonra kur, stabilize oldu. Biraz merkez bankalarına güvenmemiz, onların işini kolaylaştırmamız lazım. Kolaylaştırırken de ekonomi olarak, bütünsel yaklaşıma ihtiyacımız var. Onu sağlarsak zaten işimiz kolay."