Ceo Club Otomotivin Geleceği Zirvesi
Renault Mais Genel Müdürü Berk Çağdaş, "2019 yılı da 2018'in kuyruğuna takılır şekilde düşük beklentilerle bütçelerin yapıldığı bir yıl oldu.
Renault Mais Genel Müdürü Berk Çağdaş, "2019 yılı da 2018'in kuyruğuna takılır şekilde düşük beklentilerle bütçelerin yapıldığı bir yıl oldu. Bu sene pazarın maksimumum 400-450 bin adet olacağı öngörüsüyle çoğu marka bütçelerini yaptı. Biz de aynı perspektifle bakıyoruz." dedi.
Vodafone Türkiye'nin ana sponsorluğunda, Capital ve Ekonomist dergilerinin öncülüğünde düzenlenen geleneksel CEO Club Buluşmaları kapsamında "Otomotivin Geleceği" zirvesi gerçekleştirildi.
Zirve çerçevesinde "Otomotivin 2019 Vizyonu" başlığıyla düzenlenen CEO Oturumunda konuşan Çağdaş, geçen yılın özellikle yılın ikinci yarısının otomotiv sektörü açısından olumsuz koşullarla karşılaşılan bir yıl olduğunu ve bunun hem ekonomik hem de ticari yönleri bulunduğunu dile getirdi.
Çağdaş, otomotiv sektörünün Türkiye açısından en önemli sektörlerden bir tanesi olduğunu vurgulayarak, "Bir birim üretim yapabilmek için 17-18 değişik sektörden girdi alan ve kendi çıktılarıyla yaklaşık 13-14 sektöre girdi veren bir sektör. Bu anlamda son derece önemli. İstihdama büyük katkısı var, Türkiye'nin döviz gelirlerine de katkısı var. Tek başına bütün ihracatın yüzde 20-25'ini yapan bir sektör." diye konuştu.
Sektörde özellikle yurt içinde daralmasının bir çok açıdan ekonomiyi etkileyeceğine işaret eden Çağdaş, "Bu sektörün özellikle yurt içi anlamda bizim gayri safi mili hasıladaki payı anlamında, oluşturduğu ölçek ekonomisi anlamında değerlendirildiğinde asla küçülmemesi lazım." dedi.
Berk, Çağdaş, sektörün ekonomik parametrelere ve gelecek beklentilerine karşı da çok hassas olduğunu ve müşterilerin ekonomideki gelişmelere bakarak otomobil almaya ya da değiştirmeye karar verdiğini aktardı.
Şu an talebin sınırlanmış olmasına karşın potansiyelin devam ettiğini aktaran Çağdaş, "Bir yıl 1 milyon adet satarız, bir sene 600 bin adet satarız belki bu sene 400 bin adet bile satamayacağız toplam pazar olarak ama değişmeyen bir gerçek varki müşteri bütün beklentileri ve ihtiyaçlarıyla bugün talebi sınırlamış olsa da potansiyel olarak sizi bekliyor." diye konuştu.
Çağdaş, sektörde bu yılki beklentilere ilişkin ise "2019 yılı da 2018'in kuyruğuna takılır şekilde düşük beklentilerle bütçelerin yapıldığı bir yıl oldu. Bu sene pazarın maksimumum 400-450 bin adet olacağı öngörüsüyle çoğu marka bütçelerini yaptı. Biz de aynı perspektifle bakıyoruz" değerlendirmesinde bulundu.
Bütün sektörün 1 milyon adet civarında bir satış potansiyeline göre kurgu yaptığını kaydeden Çağdaş, her şeyin normal gitmesi için bu sektörde satış adedin 700 binlerin altına düşmemesi gerektiğini ifade etti.
- "ÖTV indirimi sayesinde otomotivde daralma azaldı"
Hyundai Assan Genel Müdürü Önder Göker ise 2018'in otomotiv sektörü için zor bir yıl olduğunu belirterek, 2018'in ilk çeyreğinde önceki yılın aynı dönemine göre pazarda artış olmasına rağmen nisan itibarıyla pazarın daralmaya başladığını anımsattı.
Bu daralmanın seçimlerden sonra da sürdüğünü, kur ataklarının olduğu ağustos ayı ile hızlandığını anlatan Göker, kasım ve aralıktaki ÖTV indirimleri sayesinde daralmanın toparlanmaya başladığını anlattı.
Göker, marka olarak sıralamadaki yerlerinin biraz değişse de iş planlarındaki hedefleri yakaladıklarını kaydederek, "Tecrübemiz olduğu için panik yapmadan stratejilerimizi korumayı sürdürdük. Marka olarak bayi teşkilatına yakın çalışıyoruz. Onları dinledik ona göre hareket ettik." dedi.
Böyle bir ortamda daha önce planladıkları iki yeni modelin lansmanını yaptıklarını aktaran Göker, müşteri memnuniyetine verdikleri önemden bahsetti.
Göker, yıllık üretimlerinin 203 bin adet olduğunu ve bunun yüzde 93'ünü başta Avrupa olmak üzere ihraç ettiklerini belirterek, bu yıl 2 milyonuncu araçlarını üreteceklerin söyledi.
Otomotiv sektörünün geleceğine dair öngörülerini paylaşan Göker, inovatif konusunda yoğun çalıştıklarını, satış ve satış sonrası süreçleri sürekli gözden geçirdiklerini aktardı.
- "İç pazarın muhakkak canlanması lazım"
Mercedes-Benz Türk İcra Kurulu Başkanı Süer Sülün, iki yıl üst üste satış hacminin yüzde 50-60'ını kaybeden bayi teşkilatını ayakta tutmanın çok zor olduğunu ve iç pazarın muhakkak canlanması gerektiğini belirterek, "Şu anda otomotiv endüstrisi için en büyük problem krediye ulaşabilmek. Bu aşılmadan otomotiv sektörünün canlanması oldukça zor." dedi.
Sülün, 2018'in otomotiv sektörü için zor bir yıl olduğunu belirterek, özellikle yurt içine iş yapan markaların ve yurt içindeki bayilerin zorluğu çok daha fazla hissettiğini söyledi.
Otomotiv sektörü olarak Türkiye'nin toplam ihracatının yüzde 20'sini yaptıklarını dile getiren Sülün, sektörün ve şirket satışlarının iç pazarda daraldığını aktardı.
Sülün, özellikle ağır vasıtada ciddi daralma yaşandığını kaydederek, "Oradaki fazla kapasitemizi ihracata kaydırabildik. Bir önceki yıla göre 2018'de kamyon sektöründe ihracatımızı ikiye katladık ve yüzde 100 artırabildik. İhracattan çok mutluyuz ancak yurt içi pazarının da canlı olmasını istiyoruz." dedi.
Türkiye'de ciddi sayıda otomotiv yetkili satıcısı olduğunu, bayi teşkilatının önemli bir yatırımı ve istihdamının bulunduğunu dile getiren Sülün, bu teşkilatın mutlaka ayakta kalması gerektiğini burguladı.
Sülün, 2018'den sonra sektördeki satışların geçen ay da daralmasının 2019'a dair çok ümitli olmamalarına neden olduğunu belirterek, bayi teşkilatının bu daralmadan olumsuz etkilenmemesi için hem endüstri hem de kamu idaresi olarak dikkat edilmesi gerektiğini bildirdi.
Teşviklerin hala sürdüğünü belirten Sülün, ancak 2019'a dair beklentilerinin daralma yönünde olduğunu, çünkü ocakta ÖTV ve KDV indirimleri sürmesine rağmen pazarın yüzde 59 daraldığını söyledi.
Sülün, "Bir yanda ciddi anlamda yurt içi pazarı daralıyor diğer yanda üretiminiz ve ihracatınız artıyor. Dikkat etmemiz gereken konu; 2019'da Avrupa'daki otomobil pazarı daralabilir. Hem dibe vurmuş bir iç pazar hem de ihracat pazarlarının daralması gerçekten endüstrimizi son derece negatif etkiler." dedi.
Sülün, iki yıl üst üste satış hacminin yüzde 50-60'ını kaybeden bayi teşkilatını ayakta tutmanın çok zor olduğunu belirterek, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Dolayısıyla iç pazarın muhakkak canlanması lazım. Yüzde 15'lik indirim hiç az değil. Çok hızlı reaksiyon gösterildi 1 Kasım'dan itibaren tüm teşvikler devreye alındı. Bizim ticari vasıtalarda KDV'de bir konumuz vardı indirim konusu yapıldı. dolayısıyla reaksiyon anlamında çok hızlıyız ancak problem krediye ulaşabilmekte. Şu anda baktığımızda otomotiv endüstrisi için en büyük problem krediye ulaşabilmek. Dolayısıyla kredilerde ciddi bir daralma var. Bu aşılmadan otomotiv sektörünün canlanması oldukça zor. 2009'da dünyada kriz yaşanırken çeşitli ülkelerde bazı uygulamalar yapıldı hem tedarik sanayisinde hem ana sanayide hem bayilere."
Sülün, ocakta geçen yılın aynı ayına göre satışların ortalama yarı yarıya azaldığını kaydederek, burada yurt içi satış bayi ağının mutlaka ayakta tutulması gerektiğini vurguladı.
- "Avrupa pazarının güçlü olması avantaj"
MAN Türkiye Genel Müdürü Ufuk Doğrusöz de yaşanan son gelişmelerden dolayı iç pazarda düşük satış rakamlarıyla karşılaştıklarını dile getirdi.
Doğrusöz, "Biz 2018'den önceki dönemlerde üretimimizin yüzde 10-15'lik kısmını yurt içi pazarı için yapıyor iken 2017'nin sonundan itibaren Türkiye'deki ekonomik durumlardan dolayı bu rakamları 2018 yılında yüzde 2'lere kadar düşürmek zorunda kaldık." dedi.
Ancak Avrupa pazarının güçlü olmasının kendilerine avantaj sağladığını dile getiren Doğrusöz, "Ancak oradaki bir avantajımız Avrupa pazarının ki bizim ana pazarlarımızdan bir tanesi, güçlü olması bizim de üretimimizi, o kapsamda Avrupa pazarına doğru tamamını neredeyse kanalize etmemize neden oldu. Biz 2017'den 2018'e geçerken Avrupa pazarının pozitif büyümesi desteğiyle üretimimizi yüzde 15'in üzerinde artırmıştık. 2019 yılı için de benzer bir sürecin devam edeceğini öngörüyoruz." şeklinde konuştu.
- "Tedarik sanayinde olan firmalar için aracın Türkiye'de üretilmesi önemli"
Autoliv Genel Müdürü Özgür Özdoğru ise firmanın tedarik sanayi bölümünde faaliyet gösterdiğini dolayısıyla konuya biraz daha farklı açıdan yaklaştıklarını dile getirdi.
Otomotiv sektörünün Türkiye'de ihracatın ana lokomotifi olduğunu belirten Özdoğru, "2018 yılında 32 milyar dolarlık ihracat rakamı oldu bunun 22 milyar dolarını araç üreticileri yaparken, 10 milyar dolarlık kısmı da tedarikçilerden geldi. Yan, Türkiye'deki otomotiv sektörü deyinde tedarik sanayi de bunun çok önemli bir parçası. Biz de bu alanın içerisinde yer alıyoruz." dedi.
Araçların Türkiye'de üretilmesinin son derece önemli olduğunu vurgulayan Özdoğru, şunları kaydetti:
"İhracat rakamlarına bu anlamda baktığınız zaman örneğin 2017 yılında Türkiye'de 1 milyon 750 bin araç üretildi. Bunun 1 milyon 350 bini ihraç edildi. Yani her üretilen 100 aracın 74 tanesi aslında ihraç ediliyor. Geçen sene çok zor bir yıl oldu ama araç üretim adetlerine bakarsanız 1 milyon 590 bin araç üretildi.
Yani 2017'den az ama tarihsel olarak hala en yüksek ikinci seviyede araç üretimi gerçekleşti. Bu sefer bunun 1 milyon 330 binini ihraç ettik. Yani ihracat üretim oranı yüzde 84'lere çıktı. Bizim gibi tedarik sanayinde olan firmalar için de öncelikli olarak aracın Türkiye'de üretilmesi önemli."