ÇEİS'ten İşveren Sendikacılığı Paneli
Çimento Endüstrisi İşverenleri Sendikası, İşveren Sendikacılığının Tarihsel Perspektifi İçinde Gelecekteki Yapısı konulu panel düzenledi.
Çimento Endüstrisi İşverenleri Sendikası (ÇEİS), "İşveren Sendikacılığının Tarihsel Perspektifi İçinde Gelecekteki Yapısı" konulu panel düzenledi.
ÇEİS tarafından, 50. kuruluş yıldönümü etkinlikleri çerçevesinde gerçekleştirilen "İşveren Sendikacılığının Tarihsel Perspektifi İçinde Gelecekteki Yapısı" panelinde, endüstriyel ilişkiler sisteminin temel aktörlerinden olan işveren sendikacılığının tarihsel gelişimi incelendi ve gelecek yapısı tartışıldı.
ÇEİS Yönetim Kurulu Başkanı Tufan Ünal, Julide Ateş'in moderatörlüğünde gerçekleştirilen panelde, 50. yıl kutlamaları çerçevesinde ana faaliyet konularına yönelik belgeli iş gücü, iş sağlığı ve güvenliği gibi çeşitli etkinlikler düzenlediklerini, bu panelde ise "İşveren Sendikacılığını" irdeleyeceklerini söyledi. Çimento sektörünün Türkiye'de 100 yıldır bulunduğunu ve bu süre içinde iş sağlığı ve güvenliği konusunda da pek çok şey yaptıklarını anlatan Ünal, bilmedikleri şeyleri de öğrenmeye devam ettiklerini söyledi.
Ünal, sendikal hakların bireylerin çalışma yaşamının kalitesini artırmak için tercih edebilecekleri ve kullanabilecekleri temel haklardan biri olduğu bilinciyle hareket ettiklerini dile getirdi.
-"Hedeflerimize ulaşmak için çalışmalarımıza hiç bıkmadan devam edeceğiz"
Ünal, sendika üyeliklerinin serbest olduğu iş yerlerinde işverene duyulan güvenin yüksek olduğunu bildiklerini ifade ederek, işçiyi dinlemeden, onların önerilerini dikkate almadan, taleplerini önemsemeden iş geliştirmenin ya da verimlilik artışının mümkün olamayacağını belirtti. Geçmişte olduğu gibi gelecekte de üye fabrikalarında muhatap işçi sendikasıyla çalışma kültürünün var olmasını sağlamayı amaçlayacaklarını vurgulayan Ünal, şunları kaydetti:
"Artık sendikacılığı sadece toplu iş sözleşmesiyle özdeş bir müessese olarak görmediğimizin altını çizmek istiyorum. Toplu iş sözleşmesi zaten sendikacılığın temelidir. Önemli olan, sendikaların ki burada işçi ve işveren olarak bir ayrım yapmadığımı belirtmek istiyorum, toplu iş sözleşmesi dışında üyelerine ne gibi farklı hizmetler sunabiliyor, bunları tartışmamız lazım. Açıkçası biz, üyelerimize sunduğumuz hizmetin niceliğini ve niteliğini artırdığımız ölçüde kendimizi başarılı addediyoruz.
Bu bağlamda, 2-3 yılda bir akdettiğimiz toplu iş sözleşmesinin yanı sıra iş sağlığı ve güvenliği, mesleki yeterlilikler, insan kaynakları yönetimi, kurumsal sosyal sorumluluk ve Avrupa Birliği projeleri gibi farklı alanlarda da açılımlar yapıyoruz. Böylece hem üyelerimizin çalışmalarına destek oluyoruz hem de bu ülkenin kaynaklarını yine bu ülkenin güzel insanları için harcıyoruz."
Ünal, Türk çimento sektörünün Avrupa'nın en büyük çimento üreticisi olduğunun altını çizdi. Ünal, en büyük arzularını ise "Yönetim Kurulunun 'Sıfır Kaza Vizyonu' çerçevesinde, Cumhuriyet'in 100. yılında 'Türk çimento sektörü Avrupa'nın en büyük çimento üreticisi olmasının yanı sıra iş sağlığı ve güvenliği alanında da en başarılı ülkesidir' diyebilmek" şeklinde açıkladı.
Ünal, bu hedeflerine ulaşmak için İş Sağlığı ve Güvenliği (İSG) faaliyetlerine, belgeli iş gücü ve çevreye duyarlı çalışmalarına hiç bıkmadan, aksatmadan devam edeceklerine de dikkati çekti.
"İşveren sendikaları mevcudiyetini faşizme borçlu"
Tarih ve siyaset bilimi uzmanı Prof. Dr. İlber Ortaylı ise işveren sendikalarının yakın zamanda ortaya çıktığını ve mevcudiyetini faşizme borçlu olduğunu savundu. Bu kuruluşların iktisadi hayatın nasıl geliştiğini araştırmamasının, hayati görevlerinden birini yerine getirmediği anlamına geldiğini iddia eden Ortaylı, Türkiye'de yakın zamanda kurulan bu sendikacılığın, ne kadar yerine getirildiğinin tartışma konusu olduğunu da söyledi.
Toplantıya ayrıca Türkiye Tekstil Sanayi İşverenleri Sendikası Yönetim Kurulu Başkanı Muharrem Kayhan ve Fütürist Ufuk Tarhan da katıldı. - İstanbul