Boğaziçi Enstitüsü Yıllık Toplantısı
Dünya Bankası Türkiye Direktörü Martin Raiser: "Avrupa ekonomik krizle boğuşurken Türkiye'nin buna karşın kendine farklı bir seçenek oluşturabilmesinin çok faydalı olduğunu düşünüyorum"
Dünya Bankası Türkiye Direktörü Martin Raiser, Türkiye'de AB'ye ihraç yapan şirketlerin rekabeti öğrendiği yorumunda bulunarak "Avrupa ekonomik krizle boğuşurken Türkiye'nin buna karşın kendine farklı bir seçenek oluşturabilmesinin çok faydalı olduğunu düşünüyorum" dedi.
Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneği'nin (TÜSİAD) girişimiyle Fransa'da kurulan Boğaziçi Enstitüsü'nün (Institut du Bosphore), "Avrupa-Fransa-Türkiye: Tercih Zamanı" ana temasıyla gerçekleştirilen yıllık toplantısı kapsamında, Dünya Bankası Türkiye Direktörü Martin Raiser, Ekonomi Bakanlığı Avrupa Birliği (AB) Genel Müdürü Murat Yapıcı, Boyner Tekstil Endüstrisi Üst Yöneticisi (CEO) Osman Boyner, ABD İstanbul Konsolosluğu Siyasi ve Ekonomi Başkanı Patrick Hanish ile Boğaziçi Enstitüsü Kıdemli Üyesi Jacques Mistral'in katılımıyla "Transatlantik ve Küresel Senaryolar Türkiye'yi Nasıl Etkileyecek" paneli düzenlendi.
Raiser, panelde yaptığı konuşmada Transatlantik Ticaret ve Yatırım Anlaşması'na (TTIP) ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Türkiye'de AB'ye ihraç yapan şirketlerin rekabeti öğrendiği yorumunda bulunan Martin Raiser "Avrupa ekonomik krizle boğuşurken Türkiye'nin buna karşın kendine farklı bir seçenek oluşturabilmesinin çok faydalı olduğunu düşünüyorum" ifadelerini kullandı.
TTIP'nin ABD ve AB arasında imzalanmasının Türkiye için tehlike arzettiğini belirten Raiser, şunları anlattı:
"Bu tehlikelerin içinde hizmet, kamu ihalesi, tarım gibi alanları içine alacak şeylerden bahsedebiliriz. Türkiye'nin TTIP'ye dahil olmaması, özellikle sanayi ürünlerinde ülkeye büyük kayıplar getirir. Türkiye tarım hizmetleri için herhangi bir anlaşmaya dahil olursa sanayi kaybını buradan karşılayacaktır. İletişim sürecine baktığımızda AB komisyonu değişiklikleri gözden geçiriyor. O kadar fazla değişiklik oluyor ki bazen Türkiye'nin Gümrük Birliği'ne dahil olma şeklini de belki de yeniden ele almak gerekiyor. İlgili her tarafın yapması gereken bu..."
Ekonomi Bakanlığı Avrupa Birliği Genel Müdürü Murat Yapıcı da Türkiye'nin AB'ye paralel olarak 29 anlaşma imzaladığını hatırlatarak, "Transatlantik yatırım ortaklığında Türkiye Gümrük Birliği'nden dolayı doğrudan veya dolaylı olarak bunun bir parçası olacak. Gümrük Birliğinden dolayı Türkiye'ye yönelik ayrıcalıklı statü erezyona uğrayacak gibi görünüyor" değerlendirmesinde bulundu.
"Avrupa'da keskin kriz gündemde değil ama derin bir kriz var"-
Boğaziçi Enstitütüsü Başkan Yardımcısı Kemal Derviş de toplantının açılışında yaptığı konuşmada, Avrupa ekonomilerinde keskin krizin artık gündemde olmadığını belirterek, "Ama derin bir kriz var, Avrupa ekonomilerinde hala bir sorun var" ifadelerini kullandı.
Avro Bölgesi'nin ayakta kalabilmesi için avronun güçlü bir para birimi olabilmesi için kendi içinde güçlenmesi gerektiğine işaret eden Derviş, dünya ekonomilerinde yaşananlara ilişkin şu değerlendirmelerde bulundu:
"Avro Bölgesi federal bir yapıya ulaşırsa çok iyi olur. Almanyadaki seçimlerden sonra kim kazanırsa kazansın ülke daha rahat hareket edebilecek. ya Avro Bölgesi ve AB aynı şey olucak, ülkeler ya Avro Bölgesinde olacaklar, ya AB'den de ayrılacaklar, ya da bu alanda değişiklikler olacak. İngiltere'nin Avro Bölgesi'ne katılmayacağı çok açık. Türkiye AB üyesi olursa biraz İngiltere ve İsveç gibi farklı olacak. Türkiye'nin AB pazarına üye olması gerekiyor. Türkiye çok dinamik bir ülke. Performansı çok yüksek. Türkiye'nin üyeliği halinde AB ve Türkiye bir çok alanda ortak çalışmalar yapabilir." - İstanbul