"Bireysel Kredilerde Şikayetler Fazla"
Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu Başkanı Mukim Öztekin, önemli açıklamalarda bulundu.
Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) Başkanı Mukim Öztekin, özellikle bireysel kredi kullanımında ciddi artışlar yaşandığına dikkat çekerek, "İşlem hacmi o kadar artıyor ki işlem hacminin artışına paralel olarak da şikayetler artıyor. Bize gelen şikayetlerin ağırlığı da bireysel krediler ve kredi kartları" dedi.
Anadolu Ajansı (AA) Finans Masası'na konuk olan Öztekin, editörlerin sektörle ilgili sorularını yanıtladı.
Mukim Öztekin, Avrupa'da ortak bankacılık düzenleme ve denetleme yapısı oluşturulması kararını nasıl değerlendirdiğinin sorulması üzerine, BDDK'nin 2000 yılında kurulduğunu, bundan önce parçalı bir yapı olduğunu ve karar alma süreçlerinde problem yaşandığını dile getirdi.
Son 10 yılda, BDDK kurulduktan sonra sektörün düzenleme ve denetim yapısının oldukça sağlamlaştırıldığını anlatan Öztekin, karar alma süreçlerinin etkinleştirildiğini, bankaların ihtiyaçlarına yönelik her türlü düzenlemenin en kısa sürede hayata geçirildiğini vurguladı. Bunun sonucu 12 yıllık sürede sağlam bir bankacılık yapısına kavuşulduğunu ifade eden Öztekin, bunun bağımsız bir BDDK sayesinde olduğunu kaydetti.
Avrupa'da parçalı bir yapı olduğuna, Avrupa'nın genelinde tüm bankacılık sektöründe bir sıkıntı olduğuna işaret eden Öztekin, AB Merkez Bankası'nın da bu sıkıntıların merkezinde olduğunu söyledi. Öztekin, şöyle konuştu:
"Avrupa Merkez Bankası'nın denetim ve düzenleme yetkisi yok. Bunun yarattığı karar alma problemi söz konusu. Karar alamadığı için bankaların sorunlarını etkin bir şekilde çözme noktasında ciddi sıkıntılar yaşanıyor, ortak kararlar alınamıyor. Burada belirtmek istediğimiz husus, 2001'den sonraki süreçteki oluşturduğumuz hızlı karar alma ve etkin düzenleme ve denetim çok başarılı sonuçlar verdi. Bu bankaların da buna ihtiyacı var. Kararsızlık kadar kötü bir şey yok. Doğru ve ortak kararlar hızlı bir şekilde alınmalı. Bu da tek bir çatıyla ancak mümkün olabilir diye düşündük. Bu nedenle bu düşüncemizi paylaştık. Aslında bu bir ihtiyaç, ortak akıl diyelim. Bizim söylediklerimizden etkilenmişler dememiz mümkün değil elbette ama ortak aklın bunu söylediği de gerçek.
Herkes bunu görebiliyor. En son bu konuda hepsi uzlaştı bildiğim kadarıyla. Alman Maliye Bakanı'da zaten açıklama yaptı. 14 saat süren görüşmenin ardından 2014'te yürürlüğe girecek ortak bir denetim mekanizması oluşturulması için temel konularda anlaştıklarını belirttiler. AB sonuçta karar alma süreçlerinin hızlılığının, etkinliğinin ne kadar önemli olduğunu gördü. Parçalı bir yapının da sorunu doğurduğunu, bu sorunu gidermek için böyle bir yapının elzem olduğunu görerek böyle bir karar aldılar. Avrupa ekonomisinin sağlam olması bizi, tüm dünyayı direkt etkiliyor. Bu kararın hayırlı sonuçlar vermesini bekliyoruz."
Krize müdehale sürecinde hata olup olmadığı yönündeki soruya karşılık Öztekin, "Krizin gelişim sürecinin yeterince fark edilemediğini düşünüyorum. Sorun çıktıktan sonra olay fark edildi" dedi.
Öztekin, bu süreçte, "Dünyanın En İyi Merkez Bankası Başkanı" olarak bilinen ABD Merkez Bankası Başkanı'nın ayrılmasıyla kriz yaşandığını ve kısa süre sonra "Dünyanın En Kötü Merkez Bankası Başkanı" ilan edildiğini anlattı. Öztekin, "Krizi izleme ve gözetim süreçlerinde ciddi hatalar olduğunu düşünüyorum. Bu tür kurumların görevi, krizi çıkmadan önleyebilmek, önceden gözlemlemek. Bunun eksik kaldığına inanıyorum" diye konuştu.
-Mevduat faizleri-
Mukim Öztekin, bankaların karları ile kredi ve mevduat faizleri arasındaki farklara ilişkin sorular üzerine, mevduata verilen faizlerin o günkü gösterge faizi dikkate alarak hesaplamanın doğru olmadığını söyledi.
Bankaların 2012 yılı içinde vadeli mevduata faiz verdiklerini anımsatan Öztekin, faiz marjlarının lira bazında 6'lar civarında olduğunu belirtti.
Bireysel kredilerin faizinin gerçekten yüksek olduğunu dile getiren Öztekin, buna karşın mevduatın da belli bir oranının kullanılamadığının bilinmesi gerektiğine işaret etti. Öztekin, munzam karşılığın kullanılamadığını, bir de likidite olarak ayrılması gereken bankalarda tutulması gereken rakamlara bakılması gerektiğini söyledi. Öztekin, bankaların aktiflerinin yaklaşık yüzde 10'nun bu likit varlıklardan oluştuğuna dikkati çekti. Öztekin, "Aslında yüzde 5 filan değil mevduat faizleri, inceleme yaptığınızda daha yüksek oranları göreceksiniz. Şuan itibariyle düşmesi bekleniyor zaten. Bazı bankaların 6, vade bazında farklılaştırarak 7-8 civarında faizler verdiğini görebiliriz" dedi.
-Kredi faizleri-
Bankaların kullandırdığı kredilerin faiz oranlarının farklı farklı olduğunu anlatan Öztekin, bankaların yaptığı bu işlerden para kazanmasının elzem olduğunu, 10-15 puanlık bir marjdan bahsetmenin ise mümkün olmadığını vurguladı.
Bankaların en güçlü yapısının özkaynakları olduğuna vurgu yapan Öztekin, özkaynak karlılığı açısından bankaların ciddi bir özkaynağa sahip olduklarını, 170-180 milyar liraya yakın özkaynak olduğu düşünüldüğünde, bunu yüzde 10'dan değerlendirildiği zaman çıkacak karların da hemen hemen benzer bir rakama denk geldiğini anlattı.
Bankaların karlarının, bankaların sağlamlığının bir göstergesi olduğunu ifade eden Öztekin, şöyle konuştu:
"Bankalarımız sağlam ve sağlıklıysa bünyelerinde bıraktığımız karların ciddi katkısı var. 2008'den itibaren karların dağıtılmasına müsaade etmiyoruz. 2012 karlarının bile dağıtımında ciddi sınırlamalarımız, limitlerimiz var. Herkes karını istediği gibi dağıtamıyor. Bunlar sonuçta bankalarımızın sağlamlığına ciddi katkı yapıyor."
-"Şikayetlerin kaynağı..."-
Öztekin, en büyük şikayetlerin bireysel krediler ve kredi kartlarından oluştuğuna işaret ederek, şu bilgileri verdi:
"Şikayetlerin artmasının birinci nedeni, 2001 yılında toplam bireysel kredi hacmi 5 milyar lira. Şu anda 260 milyar liranın üzerinde bir rakam. Bu 52 katlık bir artışı ifade ediyor. Konut kredilerinde 500 milyonluk bir kredi bakiyesi varmış, şu anda rakam 85 milyarlar civarında. İşlem hacmi o kadar artıyor ki işlem hacminin artışına paralel olarak da şikayetler artıyor. Bize gelen şikayetlerin ağırlığı da bireysel krediler ve kredi kartları.
2006'da kredi kartlarına ilişkin ciddi düzenlemeler yaptık. Öncelikle vatandaşlarımız şunu bilmeli ki talepsiz bankaların kart vermesi mümkün değil. Banka sizin yazılı talebiniz olmadan veya elektronik ortamda talebiniz olmadan kredi kartı gönderirse bunun cezası çok ağır. BDDK tarafından anında cezalandırılıyor. İptal talebinde bulundunuz. Bunu 7 günde sonuçlandırmak zorunda. Bunu da yerine getirmediği takdirde gene BDDK tarafından tahmin edilmeyecek ciddi bedeller ödeniyor. Kredi kartından alınan 50 liranın 100 katına yakın tutarlara ulaşan cezalar ödeniyor.
Kredi kartlarında faiz yetkisi bizde değil ama hem faiz hem temerrüt faizi konusunda 2006'da bir sınır getirilmesi sağlandı. Bu konuda Merkez Bankası yetkiye sahip."
Kredi kartlarının sunduğu ciddi avantajlar da bulunduğuna değinen Öztekin, kredi kartlarının ciddi taksit imkanları sağladığını, bazı kartların havaalanlarında, araba kiralamada imkan yarattığını anlattı.
Öztekin, kredi kartlarının aidatlarının sundukları hizmetlerle koşut olduğunu ifade ederek, sıfır komisyon alan bankanın kredi kartının taksit imkanın da farklı olduğunu dikkati çekti. Öztekin, şunları kaydetti:
"Bankalar sundukları ürünün fayda maliyeti analizi yapmak zorundalar. Fiyatla narh koymak doğru değil. Bir de 2006'dan itibaren ekonomi yönetimi olarak finansal tüketicinin korumasına daha fazla eğilmek arzusundayız. Ama bu fiyatlara narh koyarak, sınırlar getirerek değil. Bir kere rekabeti artırarak, mümkün olduğu kadar. Bir de vatandaşın finansal farkındalığını, okur-yazarlığını ve eğitimini artırarak. Yani hangi ürünü ne kadara alacağını bilme hakkını da net olarak ortaya koyarak bu şikayetleri asgari düzeye indirme çalışmalarımız devam ediyor."
BDDK'ya gelen şikayetlerin 2012'de 3 bin civarında olduğunu belirten Öztekin, ama bankaların kendilerine, Bankalar Birliği'ne, tüketici hakem heyetlerine de şikayetlerin iletildiğini söyledi.
(sürecek)
Muhabir: Göksel Yıldırım
Yayıncı: Zülal Eser - ANKARA