Haberler
Netanyahu'dan ateşkes sonrası ilk açıklama: Hizbullah anlaşmayı bozarsa onları vururuz

Netanyahu'dan ateşkes sonrası ilk açıklama: Hizbullah anlaşmayı bozarsa onları vururuz

İsrail kabinesi, Lübnan ile ateşkes anlaşmasını onayladı

İsrail kabinesi, Lübnan ile ateşkes anlaşmasını onayladı

Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler: Suç kılıç çatmak değil, kasıtlı organize disiplinsizliktir

Milli Savunma Bakanı Güler: Suç kılıç çatmak değil, kasıtlı organize disiplinsizliktir

Rusya bir kez daha ABD füzeleriyle vuruldu, Savunma Bakanlığı 'Yanıt verilecek' dedi

ABD füzeleriyle bir kez daha vurulan Rusya'dan dünyayı korkutan açıklama

BDDK Başkanı Mukim Öztekin Açıklaması

Haberler
Haberler
Twitter'da Paylaş Facebook'da Paylaş WhatsApp'da Paylaş

Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) Başkanı Mukim Öztekin, bankacılık sektörüyle ilgili olarak yapılacak düzenlemelerin bankaları 'vurun abalıya' konumuna düşürmemesi gerektiğini belirtti."Finans Sektöründe Tüketici Hukuku ve Uygulama"...

Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) Başkanı Mukim Öztekin, bankacılık sektörüyle ilgili olarak yapılacak düzenlemelerin bankaları 'vurun abalıya' konumuna düşürmemesi gerektiğini belirtti.

"Finans Sektöründe Tüketici Hukuku ve Uygulama Alanları" sempozyumunda konuşan Öztekin, kendi alanında bir ilk olan düzenlenen bu sempozyumun, finans sektöründe tüketici haklarının öğrenilmesi, anlaşılması ve geliştirilmesine katkı yapacak tartışmalara sahne olacağına, bu tartışmaların sektörün tüketiciye daha iyi hizmet verecek uygulamalara yönelmesinde yolunu aydınlatacağına yürekten inandığını söyledi.

Öztekin, 2011 yılında tüketici kredilerindeki artışın 39,4 milyar lira olarak gerçekleştiğini, bu artışın 2008 yılında 15,3, 2009 yılında 10,2, 2010 yılında 35,7 milyar lira olduğunu anımsattı. 2012 yılının on ayında da toplam tüketici kredilerinin 18,6 milyar lira artarak 187 milyar lira seviyesine ulaştığını aktaran Öztekin, şöyle devam etti:

"Bu veriler, 2010-2011 yıllarında bankacılık sektörünün tüketici kredileri yoluyla, kamunun toplam personel harcamalarının yüzde 54'ü kadar harcanabilir kaynak oluşturduğunu ortaya koymaktadır. Tüketici kredilerinin 2008 yılında kamu personel harcamalarına oranı, yüzde 31,6 olurken, 2009 yılında ekonominin küçülmesiyle yüzde 18,2'ye gerilemiş, 2010 yılında da yüzde 57,4'le zirveye ulaşmıştır.

Bu sayılar tüketici kredilerinin, ekonomik büyümenin ne kadar canlı bir bileşeni, büyümenin itici gücü olabildiğini ortaya koymaktadır. Bankacılık kesiminin bireylerle tüketici kredileri üzerinden ilişkisini düzenlerken sektörün bu özelliğine dikkat edilmesi gerektiğini düşünüyorum."

Bankacılık sektörünün, kar oranlarıyla hep gündemde olduğunu vurgulayan Öztekin, özellikle reel ekonominin kontrollü biçimde yavaşlatıldığı, yumuşak inişe geçildiği ve reel sektör karlılığının görece azaldığı bir ortamda, banka karlarının yüksekliğinin kamuoyunun dikkatini çekmesinin doğal olduğunu söyledi.

Öztekin, bu karların, çok sıkı regüle edilen bir sektörde, ciddi riskler altında gerçekleştirildiğinin unutulmaması gerektiğine dikkati çekerek,

"Bankacılık kesimi çokça göz önünde olup, son derece sıkı regüle edilen bir alandır. Bu sektörle ilgili olarak yapılacak düzenlemelerin bankaları 'vurun abalıya' konumuna düşürmemesi gerekiyor" dedi.

-Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun taslağı...

Bankaların bazı uygulamalarının tüketiciler tarafından şikayet konusu edildiğini bildiklerini söyleyen Öztekin, BDDK'ya da çeşitli uygulamalarla ilgili şikayetler geldiğini, 2011 yılında kuruma iletilen şikayetlerin yüzde 24'ünün bireysel kredilerle, yüzde 22'sinin de kredi kartlarıyla ilgili olduğunu hatırlattı.

Kredi kartlarıyla ilgili en büyük şikayetin, kart aidatlarıyla ilgili olduğunu, bireysel kredilerle ilgili olanların da, bankaların dosya masrafı olarak aldıkları ücretlerden kaynaklandığına işaret eden Öztekin, şunları aktardı:

"Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun taslağında, bu iki konuyla ilgili düzenlemenin yapıldığı görünmektedir. Taslağın genel hükümler bölümünde, bankacılık işlemlerinde bu iki kalemde, bankaların müşterilerinden aidat veya ücret almalarına izin verilmemektedir. Şikayetler göz önüne alındığında, tasarıda böyle bir düzenleme yapılması şaşırtıcı değildir. Ancak bu iki kalemde alınan ücretlerin, bir kanun maddesiyle ortadan kaldırılmadan önce, o kalemlerin niteliklerinin yakından incelenmesi gerektiğini ve katı bir düzenleme yerine, şikayetlerin piyasa düzeni içerisinde ortadan kaldırılıp kaldırılamayacağının sorgulanmasının yerinde olacağını düşünüyorum.

Bankaların verdikleri hizmetler sırasında çeşitli isimler altındaki işlemler için yaptıkları ücretlendirmelere bakıldığında, bu ücretlerin büyük bir kısmının, bankanın verdiği hizmetlere ilişkin olduğunu görüyoruz. Ancak, bazı ücret kalemleri ise bankanın kredi ücretlendirme politikasıyla ilgili gibi görünmektedir. Bu ücretlendirmelere teknik olarak doğrusal olamayan fiyatlama diyoruz. Kanun tasarısında bu kalemlerin ortadan kaldırılmasından sonra bankaların aldıkları bu ücretleri faiz oranlarına yansıtması şaşırtıcı olmayacaktır."

-"Sektördeki verimlilik arttıkça, faiz dışı masraflar aşağıya düşecek"

Kanuni düzenlemenin mevcut alınan ücretleri yasaklamak yerine, fiyat benzeri masrafların, fiyata dahil edilmesini zaruri kılmasının, müşterinin aldığı kredinin fiyatını, net ve şeffaf, karşılaştırılabilir biçimde bilmesine olanak sağlanmasının yerinde olacağını düşündüklerini ifade eden Öztekin, "Kuşkusuz bankalar istedikleri kadar kredi verebilirler ve istedikleri kadar kar edebilirler. Fakat, istedikleri gibi kredi verip, istedikleri gibi kar edemezler. Yani yöntem açık, şeffaf ve müşteriyi yanıltmayacak bir şekilde olmalı ve piyasadaki rekabet ortamını karartmamalıdır" diye konuştu.

Bankaların çeşitli masraf kalemi adı altında aldıkları ücretlerin, sektördeki rekabetin teşvik edilmesiyle ortadan kalkabileceği söyleyen Öztekin, daha önce banka sayısının artacağı yönündeki beyanında belirtilen sayının bir hedef gibi algılanmamasını, sektördeki potansiyeli gösteren bir sayı olarak anlaşılması gerektiğini, ancak tartışmaların konuyu başka yere taşıdığını belirtti.

Sektöre yeni dahil olacak her aktörün, sistemdeki rekabeti daha üst seviyeye çıkaracağını ve sistemin bir bütün halinde daha verimli çalışmasına katkıda bulunacağını vurgulayan Öztekin, "Sektördeki verimlilik arttıkça, rekabet düzeyi yükseldikçe faiz dışı masrafların da kendiliğinden aşağıya düşeceğine inanıyorum" ifadesini kullandı.

Kredi kartları aidatı şikayetlerinin, sektörde daha iyi ürünlerin daha rekabetçi şartlarla ortaya çıkmasıyla azalacağını belirten Öztekin, şunları kaydetti:

"Bir bankanın piyasaya çok iyi düzenlenmiş bir kredi kartı paketiyle, aidat almaksızın girdiğini düşünün. Böyle bir hamlenin kredi kartı sahipliğini ve kredi kartı aidatlarını etkilemeyeceğini söylemek gerçekçi olmaz.

Cep telefonu sektöründe daha az oyuncu olmasına rağmen verimli ve agresif stratejilerin kullanıcıları ne kadar etkilediği ortadadır. Bu arada, birkaç gün önce, bir kamu bankamızın piyasaya yeni bir kredi kartı sunması hoş bir tesadüf oldu. Yeni ürünün, kredi kartı aidatlarında beklediğimiz gelişmeye yol açıp açmayacağını ilgiyle izleyeceğim."

(Sürecek)

Muhabir: Murat Birinci

Yayıncı: Yılmaz Yıldız - İSTANBUL

Kaynak: AA / Ekonomi
title