Başbakan Yardımcısı Ali Babacan Açıklaması
Başbakan Yardımcısı Babacan."Özgürlükleri kısıtlamak, temel haklarla ilgili ihlal girişimleri."
- Başbakan Yardımcısı Babacan:
"Özgürlükleri kısıtlamak, temel haklarla ilgili ihlal girişimleri... Bunlar bizim tabiatımızda, kişiliğimizde, bu siyasi partinin kodlarında yok.
"Dünya basını günlerdir Türkiye'yi işliyor. Tabi ki dezenformasyon var"
"Yanlış bilgi alma, yanlış bilgi verme var ama demek ki Türkiye artık dünyanın tam ilgi odağı haline gelmiş, pek çok ülkenin örnek aldığı bir ülke haline gelmiş"
İş Hayatı Dayanışma Derneği'nin (İŞHAD) 20. kuruluş yılı kapsamında verilen yemekte konuşan Babacan, Türkiye'nin dünya iş çevrelerine, dünya sivil inisiyatiflerine, doğru bir şekilde anlatılmasının, sadece resmi kanallardan değil, sivil kanallardan da, gönüllü kuruluş kanallarından da bir Türkiye algısının oluşturulmasının kendileri için son derece önemli olduğunu söyledi.
Ticaret ve yatırım açısından bakıldığında somut sonuçların gayet güzel göründüğünü dile getiren Babacan, Türkiye'nin şimdiye kadar iş dünyasının adını bile bilmediği ülkelerle ticari ilişkiler geliştirdiğini, şimdiye kadar adını bile duymadıkları şehirlere iş adamlarının yerleştiğini ve oralara yatırım yaptıklarını anlattı.
Türkiye'de, demokratikleşme, temel hak ve özgürlükler, hukukun üstünlüğü konusunda 2003'ün Türkiye'si ile bugünün Türkiye'sinin çok farklı olduğunu öne süren Babacan, çok önemli reformlar yaptıklarını ama daha önlerinde uzun bir yapılacaklar listesinin olduğunu kaydetti.
Babacan, şunları aktardı:
"Siyasi reformlarda, artık yapacaklarımız bitti hepsi bu kadar diyemiyoruz. Gerçek anlamda birinci sınıf bir demokrasi olabilmek için temel hak ve özgürlükleri en ileri noktaya taşıyabilmek için ve gerçek anlamda bir hukuk devleti olabilmek için daha ortaya koymamız gereken gayretler var. Bunun da gayet iyi farkındayız. Yeni bir anayasa diyoruz. Bunun için çabalıyoruz. Olur olmaz, 2015 seçimlerden önce yetişir yetişmez ayrı mesele ama bunun için bir gayretimiz var. 4. yargı paketimizi tamamladık, bundan sonra yeni paketlerle bunu devam ettirmemiz gerekiyor."
Türkiye'de istikrarın, ülkenin güvenliğinin, emniyetinin önemine çok dikkat ettiklerine değinen Babacan, "Ama aynı zamanda ülkemizde demokrasinin ve özgürlüklerin ilerlemesi de önemli. Pek çok ülkede bu ikisi arasında bir denge aranır. Yani demokrasi ve özgürlükler bir elde, istikrar ve güvenlik bir elde, hangisini önceleyelim, hangisine ağırlık verelim diye... Fakat biz Türkiye'de ne özgürlükleri ne de demokrasiyi, güvenlik ya da istikrarla terazinin farklı kefelerine koyup, birini yükselt birini düşür bunu yapmak istemiyoruz" değerlendirmesinde bulundu.
Bu zamana kadar güvenliği gerekçe gösterip özgürlükleri kısıtlamadıklarını vurgulayan Babacan, sözlerine şöyle devam etti:
"Ya da özgürlük adına özgürlüğü istismar edenler için de biz güvenlik ya da istikrar zaafiyetine Türkiye'yi uğratmadık. Türkiye'yi her iki alanda birden yükseltmek için gayret içinde olduk ve bunun da yapılacağına inanıyoruz, güveniyoruz. Gücünü halktan alan, temel hak ve özgürlüklere dayanan, iyi işleyen bir demokrasinin, istikrar ve güvenliğin de temeli ekseninde olduğunu düşünüyoruz."
Gezi Parkı olaylarına da değinen Babacan, şunları söyledi:
"Türkiye'de yaşadığımız bu son olayları çok sıhhatli bir perspektiften, bir pencereden değerlendirmemiz gerekiyor. Burada, İstanbul'da, ister Taksim deyin, ister Gezi parkı deyin, ya da Ankara'da ya da başka illerimizde, sokaklarda kalabalık vardı. Bunlar çok heterojen gruplardan oluşuyordu. İçlerinde gayet sade, çevre kaygılarıyla sokakta olan vatandaşlarımız da vardı ama maalesef o iyi niyetli grupları istismar eden, hatta daha geniş kitleleri tahrik için çaba içinde olan illegal örgütler de vardı. Bunların etkisinde ya da farklı sebeplerle kendini ifade etmek isteyen daha geniş kalabalıkları da gördük sokaklarda... Her grubu ayrı ayrı ele alıp analiz etmemiz lazım."
Babacan, şiddet içermeyen bir şekilde düşünce, ifade, gösteri yapma özgürlüğünün evrensel insan hakları olduğunu belirterek, "Türkiye'de bunların önü açık ama işin içinde şiddet varsa, işin içinde molotof kokteylleri varsa, demir bilyeleri sapanla güvenlik güçlerine karşı kullanmak varsa, yüzlerce dükkanı yakıp yıkmak varsa, onlarca aracı otobüsü yakmak varsa... Kamu düzenini sağlamak, diğer vatandaşlarımızın bunlardan olumsuz etkilenmesini önlemek de devletin en önemli görevi" diye konuştu.
Bu noktada bir taviz içinde olmanın, geri adım atmanın mümkün olmadığını kaydeden Babacan, "Ama vatandaşlarımızın arzuları, istekleri olabilir. Kendilerini yüksek sesle ifade etmek isteyebilirler. Kaygıları, korkuları olabilir. Bunları da dinlemek, anlamak bizim hükümet olarak en önemli görevimiz" ifadelerini kullandı.
Ak Parti olarak, 1990'ları yaşayan, hak ve özgürlüklerin baskı altında olduğu bir dönemden ortaya çıkmış bir siyasi hareket olduklarını dile getiren Babacan, şöyle devam etti:
"Bir bakıma o kurulu düzene, baskılara, özgürlüklerle ilgili tüm kısıtlamalara karşı bir tepki olarak ortaya çıktık. Tabi sadece bunlar değil, başka birçok sebep var ama bir bakıma Türkiye'nin o içinden geçtiği o zor dönemlere tepki olarak ortaya çıktık. 10 yıl sonra özgürlükleri kısıtlamak, temel haklarla ilgili ihlal girişimleri... Bunlar bizim tabiatımızda, kişiliğimizde, bu siyasi partinin kodlarında yok. Bir bakıma bir tepki olarak ortaya çıkmış bir hareketin, kendisinin benzer bir uygulama yapmasını düşünmek mümkün değil ama iletişim kopukluğu olabilir. Türkiye'de tabi işler çok hızlı gelişiyor."
Türkiye'nin şu an geldiği noktaya bakıldığında içeriden de dışarıdan da çekemeyenlerin çok olduğuna dikkati çeken Babacan, "Haklı olarak gıpta eden, kıskanan çok. Bundan sonraki döneme bizim hem içeride hem dışarıda iletişime, Türkiye'nin gerçeklerini anlatmaya mutlaka çok daha fazla ağırlık vermemiz gerekecek" diye konuştu.
-"Dünya basını günlerdir Türkiye'yi işliyor"
Başbakan Yardımcısı Babacan, Mısır'daki bu geçiş yönetimine "Aman kucaklayıcı olun. Sadece kendinize oy verenleri değil tüm toplumu kucaklayıcı politikalar izleyin" dediklerini belirterek, şunları aktardı:
"Libya'da, Tunus'ta, Yemen'de, tüm bu geçiş hükümetlerine aman diyoruz toplumun tümünü kucaklayıcı politikalar uygula diyoruz. Irak'taki şuan ki hükümet tek bir mezhebin çıkarları için çalıştığından onlara kızıyoruz. Sen bütün Irak'ın hükümetisin diyoruz. Dünyanın her yerinde bunları savunan bir hükümetin bir iktidar partisinin kendi evinde, kendi ülkesinde başka politikaları uygulaması mümkün değil.
Sadece bize oy verenleri değil, biz oy vermeyen geniş kitlelerin de biz arzusunu, isteğini mutlaka dinleriz, anlarız, iletişim kopukluğu da varsa bunları telafi edecek adımları mutlaka atarız. Aksini düşünmek, bizim belki 8-10 ülkede fiilen uyguladığımız politikalarla ters düşüyor."
Türkiye'nin böyle bir dönemde sınav verdiğine dikkati çeken Babacan, "Nasıl 2009 yılında dünyanın şu ana kadar gördüğü en derin ekonomik krizde Türkiye, o sınavı başararak verdiyse, hatta o sınavdan çok daha güçlenerek çıktıysa, bu içinde yaşanılan bir kaç haftalık dönemden de başarıyla, demokrasisi çok daha güçlenmiş olarak çıkacağına gönülden inanıyorum" dedi.
Dünya basınının günlerdir Türkiye'yi işlediğini anımsatan Babacan, şunları kaydetti:
"Tabi ki dezenformasyon var. Yanlış bilgi alma, yanlış bilgi verme var ama demek ki Türkiye artık dünyanın tam ilgi odağı haline gelmiş, pek çok ülkenin örnek aldığı bir ülke haline gelmiş. 2-3 hafta öncesine bakın Türkiye demokrasisi ile tüm Ortadoğu ve Kuzey Afrika'ya örnek gösteriliyor, ekonomisi tüm Avrupa'ya örnek gösteriliyor."
- İstanbul