Bakan Çağlayan Aa Finans Masasına Konuk Oldu Açıklaması
Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan, gelecek dönemde yeni yatırım haberlerini kamuoyuyla paylaşacakların belirterek," O zaman cari açığın belini birlikte bükeceğiz" dedi.
Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan, gelecek dönemde yeni yatırım haberlerini kamuoyuyla paylaşacakların belirterek," O zaman cari açığın belini birlikte bükeceğiz" dedi.
Anadolu Ajansı (AA) Finans Masasına konuk olan Çağlayan, "Yeni teşvik sisteminde öncelikli alanlarınız neler, teşvik ile ilgili sanayicilerden aldığınız tepkiler nasıl, istediğiniz sonuçlar alınıyor mu-" sorusuna şöyle yanıt verdi:
"Cumhuriyet tarihinin en iddialı teşvik sistemini yaptık. Geçmişte teşvik sistemi iyi uygulansaydı bugün Türkiye dünyanın en yüksek demir çelik hurda ithalatçısı olmazdı. Bu gün Türkiye dünyada ithalat yapan 30 ülke arasında yer alıyor. Ama dünyanın en fazla demir çelik hurda ithalatı yapan ülkesiyiz. Neden- Çünkü sanayimiz yanlış yapılanmış. Böyle bir ortamda biz teşvik sistemini yaparken tamamen bunları içine alan bir sistem yaptık. Yeni teşvik sistemini yaparken stratejik yatırımlar diye bir sistem çıkardık. Neden stratejik dedik- Türkiye'de aslında üretme altyapısına sahip olduğumuz ama bugüne kadar çeşitli nedenlerle üretme imkanı bulamadığımız ürünleri Türkiye'de üretme imkanı sağlayacak bir sistem. Dedik ki, yılda 50 milyon dolardan fazla ithalat yapılan veya hiç üretilmeyen veya kısmen yapılan ya da tamamen dışardan getirilen ürünleri üretenler, yüzde 40 yüksek katma değer sağlamak şartıyla 50 milyon dolar asgari yatırım sermayesi olması kaydıyla stratejik yatırım olarak değerlendirilsin."
Çağlayan, stratejik yatırımları 5 bölgeye ayırdıklarını belirterek, "İster İstanbul'da ister Kahramanmaraş veya Tunceli'de yatırım yapın. Stratejik yatırımlar, 5 bölge için aynı desteklerden faydalanacak. Bir alana hapsetmek istemedik. Bunu yaparken elbette lojistik, işçi gibi bir çok faktörü göz önüne alarak bunu yaptık. Stratejik yatırımlar bilhassa otomotiv sektöründe de son derece önem arz eden bir yapıya sahip" dedi.
Türkiye'nin 10 milyar dolar demir çelik hurda ithalatı yaparken, 3 milyon dolar da alüminyum ithalatı yaptığına dikkati çeken Çağlayan, "Peki bunların hammadesi Türkiye'de yok mu- fazlasıyla var. Ama ne yapıyorduk- Biz bunları Türkiye'de işlemek yerine çok ucuza 2,5-3 sente ihraç edip sonra bunları 10 kata ithal ediyorduk. Enerji politikaları da yanlış olduğu için bu yatırımlar fizibıl olmuyordu. Şimdi stratejik yatırımlar için bir çığır açtık. Neredeyse 2-3 haftada bir yeni bir yatırımın müjdesini veriyoruz, özellikle petrokimya sektöründe önemli yatırımlar olacak. Bu sektördeki yatırımların getirisini 2-3 yıl içinde göreceğiz. Stratejik yatırımlar herkes tarafından anlaşıldı ama hazmedilmesi biraz zaman alıyor. Diğer taraftan stratejik yatırımlar yüksek katma değerli yatırımlardır. Önümüzdeki günlerde yeni yatırım haberlerini sizlerle paylaşacağız. O zaman cari açığın belini birlike bükeceğiz" diye konuştu.
Çağlayan, "İhracatçılara yönelik hangi teşvikler var, bunların geri dönüşü nasıl olacak-" şeklindeki soruya ise şöyle cevap verdi:
" Her yıl bütçemizde desteklerimiz oluşuyor ki en son 688 milyon liraydı. Aslında yetersiz. 1,5 milyar lire civarında olsa çok daha anlamlı olurdu. Bunu 12 alanda belirlenmiş tebliğler çerçevesinde ihracatçılarımıza kullandırıyoruz. Türkiye'nin marka değerini artırdıkça ihracatımız da artacak. 500 milyar dolar ihracatı, ihracatımızın değerini artırarak elde edeceğiz, yani ürün fiyatımızı yükseltmek zorundayız. Bu şekilde inşallah yapacağız. Ama bunun yanı sıra hizmet sektörünün de bu konuda çok önemli açılımlar yaptık. Bunlar için de çok önemli teşvikler açıkladık. Bunların açıklanmasında bizlerin sizlerden bir ricası olsun. AA olarak, döviz kazandırıcı hizmetlere getirmiş olduğumuz teşvikleri kamuoyuna duyurursanız şirketlerimiz daha iyi anlayacaklar. İki defa toplantı yaptım, gerekli kurumları topladım. Cari açık meselesinde döviz kazandırıcı hizmetler son derece önemlidir. Bu yılın bütçesinde de ihracat desteklerimizi artırarak devam ettireceğiz."
-"Zaman zaman hatalı sollama, şerit ihlalleri yapan bazı bankalar var"-
Çağlayan, iktidarları döneminde hiçbir bankanın batmadığını, bu durumun ise etkili denetleme ve düzenleme kuruluşları oluşturmalarından kaynaklandığını söyledi. Çağlayan şöyle konuştu:
"Neden bizim dönemimizde herhangi bir banka batmadı- Neden AK Parti hükümetleri döneminde bankacılık bugün adeta dünyaya ders verir bir yapıya kavuştu- Bir; hükümet olarak asla taviz vermedik. İki; etkin denetleme ve düzenleme mekanizmasını oluşturduk. BDDK (Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu) veya benzeri kuruluşlar hazine murakıpları eskiden yok muydu- 2000 yılı öncesinde yok muydu- Vardı ama, ya incelenmez ya da inceleme raporları siyasi nedenlerle tozlu raflarda ömrünü geçirmeye bırakılırdı. Ama hükümetimiz döneminde BDDK kendisine verilen görevi layıkıyla yerine getirmeye başladı."
BDDK'nın bir regülatör kuruluş olduğunu anımsatan Çağlayan, kurumun görevinin bankacılık sistemindeki hataları düzeltmek olduğunu kaydetti. Çağlayan, şöyle devam etti:
"BDDK'nın görevi şerit ihlali yapanları doğru şeride sokmak veya zaman zaman yoldan çıkanları, hız yapanları veya çevresine zarar verenleri ikaz edip uyarmak. Yani BDDK bir nevi trafik polisliği görevini yapar.
Tabii gelinen noktada Türkiye ekonomisi büyüyünce, gelişince bankacılık sektörümüz büyüdü ve gelişti. Aktif kalitesi değişti. Kredi kalitesi değişti. Bundan 8 yıl önce 270 milyon dolara satılamayan bir Türk bankası Oyakbank, hatırlayın 2,7 milyar dolara satıldı. Nedir bu bankayı iki üç yıl içinde 10 katı yüksek değere çıkartan. Türkiye'nin marka değeri imajının artmasının getirmiş olduğu bir sonuçtur."
Bankacılık sisteminin para kazanmasının tabii ki gerektiğini ifade eden Çağlayan, bankacılığın paradan para kazanmasının onun doğal bir görevi olduğunu ifade etti. Çağlayan, "Ben zaman zaman faiz lobisine kızarken faiz lobisinin yaptıklarına kızmıyorum. O zaten görevini yapıyor. Onun görevi zaten faizden böyle spekülatif hareketlerle para kazanmak. Ama orada, bankacılık sistemimizde maalesef zaman zaman bazı hatalar, hatalı sollamalar yapan, şerit ihlali yapan, zaman zaman radara yakalanma pahasına koşturan, sayıları az da olsa bazı bankalar var. Altını çizerek söylüyorum, bu bankalarda vatandaşı, tüketiciyi ister istemez yanıltıyorlar. Bunların yaptıkları uygulama adil değil."
İşlem masrafları konusunda müşterilerin hak etmedikleri masrafların onlara karşılatılabildiğini belirten Çağlayan, "Bakın ben bu ülkede çok dönemler gördüm. Elime almış olduğum çeki bankaya götürdüğümde banka memuru bana sorardı.
'Normal mi istiyorsun, acele mi istiyorsun, yıldırım mı-' 'Normal istiyorum' dediğiniz zaman bizim Ankara'da götürmüş oluğumuz bir çeki Kırıkkale'ye bir şubeye soracaksa 3 gün sonra cevabı gelirdi. 3 gün sonraya para beklemeye tarihiniz varsa o tarihlerde alırdınız. Acele veya yıldırım dediğiniz zaman çok ciddi bir provizyon masrafınız var. PTT bu sistem üzerine kuruluydu. Telefon bu şekilde fiyatlandırılıyordu. Oysa bir koşu Kırıkkale'ye koşup gelseniz daha az maliyetli olurdu. Ama şimdi bugün dönemimizde online sistem var. Şimdi herkesin önünde iPhone'lar var. Bankacılık sisteminde hiçbir şekilde masraf olmaksızın herkes istediğini yapabiliyor. Dünyanın her tarafında 24 saat işlem yapabiliyor" diye konuştu
Bankacılık sistemi içerisinde yer alan bazı bankaların geçmişten gelen bazı alışkanlıkları bırakamadıklarını belirten Çağlayan, şöyle devam etti:
"Bazıları alışkanlıklarını kolay kolay terk edemiyorlar. Açıkladılar; 13,2 milyar kar etmişler. Allah daha fazla etsin, gözümüz yok. Elbette daha fazla kar etsinler, devlete vergilerini ödesinler, vatandaşın gelirlerini artırsınlar. Ancak birinin karı diğerinin zararıdır. Acaba bunu yaparken ne kadar KOBİ'nin, ne kadar esnafın, ne kadar vatandaşın cebini yaktılar. Ne kadar vatandaşı yüksek işlem masraflarıyla karşı karşıya bıraktılar. Bu neyi getiriyor biliyor musunuz- Bir; enflasyonu körüklüyor, ikincisi; vatandaşın üzerinde bir hak gaspı oluşturuyor. Bu konuda BDDK devreye girip, 'Bakın bu işin kuralı budur, sen buna göre yapmamışsın' demek zorundadır."
-"(Bankalar) Tespit edilmiş bir şey hakikaten varsa, herkes ektiğini biçecek"
Geçtiğimiz günlerde Rekabet Kurulu'nun bankacılık sistemiyle ilgili 12 bankanın bir araya gelerek bir ortak faiz kararı aldığı şeklindeki açıklamasını hatırlatan Çağlayan, "Rekabet Kurulu daha önce Sanayi Bakanlığı yaptığım dönemde bana bağlıydı. Çalışma esaslarını biliyorum. Rekabet Kurulu'nun görevi, belli bir sektörde firmaların hakim durumlarını kötüye kullanarak herhangi bir şekilde ülkeyi veya vatandaşı kazıklamasına müsaade etmemek olan bir kuruluştur. Bundan dolayıdır ki, eğer firmalar bir araya gelerek ortak bir faiz politikası oluşturmuşlarsa, nasıl iki- üç tane araba satıcısı bir araya gelip ortak bir satış listesi oluşturması suçsa, bu da suçtur ve burada da Rekabet Kurulu şu anda görüşüyor. Bakacak ve hakikaten tespit edilmiş bir şey hakikaten varsa herkes te ektiğini biçecek" diye konuştu.
Bankacılıkta "kapı arkası anlaşma ve listelerle" vatandaşı, tüketiciyi, üreticiyi, KOBİ'yi ve esnafı zora sokacak hakim durumu kötüye kullanma durumu varsa herkesin bunun hesabını vereceğini söyleyen Çağlayan, "Ancak her şeye rağmen Türk bankacılık sisteminin son derece sağlıklı olduğunu, iyi olduğunu söylemem gerekir. Dünyanın her yerinde bunu anlatıyoruz. İçlerinde, ne yapalım, gülün etrafında her şeye rağmen birkaç diken de oluyor. Bunları da aşacağız inşallah" dedi.
(Sürecek)
Muhabir: Semra Orkan/Musab Turan
Yayıncı: Affan Kulunyar - İSTANBUL