Bakan Babacan: "Falancanın Karı Düşecekmiş" Derdine Düşemeyiz
Ali Babacan, Ekim 2010'dan itibaren uygulanan ekonomi politikalarının, yüksek büyüme hızını kontrol altında tutmak ve yeni riskleri önlemek için uygulamaya konulduğunu belirtti
Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, Ekim 2010'dan itibaren uygulanan ekonomi politikalarının, aslında yüksek büyüme hızını kontrol altında tutmak ve yeni riskleri önlemek için uygulamaya konulduğunu belirterek, "2011 yılı özelinde, 'falanca kuruluşa şöyle etkide bulunacakmış' bunun derdine düşemeyiz" dedi.
"Küresel Gerçeklerle 2023'e Doğru" teması ile başlayan "Forum İstanbul 2011"in açılışında konuşan Bakan Babacan, 2023 reform hedeflerini aktardı. En önemli reform alanlarından birinin eğitim olduğunun altını çizen Babacan, Türkiye'nin cari açık sorununu, eğitime bağladı.
-"CARİ AÇIK, EĞİTİMLE ÇOK ÇOK İLGİLİ"-
Babacan, "Bizim Türkiye'de, şu anda cari açıkla ilgili sorunumuz varsa, bunun en önemli sebeplerinden biri eğitim. 'Ne alakası var' diyenler olabilir. Çok çok ilgili. Bir ülkenin milli geliri, üretimi, rekabet gücü, o ülkedeki insanların fert fert ne kadar katma değer ürettiği ile alakalı. Tek tek ne kadar katma değer üretiyoruz? Eğitim seviyesinin yüksek olduğu ülkelerde üretilen katma değerin daha yüksek olduğunu görüyoruz. Türkiye 16'ncı büyük ekonomi. Fakat 'İnsani Gelişmişlik Endeksi'nde 83'ncü sırada. 'Niye böyle' diye baktığınızda bu endeksi oluşturan üç bileşen var. Milli gelir, sağlık ve eğitim. Milli gelirde artış hızımız gayet iyi. Sağlık alanında hızla iyileşiyoruz. Fakat eğitim konusuna gelince sorunlarımız var. Türkiye'de şu anda 25 yaş üstü nüfusun, ortalama eğitim süresi 6. 5 yıl. Böyle bir tablo var karşımızda. Bu nedenle 2023'de eğitim oranı yüzde 100 diyoruz. O nedenle eğitim, ilkokul birinci sınıfta başlamasın, okul öncesi eğitime de ağırlık verelim. Çocuklar, okula gitmek için 7 yaşını beklemesin diye okul öncesi eğitimi hızla yaygınlaştırmaya çalışıyoruz" diye konuştu.
-"İŞGÜCÜ PİYASALARI, DİĞER ÖNEMLİ REFORM ALANI"-
Babacan, 2023 hedeflerine ulaşılabilmesi için bir başka reform alanının işgücü piyasaları olduğunu söyledi. İşsizliğin, ülkenin önemli sorunlardan biri olduğunun altını çizen Babacan, bir yandan lise, üniversite diplomasını eline alan, fakat iş bulamayan bir kitle varken, diğer yandan işe uygun vasıflı çalışan bulmakta zorlanan iş dünyası olduğunu dile getirdi. Eğitim sistemi ile ekonominin yeni yapısında mutlaka bir uyum, örtüşme sağlanması gerektiğine dikkati çeken Babacan, "Mesleki eğitim, hatta yaşam boyu eğitim kavramaları, Türkiye için son derece önemli olacak. Öğrenmenin yaşı yok. Bugün 30-40 yaşına gelmiş bir vatandaşımız, o çalıştığı sektör geçerliliğini yitirdiyse, belli eğitim ve staj programları ile farklı bir mesleğe geçebilmeli. Bunun alt yapısını kurmak zorundayız. Dolayısı ile mesleki liselerin yaygınlaştırılması gerekiyor" dedi.
-"İŞE GİRİŞ-ÇIKIŞLAR KOLAYLAŞTIRILMALI"-
İşgücü piyasası denildiğinde eğitimin yanı sıra, esnekliğin de önemli olduğunu savunan Bakan Babacan, şunları söyledi:
"Türkiye'nin işsizlikte de yüzde 5 hedefine ulaşmasını istiyorsak, bu sadece hızlı büyümeyle mümkün değil. Bu konuda, 'Ulusal İstihdam Strateji Belgesi'ni oluşturduk. Henüz açıklamadık, çünkü bazı tamamlanması gereken çalışmalar var. Fakat, Türkiye, ne kadar hızlı büyürse büyüsün, işsizliği yüzde 10'un altına indirmesi mümkün görünmüyor; eğer bazı alanlarda reform yapmazsak. Alanlardan biri eğitim. İkinci alanda, Türkiye'de iş gücü alanlarının esnekleştirilmesi. İşe girişlerin ve çıkışların kolaylaştırılması, işe giriş ve çıkışların maliyetinin düşürülmesi, esnek çalışma modellerinin geliştirilmesi. Bütün bunlar çok çok önemli alanlar. "
-"BİRKAÇ İDEOLOJİK SORUNUMUZ DA OLSA, YÖK İLE KONUŞMAYA BAŞLADIK"-
YÖK ile üniversitelerde kontenjanlarının dizaynı, hangi bölüme kaç öğrenci alınması gerektiği konusunda artık açıkça konuşmaya başlayabildiklerini belirten Babacan, "Bir-iki ideolojik mesele var. Onun dışında her yıl bizim gençlerimiz eğitim sistemine giriyor. Her yıl yaklaşık 1. 5 milyon kişilik bir fırsat kaçıyor. O fırsat kaçtığı zaman geri dönüşü yok. Gençlerimiz üniversitelerden mezun oluyor, alıyor diplomasını eline ve 15-16 yıl okumuş, iş aramaya başlıyor ve bakıyor o diplomanın karşılığı yok. Artık öyle bir ihtiyaç yok Türkiye'de. Siz niye hala o bölümleri açık tutuyorsunuz? Niye hala o bölümlerden öğrenci mezun ediyorsunuz? Niye üniversite sınavına hala o bölümlere öğrenci alayım diye uğraşıyorsunuz? İşte bunun cevabını vermek zor" diye konuştu.
-2023 HEDEFİ 50 MİLYAR DOLAR TURİZM GELİRİ-
Konuşmasında, 2023 yılında 36 bin 500 kilometrelik bölünmüş yol hedeflendiğini yineleyen Babacan, hükümetin diğer 2023 hedeflerini ise "Havayollarında 350 milyonluk yolcu kapasitesi bekliyoruz. Bununla birlikte 50 milyon turist ve 50 milyar dolarlık turizm geliri hedefliyoruz. Bugün 29 milyon turist sayısı ile 21 milyar dolar turizm geliri sağlıyoruz. Doktor sayımızı 120 binden 200 bine çıkarmayı, eğitimde okul öncesi ilk ve orta öğretimde okullaşma oranının yüzde 100'e çıkmasını planlıyoruz. Ar-Ge harcamalarının, 2023'de milli gelirimizin yüzde 3'üne çıkmasını hedefliyoruz. Bütün bunlar, çok kritik alanlarda ancak reform yapmakla mümkün. Reform önceliğimiz, önümüzdeki birkaç yıl boyunca öncelikli olarak yeni bir anayasa. Gri alanları olmayan, isteyenin, istediği gibi yorumlayamayacağı bir anayasa" diye özetledi.
Türkiye'nin son 8. 5 yıl boyunca pek çok alanda ilerlediğini, ancak en az ilerlemenin olduğu birkaç alandan birinin yargı olduğunu savunan Babacan, "Maalesef fazla reform yapamadık. Yapmak istediğimiz reformların hepsi maalesef engellendi" iddiasında bulundu.
-"FALANCANIN KARI DÜŞECEKMİŞ, BUNUN DERDİNE DÜŞEMEYİZ"-
Türkiye ekonomisine de konuşmasında değinen Babacan, 2010 yılının iyi bir şekilde tamamlandığını, 2011 yılı ve ötesine bakıldığında büyümenin sürdürülebilir olmasının çok önemli olduğuna vurgu yaptı. Bir yandan hızlı büyürken riskleri biriktirmemeye, ileriye doğru gidildikçe muhtemel sorun alanları oluşturmamaya dikkat edilmesi gerektiğinin altını çizen Bakan Ali Babacan, "Ekim 2010'dan itibaren uygulamakta olduğumuz politikalarda, aslında bu yüksek büyüme hızını kontrol altında tutabilmek ve yeni riskleri önlemek. Şimdiden alacağımız tedbirlerle, ciddi bir problem ile ileride karşılaşmamızın önüne geçmek. Bu, 2011 yılı özelinde, 'falanca kuruluşa şöyle etkide bulunacakmış', 'şu kuruluşun karı biraz düşecekmiş' ya da 'artmayacakmış' bunun derdine düşemeyiz. Pek çok tedbir aldık. Bunların hepsi Türkiye'nin uzun vadede selameti için" diye konuştu.
Babacan, konuşmasında nükleer enerji kullanımının yaygınlaştırılması gerektiğine savundu.
-"12 YILI KAPSAYAN STRATEJİK ÇALIŞMA YAPTIK"-
Türkiye İhracatçılar Meclisi Başkanı Mehmet Büyükekşi, yaptığı konuşmada, 2023 için 500 milyar dolar ihracat hedeflediklerini, bu amaçla "2023 Türkiye İhracat Stratejisi" çalışmasını hayata geçirdiklerini hatırlattı. Türkiye'de bir STK tarafından 12 yılı kapsayan bir strateji çalışmasının ilk defa yapıldığını belirten Büyükekşi, "Biz bu çalışmayla 500 milyar dolarlık bir ihracat hedefinin yol haritasını çizdik, rotasını belirledik. Bu proje için 1, 5 yıl çalıştık. Önce makro hedefleri belirlemek için ortak akıl toplantıları yapıldı. Daha sonra 24 sektöre özel toplantılar yaptık. İhracatla ilgili her kesimi çağırdık. Onları dinledik. Ortaya böyle bir proje koyduk. Türkiye'nin, dünyanın en büyük 10 ekonomisi içinde yer almasını hedefliyoruz. Bunun içinde 2023 yılında ihracat gelirini 500 milyar dolara çıkarmamız gerektiğini düşünüyoruz" diye konuştu.
Bu çalışmadaki makro düzlemde stratejik hedeflerinin, sürdürülebilir büyüme ve istikrarlı ihracat artışı olduğunun altını çizen Büyükekşi, "Bunun için de mevcut pazar paylarımızı arttıracağız. Yüksek büyüme potansiyeli olan hedef pazarlara ulaşarak, buradaki pazar payımızı arttıracağız. İhracatçı sayısını ve kapasitesini geliştireceğiz" dedi.
-"TÜRK MARKALARININ BİLİNİRLİĞİ ARTACAK"-
İhracatçıların küresel alanda rekabetçiliklerini sektörel liderlik, bilim teknoloji ve innovasyon ile arttıracaklarını söyleyen Büyükekşi, ihracatçıların ihtiyaçlarına zamanında ve etkin çözümler sağlayacaklarını, Türk markalarının bilinirliğini arttıracaklarını, ihracat yönelik yabancı sermayeyi ve yatırımcıyı ülkeye çekeceklerini, innovasyon-ARGE yatırımlarını ve uygulamalarını özendireceklerini, düşük nitelikliden yüksek verimli ve nitelikli insan sermayesine geçeceklerini ve etkin strateji yönetimini temin edeceklerini bildirdi. 2023 hedefleri için üretimde teknoloji ve katma değer üretimine büyük önem vermemiz gerekiyor. Hedeflere ulaşılmasında, mevcut sektörlerin yanı sıra, yeni sektörlerde üretim ve ihracat yapılması gerektiğinin altını çizen Büyükekşi, yeni sektörleri havacılık, savunma sanayi, bilgi ve iletişim teknolojileri, tıbbı hassas optik aletler, hastane ekipmanları ve sarf malzemeleri, yenilenebilir enerji, çevre ve malzeme teknolojileri olarak belirlediklerini söyledi.
-DÖRT KİŞİDEN BİRİ İNTERNET KULLANICISI-
Forum'da konuşan Vodafone Türkiye Genel Müdürü Serpil Timuray, Türkiye'nin, Cumhuriyetin 100. yılında dünyanın ilk 10 büyük ekonomisinden biri olma hedefine ulaşılmasında, vatandaşların yaşam kalitesini yükseltmek için hızla gelişen bilgi ve iletişim teknolojilerinin eşsiz bir fırsat sunduğunu söyledi. Uluslararası Telekomünikasyon Birliği (ITU) verilerine göre yeryüzündeki 6. 9 milyar insanın yüzde 70. 8'inin evinde TV'ye yüzde 27, 3'ünün bilgisayara erişebildiğine işaret eden Timuray, "Dünya nüfusunun yüzde 70'ten fazlası mobil telefon kullanıcısı durumuna gelmiştir. İnternette dünya çapında yaygınlık yüzde 28'leri aşmıştır, diğer bir ifade ile yeryüzündeki her 4 kişiden biri internet kullanıcısıdır" dedi.
-TÜRKİYE'DE İNTERNET KULLANIM ORANI YÜZDE 45-
Türkiye'de ise internet kullanımı oranının ortalama yüzde 45 dolayında olduğuna vurgu yapan Timuray, "Bugün baktığımızda sabit telefonda abone sayısı 16. 7 milyon, mobilde 65 milyon, 3G abone sayısı 17 milyon, geniş bant abone sayısı 8. 5 milyon olmaktadır. 2003 yılından bu yana bilgi ve iletişim teknolojileri sektörüne yapılan yatırım 3. 5 kat artmıştır. Ülkemiz özellikle 3G ve genişbant teknolojileri konusunda müthiş bir ilerleme kaydetmiştir. 2003'te genişbant kullanımı olmayan Türkiye de, bugün 9 milyonun üzerinde abone ve 35 milyon kullanıcısı bulunmaktadır. Bilgi ve iletişim teknolojileri alanında hızla Avrupa Birliği ortalamasına yaklaşan bilişim sektörümüz, Türkiye'de krize rağmen büyüyen iki sektörden biridir" diye konuştu.
-MOBİL AKIM BAŞLADI-
Bugün mobil iletişimin, hayatın her alanına girmesiyle bir mobil akım başladığına vurgu yapan Timuray, şunları söyledi:
"Ülkemizin 500 milyar dolar ihracat yapan, 160 milyar dolar bilgi ve iletişim sektörü büyüklüğüne ulaşmış, 1 milyon bilgi ve iletişim teknolojileri çalışanı istihdam eden "Dijital Türkiye' hedefine ulaşılması, kısacası bilgi toplumuna dönüşüm sürecini tamamlamasında mobil teknolojiler de büyük rol oynayacaktır. Nasıl ki Internet uçsuz bucaksız bilgiyi masaüstümüze taşıdıysa, mobil iletişim tüm bu bilgiyi, yani gücü cebimize sokmuştur. Bugün ülkemizde neredeyse 62 milyon kişi tarafından kullanılan cep telefonlarının 17 yıl önce 40 bin kişiye bile ulaşmayacağı öngörülüyordu. Günümüzde nüfusun yüzde 83'ünün kullandığı mobil telefonlar, ülkemizi eğitimli ve donanımlı bir bilgi toplumuna dönüştürecek en önemli araçlardan birini oluşturmaktadır. "
- İstanbul