Avrupa Ülkelerinin Odalar Birliği Başkanları TOBB'da Buluştu
TOBB Başkanı ve Eurochambres Yönetim Kurulu Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu, "Amerikan büyümesinin aslında hepimizi olumlu bir biçimde etkilemesi gerekirdi ama parasal genişleme sürecinin sona ereceğine dair beklentiler, finans piyasalarında"...
TOBB Başkanı ve Eurochambres Yönetim Kurulu Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu, "Amerikan büyümesinin aslında hepimizi olumlu bir biçimde etkilemesi gerekirdi ama parasal genişleme sürecinin sona ereceğine dair beklentiler, finans piyasalarında dalgalanmalara yol açtı" dedi.
Avrupa Ülkelerinin Odalar Birliği Başkanları, EUROCHAMBRES Genel Kurulu ve EUROCHAMBRES iş zirvesi öncesi strateji belirlemek üzere TOBB Birlik Merkezi'nde biraraya geldi. Ekim ayında İstanbul'da gerçekleşecek olan zirve için TOBB'da gerçekleşen toplantıya EUROCHAMBRES Başkanı Alessandro Barberis ve Avusturya Ekonomi Odası'ndan Martha Schultz katıldı. Aralarında Türkiye, Rusya Federasyonu,, Arnavutluk, Azerbaycan, Bosna Hersek, Gürcistan, İsrail, Makedonya, Sırbistan, Ukrayna'nın da bulunduğu, AB üyesi olmayan Avrupa Ticaret Odaları Birliği (EUROCHAMBRES) üyesi ülkelerin Oda Birliklerine konuşma yapan TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu, dünya ekonomisinin sıcak bir yazı geride bıraktığını belirterek, ABD ve AB kaynaklı gelişmelerin ekonomilerimizi doğrudan etkilediğini söyledi. Krizin başından beri ilk kez farklı bir eğilimin belirdiğini kaydeden Hisarcıklıoğlu, "Gelişmiş ülkelerin büyüme hızı, gelişmekte olan ülkelerin büyüme hızını aştı. Krizin başından beri Asya'nın yeni gelişen ekonomileri küresel büyümenin taşıyıcısıydı. Şimdi Amerika'dan olumlu sinyaller gelmeye başladı. Amerikan büyümesinin aslında hepimizi olumlu bir biçimde etkilemesi gerekirdi ama parasal genişleme sürecinin sona ereceğine dair beklentiler, finans piyasalarında dalgalanmalara yol açtı" diye konuştu.
Avrupa ekonomilerinin yeniden toparlanmaya başladığını ifade eden Hisarcıklıoğlu, "8 çeyrektir devam eden küçülme yılın 2. çeyreğinde son buldu. Ancak iyileşme sinyalleri ülkeler arasında farklılık göstermektedir. Bazı üye ülkelerde krizden çıkış yönünde olumlu sinyaller varken, üye ülkelerin bir kısmı hala durgunluktan kurtulma mücadelesini veriyor. AB ve özellikle Avro Bölgesi ekonomik krize yoğunlaşmışken, "genişleme" konusu maalesef gündemin ilk sırasında yer alamıyor. Oysa önceki genişleme deneyimleri göstermiştir ki, genişlemeye bağlı olarak ticaret ve yatırımlarda artışlar yaşanmıştır. Büyüme ve istihdam artışından tüm taraflar istifade etmiştir. Unutmamalıyız ki, mevcut ekonomik krizin nedeni AB'nin genişlemesi değildir. Ana sorun mali piyasalardaki yetersiz düzenlemelerdir. Dolayısıyla, yeni üyeler krizin sebebi değil, krizin mağdurlarıdır. Genişleme sürecinin devamı, hem AB ekonomisinin geleceği, hem de Bölgemizde barış ve istikrarın tesisi için zorunludur" şeklinde konuştu.
Suriye krizinin hepimize, yakın çevredeki ülkelerin, ikna yoluyla dönüşmesinin, önemini gösterdiğini söyleyen Hisarcıklıoğlu, dönüşüm sürecinin, başkentlerin de içinde olduğu bir süreç ile yönetilmesi gerektiğini kaydederek, "Aksi halde, hızla kontrolden çıkabilme ihtimalini içinde barındırmaktadır. İknaya dayalı, mutabakatla dönüşüm, AB genişleme sürecinin en önemli kazanımıdır. Bu süreçte, bu konu üzerinde daha çok düşünmemiz gerektiği kanaatindeyim" dedi.
Türkiye ekonomisinin son on yıllık dönüşümü ile artık tamamen özel sektöre dayalı ve dışa açık bir ekonomi oyduğunu da söyleyen Hisarcıklıoğlu, AB sürecinin bu dönüşüme katkısının önemli olduğunu ifade etti. Hisarcıklıoğlu konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Türkiye ekonomisine baktığımızda, 2009 ve 2010 yıllarında yüzde 9'a yaklaşan büyüme oranlarından sonra, aşırı ısınan ekonomiye tedbir olarak kontrollü bir yavaşlama sürecine girmiştik. 2012'de yüzde 2,2 büyüdük. 2013 yılı büyüme oranımızın yüzde 3 civarında olmasını bekliyoruz. ABD merkez Bankası'ndan gelen parasal genişlemenin yavaşlayacağına dair mesajlar, diğer gelişen ülkeleri olduğu gibi ülkemiz mali piyasalarını da olumsuz etkiledi. Ama Türkiye ekonomisinin yapısal duruşu sağlamdır. Kamu maliyesi, reel sektör ve bankacılık sistemi açısından tüm Avrupa kıtasında en iyi durumda olan birkaç ülkeden biriyiz. Bunların sayesinde Türkiye olarak finansal piyasalardaki günlük gelişmelere değil, uzun vadeli hedeflerimize odaklanmış durumdayız. Bakın sadece bu sene toplam proje büyüklüğü 40 milyar Avro'yu geçen 5 büyük altyapı projesi başlattık; 2 nükleer santral, İstanbul'da 3. Havalimanı ve İstanbul boğazında 3. Köprü, İstanbul-İzmir Otoyolu, Ankara-İstanbul Yüksek Hızlı Tren hattı. Önümüzdeki ay bir diğer büyük projenin açılışını yapacağız. Manş Denizi'ndeki Eurotunnel benzeri bir demiryolu projesi ile Avrupa ve Asya kıtaları İstanbul boğazının altından geçen demiryolu hattı birbirine bağlanacak. Bu yıl ayrıca Türk özel sektör olarak hem üretim, hem ihracat hem de istihdamda geçen senenin de üzerine çıkacağımızı öngörüyoruz"
Küresel ekonomideki gelişmeler, G20 sürecinin bundan böyle daha da önemli olduğunu gösterdiğini söyleyen Hisarcıklıoğlu, "Küresel yönetişimde yeni bir işbirliği mekanizması geliştirmek gerekiyor. Aksi takdirde, Amerikan Merkez Bankası Başkanı, artık, Amerika dışındaki bütün ülkelerin de ekonomik politikalarının temel belirleyicisi konumunda olacaktır. Küreselleşme iyidir. Ancak bu biçimiyle ulusal politika öncelikleri kavramı anlamını yitirmektedir. Küresel sistemin sağlıklı işleyişi açısından, küresel ekonomi politikaları koordinasyonun daha sağlıklı bir mutabakata bağlanması gerekir" diye konuştu.
AB ve ABD arasındaki müzakerelerin, Türkiye'yi doğrudan ilgilendirdiğini belirten Hisarcıklıoğlu, "Küresel yönetişimde yeni bir işbirliği mekanizması geliştirmek gerekiyor. Türkiye'nin toplam dış ticaretinin yüzde 46'sı AB ve ABD'ye gerçekleşiyor. Türkiye'ye gelen toplam doğrudan yabancı yatırımların da yüzde 76'sı AB ve ABD kaynaklı. Aynı şekilde, Türkiye'nin yurt dışına yaptığı doğrudan yatırımların yüzde 78'i AB ve ABD'ye gidiyor. Dolayısıyla, Türkiye ekonomisi, AB ve ABD arasındaki Transatlantik Ticaret ve Yatırım Ortaklığı Anlaşması'ndan doğrudan etkilenecektir. Bu nedenle, Türkiye'nin bu süreçte yer almasına önem veriyoruz" ifadelerini kullandı.
16-17 Ekim tarihinde EUROCHAMBRES toplantıları için, EUROCHAMBRES Ekonomi Forumu ve EUROCHAMBRES Genel Kurulu'na ev sahipliği yapacaklarını da sözlerine ekleyen Hisarcıklıoğlu, bu vesileyle, ilki yapılacak EUROCHAMBRES Ekonomi Forumu'nu bir kez daha hatırlatarak, "'Büyüme'ye Yatırım' konusu, Forumun ana temasını oluşturmaktadır" dedi.
Hisarcıklıoğlu'ndan sonra konuşma yapan Alessandro Barberis ise, Avrupa'ya yatırım yapılması gerektiğini belirterek, EUROCHAMBRES ile ilgili bilgi verdi.
Toplantıda ayrıca Avrupa Komisyonu Eski Başkan Yardımcısı Günter Verheugen katılarak, Avrupa Birliği ve Türkiye- AB ilişkileri konusunda konuşma yaptı. - ANKARA