Avrupa Mutfağının 'Cik Cik'leri Türkiye'den
Kastamonu Üniversitesi (KÜ) Su Ürünleri Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Soner Bilen, her yıl Karadeniz'den çıkarılan 30 bin tona yakın beyaz kum midyesinin Avrupa'ya ihraç edildiğini söyledi.
SEMİH YÜKSEL - Kastamonu Üniversitesi (KÜ) Su Ürünleri Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Soner Bilen, her yıl Karadeniz'den çıkarılan 30 bin tona yakın beyaz kum midyesinin Avrupa'ya ihraç edildiğini söyledi.
Bilen, AA muhabirine yaptığı açıklamada, özellikle İtalya ve İspanya'da yiyecek soslarının hazırlanmasında kullanılan kum midyesinin dip avcılığı yöntemiyle toplandığını belirtti.
Yörede "cik cik" olarak bilinen türün, Türkiye'nin bazı illerindeki fabrikalarda işlendiğini anlatan Bilen, iç piyasada tüketimi olmayan türün Avrupa'ya ihraç edilerek ülkeye döviz girdisi sağladığını ifade etti.
Bilen, ihraç edilen ürünlerin büyük kısmının Kastamonu sahilinden çıkarıldığına dikkati çekerek, "Çift kabuklu yumuşakçalar sınıfında yer alan bir canlı olan bu türün varlığı, Akçakoca'dan Sinop'a kadar uzanıyor. Özellikle Doğanyurt ve Cide ilçelerinde yoğun bir popülasyon var. Zemin yapısının uygunluğu, besin dinamiklerinin yüksek olması bunda büyük etken. Bu sezon, İtalya üzerinden Avrupa pazarına yayılacak olan beyaz kum midyelerini buradan çıkarılan ürünler oluşturacak." dedi.
Avrupa'nın kalite ve lezzet bakımından istediği ürünü Türkiye'den temin ettiğini aktaran Bilen, şöyle devam etti:
"Türkiye'de hiçbir şekilde 'cik cik' tüketimi yok, yani bizim damak zevkimize hitap eden bir ürün değil. Ancak, buradan çıkan ürünler Avrupa'nın vazgeçilmezi. Beyaz kum midyesini ciddi anlamda tüketen ülkeler, kalite ve lezzet açısından iddialı ürünün Karadeniz'den çıktığını söylüyor. Ürünü en çok tüketen İtalyanlar da bunu kabul ediyor. İtalya'nın yanı sıra İspanya ve Yunanistan'ın mutfaklarını da Karadeniz'den çıkarılan 'cik cik'ler süslüyor. Çiğ tüketimi olmayan ürün, genellikle makarna ve salata sosu olarak kullanılıyor."
Ürünün dip avcılığıyla çıkarılmasının dezavantajları olduğuna işaret eden Bilen, sürdürülebilir avcılık için kotaların iyi planlanması gerektiğini vurguladı.
Bu sayede doğaya ve ekonomiye daha fazla katkı sağlanacağını belirten Bilen, "Kum midyesini çıkartmanın tek bir yöntemi var. ya hava yardımıyla dibi tarayıp, süpürge gibi kumu çekeceksiniz ya da ağlı kepçe ve tarama ağı ile ürünü dipten toplayacaksınız. Bu süreçte ürün kayıpları yaşanıyor, büyük ve sağlıklı olanlar ayrıştırılıp çuvallanıyor. Bu yöntemlerle yapılan avcılık elbette doğayı tahrip ediyor ancak ürünün ciddi anlamda ekonomik getirisi oluyor. Dolayısıyla doğayı koruyup, ürünü en zararsız biçimde çıkartalım ki ekonomik getirisini sağlayalım. Sürdürebilir bir yetiştiricilik için bu iki unsurun çok iyi bir şekilde yönetilmesi gerekiyor. Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı ile üniversitelerin ilgili birimleri birlikte çalışıp, bilimsel verilerle kotaları oluşturması lazım. Örneğin, sezonun başındasınız ve devlet size 40 bin ton kota verdi. İlk birinci ayda bu miktara ulaşırsanız, bu işe 'dur' demek lazım. Sezon devam etse bile o bölge 3 yıllığına avcılığa kapatılmalı. Şu an Türkiye'de yıllık ortalama 30 bin ton civarında bir üretim söz konusu. Eğer sürdürülebilir avcılık etkili planlanırsa çok iyi bir şey bu." değerlendirmesinde bulundu.
Bir tekne günde 10 ton çıkarıyor
Akçokoca Melenağzı Su Ürünleri Kooperatifi Başkanı Bayram Ali Kaya da av sezonunda Kastamonu ve Şile açıklarında 30'a yakın teknenin beyaz kum midyesi çıkardığını söyledi.
Teknelerin, günde yaklaşık 10'ar ton beyaz kum midyesi çıkardığını kaydeden Kaya, "Çıkardığımız ürünleri su ürünleri işleme tesislerine gönderiyoruz. İşlenen ürünler, ilk önce İtalya'ya ihraç ediliyor. Burada pazarı oluşturan İtalya, onların aracılığıyla dünya Karadeniz'in beyaz kum midyesini tüketiyor. Kalorisi havyarla eşdeğer olan ürünün ülkemize döviz getirisi çok yüksek." diye konuştu.