Askon 2014 Ekonomi Raporu
Rapordan: "Bo¨lgesel gu¨c¸ olarak Tu¨rkiye’nin konumu ya da ekonomik hedefleri du¨s¸u¨nu¨ldu¨gˆu¨nde; zaman, bu¨yu¨k du¨s¸u¨nme zamanıdır" "Türkiye istikrarını devam ettirirse, gücünü artırmasını sağlayacak bir ittifak yapısının parçası olursa ve bölgesel zorluklarla başa çıkmanın ekonomik büyümenin temeli olduğunu idrak ederse; 2020 yılından sonra Türkiye'nin lokomotifi görevini görecek bir ekonomik ticaret bölgesi yaratmak için bu süreyi kullanmak mümkün olur" "U¨lkemiz bulundugˆu noktadan tekrar as¸agˆıya inebilecek riskli bir pozisyonda yer almaktadır.
Anadolu Aslanları İşadamları Derneği (ASKON) 2014 yılı Ekonomi Raporu'nda, küresel güç olarak Türkiye'nin konumu ve ekonomik hedefleri düşünüldüğünde, zamanın büyük düşünme zamanı olduğu kaydedildi.
Her yıl Türkiye ve dünya ekonomisi için bir önceki yılın değerlendirmesi ve içinde bulunulan yılın öngörülerini kapsayan raporlar hazırlayan ASKON, "2014 Ekonomi Raporu"nu basın toplantısıyla tanıttı.
Stratfor'un kurucusu George Friedman'ın hazırladığı "Türkiye: Önümüzdeki on yılın ekonomik büyüme stratejisi" analizinin de yer aldığı raporda, "Türkiye istikrarını devam ettirirse, gücünü artırmasını sağlayacak bir ittifak yapısının parçası olursa ve bölgesel zorluklarla başa çıkmanın ekonomik büyümenin temeli olduğunu idrak ederse; 2020 yılından sonra Türkiye'nin lokomotifi görevini görecek bir ekonomik ticaret bölgesi yaratmak için bu süreyi kullanmak mümkün olur" tespitine yer verildi.
Raporda, Tu¨rkiye'nin en c¸arpıcı o¨zelligˆinin insani ve fiziki kaynaklarını tu¨ketmeden katedebildigˆi yol olduğu vurgulanırken, "Devletin bu¨yu¨me ortamını sagˆlamakta kararlı olması, sermaye sagˆlanması ve getiri beklentisinin yu¨ksek tutulması durumunda c¸ok daha fazlasını bas¸armaya yetecek kadar kaynak vardır. Bo¨lgesel gu¨c¸ olarak Tu¨rkiye'nin konumu ya da ekonomik hedefleri du¨s¸u¨nu¨ldu¨gˆu¨nde; zaman, bu¨yu¨k du¨s¸u¨nme zamanıdır" değerlendirmesi yer aldı.
Dünya Ekonomisi
Raporda, ku¨resel sistemin ABD kaynaklı kredi krizi ve Avrupa kaynaklı borc¸ krizinin artc¸ıl sarsıntıları ile sallanmaya devam ettiği belirtilerek, yapılan tahminler ve tahminlere ilis¸kin degˆis¸imlere bakıldığında 2014 yılı ku¨resel bu¨yu¨me trendinde 2013 yılına go¨re bir artıs¸ kaydedilse de bu¨yu¨me tahminlerinin du¨s¸u¨s¸ yo¨nlu¨ oldugˆu kaydedildi.
Du¨nya ekonomisindeki u¨retim ve tu¨ketimi belirleyen ana unsurlar olan gelis¸mis¸ ve gelis¸mekte olan u¨lkelerin ku¨resel u¨retim ic¸indeki yu¨zde paylarının yapısal olarak degˆis¸tigˆi aktarılan raporda, "Gelis¸mekte olan u¨lkeler ic¸inde bulundugˆumuz yıllar itibariyle ilk defa gelis¸mekte olan u¨lkeler ile bas¸a bas¸ bir noktaya gelmis¸ ve ku¨resel gayrisafi hasılanın yu¨zde 50'sini u¨retebilecek duruma ulas¸mıs¸tır. Bununla birlikte, nu¨fus dinamikleri de go¨z o¨nu¨ne alındıgˆında bunun kis¸i bas¸ı gelire ve refaha yansıması tabii olarak daha yavas¸ go¨ru¨lecektir" ifadeleri kullanıldı.
Raporda, 2009 yılı ve devam eden su¨rece bakıldığında ABD, Japonya ve Avro Bo¨lgesi u¨lkelerinin genel hu¨ku¨met borc¸ stokunun arttıgˆına işaret edilerek, ABD'nin kamu dıs¸ borc¸ stokunun (16 trilyon dolar) neredeyse 15 Avro Bo¨lgesi u¨lkesinin toplam kamu dıs¸ borc¸ stokuna denk geldiği vurgulandı.
Kamu borcunun milli gelire oranına bakıldıgˆında listenin ilk sırasında Japonya'nın geldiği belirtilen raporda, şu değerlendirmelere yer verildi:
"Japonya'da kamu borcunun milli gelire oranı u¨lkenin en bu¨yu¨k problemleri arasında go¨sterilirken, 2013'de bu oranın yu¨zde 228,4 olarak gerc¸ekles¸mesi beklenmektedir. Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü'ne (OECD) go¨re, Japonya'yı ku¨resel krizden en c¸ok etkilenen u¨lkelerin arasında yer alan ve 2020'ye kadar kamu borc¸ oranının yu¨zde 120'ye gerilemesi hedefi olan Yunanistan takip etmektedir. Go¨ru¨lecegˆi u¨zere gelis¸mis¸ u¨lkeler kendi yapısal sorunları ile ugˆras¸ırken bir yandan da etkisini su¨rdu¨ren krize kars¸ı bazı o¨nlemler almaya devam etmektedirler."
Raporda, ku¨resel anlamda ortaya c¸ıkabilecek başka bir riskin ise u¨lkelerin enerji, su veya politik riskler nedeniyle kars¸ılıklı girebilecekleri polemikler olduğuna işaret edilerek, "Ukrayna ve Kırım, Suriye, I·ran, Rusya, kendi coğrafyamızdaki temel sıkıntı noktaları olarak ortaya çıkarken, Ermeni sorunu ve Kıbrıs meselesi gibi ısıtılıp ısıtılıp önümüze konulan hususlar da bulunmaktadır. I·s¸te bu nedenle bas¸ta genel ekonomik durum olmak u¨zere, siyasi istikrarın muhafazası ve u¨lkemizin mevcut durumunu koruması, eksikliklerini de ortadan kaldırarak, daha kuvvetli bir s¸ekilde ilerlemeye yo¨nelik adımlar atmasını sagˆlamamız gerekmektedir" ifadeleri kullandı.
Genel Ekonomik Durum
Raporda, Tu¨rkiye'nin birc¸ok anlamda dalgalı bir ortamda ilerlemeye devam eden bir gemi durumunda olduğu belirtilerek, bo¨lgede yer alan savas¸, politik istikrarsızlıklar, dıs¸ardan gelen krizler, ic¸ politika ve politika dıs¸ı go¨ru¨nmekle birlikte oldukc¸a politik olan yapılanmaların tahminleri daha da gu¨c¸ hale getirdiği kaydedildi.
Ru¨zgarın esecegˆi yo¨nu¨n bilinmedigˆi bir ortamda ne Hu¨ku¨metin ne de o¨zel kesimin bir risk alması ve bir yolculugˆa c¸ıkmasının beklenemeyeceği aktarılan raporda, "Bu nedenle o¨nu¨mu¨zu¨ go¨remedigˆimiz bu ortamda gec¸mis¸te yapılanlara bakmakta fayda mu¨lahaza etmekteyiz" denildi.
Raporda, 2007 yılı 100 kabul edildigˆinde Türkiye'nin Gayrisafi Yurtiçi Hasıla'sını (GSYH) 148'e c¸ıkarırken, bu oranın ABD'de 123, I·ngiltere'de 109, Japonya'da 107 ve AB'de 105 olarak kaldığına işaret edilerek, bu yu¨kselis¸in, Tu¨rkiye'nin digˆer gelis¸mis¸ u¨lkelerden pozitif olarak ayrıs¸tıgˆını gösterdiği vurgulandı.
Tu¨rkiye gibi orta gelir du¨zeyindeki u¨lkelerin bu¨yu¨me oranları daha yu¨ksek olurken, u¨st gelir du¨zeylerine c¸ıktıkc¸a bu¨yu¨menin de yavas¸ladıgˆı aktarılan raporda, şunlar kaydedildi:
"Dolayısıyla bu as¸amaya gelinceye kadar tu¨m yapısal sorunlar giderilmeli ve stratejik bir planlama yapılmalıdır. U¨lkemiz bulundugˆu noktadan tekrar as¸agˆıya inebilecek riskli bir pozisyonda yer almaktadır. Bu as¸amada, bu¨yu¨me ve finansmanı en temel hususlardan birisi olarak ortaya c¸ıkmaktadır. U¨lkemiz adım adım, sabırla ve tu¨m aksaklıklara ragˆmen go¨rece olarak oldukc¸a bas¸arılı sayılabilecek bir uygulama ile orta gelirli u¨lkeler arasından yukarılara dogˆru c¸ıkmakta ve daha da yu¨kselebilecek kabiliyette oldugˆunu go¨stermektedir. Tu¨m gayretler meyvelerini vermis¸ ve bir u¨lkenin uluslararası kredi maliyetlerini c¸ok etkileyen 'yatırım yapılabilir' bir u¨lke olma o¨zeligˆine sahip olmus¸tur."
Raporda, Türkiye'nin bu¨yu¨mesinin o¨nu¨ndeki en temel engellerden birisinin du¨s¸u¨k tasarruf oranı ve bu¨yu¨menin finansmanı sorunu olduğu dile getirilirken, Türkiye'nin yatırım yapılabilir u¨lke olması, du¨s¸u¨k kredi maliyetlerini olus¸turması, Uluslararası Para Fonu (IMF) ile olus¸an u¨lke lehine go¨ru¨nu¨m ve ku¨resel kriz sonrası olus¸an likidite bollugˆu gibi unsurların dıs¸ finansmanı kolaylas¸tırdığı belirtildi.
Türkiye'nin uluslararası siyaset alanındaki aktif faaliyetleri ve varlıgˆını go¨stermesinin hem iktisadi alanda hem itibar anlamında hem de algı anlamında Tu¨rkiye'ye o¨nemli katkıları olduğu vurgulanılan raporda, tıpkı bunun gibi u¨lkenin sivil bir anayasaya gec¸mesinin, yapılmakta olan reformların eksik ve aksak yo¨nlerinin bulunarak bu alanda da iyiles¸tirilmeler yapılmasının hayati o¨nem tas¸ıdığının altı çizildi.
Türkiye'de sagˆlık hizmetleri, Sosyal Gu¨venlik Kurumu hizmetleri gibi hizmetlerden memnuniyet oranının oldukc¸a yu¨ksek olduğu dile getirilen raporda, şu tespitlere yer verildi:
"Bu¨yu¨me ve finansmanı noktasında zayıflıklar olarak Tu¨rkiye'nin uzun yıllardır tasarruf ac¸ıgˆı c¸eken bir u¨lke olması ve bu nedenle yurtdıs¸ı finansmana bagˆlı olması, digˆer unsur ise ac¸ık olus¸turacak yapısal sorunlara sahip olmamız sayılabilir. Buna da petrol ve dogˆalgaz gibi enerji kaynaklarının olmaması o¨rnek olarak go¨sterilebilir. Bu c¸erc¸eveden bakıldıgˆında, u¨lkemizde en temel ve o¨zet olarak ifade edebilecegˆiz husus; enerji tasarrufu ve enerji fiyatlaması ile maliyetleri azaltmak, farklı hizmet ve mal u¨retimleri ile ithalatı azaltıp ihracatı artırmak ve daha giris¸imci, rekabetc¸i bir ekonomi ile du¨nya pazarlarına ac¸ılmak olarak ifade edilebilir."
Ayrıca raporda Türkiye'de yatırım yapmak için 10 neden, "başarılı ekonomi", "nüfus", "nitelikli ve rekabetçi işgücü", "liberal ve yeniliklere açık bir yatırım ortamı", "altyapı", "merkezi konum", "Avrupa'nın enerji koridoru ve terminali", "düşük vergiler ve teşvik olanakları", "AB ile 1996'dan bu yana gümrük birliği" ve "büyük iç pazar" olarak sıralandı. - İstanbul