Ahmet Misbah Demircan'dan inovatif şehir tanımı
Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Ahmet Misbah Demircan, "Yaşanılan çevre, okula gidilen çevre ve çalışılan çevre aynıysa o zaman orada inovasyon vardır.
Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Ahmet Misbah Demircan, "Yaşanılan çevre, okula gidilen çevre ve çalışılan çevre aynıysa o zaman orada inovasyon vardır. Çünkü muhitte usta-çırak ilişkisi vardır. Okul-öğrenci ilişkisi vardır. Çevrenin eğiticiliği vardır. Marka şehir üretim yapılan şehirdir. Ortaya inovasyonun çıkması ve girişimciliğin gelişmesi için bu şart." dedi.
Demircan, RE360 Gayrimenkul Konferansı'na katılarak burada şehirler ve insan yaşamı hakkında bir konuşma yaptı.
İnsanların mutluluğunun yaşadığı şehirle doğrudan ilgili olduğunu belirten Demircan, "İnsanın ruhu iyiyse bedeni iyi, bedeni iyiyse ruhu da iyi. Çevre insan ilişkisi... Şehirler de böyle. İnsan mekanlardan etkileniyor." ifadelerini kullandı.
Demircan, şöyle devam etti:
"Yaşam mimarları, mutlu bir yaşam ve iyi bir şehir kurgularken neye dikkat etmeli? İnsanın 3 çevresi vardır; yaşadığı çevre, okuduğu çevre ve çalıştığı çevre. Bu çevreler ne kadar üst üste çakıştıysa insan o kadar mutlu... Mesela Beyoğlu'nda Galata bölgesi. Çalışma alanı olarak ne belirledik, modacılık mı? Güzel. O halde oradaki lise ve üniversite modacılıkla ilgili olsun. İnsanlar daha oraya taşınırken modacılıkla ilgili gelmiş olsun. Burada okula giderken staj için oradaki modacının yanına gitsin.
O zaman şehrin eğiticiliği ön plana çıkar. Şehir insanı eğitici yapar. Neden iyi aşçılar hep Bolu Mengen'li? Bu bir tesadüf olabilir mi? Muhtemelen burada bir dinamik var."
"Semtlerin de mesleği olmalı "
Ahmet Misbah Demircan, nasıl kişilerin bir mesleği varsa semtlerinde bir mesleği, ihtisas alanı olması gerektiğini ifade ederek, Avusturya'dan bir kardeş belediyenin başkanının 30 bin kişilik ilçede sadece çekmece rayı ürettiklerini söylediğini aktardı.
Demircan, şunları kaydetti:
"Başkana sordum 'İlçenizin geçim kaynağınız nedir?' diye. 'Çekmece rayı üretiyoruz' dedi. 'Ne alaka' dedim. Dedi ki, efendim biz Endüstri Devrimi'nden sonra çok şey denedik, sonunda bu konuyu çok iyi başardığımız için dünyadaki en iyi çekmece rayını biz üretiyoruz..."
"Yaşam kültürü üzerinden kurgu yaparsak yaptığımız işin bir anlamı olacak"
Yaşanılan çevrenin bireyin ilgi alanını hem besleyip hem de onu eğitmesi halinde toplumsal mutluluğu destekleyeceğini anlatan Demircan, "Yaşanılan çevre, okula gidilen çevre ve çalışılan çevre aynıysa o zaman orada inovasyon vardır. Çünkü muhitte usta-çırak ilişkisi vardır. Okul-öğrenci ilişkisi vardır. Çevrenin eğiticiliği vardır. Marka şehir üretim yapılan şehirdir. Ortaya inovasyonun çıkması ve girişimciliğin gelişmesi için bu şart." diye konuştu.
Şehrin dış taraflarına doğru yaşanan gettolaşmanın insanları birbirinden kopardığını anlatan Demircan, insanların buluşup bir arada vakit geçirebildiği alanların bir şehre veya semte nefes veren enstrümanlar olduğunu kaydetti.
Demircan, "Eğer mühendislerimiz, mimarlarımız, tasarımcılarımız malzeme üzerinden değil de yaşam kültürü üzerinden kurgu yapar, projeleri buradan hareketle oluşturursak, o zaman yaptığımız işin bir anlamı olacaktır." ifadelerini kullandı.
Gayrimenkul sektörü liderleri panelde buluştu
Bakan Yardımcısı Demircan'ın konuşmasının ardından gayrimenkul sektörünün liderleri düzenlenen bir panelde sektörün geleceğini ele aldı.
Konut Geliştiricileri ve Yatırımcıları Derneği (KONUTDER) Yönetim Kurulu Başkanı Altan Elmas, konut sektörünün konut kredi faiziyle orantılı geliştiğini ifade ederek, şu değerlendirmeyi yaptı:
"Toplam satışın içinde, sıfır satışı ve ikindi el konut satışında yüzde 40 kadar konut kredisi, yüzde 60 kadar kişilerin kendi imkanları ile satılan konut var. Son 1,5 yıldan bu tarafa ciddi bir faiz artışı gerçekleşince genel tabloda, konut kredileri kullanılamaz hale geldi. Bankaların iştahı da kesildi ama ondan daha ötesi vatandaş almak istemedi. Yani yüzde 2 ile, 2,5'la kim alsın? Böyle olunca da o yüzde 40'lık dilim 0'a düştü.
Bir miktar kendi imkanıyla alanlar arttı. Yüzde 30 gibi bir kayıp söz konusu geçtiğimiz 1,5 yılın içerisinde. Ağustos'tan itibaren hızlıca tekrar 0,99'a gelince faizler kamu bankalarının desteğiyle o taraftan bu tarafa da ciddi bir harekete dönüştü. Son 1,5 yılda ayda yaklaşık 40 bin konut pazar kaybı var ve bu da 500 binlik bir konuta tekabül ediyor. Ağustos'tan bu yana çok hızlı harekete geçti. Seneye de biraz böyle yaraları sarmaya sebebiyet vereceğiz. 2020'den ben ümitliyim."
"Gayrimenkul güvenli liman"
Gayrimenkul ve Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı Derneği (GYODER) Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Neşecan Çekici, 2019 yılının konut sektörü için ağır geçtiğini belirterek, sektörün 20 sektörü doğrudan ilgilendiren kritik rolüne işaret etti.
Son iki ayda toplam satışlar içinde ikinci el satışların arttığını ifade eden Çekici, 2020 yılında sektörün daha iyi noktalara gelmesini umduklarını söyledi.
İstanbul İnşaatçılar Derneği (İNDER) Yönetim Kurulu Başkanı Nazmi Durbakayım, ikinci el satışlardaki artışa işaret ederek, önümüzdeki yıl ikinci el ve sıfır satış dengesinin yeniden kurulacağını söyledi.
Mevduata gitmeyen paranın artık dövize de gitmediğini aktaran Durbakayım, güvenli liman olan gayrimenkul sektörünün 2020 yılında daha iyi olacağını kaydetti.
Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) Hizmet İhracatçı Birliği Sektör Kurulu Başkanı Ahmet Akbalık da sektörde stok hakkındaki gündemin algıyla ilgili olduğunu belirterek, "İkinci elin daha çok satıyor olmasının sebebi tüketicinin güven problemiyle ilgili. Mevcut stoklar ve mevcut ürün bir daha bu fiyattan üretilip yerine konamayacak. Bu fiyata mal edilemeyecek. Arz-talep dengesi söz konusu. O yüzden şu anda gayrimenkul almak gerçekten bir fırsat konumuna gelmiş durumda. O nedenle 2020 daha iyi olacak." değerlendirmesinde bulundu.
Konferans düzenlenen ödül töreniyle devam etti.