5. İzmir İktisat Kongresi
Başbakan Yardımcısı Babacan: (2) "Orta ve uzun vadeli programlarımız yapılırken her zaman benim önerim ve hatta talimatım, 'sermaye kontrolü ifadesi gibi bir şey aklınıza gelirse ya da görürs...
Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, sermaye kontrolü tartışmaları konusunda çok dikkatli davrandıklarını belirterek, "Orta ve uzun vadeli programlarımız yapılırken her zaman benim önerim ve hatta talimatım, 'sermaye kontrolü ifadesi gibi bir şey aklınıza gelirse ya da görürseniz, gördüğünüz, duyduğunuz ya da düşündüğünüz an unutun, sakın zikretmeyin'. Bu konuda böylesine katıyız" dedi.
5. İzmir İktisat Kongresi'nde "Küresel Ekonomik Gelişmeler Çerçevesinde Türkiye Ekonomisi" başlıklı özel oturumda konuşan Babacan, küresel krizin aşılması sürecinde ülkerin deneyim paylaşımının önemine dikkati çekti.
Gazeteci Deniz Gökçe'nin sorularıyla yönlendirdiği oturumdaki konuşmasında dünya liderlerinin bir masa etrafında görüşebildiği G20 platformu kapsamında gündeme gelen eylem planlarının önemine değindi.
Babacan, Dünya Bankası Başkanı Jim Yong Kim'in bu konuda önemli destek sağladığını, G20 platformunda ülkelerin üzerinde mutabık kaldığı bir düşüncenin Dünya Bankası'nın kullanabileceği güçlü bir belgeyi ortaya çıkardığını ve yapacağı işler konusunda önemli destek verildiğini ifade etti.
Dünya Bankası'nın IMF gibi diğer kurumların tersine konunun hep insani yönüne baktığını, küresel ekonomik konuların çözümüne insan üzerinden önerilerde bulunduğunu ifade eden Babacan, Dünya Bankası'nın ülkelere yaptıkları önerilerde uygulanmış ve başarı sağlamış örnekleri iletmesinin önemli olduğunu bildirdi.
Gelişmiş ülkelerin büyümelerini sürdürdüğünü ancak bunun kırılgan olduğunu, sürdürülebilir olup olmadığının bilinmediğini, bu büyümenin beraberinde bazı riskleride getirebildiğini anlatan Babacan, kamu borçlarının yüksek olduğunu, bankacılık sisteminin de bilançolarının çok iyi olmadığını, henüz ekonomiyi destekleyecek durumda olmadığını kaydetti.
Kalkınmakta olan ülkelerde ise ABD dolarının artık daha pahalı olacağını, daha zor bulunacağını ifade eden Babacan, şöyle konuştu:
"FED'in aldığı kararlardan dolayı likidite artık geriye çekilecek, faizler artacak, miktar ve maliyet anlamında da daha farklı bir dönem başlıyor. Kalkınmakta olan ülkelerin buna hazırlıklı olması lazım. Mevcut durumla 1990'lardaki Asya krizine bakacak olursak gelişmekte olan ülkelerde ciddi farklılıkar var. Daha az kamu borçları daha dirençli bankacılık sistemi ve çok daha fazla döviz rezervleri var. Zayıf tarafları azalmış, güçlü tarafları artmış olarak girdiler bu krize. Gelişmekte olan ülkeler kriz öncesine göre daha düşük büyüyor ama gelişmiş olanlara nazaran daha fazla büyüyorlar."
Babacan, gelişmekte olan ülke ekonomilerinin yaz döneminde FED'in ortaya attığı farklı farklı adımlardan kaynaklanan belirsizlik ortamından şu anda daha iyi bir durumda olduğunu, yatırımların gelişmekte olan ülkelerde daha hızlı ilerlediğini bildirdi.
Başbakan Yardımcısı Babacan, ülkeler arasında uluslararası birlikteliklerin Dünya Ticaret Örgütü'ne etkisi konusundaki soru üzerine ise Transpasifik ve Transatlantik anlaşmalarının Dünya Ticaret Örgütü'nün işlevini yerine getireceği, onun yerine geçeceği yönündeki görüşlere katılmadığını, bunların bölgesel düzenlemeler olduğunu, aksine bu oluşumların DTÖ'ye yardımcı olacağını söyledi.
Ekonomist-yazar Deniz Gökçe'nin "sermaye kontrolü" konusundaki görüşlerini sorduğu Babacan, sermaye kontrolü konusuna 12 yıldır program ve belgelerinde yer vermediklerini, bu konuya hiç değinmediklerini belirtti.
Babacan, şöyle devam etti:
"Hiçbir şekilde 'biz sermaye kontrolü getirmeyeceğiz' bile demiyoruz. İnsanlara bunu hatırlatmıyoruz bile. Çünkü aklımızın gerilerinde bir yerlerde yerleşmiş düşünceler olduğu için 'bunu yapmayacağız' diyerek bile hatırlatmak istemiyoruz. Orta ve uzun vadeli programlarımız yapılırken her zaman benim önerim ve hatta talimatım, 'sermaye kontrolü ifadesi gibi bir şey aklınıza gelirse ya da görürseniz, gördüğünüz, duyduğunuz ya da düşündüğünüz an unutun, sakın zikretmeyin'. Bu konuda böylesine katıyız. Biz şuna inanıyoruz. İnsanların, malların, sermayenin serbest dolaşımı sonunda kazanacaktır, kazanacaktır, kazanacaktır. İnsanların refahı için küresel anlamda tek çözüm bu olacaktır. Brezilya bunu denedi ama başarılı olamadılar. Elde etmek istedikleriyle ortaya çıkan alakası olmayan şeyler oldu. Ondan sonra bizim Merkez Bankası gibi politikalar uygulamaya, bizikmiyle benzer yaklaşımlar uygulamaya başladılar.
Bizim vizyonumuz sadece bölgemiz için değil daha küresel olarak ülkelerin sınırlarının giderek anlamsızlaştığını görmek ve esas vurgumuzu küresel anlamda daha verimli ve etkin olmaya harcamak daha az gelişmiş olan ülkelere nasıl daha iyi yardım edebiliriz bunu düşünmek, yüksek verimliliği muhafaza etmek ve kalkınmış olan ülkelerin vatandaşları için de maliyetleri düşürmek. Maliyetler bir noktada artıyor, sermayenin maliyeti de artıyor. Siz ne kadar kısıtlama getirirseniz o kadar sorunları artırıyorsunuz. Kontrolü kaldırdığınızda maliyetleri düşürüyorsunuz, verimliliği artırıyorsunuz. Her şey daha yolunda gidiyor."
- İzmir