5. İstanbul Finans Zirvesi

İş Girişim Sermayesi Üst Yöneticisi (CEO) Murat Özgen, girişim sermayesi sektöründe küçük ölçekli işlemler bir kenara bırakıldığında bugüne kadar 285 işlemin görüldüğünü söyledi.

Anadolu Ajansı'nın global iletişim ortağı olduğu ve küresel finansın liderlerini buluşturan "5. İstanbul Finans Zirvesi"n ilk gününde (IFS) "Girişim Sermayesi Fonları: Lüksemburg ve Türkiye Arasında İşbirliği Fırsatları" adlı oturum gerçekleşti.

Moderatörlüğünü GP-Trust Finansal Yönetim ve Danışmanlık Hizmetleri Yönetici Ortağı Pınar Eczacıbaşı'nın yaptığı oturumda konuşan Özgen, bugüne kadar Türkiye'de 15 şirkete yatırım yaptıklarını, bunlardan 11'inden satarak geri çıktıklarını söyledi.

11 şirkette elde ettikleri yıllık bileşik getirinin dolar bazında yüzde 26,5 olduğu bilgisini veren Özgen, bunun dünya ölçeğindeki en yüksek oranlardan birisi olduğunu kaydetti.

2005 yılında Türkiye'de zirvenin yaşandığını, birleşme ve satın almaların 31 milyar dolara çıktığını anımsatan Özgen, bununla birlikte girişim sermayesi fonlarının da ülkeye girişini görmeye başladıklarını dile getirdi.

Girişim sermayesi sektöründe küçük ölçekli işlemler bir kenara bırakıldığında bugüne kadar 285 işlem görüldüğü bilgisini veren Özgen, "Bunların yüzde 85'i 2006'dan sonra gerçekleşti. 285 işlemin 58'inde bir çıkış gördük" dedi.

"Lüksemburg AB içerisinde en önemli özkaynakların bulunduğu yer"

Wildgen Partners in Law Ortağı Mevlüde Aysun Tokbağ ise Lüksemburg'un AB içerisinde en önemli özkaynakların bulunduğu yer olduğunu söyledi.

Lüksemburg'un yıllardan bu yana her türlü finansmanı kullandığı için bir finans merkezi haline geldiğini belirten Tokbağ, Lüksemburg'un özkaynak konusunda başarılı olduğunu, bu başarının da hükümetin verdiği desteklerden kaynaklandığını söyledi.

United International Management S.A. Yöneticisi Sinan Sar da Lüksemburg'da yatırımcıların sadece yatırımlarına odaklandığını, hukuki veya siyasi konuları dert etmediğini bildirdi.

Earlybird Venture Capital Ortağı Evren Üçok ise Lüksemburg'ta iyileştirilmesi gereken bir takım konuları dile getirerek, Avrupa'da yasal danışmanlık almanın çok pahalıya mal olduğunu söyledi.

Kendilerinin de bu konuda çok fazla harcamaları olduğunu ancak bunun kendileri için belki istisnai bir durum olabileceğini ifade eden Üçok, söz konusu maliyetlerin dikkate alınması gerektiğini, aksi takdirde bir Türk şirketinin Lüksemburg'a gitmesinin pek de karlı olmayabileceğini kaydetti.

Son yıllarda Türk hükümetinin pek çok teşvik adımları attığını belirten Üçok, "Bir sonraki fon jenerasyonumuzda bu konuda beyin fırtınaları yapıyoruz. Belki de Türkiye eş yatırım çalışmasını da düşünebiliriz. Çünkü yatırımcılarımızın yüzde 10-20 kadarı Türk. Her iki taraf için de doğru bir çözüm bulmaya çalışıyoruz" diye konuştu.

Mir Holding-Ekin Fon Yönetimi Yönetim Kurulu Başkanı İbrahim Mirmahmutoğulları ise yenilikçi finansman konusunda bir konuşma yaptı.

Türkiye'de 10-15 yıl öncesinde insanların daha karamsar olduğunu belirten Mirmahmutoğulları, kendi ülkesinde gelecek görmeyenlerin dışarı açılma ve beyin göçüne sebep olma istekleri olduğunu anlattı.

Bu dönemde, kendisinin liderliğini yaptığı kuruluşun çalışma yaptığını ve proje, buluş ve yeni fikirleri olanların gitmemesini, onları destekleyeceklerini söylediklerini aktardı.

Amatör düzeyde, bütün Türkiye'yi kapsayamayacak düzeyde bir destek vermeye başladıklarını dile getiren Mirmahmutoğulları, bu çalışmalarının yine de bir rüzgar sağladığını ifade etti.

Mirmahmutoğulları, firmalarının 1987 yılından bu yana Ar-Ge'ye değer vermeseydi, 1996 yılında söz konusu projeye destek veremeyeceğini söyledi.

"Beyin göçüne karşı beyin gücünü destekliyoruz" sloganıyla yola çıktıklarını anlatan Mirmahmutoğulları, her yıl 250 civarında proje aldıklarını ve projelerin 33'ünü desteklediklerini kaydetti.

2015 sonrasında tüm bu faaliyetlerinin, Ekin Fon Yönetimi adı altında değişik bir boyut kazanacağı bilgisini veren Mirmahmutoğulları, "TÜBİTAK 1514 programının özü, çekirdek ve başlangıç noktasındaki Ar-Ge şirketlerini destekleyerek, onların üretkenliklerini endüstriye dönüştürüp, Türkiye'de yapılan yüksek katma değerli üretimleri çoğaltmaktır. Biz zaten 1996 yılından bu yana bunu yapıyoruz. Dolayısıyla bizimle çok örtüştüğünü hissettik" dedi.

Lüksemburg-Türkiye Business Club Başkanı Zeynep Aslan ise Lüksemburg'un dış dünyaya açıklığının, ekonomik ve siyasi stabilizesinin yatırımcıları çektiğini dile getirdi. - İstanbul