3. İslam İktisadı Atölyesi
İstanbul Ticaret Odası (İTO) Yönetim Kurulu Sayman Üyesi ve İstanbul Ticaret Üniversitesi Mütevelli Heyet Başkan Vekili Hasan Erkesim, emeğin Batı'da sadece bir mal, Doğu'da ise insanın alın teri olduğunu belirterek, "Büyük bir tarihin mirasçısı olarak, yerel kaynaklardan, kendi öz değerlerimizden beslenen bir emek politikasının tesisi de bu ülkenin aydınları ve uzmanlarının en önemli görevlerinden birisidir" dedi.
İstanbul Ticaret Odası (İTO) Yönetim Kurulu Sayman Üyesi ve İstanbul Ticaret Üniversitesi Mütevelli Heyet Başkan Vekili Hasan Erkesim, emeğin Batı'da sadece bir mal, Doğu'da ise insanın alın teri olduğunu belirterek, "Büyük bir tarihin mirasçısı olarak, yerel kaynaklardan, kendi öz değerlerimizden beslenen bir emek politikasının tesisi de bu ülkenin aydınları ve uzmanlarının en önemli görevlerinden birisidir" dedi.
Bu yıl 3'üncüsü düzenlenen "İslam İktisadı Atölyesi", İlim Kültür Eğitim Derneği (İLKE), İlmi Etüdler Derneği (İLEM) ve Türkiye İktisadi Girişim ve İş Ahlakı Derneği (İGİAD) iş birliğiyle "İslam İktisadı ve Emek" başlığı altında gerçekleştirildi.
İTO tarafından da desteklenen programda, "Emek Göçü, "Karşılaştırmalı Emek Teorileri", "Emek Piyasaları", "Emeğin Dolaşımı", "Emeğin Değeri" ve "Günümüzde Emekle Bağlantılı Problemler" konuları ele alındı.
Programın açılışında konuşan İTO Yönetim Kurulu Sayman Üyesi ve İstanbul Ticaret Üniversitesi Mütevelli Heyet Başkan Vekili Hasan Erkesim, programa ev sahipliği yapmaktan dolayı duyduğu mutluluğu dile getirerek, atölye çalışmalarının güven ve samimiyete dayanan ortak aklın inşasına yönelik meşakkatli çalışmalar olduğunu, bu meşakkatin özünü ise emeğin oluşturduğunu kaydetti.
Batıda, "malı ve parayı esasa koyup, insanı onun bir parçası olarak kabul etmek" anlayışının hakim olduğunu dile getiren Erkesim, şunları söyledi:
"Bu ne demektir? İnsanın yaptığı her işte ve davranışta maddi bir ilişki görme çabasıdır. Dolayısıyla insan burada herhangi bir ürün ya da ekonominin bir dişlisi olarak görülür. Bunun karşısında Doğu'da ise maneviyat ve vicdan esaslı bir yaklaşım egemendir. İnsan burada mana varlığı olarak görülür, bir makine değildir. Olaya emek açısından baktığınızda ise şöyle bir tablo ortaya çıkıyor. Batı'da emek sadece bir maldır, Doğu'da ise emek insanın alın teridir. Emeğin özünde insan vardır. Emeği görmezden gelirseniz, insanı da gözardı edersiniz. Büyüme elbette önemlidir ama ekonomiye duygularla da bakmak lazım. O zaman emeğin değerini daha iyi anlarsınız."
Erkesim, Osmanlıda emeğin, maddi ve manevi anlamda zenginliğin en önemli kaynağı olduğunu ifade ederek, "Büyük bir tarihin mirasçısı olarak, yerel kaynaklardan, kendi öz değerlerimizden beslenen bir emek politikasının tesisi de bu ülkenin aydınları ve uzmanlarının en önemli görevlerinden birisidir" şeklinde konuştu.
"İşsizlik ve mesleksizlik, yükselen piyasaların da en önemli konularından biri"
İstanbul Ticaret Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Nazım Ekren ise ülkelerde makroekonomik yapının sektörler bazında düşünüldüğünde reel, finans, kamu ve dış ekonomik olmak üzere 4 temel bileşeni olduğunu belirterek, "Eğer herhangi bir iktisadi yapı içinde emeği tartışacaksak, öncelikle üzerinde durmamız gereken ana konu islam iktisadı kavramı ve içeriğinin ne olduğunu tanımlamadan, onun kurgusunu ve mimarisini düşünmeden, 'Modern çağda yaşadığımız şekilde herhangi bir ekonomik yapıda emek nasıl olmalıdır?' sorusunu, arzu ettiğimiz sonuçlara ulaşmamızı engelleyecek en önemli açmaz olarak görmekteyiz" dedi.
Bu yapı içinde fiyatların nasıl oluştuğunun da bir diğer üzerinde durulması gereken konu olduğuna işaret eden Ekren,"Emeğin fiyatını tartışacaksak, makroekonomik açıdan enflasyon, faiz ve kur ne kadar önemliyse, onun belirlediği finansal yapı ya da reel sektör fiyatlaması ne kadar ciddi bir sonuç üretiyorsa, işgücünün ya da emeğin maliyeti olarak algıladığımız ücretleri de bu kapsamda değerlendirmek zorundayız" şeklinde konuştu.
Ekren, bilgi ve becerinin artması açısından bakıldığında entelektüel ya da bilimsel sermayenin de emek piyasası konseptinde ele alınması gerektiğini vurgulayarak, "Üzerinde durulması gereken en önemli konu, emek piyasası ya da iş gücü ya da sömürü olarak nasıl bakarsanız bakın, işsizlik ve mesleksizlik olgusu sadece Batı dünyasının değil, müslüman ülkelerin, yükselen piyasaların en önemli konularından biri" ifadelerini kullandı.
"İslam İktisadının temel kavramları eski canlılığını yitirdi"
İslam İktisadı Atölyesi Tertip Heyeti Başkanı Yrd. Doç. Dr. Necmettin Kızılkaya da İslam İktisadı konusunu 3 yıldır ele aldıklarını belirterek, bugünkü iktisadın incelediği meselelerin tarihte müslümanlar tarafından araştırıldığını ve uygulamada başarılı örneklerin bulunduğunu ifade etti.
Kızılkaya, 1980'lerden itibaren İslam İktisadının biraz alan kaymasına uğradığını, çalışmaların büyük oranda finans ağırlıklı olduğunu aktararak, şunları kaydetti:
"Bunun iki temel sebebi var. Bunun ilki; İslam dünyasındaki fikir çoraklığı bu alana da sirayet etti ve islam ekonomisine dair çalışmalar yerini meselelere günlük çözüm üreten çalışmalara bıraktı. İkincisi ise ihtiyaçtan kaynaklanan İslami finansın hızla yükselişi ve İslami Finansın müslümanların yaşadığı yerlerde ihtiyaçlarını gideren alternatif çözüm olarak ortaya çıkması, çalışmaların da finans merkezli olmasıydı. Bu iki sebepten dolayı İslam İktisadının temel kavramları eski canlılığını, diriliğini yitirdi. Biz de bu problemi görüp, mümkün mertebe finanstan uzak, islam ekonomisinin temel kavramlarını karşılayacak, müslümanların karşı karşıya kaldıkları meselelere günlük çözümler yerine teoriler oluşturacak çalışmalar yapmaya karar verdik. 2013 yılından beri de bunu büyük bir kararlılık ve özveriyle yürütüyoruz."
Atölyelerin temel hedeflerinden birisinin, konuşulanların dar bir çevrede kalması yerine toplum, kamuoyu, akademik ve iş çevreleriyle paylaşılması olduğunu vurgulayan Kızılkaya, daha önce gerçekleştirdikleri iki çalıştayın da kitabının basıldığını, söz konusu çalışmaların geleceğe ışık tutmasını ümit ettiklerini sözlerine ekledi.
İLKE Başkanı Davut Şanver ise "İslam İktisadı Atölyesi" fikrinin nasıl çıktığını katılımcılarla paylaştı.
İslam medeniyeti ve kültüründeki emek kavramının, modern dünyadaki emek kavramından daha farklı algılandığını vurgulayan Şanver, "Çünkü biz işçilerimizle din kardeşiyiz, komşuyuz, aynı toplumun üyeleriyiz. Dolayısıyla bu kadar ortak yanı olan iki unsurun birbirini sömürmesi veya haksız bir rekabetle menfaat elde etmeye çalışması düşünülemezdi. Ancak modern dünyada çalışanlarla sermaye sahiplerinin ilişkilerinin böyle kurgulanmadığını hepimiz biliyoruz" diye konuştu.
Şanver, modern dünyada çalışanlarla işverenlerin ilişkilerinin çok önemli bir toplumsal konu başlığı olduğuna dikkati çekerek, program sonunda bu konunun önemine uygun bir perspektifle ele alınan çalışmaların ortaya konulmasını amaçladıklarını söyledi.
"Geçmişten Günümüze Müslüman Toplumlarda Emek" paneli
Açılış konuşmalarının ardından konferansta "Geçmişten Günümüze Müslüman Toplumlarda Emek" paneli gerçekleştirildi.
Panelin oturum başkanlığını Prof. Dr. Nihat Erdoğmuş üstlenirken, Prof. Dr. Saffet Köse "İslam Hukukunda Emeğin Yeri", Prof. Dr. Adem Korkmaz "Ücret Uygulamaları ve İnsani Ücret", Yrd. Doç. Dr. Faruk Taşçı " 'İslam'da Çalışma Kutsaldır' Algısının Değerlendirilmesi" ve Dr. Serhan Afacan da "Normatif ve Çatışmacı Yaklaşımlar Arasında Emek İlişkileri" başlıklı sunum gerçekleştirdi.