2018 Yılı Bütçesi Plan ve Bütçe Komisyonunda
CHP Ankara Milletvekili Bülent Kuşoğlu, "Katma değeri yüksek ürünler üretemiyorsak yaptığınız faaliyetlerin bir anlamı yok." dedi.
CHP Ankara Milletvekili Bülent Kuşoğlu, "Katma değeri yüksek ürünler üretemiyorsak yaptığınız faaliyetlerin bir anlamı yok." dedi.
TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda, Ekonomi Bakanlığı bütçesi üzerinde görüşmeler devam ediyor.
Bütçe üzerinde söz alan Kuşoğlu, dünyanın çok fazla karıştığı, sıkıntılara gebe bir dönemin eşiğinde bulunulduğunu söyledi. İkinci Dünya Savaşı döneminde bile dünya ülkelerinin bu kadar sıkıntılı bir süreçten geçmediğini ifade eden Kuşoğlu, Türkiye açısından bu değerlendirmenin yapılmasının önemine işaret etti.
Ekonomi Bakanlığının disiplinli çalıştığını, bunu memnuniyetle karşıladığını ifade eden Kuşoğlu, "Fakat sizin incelenmesi gereken önemli sıkıntınız var. Bunlardan en önemlilerinden birisi dış politika. Hükümet size uygun dış politika geliştiremiyor. Dünyada derin gelişmelerin yaşandığı bir dönemde böyle bir dış politika olmaz. Türkiye'nin yatırım ortamı uygun değil. Katma değeri yüksek ürünler üretemiyorsak yaptığınız faaliyetlerin bir anlamı yok. Dünya ile rekabet edecek şirketler yaratmamız gerekiyor." dedi.
"İhracatta bir türlü 160 milyar dolar seviyesinin üzerine çıkılamıyor"
CHP İzmir Milletvekili Musa Çam da Türkiye'nin siyasi ve ekonomik olarak zor bir dönemden geçtiğini, önüne gelen her ülke ile yapılan kavganın Türkiye'yi yalnızlaştırdığını öne sürdü.
Dış açığının giderek büyüdüğünü, Türk Lirası'nın değer kaybettiğini savunan Çam, "Dış ticaret açığı ilk 9 ayda önemli ölçü. İhracatta bir türlü 160 milyar dolar seviyesinin üzerine çıkılamıyor. Türkiye 160 milyar dolar seviyesini delemiyorsa hükümetin bu durumu gözden geçirmesi gerekiyor. Türkiye düşük teknoloji ürünü satıp yüksek teknoloji ürünü satın almakla açığı kapatamaz." ifadelerini kullandı.
"Hükümet 2019'u kurtarmanın hesaplarını yapıyor"
CHP İstanbul Milletvekili Mehmet Bekaroğlu ise büyüme rakamlarının ortada olduğunu, ancak orta vadede bu büyüme rakamlarının sıkıntı çıkaracağını öne sürdü.
TÜİK verilerine göre en zengin yüzde 20'lik kesim ile en fakir yüzde 20'lik dilim arasında 7,7 katlık bir farkın bulunduğu ifade eden Bekaroğlu, "Verilere dayalı dünya kadar yazı yazılıyor ancak hükümet bu durumu pek önemsemiyor. Türkiye ekonomisinin büyümesinin adil bir büyüme olmadığını görüyoruz. Demokrasinin gelişmediği ülkelerde ekonomi siyasi güvencelere dayanıyor. Türkiye 2019'a kilitlenmiş durumda. Hükümet 2019'u kurtarmanın hesaplarını yapıyor. Hükümet gözünü karartmış vaziyette. Bu da çok tehlikeli bir durum." diye konuştu.
"Eleştiri boyutları hak edilmeyen seviyededir"
AK Parti Bayburt Milletvekili Şahap Kavcıoğlu da küresel dünyada yaşanan olumsuzluklara rağmen Türkiye'nin 2017 yılı büyüme rakamlarının olumlu yönde gerçekleştiğini söyledi.
Gerçekleşen büyümede, alınan tedbirlerin önemli olduğunu ifade eden Kavcıoğlu, şunları kaydetti:
"Türkiye ekonomisi bir evrim geçirmiştir. Türkiye, gelişen ekonomiler içerisinde üst sıralarda yer almıştır, ortalamanın üzerinde bir büyüme seviyesi yakalamıştır. 2002 yılından bu yana hedeflerine emin adımlarla ilerleyen bir ülkeyiz. Eleştiri boyutları hak edilmeyen seviyededir. Türkiye'de alınan tedbirler sayesinde dünya krizlerinden en az hasarla çıkmıştır. 2023 hedefimiz olan 500 milyar dolar seviyesine erişeceğimizden kuşkumuz yoktur."
"Acilen bir açıklama değil, siyaset üretme ihtiyacı var"
CHP İzmir Milletvekili Selin Sayek Böke, Türkiye'nin ileri gidebilmesi için geçmişte yaşanan sorunların hangi ekonomik ve siyasi sebeplerden kaynaklandığının açıkça ortaya konulması gerektiğini söyledi.
Türkiye'nin 2016 yılının ilk 8 ayında cari açığın 22,9 milyar dolar iken 2017 yılının aynı döneminde bu rakamın 27,2 milyar dolara çıktığını belirten Böke, "Türkiye cari açıksız büyüyemeyen, yapısal sorunlarına çare olup bu cari açığı azaltacak adımlar atamayan bir ekonomik modele hapsedilmiş durumdadır. Uluslararası çalışmaların 2013, 2017 ve 2019 öngörüleri, bize benzeyen, yükselen ekonomiler arasında Türkiye'nin cari açığının, milli gelire oranında en yüksek ülke olduğunu söylüyor. Yani kırılgan beşliler değişiyor ama Türkiye'nin kırılgan beşlideki yeri hiç değişmiyor." dedi.
Türkiye'nin ileriye dönük atacağı adımlarda, açığı kapatacak yapısal üretim dönüşümüne ihtiyacının bulunduğunu dile getiren Böke, şunları kaydetti:
"İktidar, serbest bölgeden serbest bankacılık bölgesini anlamış olmalı ki iktidar ve akrabaları offshore bankacılıkla serbest bankacılık bölgelerine parasını taşımayı kendisine görev edinmiş. Dünyadaki milli gelir içerisinde yaklaşık yüzde 10'luk bir offshore var. Türkiye'de bu oran yüzde 20'ye yakın. Görüyoruz ki bu cennetlere kaçanların çoğunluğu iktidar ve yakınları. Acilen bir açıklama değil, siyaset üretme ihtiyacı var. Mesele yüksek vergi meselesi değil. Yüksek vergisi olan ülkelerde düşük offshore örnekleri de var. Vergiler yüksek ama kaçmıyor siyasetçiler oradan. Demek ki mesele başka."