18. Uluslararası İş Forumu
IBF Başkanı Yarar: "İki finans merkezi var, New York ve Londra. Biri borsa, diğeri de para açısından finans merkezi. İstanbul, İslami finansın merkezi olmalıdır.
Uluslararası İş Forumu (IBF) Başkanı Erol Yarar, "İki finans merkezi var, New York ve Londra. Biri borsa, diğeri de para açısından finans merkezi. İstanbul, İslami finansın merkezi olmalıdır. Türkiye bu öncülüğü, bu fırsatı kimseye kaptırmasın" dedi.
Anadolu Ajansı'nın "Global İletişim Ortağı" olduğu 18. Uluslararası İş Forumu (IBF) Kongresi kapsamında, yapılan toplantılar sonrasında alınan nihai kararlar, basın toplantısıyla açıklandı.
IBF Başkanı Yarar, organizasyonun bu yıl 30 ülkeden 800 akademisyen ve işadamının katılımıyla rekor kırdığını ve IBF'e dair bir nihai bildiri hazırlandığını belirterek, kongrede son 50 yıldan bu yana gelişen İslami finans endüstrisinin gelecek yıllarda da gündemde kalmaya devam edeceğinin vurgulandığını dile getirdi.
2007'de 650 milyar dolar olan İslami finansın büyüklüğünün, bu yıl 2 trilyon dolara ulaştığını belirten Yarar, kongrede İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) üyesi ülkelerdeki kamu politika yapıcılarının, mevcut yasal ve düzenleyici çerçeveleri geliştirerek, İslami finans sektörünü teşvik etmeleri gerektiğinin tavsiye edildiğini anlattı.
Yarar, şunları kaydetti:
"Biz dünyanın finans merkezi olamadık. Bugün 2 finans merkezi var, New York ve Londra. Biri borsa, diğeri de para açısından finans merkezidir. Peki dünyanın İslami finans merkezi neresi olacak? İstanbul, İslami finansın merkezi olmalıdır. Türkiye bu öncülüğü, bu fırsatı kimseye kaptırmasın. Madem dünyada 2 tane finans merkezi var, üçüncüsü de İstanbul olsun. 2 trilyon dolardan bahsediliyor. Bilelim ki bu rakamlar bir 10 sene sonra 10-20 trilyon dolarlarla ifade edilecek. Bu işin merkezi Türkiye olursa, bunun Türkiye'ye getireceği katkıyı herkesin görmesi lazım. Bunu siyasi tartışmaların bir parçası yapmaktan çıkarıp, iktisadi bir realite olduğunu kabul etmemiz lazım."
Kongrede başta helal sektörü olmak üzere, İslami finans sektörü ile reel ekonomi arasında daha büyük bir bağın olması gerektiğinin vurgulandığını belirten Yarar, 1,5 milyar müslümanın yaşadığı dünyada 10-15 yıl içinde helal sertifikası olmayan ürünlerin satılamadığının görüleceğini anlattı.
Erol Yarar, daha önce bir vakıf kurmayı, helal sertifikaları verecek bir grup kurmayı, sertifikayı İsviçre üzerinden vermeyi ve gelirlerinin tamamını da İslam alemindeki fakirlere harcanmasını düşündüklerini ama söz konusu projeyi hayata geçiremediklerini kaydetti.
Henüz büyük boyutlara ulaşmamasına karşın, İslami finans sektörünün şimdiden ekonomik büyüme ve finansal istikrara yönelik sağladığı katkılar bakımından küresel finansal sistemin bir parçası olduğunu kaydeden Yarar, şöyle devam etti:
"Kongrede İslami finans sektöründe daha adil ve sürdürülebilir ürünlerin geliştirilmesi için kurumsal çerçevede önemli değişiklikler olması gerektiği önerildi. Özellikle, bankacılık düzeyinde mevduat toplama ve yatırım yönetimi faaliyetlerini ayrılması gerekliliği vurgulandı. Daha etkin ve bütüncül eğitim ve öğretim programları vasıtasıyla yeni nesil İslami finans uzmanları geliştirmeye odaklanılması gerektiği tavsiye edildi. Bankacılık ve finans alanındaki düzenlemelerin, finans profesyonelleri ile berber toplumum tüm kesimlerine hitap eden ve sosyal sorumluluğu daha çok teşvik eden düzenlemeler şeklinde olması gerektiği önerildi.
Ayrıca likidite eksikliğini aşmak için İslam'da mevcut olan zekat, vakıf ve sadaka kurumlarını kullanarak hayırseverlik sektörünün geliştirilmesi tavsiye edildi. İslam ülkelerinde kaynakların daha etkin tahsisi için daha çok iş dünyası odaklı politikalar ve daha kolay finansmana erişimin sağlanması gerekliliği önerildi. Bu konuda özellikle sermaye piyasası enstrümanları ile birlikte sukukun önemli bir rol alabileceği ve ayrıca finansman maliyetini azaltmaya yardımcı olabileceği vurgulandı. Toplum üzerinde bankacılık faaliyetlerinin yarattığı parasal etkinin daha geniş bir çerçevede tanınması gerektiği tavsiye edildi. Özellikle yeni İslami finans mimarisi geliştirmek istiyorsak, parasal ve mali ortamı düzenleyecek politikaların bir an önce işleme konulması gerekliliği ifade edildi. Küresel finans sisteminde yer alan IMF ve Dünya Bankası gibi kurumlarda yüzde 60'ın üzerinde hissesi olan Batı'nın ve uluslararası bankacılık sistemlerindeki oligopollerin, ülkelerin genel menfaatlerine hizmet etmekten ziyade kendi çıkarları doğrultusunda faaliyet gösterdikleri, böylece de adil bir iktisadi gelişme ve kalkınmanın önünde engel teşkil ettikleri vurgulandı."
İslam Ülkeleri Parasal Teşkilatı'nın kurulması konusunu Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile yıllardır konuştuklarını, böyle bir kurum Türkiye'de kurulursa, Türkiye'nin burada etkin bir rolü olacağını, bunu yapmak için dünyada bir kamuoyu oluşturulması gerektiğine dikkati çeken Yarar, toplantılarda 2 bakan ve bir işadamının yaptığı görüşmede 300-400 milyon dolarlık bir yatırımın Türkiye'ye çekilmesi konusunda ön uzlaşının sağlandığı bilgisini de verdi.
İstanbul'un fuar alanlarının yeterli olmadığını, yeni bir fuar merkezine ihtiyaç olduğunu da belirten Yarar "Dünyanın en büyük havalimanını yaparken, dünyanın en büyük fuar merkezini de yapmamız lazım" dedi.
"Havalimanının yanına fuar merkezi yapılacak"
Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği (MÜSİAD) Başkanı Nail Olpak ise üçüncü havalimanının yanına büyük bir fuar merkezinin yapılacağını söyledi.
Olpak, Citibank ve HSBC'nin bugün İslami finans alanında dünyada en büyük portföye sahip 2 banka olduğunu kaydetti.
Programa, Ekonomi Bakanlığı çerçevesinde 23 ülkeden alım heyetleri geldiği bilgisini veren Olpak, bu heyetlerin bir kısmını Malatya, Konya, Bursa ve Tekirdağ'a götüreceklerini, Türkiye'nin sadece İstanbul'daki fuar alanından ibaret olmadığını göstereceklerini sözlerine ekledi. - İstanbul