14 Mayıs Dünya Çiftçiler Günü
"Türkiye bizim hükümetlerimiz döneminde asla çiftçiyi ve tarım sektörünü üvey evlat görmedi."
Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehdi Eker,
"Türkiye bizim hükümetlerimiz döneminde asla çiftçiyi ve tarım sektörünü üvey evlat görmedi. Tarımın içerisinde hayvancılığı da üvey evlat olarak görmedi" dedi.
Eker, Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) tarafından 14 Mayıs Dünya Çiftçiler Günü dolayısıyla düzenlenen törende, tarımın dünyada insanlığın, topluluk tarihinde yaşamaya başlamasından bu yana hiçbir zaman modası geçmeyen bir faaliyet olduğunu, çiftçilerin olmadığı bir ortamda da insanların en temel ihtiyacı olan gıda ve beslenmenin eksik kalacağını söyledi.
Çiftçilerin meselelerini bir güne sıkıştırarak değil, bütün üretim döneminde, yılın 12 ayında, 52 haftasında konuşulması, tartışılması gereken konular olarak gördüklerini ifade eden Eker, kendisinden önceki muhalefet temsilcilerinin eleştirilerine de yanıtlar verdi.
Tarım Kanunu'nun kendi hükümetleri döneminde çıkarıldığını hatırlatan Eker, Tarım Kanunu'nun bir ülkenin tarımla ilgili stratejisinin belirlendiği temel çerçeve olduğunu söyledi.
Bakan Eker, "Eğer tarıma bu kadar önem veriliyordu ise eğer tarım sektörü çok önemli bir sektör ise neden Cumhuriyetimizin kuruluşundan 83 yıl sonra Türkiye Tarım Kanunu'na kavuştu-" dedi.
Daha önce verilen desteklerin yüzde 86'sının çiftçiye dekar başına verilen para olduğunu anlatan Eker, geriye kalan yüzde 14'lük kısmın da diğer desteklerden oluştuğunu ifade etti.
"Türkiye bizim hükümetlerimiz döneminde asla çiftçiyi ve tarım sektörünü de üvey evlat görmedi. Tarımın içerisinde hayvancılığı da üvey evlat olarak görmedi" diyen Bakan Eker, şunları kaydetti:
"Eğer devlet 1 milyar 868 milyon lira bütün tarım sektörüne, çiftçiye veriyorsa, bunun sadece yüzde 4,4'ünü hayvancılığa veriyorsa esas onlar tarıma da hayvancılığa da üvey evlat muamelesi yapan bir zihniyetin temsilcileri oluyor. Biz yüzde 4,4 oranındaki hayvancılığın payını yüzde 26-yüzde 27'lere çıkardık. Biz hayvancılığı tarım içerisinde daha önemli bir noktaya getirmemiz gerektiğini düşündüğümüz ve buna inandığımız için yaptık."
Tarımsal desteklere ilişkin eleştirilere de değinen Bakan Eker, OECD'nin Türkiye'nin milli gelirinin yüzde 3,15'ini tarıma destek olarak ödediğini belirttiğini, diğer destekleri de bunun içine koyduğunu ifade etti.
Devletin sulama ile ilgili yaptığı yatırımlardan, çiftçiye verilen birçok karşılıksız desteğin de bu oranın içinde olduğuna işaret eden Eker, şöyle konuştu:
"Devlet destek veriyor, gücünü imkanını artırdığı ölçüde, ekonomik büyüme sağladığı ölçüde de bu destekler devam etmeli. Neden- Çünkü çiftçimiz ulusal bir uğraş içerisinde, eli öpülecek insanlar bütün çiftçilerimiz. Onların bu emeğini, bu çabasını, bu gayretini, bu fedakarlığını biz de olabildiğince, elimizden geldiğince, paramızı artırarak, yatırımlarımızı çoğaltarak, desteklerimizi daha fazla bir noktaya getirerek onlara katkı sağlamak mecburiyetindeyiz. Bu vatan üzerinde çalışan, bu topraklar üzerinde üretim yapan çiftçilerimizi destekliyoruz, desteklemeye devam edeceğiz."
Türkiye'nin 10 yılda 20 milyon ton buğday ithal etmesini eleştirirken, ne kadar buğday ihraç edildiğine de bakmak gerektiğini belirten Eker, 10 yılda 26 milyon ton ihraç edildiğini, Türkiye'nin ithal ettiğinden çok daha fazlasını ihraç ettiğini söyledi.
Eker, "Muhalefet temsilcileri beni eleştirecek bir şey bulsun, beni eleştirsin de ama bunu milletten olayların bir kısmını gizleyerek yapmasın" dedi.
-Okul sütü programı-
CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu'nun, "İzmir Büyükşehir Belediyesi'nin dağıttığı sütü nakliye dahil 37 kuruşa mal ettiği, Milli Eğitim Bakanlığı tarafından okullarda dağıtılan sütün maliyetinin ise 53 kuruş olduğunu" belirten ifadelerine de değinen Bakan Eker, İzmir Büyükşehir Belediyesi'ne çocuklara süt içirmesi ve çiftçiye destek olmasından dolayı teşekkür etti.
Türkiye'de ilk defa 32 bin 600 bin okulda 7 milyon 200 bin kişiye süt dağıtıldığını belirten Eker, daha önce 4 ilde pilot uygulama yapıldığını hatırlattı.
İzmir Büyükşehir Belediyesi'nin sadece büyükşehir sınırları içerisindeki okullara haftada bir gün bir bardak pastörize süt verdiğini, haftada bir gün de 1 kutu UHT süt verdiğini anlatan Eker, şöyle devam etti:
"Her gün herkese bir bardak süt vermiyor. İzmir'in ilçesi Tire'de sütü alıp İzmir Büyükşehir Belediyesi'ne 30 kilometre getirdiğiniz zamanki maliyeti ile Ankara'da veya Sivas'ta, Edirne'de, Denizli'de ürettiğiniz bir sütü üstelik UHT ve tetrapak kutuda maliyeti çok daha yüksek. Bunun alıp da Türkiye'nin binlerce kilometre ötesine götürdüğünüzde maliyet farkı aynı mıdır- Bunu nasıl dersiniz- Bunun maliyeti şu, bunun maliyeti bu diye. UHT litre sütü Büyükşehir Belediyemiz 1,60 liradan alıyor. Bu yağlı süt, tam yağlı değil. Bizim dağıttığımız süt tam yağlı süt. İkisi arasında fiyat farkı var.
Marketlerde UHT, yağlı sütün fiyatı zaman zaman 1,1 liraya kadar düşüyor. Markette satın alınabilecek bir süte kalkıp bir litresine 1,60 lira veriyorsunuz ondan sonra 200 mililitrelik UHT tam yağlı sütün Türkiye'nin binlerce kilometrelik alanda dağıtımına laf söylerseniz vallahi şaşarım. Bu gerçek değil. Bunun insafla da bilgiyle de hesapla da bağdaşır tarafı yok."
Bakanlık olarak okullarda dağıtılan sütten alınan 750 numune üzerinde yaptırdıkları analiz sonucuna göre bunların hiçbirisinde hastalık yapıcı bir madde üremediğini belirten Eker, bunun yanı sıra Türkiye'deki bir televizyon programının 7 vilayetten numune alıp özel laboratuvarda incelettirdiğini ve bunun da sonucunda da asla patojen, hastalık yapıcı madde bulunmadığını söyledi.
Öğrencilerde bir gıda, besin zehirlenmesinin söz konusu olmadığını ifade eden 7 milyon 200 bin öğrenciye her gün süt dağıtımı işi organizasyonunun Türkiye'de ilk defa yapıldığını, ilk defa bu kadar büyük ölçekli bir projenin hayata geçirildiğini kaydetti.
-Hayvancılıkla ilgili çalışmalar-
Bakanlığın hayvancılık alanında yaptığı çalışmalar ve verdikleri destekler hakkında da bilgi veren Eker, "Türkiye'de hayvancılık öldü" söylemlerinin Türk çiftçisine yönelik bir iftira olduğunu, Türkiye'de bundan 10 sene önce, 2002 yılında 4 bin 300 adet 50'nin üzerinde büyükbaş hayvan bulunan işletme bulunurken, bugün bu sayının 24 bine çıktığını ifade etti.
Süt üretiminin de 8,56 milyon tondan bugün 13,5 milyon tona ulaştığına dikkati çeken Eker, ancak küçükbaş hayvancılık aleyhine bir gelişme yaşandığını, köyden kente göç sırasında koyuncuların zarar gördüğünü söyledi.
Ancak bunun bugüne dair bir konu olmadığını, son 10 yılın politikaların dayandırmanın haksızlık olduğunu savunan Eker, özellikle küçükbaş hayvancılığı geliştirmek amacıyla çalışmalar yaptıklarını ve ayrıca ilk defa koyunculuğu ve keçiciliği destekleme kapsamına aldıklarını belirtti.
Türkiye'de tarım arazilerinin bölünmesine ilişkin önemli bir sorun olduğunu bildiren Eker, bu sorunu çözmek mecburiyetinde olduklarını, diğer ülkelerle rekabet edebilmek için tarımsal işletme yapısının ıslah edilmesi ve büyütülmesi gerektiğini söyledi.
Sulama yatırımlarının da devam ettiğini anlatan Eker toplulaştırma çalışmalarının da çok büyük hızla yapıldığını dile getirdi.
Eker, et ve sütte müdahale kurumu oluşturmasına ilişkin sürecin ve çalışmaların da başladığını sözlerine ekledi.
Konuşmasının ardından kadın çiftçiler Bakan Eker ile sohbet edip, ürettikleri ürünleri hediye etti.
-MHP Genel Başkan Yardımcısı Hamit Ayanoğlu-
MHP Genel Başkan Yardımcısı Hamit Ayanoğlu, tarım sektörünün ve üretimin önemine değindi.
Tarım Kanunu çıkarılmasından büyük memnuniyet duyduklarını, ancak kanunun tam olarak uygulanmadığını belirten Ayanoğlu, bütçeden tarım destekleri için aktarılan payın yetersiz olduğunu savundu.
Sanayisi gelişen bütün ülkelerin tarımının da ilerlediğine işaret eden Ayanoğlu, Türkiye'de de sanayiye paralel olarak tarım sektörünün de geliştiğini ifade etti.
İktidarın tarımda sulama, toplulaştırma gibi bazı çalışmalarını onayladıklarını ve doğru bulduklarını dile getiren Ayanoğlu, bunların arasında sayılabilecek okul sütü programını da onayladıklarını ve arkasında olduklarını, ancak bunun ilk defa uygulanıyormuş gibi gösterilmesini doğru bulmadıklarını kaydetti.
Ayanoğlu, okul sütü programının MHP'nin iktidar ortağı olduğu 2002 yılında pilot proje olarak bazı illerde uygulandığını söyledi.
Okul sütü programında güvenlik kontrolleri, dağıtım ve depolamadan kaynaklı sıkıntılar yaşandığını ifade eden Ayanoğlu, kendilerinin yanlışı söylemekle yükümlü olduğunu, yapılan hataların kabul edilmesi gerektiğini belirtti.
Yapılan her doğru adımın yanında ve destekçisi olduklarını bildiren Ayanoğlu, "Ama yanlışları da söylemek gerekir. Bugün tarım AK Parti iktidarının üvey evladıdır" dedi.
- ANKARA