Haberler
İsrail ve Hizbullah ateşkese çok yakın: 36 saat içinde ilan edecekler

Savaşın bitmesine saatler kaldı! Ateşkes artık çok yakın

Kreş tartışmasında CHP'li Başarır ağzını fena bozdu: Tweet bu kadar, geri zekalı

CHP'li Başarır ağzını fena bozdu! Varank'ın yanıtı ise daha bomba

Naci Görür'den Malatya'daki depremden sonra korkutan açıklama: Sonuncusu 2 bin 500 yıl önceydi

Malatya'daki depremden sonra korkutan açıklama: Sonuncusu 2 bin 500 yıl önceydi

İşte kokoreçcide ölen gencin son videosu: Ölürsem bunu paylaşın

İşte kokoreçcide ölen gencin son videosu: Ölürsem bunu paylaşın

12. Teknoloji Ödülleri

Haberler
Haberler
Twitter'da Paylaş Facebook'da Paylaş WhatsApp'da Paylaş

Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu (TÜBİTAK) Başkanı Prof. Dr. Arif Ergin, "Küreselleşme neticesinde geliştirilen bir teknolojik ürün bütün dünya pazarına hitap edebiliyor.

Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu (TÜBİTAK) Başkanı Prof. Dr. Arif Ergin, "Küreselleşme neticesinde geliştirilen bir teknolojik ürün bütün dünya pazarına hitap edebiliyor. Türkiye'deki bir şirketin pazarı ile Çin'deki bir firmanın pazarı aynı." dedi.

Ergin, TÜBİTAK, Türkiye Teknoloji Geliştirme Vakfı (TTGV) ve Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneği (TÜSİAD) işbirliğiyle gerçekleştirilen "12.Teknoloji Ödülleri" töreninde yaptığı konuşmada, "Ar-Ge anlamında ülkemizde çok ciddi atılımlara imza atıyoruz. Özel sektörümüzde kamuyla at başı gidiyor. Türkiye'nin 10 yılda ne kadar değişim geçirdiğini kuvvetle hissediyoruz. Özel sektörün dertleri TÜBİTAK'ın dertlerinden farklı değil. Bilim ve teknoloji olmadan ülkelerin gelişmişlikten bahsedemediğini görüyoruz. Değişik kurumların iş birlikleri olduğunu görüyoruz. Biz sadece zemini hazırlıyoruz. Sanayicimizin etki gücüyle merhaleleri kat ediyoruz." ifadelerini kullandı.

Ödüllerin sektörde oluşturduğu şeyi bir markalaşma hamlesi olarak gördüğünü söylen Ergin, "Çünkü bir teknolojik bir ürünü ortaya koyup geniş kitlelere ulaştırmak bir katma değer sağlıyorsa yine ödül töreninin markalaşması da ivmemizi artırıyor. Ben bunu trenin üzerinde koşanlara benzetiyorum. Burada kendini gösterebilen kuruluşların da çok daha uzak mesafelere gidebileceğini düşünüyorum." diye konuştu.

Ergin, Ar-Ge harcamalarının bu yıl satın alma paritesine göre 17,5 milyar doları geçtiğini vurgulayarak, "Bu rakam iyi ama yeterli değil. Çin'in Ar-Ge harcamaları 300 milyar dolar. Küreselleşme neticesinde geliştirilen bir teknolojik ürün bütün dünya pazarına hitap edebiliyor. Türkiye'deki bir şirketin pazarı ile Çin'deki bir firmanın pazarı aynı." değerlendirmesinde bulundu.

Son 10 senede Türkiye'nin verimlilikteki artışla birlikte bir hamleyi yakalamış olduğunun altını çizen Ergin, şunları kaydetti:

"Eğer bir üst lige çıkmak istiyorsak o zaman bir paradigma değişimine de ihtiyaç var. Verimlilik ekonomisinden vazgeçip bilgi teknolojisine adım atmamız lazım. Burada ödülü hak edenler de yeni fikirlerle bu ödülleri hak ediyorlar. Ürün odaklı bir mantaliteden teknoloji odaklı bir mantaliteye gitmemiz lazım. Somut ürün kilogram odaklı ürünlerden fikri ürünler noktasına gitmemiz lazım. Gelişmiş ülkelerin asıl karlılıklarının fikir satışlarından gerçekleştiğini görebiliyoruz. O yüzden fikir temeli olan bilgi ekonomisi kurmamız ve bunu işletmemiz lazım. Bugün itibariyle görüşülmeye başlanan Patent Kanunu bunun bir tarafı."

"Nihai hedefimiz Ar-Ge yatırımlarının üçte ikisinin özel sektör tarafından yapılmasıdır"

TÜBİTAK'ta bu yıl içinde yeniden yapılandırma çalışmaları yapılacağını belirten Ergin, "TÜBİTAK'ta verilen sanayi desteklerinde hep ürün odaklı olarak belli bir olgunluğa geldik. Bilim Teknoloji Yüksek Kurulu'nun Türkiye'nin rekabet gücünü artırmak için koyduğu hedefler var. Bu hedefler doğrultusunda belirli konularda ürün üretenlere çağrıda bulunacağız. Uluslararası iş birliğine yönelik çalışmalara destek vereceğiz. Uluslararası iş birliğinde sanayi ve üniversiteyi bir araya getirebilecek şirketlerimizi ödüllendirmek istiyoruz." dedi.

10 yıl öncesinde yüzde 20'nin altında olan özel sektörün Ar-Ge'ye ayırdığı payın kritik bir noktayı geçtiğini belirten Ergin, "Artık Ar-Ge üniversitelerde yapılan bir çalışma olmaktan çıkmıştır. Bütün Ar-Ge yatırımlarının yarısının özel sektör tarafından yapılması son derece gurur verici. Nihai hedefimiz Ar-Ge yatırımlarının üçte ikisinin özel sektör tarafından yapılmasıdır." ifadesini kullandı.

2015 yılında sadece sanayiden TÜBİTAK'a sunulan proje adedinin 33 bin olduğu bilgisini veren Ergin, projelerin hepsine destek veremediklerini fakat bu projelerin Ar-Ge projesi olmadığı anlamına gelmeyeceğini ifade etti. Destek sayısının ilerleyen yıllarda artırmayı umduklarını bildiren Ergin, proje sahiplerinin azim ve kararlılıklarını hiç bir zaman kaybetmemeleri gerektiğini vurguladı.

"65. Hükümetin 'Endüstri 4.0' ifadesi kullanılmasından memnunuz"

TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Cansen Başaran-Symes ise "Bu yılki ödül için, farklı iller ve sektörlerdeki firmalardan alınan 170 başvuru, teknolojinin yarattığı katma değerin daha fazla farkında olan bir özel sektör resmi bize sunuyor." dedi.

Symes, Teknoloji Ödülleri'nin yarattığı heyecanın artarak sürdüğünü görmekten memnun olduğunu ama yeterli olmadığını söyledi.

Zamanın boşa harcanamayacak kadar değerli olduğunu söyleyen Symes, "Bilgi ve yetkinliklerle kendimizi, şirketimizi, toplumumuzu donatabildiğimiz ölçüde ve ancak yepyeni bir anlayışla geleceği yakalayabileceğimizi hepimiz biliyoruz. Dijital dönüşüm, yeni ve hızla gelişen teknolojinin olanaklarını kullanarak strateji, operasyon ve insan kaynaklarını çığır açacak şekilde yeniden düşünmeyi gerektiriyor." ifadelerini kullandı.

TÜSİAD olarak son dönemde dijitalleşmenin özellikle sanayiye etkilerine odaklandıklarını belirten Symes, Türkiye'nin 4. sanayi devrimi fırsatını yakalaması ve değerlendirmesinin şart olduğunu, bunu her fırsatta tekrarladıklarını kaydetti. Symes, "Sanayi 4.0, Türkiye'nin düşük katma değerli üretim kısır döngüsü yerine, artan yüksek katma değerli yatırımlar döngüsüne erişim potansiyelini bizlere sağlayacak." değerlendirmesini yaptı.

65. Hükümet programında "Endüstri 4.0" ifadesi kullanıldığını belirten Symes, bundan büyük memnuniyet duyduklarını belirterek, "Sanayinin küresel rekabet gücünü artırmayı mümkün kılmak üzere dijital ve teknolojik dönüşümü sağlayacak bu yaklaşımı son derece önemsiyoruz. Bu konuda bir süredir Bilim, Sanayi, Teknoloji Bakanlığı ile yürütmekte olduğumuz çalışmaları önümüzdeki dönemde de sürdüreceğiz ve takipçisi olacağız." şeklinde konuştu.

Teknolojinin elbette, sınırlı ülke kaynaklarını verimli kullanmak için, rekabet avantajı yaratmak için zorunlu olduğunu söyleyen Symes, şöyle devam etti:

"Ana gayeyi hiç unutmamak lazım. O da insanın refahını ve mutluluğunu gerçekleştirmek. İnsan eliyle geliştirilen teknolojinin, insanı ihmal eden değil, insana değer veren yaklaşımlarla geliştirilmesi ve kullanılması gerekli. Ancak bu şekilde, Türkiye'de, ekonomimizde umduğumuz gelişmeleri, insani gelişmişlik ile taçlandırabiliriz. Ülkemizi tam anlamıyla gelişmiş ülke konumuna ancak bu şartlarda yükseltebiliriz."

Kaynak: AA / Ekonomi
title