Özgür Özel: Eğitimde Özelleştirme Sorununa Dikkat Çekti
CHP Genel Başkanı Özgür Özel, eğitimde özelleşmenin geri dönülemez bir noktaya geldiğini belirterek, kamusal ve eşit eğitim politikalarına geçiş yapılması gerektiğini vurguladı. Eğitimdeki ticarileşmenin sınıf farklılıklarını derinleştirdiğini ifade etti.
CHP Genel Başkanı Özgür Özel, "Belki Türkiye'de eğitimin özelleşmesi kolay kolay geri dönemeyecek bir noktaya geldi. Ama buna bir yerde 'dur' demek lazım. Maliyeti ne olursa olsun bunun artısını eksisini hesaplayıp, artık bu özelleştirmeyi, özelleşmeyi, bu paralı eğitimi, bu parası olanla olmayan arasında hayata kapatamayacağı kadar büyük bir farkla geriden başlayan sistemi komple değiştirmek gerekiyor" dedi.
CHP Genel Başkanı Özgür Özel, partisinin Ankara'nın Elmadağ ilçesindeki Hasan Ali Yücel Kültür Evi'nde düzenlediği 'Eğitim Zirvesi Çalıştayı'na katıldı. Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş'ın da katıldığı çalıştayda konuşan Özel, Türkiye'de yapılan anketlerde yüzde 85 oranında velilerin çocuklarının aldığı eğitimden memnuniyetsiz olduğunu söyleyerek, "Bir mesele ne kadar ticarileşirse, eğitimde kurumla veli arasına ya da öğretmenle öğrenci arasına paranın olduğu bir şeyler girerse orası yozlaşıyor, bozuluyor ve savruluyor. Bu yüzden elbette çok sayıda özel eğitim kurumu var. Belki Türkiye'de eğitimin özelleşmesi kolay kolay geri dönemeyecek bir noktaya geldi. Ama buna bir yerde 'dur' demek lazım. Maliyeti ne olursa olsun bunun artısını eksisini hesaplayıp, artık bu özelleştirmeyi, özelleşmeyi, bu paralı eğitimi, bu parası olanla olmayan arasında hayata kapatamayacağı kadar büyük bir farkla geriden başlayan sistemi komple değiştirmek gerekiyor. Hemen olmayacak; ama bizim iktidarımızda, geldiğimiz günden sonra eğitim asla bir gün öncesine göre daha ticari olmayacak. Her gün bu ticari eğitimden adım adım kamusal, eşit, kaliteli ve ayrımsız bir eğitim politikasına ve öğretim düzeyine dönmek durumundayız. Bir günde özel okulları kamulaştıramazsınız" dedi.
'SINIFLARIN ÇOCUKLARI VAR'
Özgür Özel, Hasanoğlan Köy Enstitüleri'nin olduğu tarihi mekanda olduklarını belirterek, "18 Mayıs'ta ilk önce İstanbul'da atanmayan öğretmen sorununu görünür kılmak ve bir zorlamayla hayata geçirilmeye çalışılan '10 günde görüş bildirin' dedikleri bir küstahlıkla karşı karşıya kaldığımız müfredat meselesini gündeme getirmiştik. 18 Temmuz'da 24 saat süren bir milli eğitim maratonunda bize zaman ayırabilen herkes 24 saat boyunca Anıtpark'ta sözünü söyledi, itirazını yaptı ve önerisini dile getirdi. 5 Ağustos'ta eğitim sendikalarının yöneticileriyle bir araya geldik ve onlarla 1 günlük bir çalışma yapıldı. Nitelikli eğitime ulaşmanın sınıfsal bir soruna dönüştüğü tespitinde herhalde artık kimse itiraz edemiyor. Çocuğun sınıfı yok; ama sınıfların çocukları var Türkiye'de. Sınıfların çocukları birbirinden çok farklı nitelikte, kalitede eğitim alıyorlar. Bakanlık bile sınav başarılarında ailelerin sosyoekonomik durumunun etkili olduğunu bir tespit olarak paylaşıyor. Devlet okullarındaki eğitim kalitesine maalesef güven duyulmuyor. Türkiye'de yabancı dil eğitimine ayrılan süreye, emeğe, öğretmenlerin emeğine, velilerin niyetine, öğrencilerin gayretine rağmen doğru bir yabancı dil öğretim planı olmayıp, uygulanamadığı için şu anda öğrencilerimiz defalarca hazırlık okuyor. Dünyada mesleğini yapmak istediğinde mutlaka yeniden bir yabancı dil eğitimine, yurt dışında dil okuluna ihtiyaç duyulan örnekler var etrafımızda" diye konuştu.
'TAMAMI MALZEME İSTEDİLER'
Özgür Özel, okullardaki temizlik konusuna da değinerek, "Yazın ortasında hijyen ile ilgili tehlike görüldü. Çok sayıda belediye başkanımız, bu işleri engellemeler olmadan yaptı. Yaz boyunca şu kadar okul boyadık, temizledik, yaptık. 'Çocuk mahremiyetine saygılı; video falan çekmeden, patırtı, gürültü olmadan, okullara gidin, ihtiyacı tespit edin ve en yakın belediyeyi harekete geçirin' dedik. Türkiye'de çok az okul gerçekten ihtiyaç duymuyordu. Geri kalan hepsinin ihtiyacı vardı. Tamamı malzeme istediler. Erişilen okulların neredeyse dörtte üçü 'Aman bu okulu temizleyin. Çok büyük hizmet olur' dediler. Maalesef öğrenilince, duyulunca, haber olunca onlar 'Sakın ha temizletmeyin. Bu işi devlet yapamıyor, belediyeler yapıyor dedirtmeyelim' dediler" dedi.
Haber-Kamera: Ruken KADIOĞLU-Muhammet BAYRAM/ ANKARA,