Uluslararası diplomasi Sudan'daki 3 yıllık savaşı durdurmada neden başarısız oldu?

Sudan'da yaşanan iç savaş nedeniyle insani tablo felaket olarak nitelendirilebilecek boyutlara ulaşırken uluslararası düzeyde derin bir sessizlik hâkim.
Sudan'da yaşanan iç savaş üçüncü yılına giriyor. İçinde bulunduğu insani tablo felaket boyutlarında ve uluslararası düzeyde derin bir sessizlik hâkim. Başlangıçta, Sudan Ordusu Komutanı Orgeneral Abdülfettah el-Burhan ile Hızlı Destek Kuvvetleri Komutanı Muhammed Hamdan Daklu arasındaki iktidar mücadelesi olarak görülen çatışma, ateşkes çabalarının hem bölgesel hem de uluslararası düzeyde başarısızlığa uğramasıyla, dünyanın en büyük insani krizlerinden birine dönüştü.
Barış Girişimi Denemelerinin Çöküşü: Cidde'den İsviçre'ye
Çatışmanın başlangıcından bu yana, çeşitli bölgesel ve uluslararası taraflar, çatışan grupları müzakere masasına döndürmek için girişimlerde bulundu. En öne çıkan girişimlerden biri, Suudi Arabistan ve ABD'nin 2023'te öncülük ettiği "Cidde Girişimi" oldu. Bu süreç, "Sivilleri Koruma Bildirgesi" imzalanmasıyla sonuçlandı. Ancak bu anlaşma uzun süreli olmadı; çünkü ABD Dışişleri Bakanlığı, resmi bir açıklamayla Sudan ordusunu barış sürecini baltalamakla suçlamış ve yaptırım uygualam tehdidinde bulunmuştu. Açıklamada"Sudan Silahlı Kuvvetleri'nin uluslararası insani hukuku ihlal ettiğini ve 2024 yılının Ağustos ayında İsviçre'de düzenlenen müzakerelere katılmayı reddettiğini" belirtmişti.
"Reuters" ajansının bir raporuna göre de ordunun müzakerelere katılmaması, görüşmelerin başarısızlığa uğramasının başlıca nedeni olmuştu. Buna karşılık, Hızlı Destek Kuvvetleri (HDK) tansiyonu düşürmeye, ayrıca bölgesel veya uluslararası arabuluculuk altında bir müzakere sürecine girmeye hazır olduğunu bildirmişti.
Türkiye de her fırsatta taraflara sükünet çağrısı yapmayı sürdürüyor. Geçtiğimiz ay Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Öncü Keçeli, Sudan'daki çatışmanın devam etmesine ve insani durumun kötüleşmesine dair üzüntü duyduğunu belirterek, taraflara ateşkes ve barış çağrısında bulunmuştu.
Siyasi Çıkmaz ve Egemenlik Mücadelesi
Sudan ordusu, "ulusal egemenliği koruma" gerekçesiyle bölgesel girişimlerin çoğuna katılmayı reddetti. Bu girişimler arasında, IGAD (Hükümetlerarası Kalkınma Otoritesi) tarafından önerilen ve Uganda'da yapılması planlanan zirve de bulunuyordu. Orgeneral Burhan, alenen yaptığı bir açıklamada "Sudan krizinin ancak Sudanlıların elinde ve silahla çözülebileceğini" belirtti. Bu tutum, diplomatik gerilimleri tırmandırdı ve Sudan'ın, IGAD'ın tam üyeliğini askıya alma kararıyla birlikte bölgesel kuruluşlardan kopmasına yol açtı.
İş savaşın taraflarından olan Hızlı Destek Kuvvetleri ise bu konuda daha esnek bir tavır sergilemeey devam ediyor. General Hemidti, IGAD toplantılarına katılmayı kabul ettiğini duyurdu ve bu pozisyonunun "Sudan'daki savaşları sonsuza dek bitirecek barışçı çözüm arayışlarıyla uyumlu olduğunu" şeklinde vurguladı.
Eşi Benzeri Görülmemiş İnsani Dramlar Yaşanıyor
Çatışmanın insani sonuçları, her açıdan felaket boyutlarına ulaştı. Birleşmiş Milletler İnsani İşler Koordinasyon Ofisi'ne (OCHA) göre 30 milyondan fazla Sudanlı —ki bunların yarısı çocuk— yardıma muhtaç durumda. BM ayrıca, ülke içinde acil yardıma ihtiyaç duyan 20,9 milyon kişi için 4,2 milyar dolar toplamak amacıyla bir çağrıda bulundu.
Mart 2025'te yayımlanan bir BM raporunda, Sudan'daki krizin "dünyanın en büyük gıda güvensizliği krizi" olduğu belirtildi ve 600 binden fazla insanın açlık sınırının da ötesinde, fiili kıtlık durumunda bulunduğu bildirildi.
Trajedinin Sorumlusu Kimler?
Bu soruya cevap vermek kolay değil. Ancak sahadan yansıyan haberler ve raporlar , Sudan ordusunun hem yurtiçi hem de uluslararası bütün girişimleri reddettiğini ve komutanlarının savaşı sonlandırmayacaklarını, durmaksızın savaşmaya devam edeceklerini açıkça ifade ettiğini gösteriyor. ABD ve uluslararası toplum da barış sürecini engellemede en büyük payın orduya ait olduğunu düşünüyor. Bu nedenle Washington, Burhan ve ordu komutanlarına yönelik yaptırımlar uyguladı. En önemli gerekçe ise ABD Dışişleri Bakanlığı'na göre sivillere yönelik ağır ihlallerin gerçekleşmesi oldu.
İnsan sivil insiyatiflerin raporlarıa göre de , diplomatik çabaların başarısızlığının temelinde zayıf bölgesel koordinasyon, tutarsız politikalar ve uluslararası toplumun yeterince güçlü baskı uygulamamasının yattığını ortaya koyuyor. Bu baskının olmaması, orduyu savaşın durdurulması ve siyasi bir sürece girilmesi yönünde zorlayacak düzeye ulaşamadı. Diplomatik çözüm yollarının başarısızlığının devam etmesi ise küresel sistemdeki daha derin bir krizin yansıması; zira iç savaşlar giderek unutulan çatışmalara dönüşüyor. Sudanlılar canlarıyla, güvenlikleriyle ve gelecekleriyle bedel ödemeye devam ederken, "Sudan'ı kim kurtaracak ve ne zaman?" sorusu hâlâ yanıtsız kalıyor. Sudan'ın ve bölgenin savaşı yatıştıracan girişimlere ihtiyacı var.