Ukrayna'nın işgali: Buça vahşetin ardından nasıl normale dönebilecek?
BBC Muhabiri Anna Foster, büyük bir katliamın yaşandığı Buça'da savaşın izlerine ve halkın hayatı normale döndürme çabalarına dair izlenimlerini aktarıyor.
Buça'da bir apartmanın ortak bahçesinde testere sesleri yankılanıyor.
Kapı eşiklerinden birinde odun ateşinde kaynatılan suyun buharı, ağır ağır kentin ağır havasına karışıyor.
Oysa bir zamanlar cıvıl cıvıl olan bu bahçede testere değil çocuk sesleri yankılanıyordu.
Fakat Ruslar geldiğinden beri her şey değişti.
Çoğu insan kaçtı ve geri dönmedi. Geride yalnızca bir avuç azimli insan kaldı. Şimdi kentteki enkazı kaldırmak için çaba gösterenler de onlar.
Sergey ve eşi, kentten kaçtıktan sonra dönenlerden. Beş gün önce dairelerine tekrar kavuşmuşlar. Komşularıyla birlikte hasar gören evlerini yeniden inşa etmeye ve sokakları sayısız Rus mühimmatı ve enkazından temizlemeye çalışıyorlar.
"Her zaman evinize dönmek istersiniz" diyor ve ekliyor:
"İlk fırsatta döndük. Evimizin güvende olduğundan emin olmak istedik. Bölgedeki hırsızlar da bir şeyler çalabilirdi."
Sergey beni apartmanın gölgesinde kalan bir mezara götürüyor. Hemen yanında Rus tanklarının çamurda bıraktığı derin izleri görmek mümkün.
Bölgedeki Rus askerlerinin fotoğrafını çekerken öldürülen komşusunun cesedi işte burada yatıyor.
Adı ve ölüm tarihi bir tahta parçasının üzerine yazılmış.
Eve döndüğünde ilk yaptığı şeyin, komşusuna hak ettiği saygıyı gösterip ona bir mezar kazmak olduğunu söylüyor.
Henüz güvenli değil
Buça'da yaşayanlar ölüm, sadece birkaç hafta içinde hayatın alışıldık bir parçası haline geldi.
Kent işgal altındayken de orada bulunan Denis Davidoff, Ruslar çekildikten sonra sokağa çıktıklarında korkunç şeyler gördüklerini söylüyor.
Dünyanın dört bir yanından insanlar sokaklara atılmış, bazıları elleri arkadan bağlı haldeki cesetlerin fotoğraflarına tepki göstermişti.
Denis ise bu sahneleri kendi gözleriyle gördüğünü anlatıyor:
"Sokağa çıktığımda cesetler gördüm. Yanlarından yürüyüp geçerken fark ettim ki, her yer cesetlerle dolu.
"Korkmadım ama çok yoğun bir duyguydu. İşgal altındaki bir ay boyunca buna alışmıştık."
Dünya Buça'da yapılanları kınarken Rusya ise bunun bir kurgu olduğunu söylemiş ve cesetlerin Rus ordusu çekildikten sonra yerleştirildiğini savunmuştu.
Fakat Denis her şeye tanık olduğunu söylüyor:
"Bazı cesetler o kadar uzun süre yerde kaldı ki yağmurun ardından üzeri kum ve toprak kaplanmaya başladı.
"Bir noktada bu cesetlerden bazılarının tanıdığım kişilere ait olduğunu fark ettim."
Buçalılar hâlâ başlarına gelen yıkımın boyutunu kavramaya çalışıyor.
Dahası hâlâ güvende değiller. Rusya çekilmeye başladığından beri Kiev çevresinde 3 binden fazla patlamamış mühimmat bulundu.
Yakındaki bir köyde, yol kenarında bir hendek görüyoruz. İçinde düzenli bir şekilde yerleştirilmiş 20 adet patlayıcı var. Civardakilerin yanlışlıkla yaklaşmaması için plastik bir uyarı şeridi çekilmiş etrafına.
Bu kentleri geri dönmek için tamamen güvenli hale getirmek çok zor bir iş olacak.
Sessiz bir an yok
Buça'ya giden yolun kenarında sıra dışı bir mezarlık var. Bu, enkaza dönmüş Rus askeri araçlarının mezarlığı.
Çatışmalar sırasında burası savunma amaçlı bir kamp olarak kullanılmış. Kalıntılar, askerlerin burada yaşadığını gösteriyor.
Etrafta kumanya paketleri, votka şişeleri, külotlar ve çoraplar var.
Kamuflaja aykırı olacak bir renkte, ısınma ihtiyacı içindeki bir asker tarafından bir mağazadan alınmış bir uyku tulumu da geride bırakılanlardan.
Kamp ateşinin yanında bir duş jeli kutusu ve diş fırçası duruyor.
Üzerinde Rusça yazılar yer alan, kısmen yanmış kağıtlar buluyorum.
Yerel prodüktörümüz İlya yazılara göz attıktan sonra bunların Rus askerlerine verilen savaşma ve hayatta kalma rehberinden geriye kalanlar olduğunu söylüyor.
Belli ki rehberde anlatılanlar burada işe yaramamış.
Burada sessiz tek bir an yok. Arabalar ve kamyonlar yoldan geçerken yavaşlıyor, şoförler enkazı daha iyi görmek için kafalarını çeviriyor.
Bölgede yaşayanlar zırhlı mezarlığına akın ediyor ve araçlardan kalanlarla fotoğraf çektiriyor.
Çimlerin üzerindeki Rus askerlerine ait kol parçaları, yanıp kömüre dönmüş et ve deri limeleri buna engel olmuyor.
Tanklardan birinin içinde feci bir şekilde yanmış bir cesedin olduğunu fark ediyoruz. Cesedin bir insana ait olduğunu anlamak bile zor oluyor.
Gezmeye gelenlerin bir kısmı cesedin fotoğrafını çekmeye başlıyor.
Zaman içinde bütün bunlar kaldırılacak ve yollar eski haline dönecek.
Cesetler gömülecek, kırık camların yerine yenileri takılacak ve binalar tamir edilecek.
Sonunda bu vahşetin fiziksel izlerinden geriye bir şey kalmayacak.
Fakat anıları Buça halkının hafızasından silinmeyecek.