Avrupa Birliği hazırladığı yeni savunma planı kapsamında Türkiye'den de silah satın alabilir
Savunma alanında adımlarını hızlandıran Avrupa Birliği'nden Türkiye için fırsat oluşturabilecek bir sinyal geldi. AB, savunma yatırımları için birlik dışından Türkiye'nin de dahil olduğu bazı ülkelerden savunma ithalatı yapacak.
Ukrayna-Rusya Savaşı'nın başından bu yana Ukrayna'ya sevk edilen silahlar Avrupa'da cephane depolarının boşalmasına neden oldu. Ancak küresel krizlerin daha da artması, nükleer silah tehdidinin giderek artması üzerine Avrupa Birliği yönetimi bu cephanelikleri doldurmanın yollarını arıyor. Bunun için üretimin yeterli olmaması, çok zaman alacak olması ve maliyetlerin aşırı yüksek olması sebebiyle Brüksel yönetimi silah ithalatına yöneldi. Bu amaçla birlik ülkeleri, ortak silah üretim ve alımına teşvik etme amaçlı Avrupa Savunma Yatırım Planı'nı devreye soktu.
Plana göre, AB'nin savunma alanına ayıracağı mali kaynağın yüzde 65'i birlik ülkelerinde geri kalan yüzde 35'inin ise aralarında Türkiye'nin de bulunduğu üçüncü ülkelerde üretilen savunma ürünlerine harcanabilecek.
TÜRKİYE'NİN İHRACATI ÖNÜNDEKİ ENGEL KALKTI
Planın üçüncü ülkelere kapalı tutulmasını isteyen Fransa itiraz etmişti, Paris itirazını geri çekti. Fransa'nın itirazı Türkiye'nin yanı sıra ABD, İngiltere, Güney Kore ve İsrail gibi ülkelerin faaliyetini engelleyecek türdendi.
Haberi ilk duyuran İngiliz Financial Times gazetesine göre itirazın kalkmasında Donald Trump'ın ABD Başkanı olarak göreve başlayacak olması etkili oldu.
YÜZDE 35'İ TÜRKİYE VE DİĞER ÜLKELERDEN ALINACAK
Çalışmalar 2022'de AB ülkelerinin savunma alımlarının yüzde 78'inin birlik dışından tedarik edildiğine işaret ediyor. Bunun yüzde 80'e yakını ABD'den, yüzde 13'ü Güney Kore'den, yüzde 3'ü de İngiltere ve İsrail'den yapılıyordu.
Son yıllarda Türk Savunma Sanayisinin kazandığı ivme dikkat çekici bir boyuta ulaştı. Mevcut konjonktür, özellikle de Ukrayna'daki savaş, savunma ürünleri alanında Türkiye'nin pozisyonunu güçlendirdi. Türkiye'nin üretim kapasitesinin yüksek olması ve yenilikçi bir yaklaşım benimsenmiş olması da önemli bir avantaj olarak görülüyor. Türkiye'nin plana ilişkin onay sürecinin 2025'te tamamlanması bekleniyor.