Taliban'ın öldürdüğü Cumhurbaşkanı'nın torunu Amine Ziya Mesud, Haberler.com'a konuştu: Pençşir tam olarak düşmedi
Afganistan'ın Taliban tarafından öldürülen eski Cumhurbaşkanı Burhaneddin Rabbani'nin torunu ve Hamid Karzai döneminin Cumhurbaşkanı Yardımcısı Ahmed Ziya Mesud'un kızı Amine Ziya Mesud, direnişin kalesi olarak nitelendirilen Pençşir'e ilişkin son durumu Haberler.com'dan Esra Öztürk'e anlattı. Pençşir'in tam olarak düşmediğini ifade eden Mesud, "Valilik Taliban tarafından ele geçiriliyor ama kısa bir süre sonra tekrar alınıyor. Çatışmaların devam edeceğini öngörüyorum" dedi.
ABD'nin geri çekilmesi sonrasında Afganistan'ın büyük bir kısmında kontrolü ele geçiren Taliban, dün sabah saatlerinde yaptığı açıklamada direnişin kalesi olarak gösterilen Pençşir'in de tam olarak kontrol altına alındığını ve ülkede savaşın sona erdiğini duyurmuştu.
DİRENİŞTEN "ULUSAL AYAKLANMA" ÇAĞRISI GELMİŞTİ
Taliban "Savaş bitti" derken direnişten şaşırtan bir açıklama gelmiş ve Ulusal Direniş Cephesi komutanı Ahmed Mesud, Pençşir'in ele geçirildiği iddialarını yalanlamış ve "İçeride veya dışarıda nerede olursanız olun, sizleri ülkemizin onuru, özgürlüğü ve refahı için ulusal bir ayaklanmaya davet ediyorum" çağrısında bulunmuştu.
"TALİBAN İLETİŞİM AĞLARINI KESTİ, PENÇŞİR'DEN DOĞRU BİLGİ ALMAK ZOR"
Direnişin kalesi Pençşir'in tam olarak düşmediğini ve çatışmaların devam ettiğini söyleyen bir başka isim ise Taliban tarafından öldürülen eski Cumhurbaşkanı Burhaneddin Rabbani'nin torunu ve Hamid Karzai döneminin Cumhurbaşkanı Yardımcısı Ahmed Ziya Mesud'un kızı Amine Ziya Mesud oldu. Haberler.com'dan Esra Öztürk'e bölgedeki son durum hakkında bilgiler veren Mesud, Pençşir'den doğru bilgi almanın çok zor olduğunu çünkü Taliban'ın tüm iletişim ağlarını kestiğini söyledi.
"ÇATIŞMALARIN DEVAM EDECEĞİNİ ÖNGÖRÜYORUM"
Mesud, "Alabildiğimiz bilgilere göre şehir halen tam olarak alınmadı. Durum sürekli değişiyor. Valilik, Taliban tarafından ele geçiriliyor ama kısa bir süre sonra tekrar alınıyor. Diğer yandan coğrafya ve arazinin engebeli olması, bir grup için bölgenin tamamen alınmasını zorlaştırıyor. Öylesine dar bir şehir ki insanlar dağlara saklanıp durum uygun olunca yeniden şehre inebiliyorlar. Dolayısıyla Pençşir'in Taliban tarafından yüzde yüz alındığını teyit edemem. Ayrıca çatışmaların devam edeceğini öngörüyorum" diye konuştu.
"TAMAMEN TESLİM OLMAMIZI İSTİYORLAR, BUNU KABUL EDEMEYİZ"
Mesud, Taliban'la bir anlaşma veya Ahmed Mesud'un barış görüşmeleri çağrısına ilişkinse "Bizim duruşumuz her zaman barıştan yana. Birincil pozisyonumuz her zaman barışa yönelik olmuştur. Taliban, saldırmak için hiçbir meşru gerekçesi olmayan bir şehre saldırdı. Aslına bakarsanız bütün ideolojileri Afganistan'ı sözde işgalcilerden geri almaya dayanıyordu. Peki şimdi soruyorum: Pençşir'deki işgalciler kim? Orada evlerini ve arazilerini Taliban'dan korumaya çalışan sıradan insanlar var. Çok ama çok zor bir durum. Her iki taraftan da kayıplar var. Yine de isteğimiz her zaman barış olmuştur. Fakat barış teslim olmak demek değil. Bir barış anlaşması değerlerin, ideallerin ve ideolojinin mutabakatı olmalı. Taliban bunları bize sunmuyor. Bizden tamamen teslim olmamızı istiyorlar. Bu da bizim için kabul edilebilir değil" dedi.
"TALİBAN'IN OLUŞTURDUĞU SON DERECE DIŞLAYICI BİR KABİNE"
Taliban'ın kapsayıcı bir hükümet kuracağına yönelik demeçleri de değerlendiren Mesud, "Biz kapsayıcı bir hükümet yaklaşımına karşı değiliz. Bunlar Taliban'ın söyledikleri, vaat ettikleri. Fakat vaatleri hiç de gerçeğe dönmüyor. Esasında kabinelerini oluşturmaya başladılar bile. Pek çok makama atadıkları kişilerden de anlayacağımız üzere aslında dışlayıcılar. Oluşturdukları son dere dışlayıcı bir kabine. Hepsi erkek. Hepsi aynı yaşta ve hepsi de Taliban mensubu. Hepsi aynı kökenden. Ve açıkça dile getirdiler ki kabinede hiçbir kadın olmayacak. Yani Taliban'ın söyledikleri ve yaptıkları arasında çok büyük fark var. Kabil'e gelmeden önce Kandahar'da bir toplantı yaptılar. Üç gün boyunca hükümetin nasıl oluşturulması gerektiğini tartıştılar. O toplantı sadece kendi aralarında yapıldı. Toplantıda onlara derinlik katabilecek kimse yoktu, Taliban'dan başka. Karşıt görüşte olan insanlarıkabul etme kapasiteleri olduğunu düşünmüyorum. Dolayısıyla onlara söz gelimi bir şans vermek kulağa mantıklı gelmiyor ta ki gerçek aksiyonlarını görene dek. Durum bu olursa ben de onlarla çalışmak isterim" açıklamasında bulundu.