Haberler
BBC

Taliban'ın Kabil'i ele geçirmesinden önceki saatlerde neler yaşandı?

Haberler
Güncelleme:
Haberler
Twitter'da Paylaş Facebook'da Paylaş WhatsApp'da Paylaş

Kabil'in Taliban'ın bu kadar çabuk eline geçmesi birçoklarını şaşırttı.

Taliban, iktidardan uzaklaştırıldıktan 20 yıl sonra Afganistan'ın başkenti Kabil'de, kurduğu yeni hükümeti açıkladı.

Eğitim, uluslararası yatırım ve demokratik bir gelecek umuduyla yetişen bir kuşak için bu satırları okumak inanması güç bir durum olmalı.

Afganistan'da bir önceki hükümet nasıl bu kadar hızlı düştü? Taliban'ın, kontrolü ele geçirdikleri ilk büyük kentten Kabil'in kapılarına dayanması yalnızca 10 gün sürdü.

Başkentte durumun farklı olabileceği sanılıyordu. Çoğu gözlemci, Kabil'in müzakere ve anlaşmalar olana kadar Taliban'ın kontörlüne geçmeyeceğine inanıyordu. Her şey 15 Ağustos Pazar günü değişti. Birkaç saat içinde Cumhurbaşkanı Eşref Gani ve üst düzey yöneticiler kaçtı. Afgan ordusundan ve polis birliklerinden geriye kalanlar da üniformalarını değiştirip saklandı.

Batı'nın 20 yıl boyunca desteklediği, trilyonlarca dolarlık askeri fon ve eğitim sağladığı Afgan hükümeti eriyip gitti.

Afganistan'daki dönüşüme içeriden tanıklık edenlere ulaşan BBC News, Afganistan hükümetinin son birkaç kaotik saat içinde nasıl çözündüğünün ayrıntılarına ulaştı.

14 Ağustos, Cumartesi

Üst düzey kaynakların BBC'ye aktardığına göre Afganistan Cumhurbaşkanı Eşref Gani'nin yakın çevresi kaygılı ama sakindi. Başkenti güvenceye alma planı hazırdı ve Genelkurmay Başkanı Heybetullah Alizai'nin yanı sıra ABD ordusunun Afganistan'daki üst düzey yetkilisi Amiral Peter Vasely ile de görüşülmüştü. Planın merkezinde Taliban'ın ilerleyişini şehrin kapılarının dışında tutmayı öngören müzakereler vardı.

Afganistan'ın en büyük vilayeti Helmend'in eski komutanı Sami Sadat, Kabil'de bir güvenlik ekibi kurmakla görevlendirilmişti. Planda, gerekli görülürse savaşmak da vardı ama ideal seçenek olarak Taliban ile barış anlaşması yapmaya çalışmak vardı. Eğer başarısız olunursa o zaman Kabil yönetimi son olarak tahliyeler için en azından zaman kazanmak istiyordu.

Korgeneral Sadat üst düzey ekibiyle görüşürken Taliban ülkenin kuzeydeki en büyük şehri Mezar-ı Şerif'i de ele geçiriyor ve doğu şehri Celalabat'a ilerlemeye başlıyordu. İki şehir de neredeyse hiçbir mücadele olmadan düşüyordu.

Kabil, ayakta kalan son şehirdi.

Eski bir akademisyen ve Uluslararası Para Fonu (IMF) yetkilisi olan Eşref Gani, Eylül 2014'ten bu yana cumhurbaşkanıydı. Afgan hükümetine muhalif olan isimler BBC'ye, Gani'nin son haftalarda ilerleme kaydeden Taliban'ın oluşturduğu tehdidi yeterince hesaplayamadığını söyledi.

Ama şüphesiz aklında eski Cumhurbaşkanı Muhammed Necibullah'ın başına gelenler vardı. Gani aslında neden terk ettiğini anlatırken o tarihi ana atıfta bulunmuştu.

Necibullah, Taliban 1996'da Kabil'i ele geçirdiğinde savaşçılar tarafından sığındığı Birleşmiş Milletler karargahından sürüklenerek çıkarılmış ve işkence görmüştü. Taliban, öldürdüğü Necibullah'ın cesedini Başkanlık Sarayı'nın dışında trafik ışıklarına asmıştı.

15 Ağustos, Pazar sabahı

Gün ağarırken Kabil halkı arasında kaygı hakimdi. Taliban'ın başkentin kapılarına doğru ilerlediği, bankalarda havaalanında kuyruklar oluştuğu haberleri geliyordu. Ama Gani'nin yakın çevresi hala Kabil'in yakın zamanda Taliban'ın kontrolüne geçebileceğine inanmıyordu.

Afganistan'ın tarihi 19. yüzyıla dayanan Başkanlık Sarayı'nda çalışanlar her zaman olduğu gibi o gün de işlerine gitti.

Bu güven, bir önceki gün Eşref Gani'nin üst düzey yardımcılarından Salam Rahimi'nin vardığı anlaşmaya dayanıyor olabilirdi. Gani'ye yakın bir kaynağa göre, Rahimi Taliban'la arka kanallardan gayri resmi müzakereler yürütüyordu ve Taliban'ın şehre güç kullanarak girmeyeceğine dair anlaşmaya varmıştı, karşılığında da Taliban'a geçici bir iktidar paylaşımı anlaşması vadedilmişti.

Bu da yabancı ülke vatandaşlarının, tehdit altındakilerin tahliyeleri için havaalanına ilerleyebilmelerini sağlayacaktı. Böylesi bir durum, birlik hükümet için Katar'da devam etmek olan müzakereler için de zaman kazandıracaktı.

Kabil halkını rahatlatmak için, Gani'nin ekibi Pazar günü bir video yayımladı. Gani, Facebook sayfasında yayımlanan videoda, şehrin güvenliğinin sağlanması için İçişleri Bakanı ve diğer güvenlik yetkilileriyle görüşmeler yaparken görülüyordu. Gani işlemeli ahşap bir masada oturuyor, hoparlörlü telefondan bakanıyla konuşuyordu. Klip, Taliban'la bir anlaşmanın yakın olduğu ve Kabil'de çatışmaların olmayabileceği izlenimi veriyordu.

Ama bu tablo, üst düzey yetkililerinin hepsini rahatlatmaya yetmiyordu. BBC'ye konuşan kaynaklar, Cumhurbaşkanı Gani'nin0 üst düzey yönetici ekibinin üyelerinin tamamına ulaşmakta sıkıntı yaşandığını söyledi.

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Emrullah Salih, Kabil'in yaklaşık 48 km uzağındaki Pençşir Vadisi'ne kaçmıştı, Savunma Bakanı Bismillah Han'a ulaşılamıyordu. Plan çözülmeye başlamıştı.

O sırada, bir grup üst düzey Afgan siyasetçi İslamabad'a kalkan ticari uçağı yakalamak için havaalanının yolunu tutmuştu. Grupta, Meclis Başkanı Mir Rahman Rahmani ve eski Cumhurbaşkanı Yardımcısı Kerim Halili de vardı.

Delegasyonun üyelerinden Tarım Bakanlığı yetkilisi Şakip Şerifi daha sonra medyaya yaptığı açıklamada seyahatlerinin tahliye olduğu iddialarını yalanladı.

"Amacımız Pakistan hükümetini arabuluculuk yapmaya ve Afganistan'da kan dökülmesini önlemeye ikna etmekti" dedi.

Ama Cumhurbaşkanı Gani gitmelerini istemiyordu. Şerifi, "Pakistan ile, onu iktidardan uzaklaştırmak için anlaşma yapacağımızdan korkuyordu. Gitmemize tamamen karşıydı" dedi.

Gözlemciler, Gani'nin Meclis Başkanı'nın gidişine izin vererek halk arasında panik havasının esmesinden de kaygı duyduğunu söylüyor.

Şerifi, delegasyonun diğer üyeleriyle birlikte havaalanına doğru giderlerken şehirde yaşanan paniğe tanıklık ettiklerini anlattı.

"Taliban'ın kapılarda olduğunu duyduk ama şehre bu kadar çabuk girebileceklerini düşünmedik. Önceki gece çok endişeliydi, yanımızda silahlarla uyuduk.

"Bankaların önünde dolarlarını çekmek isteyenler uzun kuyruklar oluşturmuştu, havaalanına girmek isteyenler de kuyruk olmuştu çok trafik vardı."

Trafik o kadar sıkışıktı ki, diğerlerinden ayrı seyahat eden eski Cumhurbaşkanı Yardımcısı Halili yetişebilmek için bir ara arabasından inip havaalanına en az 15 dakika yürüyerek ulaştı.

Havaalanına vardıklarında delegasyon Taliban'ın ilerleyişiyle ilgili bilgileri almaya devam ediyordu.

"Her geçen dakika Taliban'ın şehirde kilit önemdeki noktaları bir bir ele geçirdiği haberlerini alıyorduk. Çok korkutucuydu."

Havaalanının içinde düzeni andıran ne varsa tamamen çökmüştü.

Bir BBC muhabiri, kalan son ticari uçuşlara bilet almak isteyenlerin üst üste yığıldığını anlatıyordu.

Bilet sahibi olanlar iste listelerden çıkarılmış, yerlerini milletvekilleri, şarkıcılar, diğer VIP'ler almıştı.

Kısa bir süre sonra sınır yetkilileri ile havaalanı güvenliğinden sorumlu personel de yok olmaya başladı, görev alanlarını boşalttılar, yolcuları takibi bıraktılar. İnsanlar piste akmaya başladı.

Sonunda delegasyon Pakistan Uluslararası Hava Yolları'nın uçağına binebildi. Ama hava trafik kontrol yönetimi uçağın havalanmasına engel oldu ve yeni talimatlar açıklanana kadar bekletti.

Şerifi o anı şöyle anlattı:

"Taliban'ın havaalanının kontrolünü sağlamasının an meselesi olduğunu düşündük. Uçağa girerlerse kendimizi nasıl savunacağımızı düşünmeye başladık, elimizde ne varsa kullanacaktık. Benim elimde kullanabileceğim en ağır şey olarak laptopumun şarj aleti vardı."

Pazar öğle saatleri

Başkanlık Sarayı'nda da durum giderek kötüleşiyordu. Gani telaşla savunma ve içişleri bakanlığındaki üst düzey yetkililere ulaşmaya çalışıyordu ama başarılı olamıyordu.

BBC'ye konuşan üst düzey bir hükümet yetkilisi, "Bütün hükümet mekanizması çökmüş gibiydi, üst düzey yetkililer dahil herkes gruplara ayrılmıştı. Bu grupların hiçbiri bir diğeri hakkında hiçbir şey bilmiyordu" dedi ve ekledi:

"Devlet başkanlığından bir tür rehberlik bekliyorduk ama gelmedi."

Çevresi de giderek daralan Gani yalnızlaşıyordu. BBC'ye konuşan bazı kaynaklara göre Gani ile birlikte kilit önemdeki kararları alanlar yalnızca ulusal güvenlik danışmanı Hamdullah Mohib ve Genelkurmay Başkanı Fazıl Fazli'ydi.

Mohib, 38 yaşında Batı'da eğitim görmüş, Afganistan'ın ABD Büyükelçiliği görevinde bulunmuş bir isim. Gani'nin belki de en güvendiği yardımcısı.

Herhangi bir askeri veya güvenlik deneyimi olmamasına rağmen Gani onu 2018'de ulusal güvenlik danışmanı yaptı, kritik askeri kararların sorumluluğunu ona verdi.

Başkanlık Sarayı'ndaki kaynaklar BBC'ye, Mohib'in öğle saatlerinde zorla tahliye için bastırdığını söyledi. Bir saat öncesinde de Başkanlık Sarayı dışında ateş sesleri duyulmaya başlamıştı. O sırada orada olanlara göre Gani terk etmeye yanaşmıyordu. Mohib devlet başkanına hayatının tehlikede olduğunu söyledi.

Bir kaynak, "Mohib Gani'ye Taliban'ın gelmekte olduğunu ve onu yakalayıp öldürebileceklerini söyledi. Çok kaygılıydı" dedi.

O sırada Kabil'e derin bir belirsizlik hâkim olmaya başlıyordu.

BBC'ye konuşan bir Kabil sakini şunları anlattı:

"Saat 14:00 gibi ofisteydim, sosyal medya Taliban'ın şehrin içinde çekilen fotoğraflarıyla doluydu. Ofistekiler eşyalarını toplayıp gitmeye hazırlanıyordu. Kimse birbiriyle konuşmadı. Ofisten ayrıldığımda sokaklar hınca hınç doluydu. Dükkanlar kapalıydı. Silah sesleri duydum. Herkesten şüpheleniyordum."

Bazı kaynaklar, Başkanlık Sarayı güvenlik personelinin Gani'nin terk etmesi planına karşı çıktıklarını söyledi. Başkanlık Sarayı'na Gani'yi, karısını ve yardımcılarını almak için üç helikopter gönderildiğinde kalan güvenlik personeli ile binenler arasında itiş kakış, bağrışmalar yaşandı.

Görgü tanıkları, insanlar helikopterlere binerken aşağı çantalar atıldığını gördü. Bu çantaların korumalara ödenmek üzere nakit parayla dolu olduğuna dair haberler çıktı ama bu iddiaları doğrulamak mümkün olmadı. Gani de Birleşik Arap Emirlikleri'nden yaptığı açıklamada ülkeyi yüklü miktarda paralarla terk ettiği iddialarını yalanladı.

Saat 15:30 civarı, Cumhurbaşkanı Gani ve Mohib ile Fazli dahil yakın yardımcıları Başkanlık Sarayı'ndan helikopterlerle ayrıldı.

Özbekistan'da Tirmiz'e oradan da Birleşik Arap Emirlikleri'ne uçtular. Birkaç saat sonra, Taliban'ın zafer ve ama aynı zamanda şaşkınlık ifadesiyle Başkanlık Sarayı masasında çekilen görüntüleri bütün dünyayı sardı. Aynı masada birkaç saat öncesinde ise Cumhurbaşkanı Gani oturuyordu.

Gani'nin sabah telekonferans yaparken yanında duran kitap hala oradaydı ve bırakıldığı sayfa aralığı da duruyordu, açıkça kitaba henüz dokunan olmamıştı. Ama şimdi Taliban artık yeni bir sayfa açıyor.

Havaalanında ise diğer üst düzey hükümet yetkilileri bekliyordu. Gani'nin kaçtığı haber henüz ulaşmamıştı.

"Bakanlar dahil üst düzey onlarca yetkiliyi görebiliyordum, pistin yanında oturmuş bekliyorlardı" dedi bir üstü düzey hükümet yetkilisi. "Herkes birbirine Gani'nin nerede olduğunu soruyordu. Ama hiç kimse nerede olduğunu bilmiyor gibiydi."

İçinde Şerifi ve delegasyonun geri kalanının olduğu Pakistan Havayolları'nın PK6250 sefer sayılı uçak hala terminaldeydi. Yolcular uçağa bineli dört, dört buçuk saat olmuştu. Sivil hava kontrol kulesi sessizdi.

Pilotun bir karar vermesi gerekiyordu.

Havaalanının askeri tarafında Chinook helikopterleri ve ABD'nin diğer askeri uçakları havalanmaya başlamıştı.

Pilot Maksut Bajrani bir anlık kararla onay almadan havalandı. Bu hareketi onu daha sonra Pakistan'da kahraman ilan edecekti. Daha sonraki açıklamasında pilot, pistteki iki askeri uçağı takip ettiğini söyledi.

Şerifi, Afgan delegasyonunun yaşadığı duyguyu şöyle anlattı: "Sonunda havalandığımız için çok mutluyduk, ama aynı zamanda üzgündük çünkü ne zaman geri dönebileceğimizi bilmiyorduk."

Havalandıklarında hala Gani'nin kaçtığını bilmiyorlardı.

Birkaç gün sonra Gani, "insani gerekçeler" nedeniyle kalışına izin verilen Birleşik Arap Emirlikleri'nden Facebook canlı yayını yaptı.

Ülkeyi en ihtiyaç duyulan zamanda terk ettiği için yapılan eleştirilerden açıkça rencide olduğu belliydi ama yaşananların doğru kayda geçmesini istiyordu:

"Kabil'i terk etmek benim kararım değildi. Benim yakın güvenlik ekibimin kararıydı. Kalsaydım çok kan dökülecekti.

"Afganistan'da 25 yıl önce yaşananlar yeniden yaşanacaktı. Afganistan halkının gözleri önünde asılacaktım ve bu da tarihimizin korkunç bir felaketi olurdu."

Taliban'ın Pazar öğleden sonra Kabil'i o kadar çabuk ele geçirmesi bazıları için sürpriz olsa da ülkenin diğer bölgelerinde işaretleri belirmeye başlamıştı.

BBC News, bir güney vilayetinin Taliban'a teslim olmasıyla sonuçlanan bazı yerel müzakerelerde neler yaşandığına dair bilgilere ulaştı.

Zabul vilayetinin Pakistan sınırındaki bir Taliban kaynağı, ABD'nin 2014'te vilayetten çekilmesiyle Afgan ordusunun ekipman desteğini kaybettiğini söyledi.

BBC'ye konuşan Zabul'ün Şinkai bölgesindeki Taliban müzakere ekibinin bir üyesi, "Amerikan güçleri Zabul vilayetine geldiğinde profesyonel kontrol noktaları ve üslere personel yerleştirdiler. Ama gittiklerinde, Afgan ordusu oralara personel aktaramadı ve tedarik sağlayamadı. Taliban da tedarik hattını kesti ve işleyişlerini imkânsız hale getirdi" dedi.

Kırsal bölgelerin çoğunun kontrolünü ele geçiren Taliban savaşçıları, adım adım kontrol noktalarını da aldı, Afgan ordusu güçlerini karargahlarına dönmeye zorladı. Haziran 2021'in ortasına kadar Zabul'deki durum açıkça Taliban'ın lehine işliyordu.

Bir kaynak BBC'ye, "Geleneklerimize göre Jirga (aşiret toplantısı) ile müzakere etmeye karar verdik" dedi.

Müzakereler 15 Haziran'da başladı, iki gün sürdü. Muhlis olarak bilinen yerel Taliban komutanı ve Zabul vilayetinin vali yardımcısı Inayatullah Hotak'ın liderlik ettiği müzakerelere her iki taraftan da onlarca temsilci katıldı. Masada iki ana konu vardı: Afgan ordu birliklerinin güvenliği nasıl sağlanacak ve silahlar Taliban ile yerel kuvvetler arasında nasıl bölünecek.

Ertesi gün anlaşmaya varıldı. İleri gelenler, Afgan ordu kuvvetlerinin ve silahların Taliban'a verilmesini kabul etti, karşılığında Taliban da vilayetin başkenti Kalat'a güvenli geçiş sağladı. Askerlerin her birine 5000 Afgani (yaklaşık 55 ABD doları) ödendi, kişisel koruma için hafif silah verildi ve şehri tahliye etmeleri için yeterli araç sağlandı. Toplamda yüzlerce Afgan ordu personeli Şinkai'yi 16 Haziran'da terk edip Taliban'ın denetiminde Kalat'a geçti.

Bir kaynak, Zabul'deki diğer yerel karargahların da bir bir güvenli geçiş için benzer anlaşmalar yaptığını söyledi.

Birkaç gün sonra Kabil de düştü.

Afganistan'da birçok kişi için 15 Ağustos Pazar günü umut vadeden bir hayattan, umutsuzluğa geçişin dönüm noktası oldu.

Bir Kabil sakini, gece çöktüğünde herkeste artık bir sürü şeyin sonsuza dek değişeceğine dair farkındalık ve kabullenme hissi oluşmaya başladığını söyledi:

"Şimdi dışarısı karanlık ve sessiz. En hüzünlü gece. Kabil nefesini tutmuş halde."

Bu habere BBC Afgan Servisi de katkıda bulundu.

BBC
İstanbul'da katliam: 4 kişiyi öldürüp intihar etti

4 kişiyi öldürüp canına kıydı! İntihar anı kamerada

İstanbul'daki aile katliamında yeni detaylar! Şahıs, kız kardeşi ve eşini de ağır yaralamış

Katliamda her bir detay kan donduran cinsten! Tüm ailesini öldürmeyi kafasına koymuş

19 ilimizde eğitime kar engeli

19 ilimizde eğitime kar engeli

Saadet Partisi'nde yeni genel başkan Mahmut Arıkan

Saadet'te Karamollaoğlu dönemi sona erdi! İşte yeni genel başkan

title