Sudan'da ihlaller derinleşirken krizi bölgeye yayma girişimleri artıyor

Sudan'da ihlaller derinleşirken krizi bölgeye yayma girişimleri artıyor
Haberler
Güncelleme:
Haberler
Twitter'da Paylaş Facebook'da Paylaş WhatsApp'da Paylaş

Sudan'da yaşanan siyasi kriz ve insan hakları ihlalleri her geçen gün derinleşirken, bu durumun bölgeye yayılma girişimleri de artış gösteriyor. Uluslararası toplumun Sudan'daki duruma dikkat çekmesi ve etkin çözüm önerileri sunması bekleniyor.

Sudan hükümeti komşu ülkelere ve bölge devletlerine yönelik açıklamalarını sertleştirirken, BM ajansları ve uluslararası kuruluşların raporları, devlet güçlerine atfedilen yaygın ihlalleri odak noktasına alıyor. Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Yüksek Komiserliği Ofisi'nin 300'den fazla tanıkla yapılan görüşmelere dayanan raporunda, hukuk dışı infazlar, etnik temizlik hedeflemeleri, zorla yerinden etmeler ve sivil yerleşim alanlarında patlayıcı silah kullanımı belgelenmişti.

Birleşmiş Milletler verilerine göre Nisan 2023'te patlak veren savaşın ardından 15 milyondan fazla kişi evlerini terk etmek zorunda kaldı. Özellikle Darfur bölgesinde yaşanan insani yıkım, uydu görüntüleri ve saha raporlarında El Geneina kentinin mahallelerinin ve çevresinin tamamen yok olduğunu ortaya koyuyor.

Dünya daha acil gördüğü başka krizlerle meşgulken Sudan halkı, dehşet verici bir hayat sürerken belirsiz bir gelecekle karşı karşıya. Orta ve Doğu Sudan'da orduya bağlı savaş uçakları, Hartum, Omdurman ve Vad Medani'deki pazarları, okulları ve yerleşim alanlarını hedef alarak sistematik hava saldırıları düzenliyor.

Ciddi İhlal İddiaları

• Tura Katliamı (25 Mart): New York Times'ın 25 Mart'ta yayımladığı habere göre saha kaynakları, Sudan ordusuna ait uçakların Kuzey Darfur'un Tura kasabasındaki kalabalık bir pazarı bombaladığını ve yüzlerce sivilin yaşamını yitirdiğini doğruladı. Yerel insan hakları kuruluşları olayı "potansiyel bir savaş suçu" olarak nitelendirdi. Uydu görüntüleri ve Resilience for Information merkezinin Sudan Witness projesi iş birliğindeki video analizleri, pazarın yaklaşık 10.000 m²'lik bölümünün yangınla tahrip olduğunu gösteriyor.New York Times Görsel Soruşturma ekibinin Aralık 2024'te yayımladığı rapor, ordu birliklerinin Sürat Destek Kuvvetleri'ne destek verdikleri şüphesiyle tutuklu ve sivilleri alenen infaz ettiğine dair görüntüler ortaya koydu. Videolarda üniformalı askerlerin, etnik temizlik söylemleri eşliğinde hedeflenen kişilere ateş ettiği görülüyor; insan hakları uzmanları bu eylemleri "insanlığa karşı suç" olarak tanımlıyor.

Uluslararası Raporlar da Yaşananları Doğruluyor

Human Rights Watch'ın 13 Nisan'daki "Sudan: İki Yıldır Süren Savaşın Ardından – Sivil Koruma, Yardımın Ulaştırılması ve Hesap Verebilirlik" başlıklı raporu, ordunun birçok bölgede sivillere yönelik kapsamlı ihlallerini gözler önüne seriyor. Raporda, rastgele bombardıman, hukuk dışı infazlar ve sivil altyapının tahribi; Hartum, El-Cezîre ve Darfur eyaletlerinde eş zamanlı etnik temizlik kampanyalarıyla iç içe yürütülüyor.

2025 başında El-Cezîre eyaletinde "Sudan Kalkanı" adlı aşırı gruplarla iş birliği içinde düzenlenen saldırılar, Tiba köyünde sivil katliamlarına yol açtı. Aynı dönemde, "darbeci güçlerle işbirliği" suçlamasıyla tutuklanan sivillere yönelik tasfiye ve gözaltı süreçlerinin etnik temele dayandığına dair çok sayıda rapor ve tanıklık var. Ordunun Mart sonunda Hartum'u yeniden kontrol altına alması ise kitlesel infaz dalgasını beraberinde getirdi. BM İnsan Hakları Yüksek Komiseri Volker Türk, "sivillere yönelik yaygın infazlar"dan duyduğu endişeyi dile getirdi. Yerel kaynaklar, çocuk parklarının toplu mezar olarak kullanıldığı ve mahallelerin sistematik yağmalandığı yönünde bilgiler aktarıyor.

Hukuki ve Etik Endişeler

İnsan hakları örgütleri, Sudan ordusunun yanıcı mühimmat ve muhtemel kimyasal silahlar da dahil olmak üzere yasaklı silahları kullandığı endişesini vurguluyor. "Acil Yardım Avukatlar" örgüyü ve "Darfur Mağdurlarını Savunma Merkezi" gibi yerel kuruluşlar, kurbanlarda yanık yaraları ve solunum sıkıntısı biçimindeki hasarları gösteren tanıklıklar derledi; bu durum, soruşturma altındaki yasaklı silah kullanımı iddialarını güçlendiriyor.

Mahkemeye çıkarılmadan yapılan infazlar, sosyal medyada dolaşan videolarda askerlerin tutukluları kalabalık önünde öldürmesi ve ırkçı söylemler kullanmasıyla ortaya konuyor. BM İnsan Hakları Yüksek Komiseri Volker Türk, bu görüntüleri "insanlığa karşı suçların açık göstergesi" olarak niteliyor.

Yardım Engel­leri ve Diplomatik Hamleler

Artan eleştirilere karşı Sudan yönetimi, krizi "dış müdahaleler"e bağlamaya çalışıyor. Mavi Nil, El-Cezîre ve Darfur'a insani yardım konvoylarının girişini engellediği; yardım çalışanlarını gözaltına aldığı ve taciz ettiği uluslararası raporlarla tespit edildi. Afrika Birliği ve bölgesel örgütlerden hâlâ resmi bir tutum gelmemiş olsa da Human Rights Watch ve Amnesty International, Mart ayında tüm tarafları hesap verebilir kılacak tarafsız bir uluslararası soruşturma mekanizmasının kurulması çağrısını yineledi.

Sudan ordusu, krizi dışarıya taşıma amacıyla Mart ayında Birleşik Arap Emirlikleri'ni Uluslararası Adalet Divanı'na taşıdı; Abu Dabi'yi çatışmaya müdahale etmek ve muhalif gruplardan birini desteklemekle suçladı. Ancak 5 Mayıs'ta mahkeme, delil yetersizliği gerekçesiyle davayı reddetti ve dosyadan şattı. Gözlemciler, bu kararı 2021 darbesinden bu yana ülkeyi yöneten askeri otoritenin ağır bir prestij kaybı olarak değerlendiriyor.

Lahey'deki dava çöküşü ve BAE ile yaşanan diplomatik krizin, sadece hukuki bir başarısızlık değil; aynı zamanda kök nedenleri ele almadan krizi dışarıya ihraç etme çabalarının boyutunu da gözler önüne serdiği görüşü hakim.

Kaynak: Haberler.com / Dünya
500
Haberler.com'da yer alan yorumlar, kullanıcıların kişisel görüşlerini yansıtır ve haberler.com'un editöryal politikası ile örtüşmeyebilir. Yorumların hukuki sorumluluğu tamamen yazarlarına aittir.
title