Şövalyemizi Kaybettik
Hürriyet Dış Haberler Servisi'nin Onursal Müdürü, Koruyucusu, "Şövalyesi", Duayen Gazeteci Şevki Adalı'yı (74) Önceki Gün Kaybettik.
Hürriyet Dış Haberler Servisi’nin Onursal Müdürü, koruyucusu, "Şövalyesi", duayen gazeteci Şevki Adalı’yı (74) önceki gün kaybettik.
Şevki Adalı İstanbul Hukuk Fakültesi mezunuydu. Ancak hayatında hukukla hiç ilgilenmemiş ve gazeteciliği seçmişti. Mesleğe Yeni Gazete’de başlayan Adalı, İsmail Cem döneminde Politika Gazetesi’nde çalıştı, daha sonra Cumhuriyet Gazetesi’ne geçti. Cumhuriyet Gazetesi’nin yıllar önce kaybettiğimiz Dış Haberler Müdürü Ergun Balcı ile "efsane bir ikili" oluşturan Şevki Adalı 1978 yılında Hürriyet’e geçti ve 1992’de müdürlüğü Ferai Tınç’a devrederek gazeteden emekli oldu.
Onun hijyenik odasında
Şevki Bey, hijyene çok düşkündü. Odasında Ernet dolu bir çanak dururdu. Mikrobik birileri girer çıkarsa diye. İşte o odada biz, (soldan sağa) Rezzan Hasanbeşeoğlu, Ayşe Ö.Karasu, Şevki Adalı, Ferai Tınç ve Gila Benmayor.
Servisine çiçek gönderen adam
Yıl 1991... 17 Ocak sonrası. Yani ilk Körfez Savaşı’nın, ABD’nin Bağdat’a operasyon başlattığı gecenin sonrası.
Savaşa karşıyız. Duygusal olarak isyankar, bedenen yorgunuz. 24 saat savaşa kilitlenmiş durumdayız. Geceleri eve uğruyor, sabah erkenden soluğu gazetede alıyoruz. Şevki Bey doğal olarak üzülüyor halimize. Ona göre erkekler hoyrat, kadınlar narin ve biz kadınların o savaş hoyratlığı yüzünden hırpalanmasına dayanamıyor.
Çünkü o günlerde Dış Haberler Servisi bir nevi kadınlar servisi. Ferai, Gila, Rezzan, ben. Birkaç erkek de var tabii. Ancak dışarıdan bakanların genel kanısına göre Dış Haberler, bir kadınlar servisi.
Ve Şevki Bey, o kadınların üzerine titriyor, üzülelim yorulalım istemiyor. Akşamları çoçuklarımıza taze anneler olarak dönmemizi istiyor. Mustafa’yı ve Memo’yu, Ada’yı ve Sırma’yı ve Ekin’i de çok seviyor.
Körfez Savaşı sırasında çocuklarımızdan çalınan saatler kahrediyor Şevki Bey’i. Çıkardığımız iş de eksiksiz, saniye atlamıyoruz savaşta.
Bütün diktatörlere kızdığı gibi, Kuveyt’i işgal eden Saddam’a da lanet okuyor: "Ahmak" diyor, "ahmak"...
Harekatın bilmemkaçıncı gününde bir de bakıyoruz, masalarımıza çiçekler geliyor. Şevki Bey göndermiş. Sadece kadınlara, dördümüze. Sevgiyle odasına koşuyoruz. Oda servisin yanı başında, camekanlı. Kucaklaşıyoruz. "Sizin hakkınızı ödeyemem" diyor.
Çiçeklerden bir numune alıp, odasında hep birlikte fotoğraf çektiriyoruz...
***
Şevki Bey benim için "Herşeyi Bilen Adam"dı. İngilizce bir sözcüğün karşılığını Redhouse’da bulamadığım bir gün, cam odaya dayanmış, ona sormuştum da bana "Redhouse’da öyle bir sözcük yok" demişti. Çünkü uzun süren askerliğinde sözlüğü ezberlemişti.
Ferai’nin dediği gibi Dış Haberler bugün çok üzgün, çok kederli. Kolumuz kanadımız kırık...