Sophia Loren: Kadın yönetmenler film setlerinde bağırmıyor, sadece ilham veriyorlar
Dünya sinemasının unutulmaz isimlerinden İtalyan aktris Sophia Loren, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü için BBC'ye verdiği röportajda Netflix'teki favori filmlerinden hayattaki seçimlerine, kadın yönetmen olmanın zorluklarından bir Napolili olarak pizza yapma tutkusuna birçok konuya değindi.
Dünya sinemasının unutulmaz isimlerinden İtalyan aktris Sophia Loren, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü için BBC'ye verdiği röportajda Netflix'teki favori filmlerinden hayattaki seçimlerine, kadın yönetmen olmanın zorluklarından bir Napolili olarak pizza yapma tutkusuna birçok konuya değindi.
Sophia Loren, yabancı dilde Oscar Ödülü alan ilk kadın aktris olmuştu.
1961'de çekilen "Two Women" (İki Kadın), Loren'in hayatını ve kariyerini değiştiren film oldu.
Loren, "Two Women filmini yapmadan önce sahne sanatçısıydım, filmden sonra aktris oldum" diyor.
Oyunculuk becerilerinin ortaya çıkmasını sağladığı için filmin yönetmeni Vittorio de Sica'ya teşekkür eden Loren, "Bana kendime inanmamı ve insanlar kaderimi ne kadar kontrol etmeye çalışırsa çalışsın, kendi gemimin kaptanı olmam gerektiğini öğretti" diye konuşuyor.
Vittorio de Sica da Sophia Loren'e hayranlığını şu sözlerle ifade ediyor:
"Loren farklı yaratılmış, farklı davranan bir kadın. Beni şu ana kadar tanıştığım diğer kadınlardan daha farklı şekilde etkiledi"
Sophia Loren, İki Kadın'dan sonra, Paul Newman ve Cary Grant gibi Hollywood yıldızlarıyla aynı filmlerde oynadı.
1964'te çekilen "Marriage Italian Style" (İtalyan Tarzı Evlilik) filmiyle ikinci kez Oscar'a aday oldu. Kendi ülkesinde de rekor kırarak, En İyi Kadın Oyuncu dahil altı dalda David di Donatello Ödülü kazandı.
Bekar ve hiç evlenmemiş bir annenin çocuğuydı Sophia Loren. 1934'te Napoli'de doğdu. Ailesi yoksuldu.
15 yaşında bir güzellik yarışmasına katılmasıyla hayatı değişti. Yarışmada finale kalan Loren, ilk kez 1950'de film setlerine adım attı.
Çoğu zaman Marilyn Monroe, Elizabeth Taylor ve Ava Gardner gibi parladı. Haksızlığa uğrayan ve ayakları yere basan kadınları canlandırdığı rollerde çok başarılı oldu.
Sophie Loren, "The Life Ahead" filminde, 12 yaşındaki Senegalli göçmen bir çocukla bağ kurmuş bir soykırım mağdurunu oynuyor. Oğlu Edoardo Ponti tarafından yönetilen filmin Netflix'te yayımlanması bekleniyor.
Loren aynı zamanda Netflix'in 8 Mart Dünya Kadınlar Günü için yaptığı ilham veren kadın oyuncuları anlatıldığı "Because She Watched" adlı belgeselde Aca DuVernay, Salma Hayek, Janet Mock, Millie Bobby Brown, Laverne Cox, Cecilia Suarez ile birlikte yer aldı.
85 yaşındaki oyuncunun, en sevdiği yapımlar sorulduğunda, yanıtı 1954 yapımlı "Gold of Naples" filmi ve Netflix'in özel yapımı The Crown oldu.
Loren'in BBC'nin sorularına verdiği yanıtlar şöyle:
The Crown dizisinin, özellikle Kraliçe II. Elizabeth'in sizi etkileyen tarafı nedir?
Öncelikle dizi çok çekici ve ışıltılı bir dünyayı yansıtıyor. İtalya'nın Pozzuoli kentinde yoksulluk içinde doğup, yoksulluk içinde büyüdüğüm için dizideki gösteriş, dönem kıyafetleri ve saraylar hoşuma gidiyor.
Kraliçe II. Elizabeth'in özgüvenini, zorluklarla karşı gösterdiği direnci, savaşmaktan hiç vazgeçmemesini takdir ederek izliyorum. Genel olarak kraliçenin bu özelliklerine sahip olan insanları seviyorum.
Favori filmlerin izden olan " Gold of Naples " da birlikte çalıştığın ız yönetmen Vittorio de Sica ile olan anılarını zı anlat ır mısınız?
Hiç unutmayacağım şeylerden biri bana kameranın arkasından bakışıydı. Bana bakışı o kadar fazla özgüven verdi ki, kendimle ilgili tüm güvensizliğim kayboldu ve tahmin ettiğimden daha fazlasını yapabileceğimi gördüm.
Müthiş yönetmenlerin özellikleri budur. Oyuncuların kendilerine tam anlamıyla güvenmedikleri zamanlarda onlara özgüven aşılarlar.
Filmdeki rolünde pizzacı olarak çalışıyordu nuz . P izza yapmayı film setinde mi öğrendin iz ?
Biz Napolililer pizzayı icat ettik. Pizza yapma yeteneği DNA'ma işlenmiş olduğu için nasıl yapıldığını öğrenmeme gerek kalmadı. DNA'na işlenmiş özellikleri nasıl olsa unutamazsın!
Kariyerin iz boyunca, sadece bir kadın yönetmenle çalıştın ız: Lina Wertmutter. Film setinin kontrol ü bir kadının sorumluluğunda olduğunda neler gözlemle diniz ?
Lina benim büyük kız kardeşim gibi. Birbirimizi seviyoruz ama bazen kavga ediyoruz, sonra barışıyoruz. Her şeyden önce birbirimize karşı büyük bir sevgimiz ve saygımız var. Lina sektörde çığır açmış bir yönetmen.
Kameranın arkasında bir kadının yer alması çok kıymetli. Kadın yönetmenler, sahnedeki tüm inceliklere ve detaylara önem veriyor. Bağırmıyorlar, emir vermiyorlar. Fikirlerini önce danışıp, ilham veriyorlar. Kadın yönetmenlerle çalışmayı seviyorum ve ileride daha fazla kadın yönetmenle çalışmak isterim.
Hollywood'un en iyi filmlerinin yönetmenlerin sadece %10'unun kadın olmasıyla nasıl bir sonuç elde edilebilir?
Ben kariyerime başladığımdan beri film sektörü kadınlar için daha verimli bir yer haline gelse de hala değişmesi gereken bir sürü şey var. Hayalim insanların cinsiyetlerine göre değil, sadece yeteneklerine ve vasıflarına göre değerlendirilmesi olur.
Kadınlara yönetmenlik, senaristlik ve görüntü yönetmenliği konusunda deneyim elde edebilecekleri alanların sağlanması kritik bir konu.
Film setlerinde hali hazırda erkeklerin üstünlüğü olduğu için, kadınlara da sahada eşit oranlarda imkan tanınıp bu döngünün artık kırılması gerekiyor. Herkese eşit imkanlar sağlandıktan sonra, en iyi yönetmen kimse o kazansın!
Son 10 yılda yaptığın ız ilk aksiyon filmi olan " The Life Ahead " yeni bitirdin iz . S izi bu hikayeye çeken faktörler neydi?
Film, Romain Gary'nin soykırım mağduru ve eski bir fahişe olan Madam Rosa'nın hikayesini anlattığı "The Life Before Us" adlı romanından ilham alıyor. Film bir arada olmaktan, hoşgörüden bahsettiği ve modern bir aile tablosunu göz önüne serdiği için zamanlaması daha iyi olamazdı.
Böylesine inanılmaz bir ekiple çalıştığım için gurur duyuyorum. Çok heyecan verici de. İbrahim Gueye (12 yaşındaki rol arkadaşı) "Momo" rolünü canlandırırken takdire şayan bir performans gösteriyor.
Bu film, oğlunuz Edoardo'nun yönetmenliğini zi yaptığı 3. film. Diğer yönetmenlerle çalışmakla oğlunuzla çalışmak arasındaki farkı nasıl açıklarsınız?
Edoardo ile çalışmayı sevmemin sebebi de Sica ile çalışmayı sevmemin sebebi ile aynı: Oğlumun kamera arkasındaki bakışları bana hem güç ve hem de güven veriyor. En iyi performansımı gösterene kadar denemekten vazgeçmiyor. Tüm potansiyelimi bildiği için daha azına ikna olmuyor.
İnsanın kendisini bu kadar iyi tanıyan, telepatik bağ hissettiği birisiyle çalışması büyük bir hediye. Bazen oğlum bana yaklaştığında bile benden ne beklediğini algılıyorum. Bazı zamanlarda ise kendisi yönetmen olarak sahip olduğumu bilmediğim bir özelliğimin bile ortaya çıkmasını sağlıyor.