Sophia Loren, Ingrid Bergman ve John Lennon: Atina'daki sandalet dükkanı nasıl ünlülerin uğrak yeri oldu?

Akropolis'in eteklerinde, bir aile tarafından işletilen sandalet dükkanı dünya çapında ünlü isimlerin uğrak yeri oldu.
Atina'da bugün yüzlerce hediyelik eşya dükkanı açılmadan önce, "Şair Sandaletçi" olarak bilinen biri vardı.
Hem zanaatkâr hem de şair olan Stavros Melissinos, Antik Yunan tarzı deri sandaletleri modern günlük ayakkabılara uyarlayan ilk çağdaş kunduracıydı.
1950'li yılların ortalarında tasarımları Avrupa'yı turlayan jet sosyetenin dikkatini çekmeye başladı.
Sophia Loren, Yunanistan'da Boy on a Dolphin filmini çekerken bir çift sandalet yaptırmak için buraya uğradı.
Ardından İsveçli sinema oyuncusu Ingrid Bergman, 35. Amerika Birleşik Devletleri Başkanı John F. Kennedy'nin eşi Jacqueline Kennedy Onassis ve Beatles grubunun üyelerinden John Lennon geldi.
Lennon, Atina'daki bu mütevazı atölyeyi, satın alabilecekleri bir ada ararken keşfetti.
Stavros, aslında babası ve amcası tarafından 1920'de açılan bu dükkânı devralarak, orayı sanat, edebiyat ve yaratıcı deri işçiliğinin buluşma noktası haline getirdi.
Ben de "Melissinos Art – Şair Sandaletçi" atölyesinde otururken, bu kapıdan geçmiş nice ünlü ismi düşünmeden edemiyorum.
2000'li yılların başında Stavros emekli olup dükkânı oğlu Pantelis'e devretti.
O da tıpkı babası gibi sanatçı bir ruh; aynı zamanda bir oyun yazarı ve sanatçı.
Burası hem bir stüdyo hem de bir sahne gibi. Ünlü ziyaretçilere ait hatıralar her yerde: Sağımda Sarah Jessica Parker'ın imzalı fotoğrafı, solumda Pantelis'in Bob Saget ile çekilmiş bir pozu, önümdeyse "Maria Callas" ve "Jeremy Irons" gibi isimler taşıyan sandalet modellerinin yer aldığı bir katalog.
Pantelis, ABD'nin Güney Carolina eyaletinden gelen bir kadına özel ölçüde "Spartan" sandalet dikerken, köpeği Poy-Poy, el boyaması soyut bir sehpanın yanındaki antika koltukta kıvrılmış uyuyor.
Müşteriler sadece sandalet almak için değil, çok daha özgün bir Yunan deneyimi yaşamak için bu dükkâna geliyor.
Sandaletler, Yunanistan'da tarih boyunca statü ve zanaatkârlığın simgesi olagelmiş.
"Sandalet" kelimesi Yunanca "sandálion"dan türemiş. Hermes gibi mitolojik figürlerde, kanatlı sandaletlere rastlıyoruz.
Antik Yunan'da filozoflardan oyunculara, savaşçılardan halktan insanlara kadar pek çok kişi deri ve meşe mantarından yapılmış sandaletler giyiyordu.
Bu sandaletler hem kullanışlı hem de şık olmalarıyla biliniyordu. Üstelik stilleri kişinin cinsiyetine, yaşına ve toplumdaki yerine göre farklılık gösteriyordu.
Stavros, sandaletleri sadece tiyatro sahnelerinde değil, günlük yaşamda da giyilebilecek şekilde üretmeye başladığında, atölyesi henüz sosyal medya bile yokken dünya çapında tanınmaya başladı.
"O zamanlar her şey kulaktan kulağa yayılırdı," diyor Pantelis.
Mikonos, Aristotle Onassis'in, eşi Jackie'nin ve Elizabeth Taylor ile Maria Callas gibi ünlü dostlarının sık sık ziyaret etmesiyle popülerleşmişti.
"Bu ikonların sandaletlerimizi giymesi, bizim küçük dükkânımıza uluslararası ilgi getiren bir dalga etkisi yarattı."
'Onlar benim imzamı almalıydı'
Dükkânın en efsanevi anlarından biri, 1967 yılında The Beatles üyelerinin uğradığı gündü.
"Ağabeyim o zaman 13 yaşındaydı ve tesadüfen dükkândaydı. Onları görünce kalp krizi geçirecek gibi olmuştu," diyor Pantelis.
"Daha sonra babama neden imzalarını almadığını sordum. 'Onlar benim imzamı almalıydı,' dedi. Bu cevap, onun sessiz özgüvenini çok güzel özetler."
Stavros, dükkânı sadece sandalet yapmak için değil, aynı zamanda yazdığı şiirleri paylaşmak için de kullanıyordu.
Bu sanatsal yaklaşım, mekânı eşsiz kılıyor ve yıllar içinde birçok taklitçinin ortaya çıkmasına rağmen orijinal deneyimi tekrarlanamaz hale getiriyordu.
Stavros bugün 90'lı yaşlarında.
Ancak dükkânın cazibesi hâlâ ilk günkü gibi.
Geçtiğimiz yıllarda Pantelis, Biden ailesi için sandalet yapmış.
"Başta kim olduklarını fark etmedim," diyor.
"Ashley Biden kendini tanıttığında jeton düştü. Meğer atölyenin etrafı sessizce Gizli Servis tarafından çevrilmiş."
Yılın herhangi bir gününde bu atölyede birkaç kişi sırada bekliyor olabilir. Her biri Pantelis'in el yapımı sandaletlerinden birine sahip olmayı umuyor.
Antik Yunan mitolojisinden ve modern sanattan ilham alan Pantelis, sandaletleri Girit'ten getirilen, bitkisel tabaklanmış derilerle yapıyor.
Örneğin çift bantlı, sade Socrates ve Diogenes modelleri… Bu doğal renkli deri, zamanla koyu kahverengiye dönüşüyor; bu süreci bebek yağı ya da vazelinle hızlandırmak da mümkün.
Her bir çift yaklaşık 30 dakikada hazırlanıyor ama yoğunluğa göre bekleme süresi uzayabiliyor.
Kız kardeşin rakip dükkanı
Pantelis, atölyenin havasını "kendiliğinden başlayan küçük bir parti" olarak tanımlıyor; özellikle de Mayıs'tan Ekim'e kadar süren turizm sezonunda.
Ancak çok uzak olmayan başka bir atölyede de aynı soyadına sahip bir zanaatkâr var.
Pantelis, orijinal dükkânı devralırken, kız kardeşi Olgianna kendi yolunu çizdi ve 2004 yılında "Olgianna Melissinos Sandals" markasını kurdu.
Olgianna, "Bu mirası kendi kurallarımla devam ettirmek istedim," diyor.
Babası ona bu işi resmi olarak öğretmemiş olsa da, yazları dükkânda çalışırken tekniklerini gözlemleyerek öğrenmiş.
"Bir gün ellerime baktım ve babamın elleriyle bir koreografi yapıyormuş gibiydim," diyor.
"Ama bir noktadan sonra kendi koreografinizi yaratıyorsunuz."
Olgianna'nın doğallığı ve konfor ile zarafeti ön planda tutan yaklaşımı ona sadık bir müşteri kitlesi kazandırmış.
Hatta bazıları Atina'ya iner inmez ilk olarak onun dükkanına uğruyor. Klasik doğal renklerin yanı sıra, canlı ya da metalik renkli deri sandalet seçenekleri sunuyor.
Onu en çok motive eden şey, insanlara kendilerini iyi hissettirmek.
Açık ayakkabı giymekten hoşlanmayan 50'li yaşlarında bir kadına özel tasarladığı bir çift sandalet sonrası yaşadığı anıyı şöyle anlatıyor:
"Kadın dükkâna ağlayarak geldi ve 'Hayatımda ilk kez 3 km yürüdüm ve kendimi zarif hissettim' dedi. Ben de çok duygulandım."
Olgianna'ya göre sandalet yapmak kadar insanlarla kurulan bağ da çok önemli.
"İnsanlar bu deneyimi, konuşmayı hatırlıyor."
Atina'nın tasarımcıları
İşte bu insani bağ, günümüzde daha fazla gezginin sıradan turistik eşyalar yerine el emeği ürünlere yönelmesinin nedenlerinden biri. Expedia'nın 2025 seyahat trendleri raporuna göre, gezginlerin neredeyse yarısı artık yalnızca yerel olarak üretilebilen özel ürünlere öncelik veriyor.
Withlocals adlı rehberlik platformunda alışveriş turları düzenleyen Atinalı rehber Agathi Kefala, " Atina'daki tasarım sahnesinin ne kadar canlı ve yaratıcı olduğunu insanlar görünce şaşırıyor," diyor
"Zanaatkârlığın gururla yapıldığını hissediyorsunuz. Konuklar süreci izleyebiliyor, hikâyeleri dinleyebiliyor ve üreticiyle bağ kurabiliyor."
Arkadaşlarından ve ailesinden sürekli alışveriş önerisi istekleri alınca, Kefala da bu konuda bir fırsat görmüş.
Bugün gezginleri el yapımı seramikler, deri ürünler, keten giysiler, zeytinyağı, bal ve organik cilt bakım ürünleri satan dükkanlara götürüyor. 2018'de bu turları başlattığından beri, el sanatlarına olan ilginin arttığını gözlemlemiş.
Yine de bu geleneklerin devamı garanti değil.
"Eskiden bize kauçuk ve diğer malzemeleri sağlayan fabrikaların çoğu kapandı ya da kapanmak üzere," diyor Pantelis.
Yerli malzeme bulmak gitgide zorlaşsa da, bu binlerce yıllık geleneğin sonu henüz gelmiş değil.
Olgianna da bu mirasın geleceğe taşınacağından umutlu. Efsanelerle yoğrulmuş bir şehirde, Melissinos soyadı hâlâ bir anlam taşıyor.
Ve bir hikâyesi olan bir hatıra arayan gezginler için bu Atina sandaletleri, adeta giyilebilir bir şiir niteliğinde.
Ziyaret Bilgileri:
