Ruslar, Ukrayna'da ikinci yılına giren savaş hakkında ne düşünüyor?
Anketlere göre Rusların çoğu savaşı desteklemiyorsa dahi kesinlikle karşı da çıkmıyor.
Rusya'nın Ukrayna'yı işgalinin başlangıcından önceki birkaç hafta boyunca, yedi yıldır BBC ofisinde çalıştığım Moskova'nın merkezindeki Zamoskvoreçiye bölgesinde saatlerce yürürdüm.
Şehrin bozulmamış ve huzurlu bu kısmı, benim için Rusya'nın bugününü ve geçmişini bir arada barındırıyor.
Yüzyıllardır Moskovalılar bu bölgede ev ve işyerleri inşa ederek sakince hayatlarını sürdürüyor, ülkenin yönetimini ve gidişatını ise ülke liderlerlerine bırakıyor.
Zamoskvoreçiye'nin çevresinde Moskva nehri, bir tarafında Kremlin, diğer tarafında ise Stalin döneminde yapılmış heybetli apartmanlar ve 21. yüzyıl gökdelenleri duruyor.
19. yüzyıldan kalma kiliseler ve aristokrat malikanelerlerinin bulunduğu dar sokaklardan oluşan labirent ise geçmişi yansıtıyor.
Geçen yıl Şubat'ta, Ukrayna'nın ikinci büyük kenti Harkov'da doğmuş ve şimdi Moskova'da yaşayan bir arkadaşım beni aradığında Moskova'daydım.
"Putin gerçekten Ukrayna'ya karşı savaş başlatacak mı?' diye sordu.
İkimiz de buna inanmak istemedik.
Ancak etrafım Rusya'nın çoğu zaman şiddetli geçmişinin hatıralarıyla çevriliyken, savaşın artık kaçınılmaz olduğunu hissediyordum.
Günlük yürüyüşlerimle aslında tamamen değişen bir dünyaya ve ülkeye veda ediyordum.
Ben ve BBC Rusça Servisi'ndeki meslektaşlarım dahil yüz binlerce kişi işgalin ardından Rusya'dan ayrıldı.
Ancak Rusya'da kalan çoğunluk için, özellikle büyük şehirlerde hayat çok da değişmedi.
Zamoskvoreçiye'de mağazaların, kafelerin, dükkanların ve bankaların çoğu hala açık.
Alışveriş yapanlar artan fiyatlardan şikayet ediyor. Ancak bazı ithal ürünlerin yerini yerel alternatifler almaya başladı.
Kitapçılarda da halen çok sayıda kitap bulmak mümkün ancak "uygun olmadığı" düşünülen kitaplar poşetlenmiş olarak satılıyor.
Araç paylaşım uygulamaları ve servisleri de işlemeye devam ediyor ama araçların büyük kısmı Çin yapımı.
Uluslararası yaptırımlar Rusya'yı 1990'larda yaşanan ekonomik çöküşün eşiğine getirmedi.
Ancak İrlanda'nın Belfast kentinde yaşayan Rus akademisyen Aleksandr Titov, Rusya'nın kriz halinde olduğunu gözlemliyor.
Bu yavaş yavaş devam eden bir kriz. Ama daha yakın baktığınızda emarelerini her yerde görebiliyorsunuz.
Ukrayna sınırına yakın ve savaşın sürdüğü Harkov’a sadece 80 km mesafede olan Belgorod’da yerli halk cepheye doğru yol alan askeri kamyon konvoylarının gürültüsüne alışmış durumda.
Rusya’nın, çok sayıda yakın ve ahbaplarının olduğu şehri bombalamalarından rahatsız olsalar bile, bunu göstermemeye çalışıyorlar.
Arkadaşlarımdan biri yerel belediyeler tarafından düzenlenen renkli sokak festivallerine katılımın gayet iyi olduğunu söyledi.
Ama yereldeki doktorlar, savaşta yaralananları tedavi etmekten bıktıkları için toplu olarak işlerini bırakıyor.
Sınırın diğer tarafına yönelik bombardımanın günlük bir rutin haline geldiği küçük sınır kasabası Şebekino'da ise bölge sakinleri kızgın bir şekilde kendilerini terk edilmiş hissediyor.
St. Petersburg’u ziyaret eden yerli bir aile, kendi hayatları alt üst olmuşken, burada hayatın normal akışında sürdüğünü gördüğünde, şaşkınlık yaşadı.
Estonya ve Letonya sınırlarına yakın Piskov'da ise atmosfer kasvetli. Herkesin savaşın kendileriyle hiçbir ilgisi yokmuş gibi davrandığını duydum.
Kiev’in çeperlerinde yer alan Buça’da savaş suçu işlemekle suçlanan 76’ncı Hava Saldırı Tümeni, artık burada konumlanıyor.
Ukrayna’da ölen askerlerin gömüldüğü mezarlıkla şehir arasına bir otobüs seferi de konuldu. Birileri, bir köprü altına büyük kırmızı harflerle “BARIŞ” yazmış.
Bir arkadaşım, Finlandiya sınırındaki Petrozavodsk şehrine giden trende oyun oynayan genç bir gruba rastlamış.
O sırada Donetsk şehrinden bahsedilmiş. Şehir şu anda Rusya’da mı yoksa Ukrayna’da mı? Hiç kimsenin bir fikri yok. Oysaki şehir, devletleri tarafından işgal edilmiş, daha sonra da yasa dışı bir şekilde ilhak edilmişti.
Savaş hakkında ne düşünüyorlar? Bunun onlarla bir ilgisi yok.
Petrozavodsk ise tatsız geçmişine dönmüş görünüyor. Raflar boş. Yabancı markalar yok ve fiyatlar çok yüksek.
Ruslar Ukrayna'da kendi adlarına yapılan vahşeti gerçekten destekliyor mu, yoksa hayatta kalmak için yokmuş gibi mi davranıyorlar?
Geçici izlenim ve diyaloglardan doğrudan bir sonuç çıkarmak kolay değil. Bununla ilgili anket çalışmaları yapanlar ve sosyologlar bazı çalışmalar yapıp, ölçmeye çalıştı. Ancak Rusya’da bilgi edinme ve konuşma özgürlüğü yok. Dolayısıyla insanların dürüst bir şekilde cevap verdiklerini söylemek de imkansız.
Anketlere göre Rusların çoğu savaşı desteklemiyorsa dahi kesinlikle karşı da çıkmıyor.
Bu sonuçlar ülke dışında yaşayan Ruslar arasında öfkeye neden oldu. Ben dahil, Rusya hakkında araştırma yapan ve haber yazan birçok kişi, halkın küçük bir kısmının savaşı aktif olarak desteklediğine ve başka küçük bir kısmının da aktif olarak karşı çıktığını düşünüyor..
Sıradan Rusların pek çoğu ise kendisini ortada bir yerde konumlandırıyor. Seçmedikleri, anlamadıkları bir durumu anlamlandırmaya çalışıyor ve değiştirmek için kendilerini güçsüz hissediyor.
Savaşı durdurabilirler miydi? Eğer daha fazla insan özgürlükleri için ayağa kalksaydı ve Batı ve Ukrayna'dan geldiği belirtilen uydurma tehditlerle ilgili devlet televizyonunun propagandasına karşı çıksaydı, evet.
Rusların büyük kısmı siyasetten uzak durmayı ve Kremlin'in onlar adına karar vermesine izin vermeyi seçti.
Ancak etliye sütlüye bulaşmamak, rahatsız edici ahlaki tavizler vermek anlamına geliyor.
Rusların artık, askerlerin okullara girip kendi çocuklarına savaşın iyi bir şey olduğunu söylemelerinin normal olduğunu kabul etmeleri gerek.
Din insanlarının savaşı desteklemeleri ve barış için dua etmeyi bırakmaları da artık normal.
Seyahat etme özgürlüklerinin ellerinden alınmaları, bir dünya vatandaşı olmamaları da önemli değil.
Eskiden okudukları bağımsız haber sitelerinin Kremlin tarafından engellenmesi normal.
İnfazlarda kullanıldığı kameralara yansıyan balyozun, artık Rus iktidarının simgesi olması, hatta milletvekilleri tarafından Twitter’da paylaşılması da normal.
İsterseniz gazeteci, isterseniz politikacı olun, savaş hakkında ne düşündüğünüzü söylediğiniz için yıllarca hapse girmeniz de normalin bir parçası.
Rusların neden protesto gösterilerinde bulunmadığını anket sonuçları değil de, Rusya tarihi daha iyi açıklıyor.
Devlet Başkanı Vladimir Putin’in iktidara geldiği günden beri Rusya’yı yeniden kurmak istemesi, ülkesinin pozisyonunu yeniden şekillendirip dünyanın saygı göstereceği bir şekle getirmek istemesi bir sır değil.
Konuşmalarında ve kaleme aldığı makalelerde Putin, Rusya'nın hem Doğu'nun hem de Batı'nın bir parçası olarak dünyada eşsiz bir yere sahip olduğuna olan inancını açıkça ortaya koyuyor. Rusya’nın kendi gelenekleri, kendi dini ve işleri yoluna koymak için kendi yöntemleri var ve saygı görmek istiyorlar.
Bu mesaj yüzyıllar boyunca yankı buldu. Hiçbir karşı düşünceye ya da değişim beklentisine ise tahammül yok. Putin’in favori sporu judoda rakibin nefesini kesmek gibi aynen.
Putin’in söz konusu vizyonunu bir bedeli var. Ruslar bunu özgürlükleriyle; Ukraynalılar ise yaşamlarıyla ödedi.
Rusya, bazı facia ve yıkımların ardından açıldı ve gelişti.
1989’daki Afganistan’da yaşanan hezimetten sonra Gorbaçov dönemi başladı. Japonya’ya karşı 1905’te kaybetmek, anayasa reformunu; 1856'daki Kırım Savaşındaki yenilgi de toprak ağalarının emrindeki kölelerin kurtuluşunu getirdi.
Anket şirketleri tarafından yapılan çalışmalarda ortaya çıkan sonuçlardan biri de çok sayıda Rus vatandaşının savaşın sona erdirilmesi için barış görüşmelerini destekliyor olması. Ama bunun Ukrayna’nın bağımsızlığı için ne tür garantiler getireceği net değil.
Er ya da geç bunun bir şekilde yanıtlanması gerekecek ve Ruslar da ülkelerinin yaptıklarıyla yüzleşmek zorunda kalacak.