Haberler
Lübnan Başbakanı'ndan ateşkes sonrası kritik çağrı: Derhal uygulayın

Lübnan Başbakanı'ndan ateşkes sonrası kritik çağrı: Derhal uygulayın

Netanyahu'dan ateşkes sonrası ilk açıklama: Hizbullah anlaşmayı bozarsa onları vururuz

Netanyahu'dan ateşkes sonrası ilk açıklama: Hizbullah anlaşmayı bozarsa onları vururuz

BAE'de öldürülen İsrailli hahamın katilleri Türkiye'de yakalandı

BAE'de öldürülen İsrailli hahamın katilleri Türkiye'de yakalandı

Rusya bir kez daha ABD füzeleriyle vuruldu, Savunma Bakanlığı 'Yanıt verilecek' dedi

ABD füzeleriyle bir kez daha vurulan Rusya'dan dünyayı korkutan açıklama

BBC

Roman ve Sinti Soykırımının 76. yıldönümü: Amsterdamlı Romanlar Auschwitz'e gönderilmekten nasıl...

Haberler
Güncelleme:
Haberler
Twitter'da Paylaş Facebook'da Paylaş WhatsApp'da Paylaş

1944'te her yaş ve cinsiyetten 4 bin 300 Roman ve Sinti'nin Auschwitz'de gaz odasına gönderildiği 2 Ağustos günü, Roman ve Sinti Soykırımını Anma Günü olarak kabul ediliyor.

Öldürülmek üzere Auschwitz - Birkenau kampına gönderilirken, vagonun kapı aralığından dışarıda yürüyen bir köpeğe bakarken görüntülenen 9 yaşındaki başörtülü kız, 2. Dünya Savaşı'nda faşist Nazi rejiminin gerçekleştirdiği soykırımın, en önemli simgelerinden biri oldu.

O kız çocuğu, 16 Mayıs 1944 tarihinde Hollanda'da tutuklanan 244 Roman'dan biriydi.

Ülkenin güneyinde bulunan Limburg eyaletindeki Butchen köyünde doğan Settella Steinbach, Eindhoven'de tutuklandıktan sonra, Hollanda'daki Westerbork kampına götürüldü.

Orada bitlenmemesi için Settela'nın saçları traş edildi. 19 Mayıs 1944'te Westerbork'tan trenle Auschwitz - Birkenau'ya gönderilirken Yahudi mahkum Rudolf Breslauer tarafından çekilen ve soykırım ikonuna dönüşen fotoğraftaki başörtüsünün nedeni buydu.

Bundan tam 76 yıl önce bugün, 2 Mayıs 1944'te, Avrupa'nın çeşitli ülkelerinden getirilen binlerce Roman ve Sinti, Auschwitz'te dünyanın en kanlı soykırımlarından birine hedef oldular.

Kampta Macaristan'dan sürülen Yahudilere yer açmak isteyen Naziler, 2 Mayıs 1944 günü, aralarında 9 yaşındaki Settela'nın da olduğu 4 bin 300 Roman be Sinti'yi gaz odalarına gönderdiler.

Babası dışında, Settela'nın tüm ailesi orada öldürüldü.

Ancak Settela'nın Amsterdam'da yaşayan 22 akrabası, "insaflı" bir polis memurunun çabaları sonucu, son anda Westerbork kampına giden trene binmekten kurtuldu.

Hollanda'da, 2. Dünya Savaşı öncesi yaklaşık 4 bin 500 Roman ve Sinti yaşıyordu. İşgalci Nazi güçlerinin 16 Mayıs 1944'te bütün Sinti ve Romanlar'ın tutuklanması çağrısı üzerine, Hollanda'nın çeşitli bölgelerinde 578 kişi gözaltına alındı.

Bunlardan bir kısmı, başka ülke pasaportu taşıdıkları gerekçesiyle serbest bırakıldı.

244 Roman ve Sinti, Nazilere teslim edildi.

Amsterdam'da restoranlarda müzik yaparak ve pazarcılık yaparak geçimini sağlayan 40 kadar Roman ve Sinti yaşıyordu.

Bunlardan, Settela'nın büyük amcası ve büyükannesinin de aralarında bulunduğu 22 kişi tutuklandı.

Steinbach ve Rosenberg ailelerine mensup 22 Roman ve Sinti, Nazilerin kontrolündeki Amsterdam merkez karakoluna götürüldü.

20 Mayıs'ta kalkacak trenle Westerbork'a oradan da Auschwitz'e götürülmeyi bekleyen Roman ve Sinti ailelerin yardımına Amsterdamlı polis memuru Jaap Knol yetişti.

Amsterdam'daki tutuklamaları araştıran tarihçi Angelique van der Pol'un, AT5 kanalına yaptığı açıklamaya göre Jaap Knol, 1919-1920 sezonunda Ajax A takımında oynamış ve 1928 Olimpiyatları'nda cirit atma dalında Hollanda'yı temsil etmiş bir sporcuydu.

Aralarında 9 aylık bebeklerin de bulunduğu 22 Sinti ve Roman'nın ölüme gönderilmesine gönlü razı olmayan polis memuru Jaap Knol, trene binmeden az bir süre önce, bu insanların Amsterdam gece hayatı için vazgeçilmez kişiler olduğunu söyledi.

Çünkü o dönemde Rembrandtplein (Rembrandt Meydanı) çevresindeki restoran ve eğlence yerlerinde Roman müzikleri çok revaçtaydı.

İşgalci Nazi yöneticiler de, bu restoranların devamlı müşterileri arasındaydı.

Jaap Knol'un ısrarı üzerine, Nazi komutan, Sinti ve Romanlar'dan müzisyen olduklarını kanıtlamalarını istedi.

Ölümle yaşam arasındaki ince çizgide, beklemedikleri bir öneriyle karşılaşan Sinti ve Romanlar, bir anda karakolu konser salonuna çevirdi.

Karakoldaki cümbüş nedeniyle, Amsterdam'dan 20 Mayıs 1944 günü sabah 08: 30'da kalkan tren, 22 kişilik Roman ve Sinti grubunu almadan gitti.

Bir daha tren kalkmayacağını bilen polis memuru Jaap Knol, 22 kişilik grubu, dışarıda güvende olmayacakları gerekçesiyle, bir süre daha karakolda kasten gözaltında tuttu.

Ortalık sakinleşince Knol onlara, "Bıyık ve favorilerinizi tıraş edin, saçlarınızı sarıya boyayın ve artık hiçbir şey konuşmayın" diyerek serbest bıraktı.

Böylece, Amsterdam'da gözaltına alınan 22 Roman ve Sinti, tarihin en acımasız soykırımdan sağ çıkmayı başardı.

Ancak geriye kalan yaklaşık 500 bin Roman ve Sinti, bu kadar şanslı değildi. Nazilerin "ırksal doktrini" kapsamında, "saldırgan, anti sosyal ve saldırgan davranışlara genetik yatkınlığı bulunduğu" gerekçesiyle, 16 Aralık 1942'de Roman ve Sintiler'in toplama kamplarına gönderilmesi kararlaştırıldı.

Roman ve Sinti çocukları Auschwitz kampında, Nazilerin en kötü şöhretli isimlerinden biri olan Dr. Josef Mengele tarafından kobay olarak kullanıldı. Kamplarda, sol kollarına "Z" ve anti sosyalliği simgeleyen siyah bir üçgen çizildi.

Alman makamlarına göre, 2. Dünya Savaşı boyunca Avrupa'da yaklaşık 500 bin Roman ve Sinti can verdi.

1944'te her yaş ve cinsiyetten 4 bin 300 Roman ve Sinti'nin Auschwitz'de gaz odasına gönderildiği 2 Ağustos günü, 2015'te Avrupa Parlamentosu tarafından Roman ve Sinti Soykırımını Anma Günü olarak kabul edildi.

BBC
title