Haberler
İsrail ile Lübnan arasındaki ateşkes için saat veren Biden'dan dikkat çeken Türkiye açıklaması

İsrail-Lübnan ateşkesi için saat veren Biden'dan dikkat çeken Türkiye açıklaması

Lübnan Başbakanı'ndan ateşkes sonrası kritik çağrı: Derhal uygulayın

Lübnan Başbakanı'ndan ateşkes sonrası kritik çağrı: Derhal uygulayın

Netanyahu ateşkesin ardında yatan sebebi açıkladı: İran tehdidine odaklanmak

Netanyahu ateşkesin ardında yatan sebebi açıkladı

BAE'de öldürülen İsrailli hahamın katilleri Türkiye'de yakalandı

BAE'de öldürülen İsrailli hahamın katilleri Türkiye'de yakalandı

Nilgün Köse'den Yeni Roman

Nilgün Köse'den Yeni Roman
Haberler
Haberler
Twitter'da Paylaş Facebook'da Paylaş WhatsApp'da Paylaş

Nilgün Köse'nin Kökten Dinciliği İşlediği Yeni Romanı Piyasaya Sürüldü.

Tizia Nilgün Köse'nin hem Hristiyan hem de Müslüman kökten dinciliği ve Alman toplumundaki gizli ayrımcılığı işlediği Granatapfelsplitter (Nar Parçacıkları) Bremen'deki Sujet Yayınevi tarafından piyasaya sürüldü.

Münih'te yaşayan siyasal bilimci ve gazeteci Tizia Nilgün Köse'nin romanı ?Granatapfelsplitter? (Nar Parçacıkları) piyasaya çıktı.

Bremen'deki Sujet Yayınevi (www.sujet-verlag.de) tarafından piyasa sürülen 276 sayfalık kitapta Almanya'da doğup, büyüyen, topluma uyum sağlamış bir felsefe öğretmeni Türk kökenli kadının birden, toplumda halen kabul görmediğini hissetmesi üzerine girdiği kimlik bunalımı ve bunun radikal kökten dinciliğe kadar varan sonuçları sürekleyici ve heyecanlı bir şekilde anlatılıyor.

ÜNİVERSİTEDE ÜÇ BÖLÜM OKUDU

Küçük yaşta Almanya'ya gelen ve Hamburg Üniversitesi'nde siyasal bilimler, Alman Dili ve Edebiyatı ve bilgi-işlem uzmanlığı okuduktan Münih'e taşınan ve burada Süddeutsche Zeitung, Welt Kompakt gazetelerine çalışan Köse, ?Almanya'da Türkler ve Müslümanlar üzerine bazı basma kalıp düşünceler beni çok kızdırıyor. Kendime sürekli insanların neden böyle klişelere ihtiyaç duyduklarını sordum. Örneğin ben birisine adımı söylediğimde hemen 'aileniz sizi de zorla evlendirecek mi?' gibi absürd sorularla karşılaştığım oldu. Bu anlarda bu insanlara neden bana Thomas Mann veya Albert Camus üzerine ne düşündüğümü sormuyorlar diye çok düşündüm. Neden bana benimle alakası olmayan sorular soruyorlardı? Bu düşünceler beni Alman toplumundaki Türk kadın tiplemesine, daha doğrusu ön yargılara hiç uymayan kadın kahramanı yaratma fikrine itti. Bunu da kitaptaki Şaziye tiplemesiyle yaptım? dedi.

?İSTENİLMEDİĞİNİ HİSSEDİNCE BUNALIMA GİRİYOR?

Köse, kitabının kahramanı Şeziye'nin Batı değerlerini benimsemiş laik bir Müslüman kadının öyküsü olduğunu belirterek, ?Ama çok iyi eğitim almış ve uyum sağlamış olmasına rağmen yaşadığı bir olay kendisine toplumda halen 'yabancı' gözüyle görüldüğü hissini veriyor. Benim anlatmak istediğim ?kültürler çatışması? sorununun sadece ?iyi-kötü, siyah-beyaz? kalıplarına uymadığıdır. Aslında ana konu ?gerçek nedir?? sorusu. Dinin insanlar tarafından istismar, manipüle edilmesi. Şaziye özgür ama felsefeyle içice yaşayan bir kadın. Toplumun kadınlara yüklediği rolü reddeden kendi düşüncelerine göre yaşayan ama aynı zamanda toplumdaki değer yargılarını, sahte gerçekleri sorgulayan bir kadın? dedi. Kitabın hen kitapevinden veya internetteki kitap sitelerinden temin edilebileceğini söyleyen Köse, Almanya'nın çeşitli kentlerinde okuma akşamları da yapılacağını belirtti.

?300 YIL AVRUPA TÜRKLERE HAYRANDI?

Romanında 300 yıl öncesiyle bağlantı kuran ve o dönemdeki Avrupa'daki Türk hayranlığını bugünki Türklere bakış açısıyla kıyaslayan Köse, ?ki Avrupa ?Bu kitabın temel kurgusunun bir parçası. Hem Türk kökenlilerin, hem de Almanların dikkatini bu ülkede bir dönem Türklerin, Osmanlıların çok değer gördüğü bir döneme çekmek istedim. 1980li yılların sonlarında duvarlara ?Türken raus? yazanlar, 300 yıl önce Avrupa'da Türk kültürünün çok gündemde olduğunu, modada, sanatta Avrupa saraylarının Osmanlı'yı kopyalamaya çalıştığını bilmiyorlar. Biz de unuttuk. Bu nedenle romanıma tarihten bir yaprak ekledim. 300 yıl önce Türk hayranlığının en zirve yaptığı, Türklerin büyük ilgi ve saygı gördüğü Almanya'da Saksonya Kont'u Friedrich August düzenlediği soylular için düzenlediği ?Türk Günlerini? de romana işledim. Alman toplumundaki Türklere bugünki bakış açısıyla, 300 yıl önceki bakış açısı arasında paralellik. Bir nevi okuyucuya tarihi bir ayna veriyorum. O dönemlerde Osmanlı Avrupa'nın gıptayla baktığı, modasını, sanatını, kültürünü kopyalayama çalıştığı bir ülkeydi. Yani bugün Almanya'daki Türk kökenlilerin hasretini çektiği saygı bir dönem bizim dilimize, kültürümüze karşı fazlasıyla vardı. Bu paralellik romanı ilginç bir ivme kazandırıyor? dedi.

Kaynak: Demirören Haber Ajansı / Dünya
title