İsrailli yerleşimci şiddeti Batı Şeria'da yıkıma neden oluyor: "Filistinlilerin olmadığı bir toprak istiyorlar"
BBC’nin kıdemli editörü Jeremy Bowen, işgal altındaki Batı Şeria'daki üç günlük seyahatinde Filistinliler ile İsrailli yerleşimciler arasındaki gerginliği araştırdı.
Batı Şeria'nın güneyinde El Halil kentine bağlı küçük bir Filistin köyü olan Kirbet Zanuta'da evlerin çoğu gibi okul da yerle bir edilmişti. Birkaç gün önce gittiğimizde yerde hala buldozerin izleri görülüyordu.
Yakındaki Yahudi yerleşimlerinde yaşayan silahlı ve saldırgan yerleşimcilerin sürekli baskı ve tehditlerine dayanamadıkları için yaklaşık 200 Filistinli köyü terk ettiği için köy boştu. Hem uluslararası hukuka hem de İsrail yasalarına göre bu yerleşimler yasa dışı.
BBC ekibine Nadav Weiman eşlik ediyor. İsrail ordusunda eski özel kuvvetler askeri olan Nadav şimdi Breaking the Silence (Sessizliği Kırmak) adlı sivil toplum kuruluşunda görev yapıyor.
İsrail'in Filistin topraklarını işgaline karşı kampanya yürüten eski askerlerden oluşan bir grup bu.
Nadav, Yahudi yerleşimcilerin bir kez daha polis ve orduyla birlikte yasaları çiğnediğine inanıyor.
"Filistin köylerini yakıp yıkıyorlar, Filistinli çiftçileri dövüyor, zeytinlerini çalıyorlar; Batı Şeria'daki Filistinlilere karşı üçüncü bir cephe, bir doğu cephesi açmaya çalışıyorlar. Neden? Çünkü Filistinlilerin olmadığı bir toprak istiyorlar."
İki İsrail askeri ne yaptığımıza bakmak için geldi. İçlerinden biri, BBC ekibinin İsrailli bir üyesini hainlikle suçladı, Filistinlileri ziyaret ettiği için. Bizi videoya çektiler. Ama köyde olup bitenlerle ilgilenmiyorlardı.
Köyün yıkılmasını soruşturup soruşturmadıklarını polise sorduk. Eposta ile yanıt verdiler, soruşturma için şikayet almayı beklediklerini söylediler.
Aslında Zanuta'daki Filistinlilerin avukatları İsrail Yüksek Mahkemesi'ne dilekçe vermişti.
İşgal altındaki Batı Şeria'daki üç günlük seyahatimde Filistinliler, 7 Ekim'den bu yana Yahudi yerleşimcilerin daha fazla silahlandıklarını ve daha fazla saldırganlaştıklarını dile getirdi.
Müttefiklerinden İsrail'e baskı
Saldırılar öyle arttı ki ABD ve İngiltere dahil olmak üzere İsrail'in en yakın müttefikleri, yerleşimcilerin şiddetini kınadı ve suçluların yargılanmasını talep etti.
Yerleşimciler nadiren mahkemeye çıkarılıyor ve çıktıklarında da genellikle hafif cezalar alıyor.
Silahlandırılan yerleşimciler İsrail hükümetinden de destek alıyor.
Bunların başında ulusal güvenlik bakanı Itamar Ben Gvir ve Batı Şeria'da güvenlikten de sorumlu olan maliye bakanı Bezalel Smotrich geliyor.
Smotrich yerleşimcilere 100 milyon dolardan fazla para ayırdı.
Yerleşimci saldırılarına bir örnek, Bedevi bir aileden genç bir Filistinli olan Muntassar Mhilat tarafından çekilen bir videoda belgelendi.
Ailesinin evi yaklaşık 20 silahlı Yahudi saldırgan tarafından işgal edilen Muntassar olayı şöyle anlatıyordu:
"Amcama ateş ediyordu, ben de oraya koştum ve onunla yüzleştim. Karşılıklı itiştik ve kafa kafaya vermiş bağırıyorduk. Ben de onu filme alıyordum. Sonra yaklaşık 20 yerleşimci geldi."
"Koyunlarımızı çaldılar"
Videoda bir yerleşimcinin M-16 tüfeğini doldurduğu ve aileye doğrulttuğu görülüyor.
Oradaki kadınlardan biri olan Umm Omar, bir aylık bebeğiyle ölmek üzere olduklarını düşünmüş.
"Evimize saldırdılar, koyunlarımızı çaldılar, çocuklarımı ve beni silahla tehdit ettiler. Sonra bana ve kocamın kız kardeşine vurdular. Bizi katledeceklerini sandım."
Kimse öldürülmedi. Aile, yerleşimcilerin kendilerini keçilerini çalmakla suçladıklarını söyledi. Silah doğrultan adam polis ceketi giymişti.
Filistinliler, yerleşimcilerin 7 Ekim'den bu yana güvenlik güçlerine yedek asker olarak alındıklarını söylüyor ve devletin verdiği üniforma ve otomatik silahlarla edindikleri güç ve pozisyonu kötüye kullandıklarından şikayet ediyor.
Filistinlilere yönelik ekonomik ve psikolojik taciz de söz konusu.
El Halil'in güneyinde Filistinli çiftçiler eşekle çift sürüyor çünkü Yahudi yerleşimciler traktörlerini kullanmaları halinde çalmakla ya da kırmakla tehdit ediyor.
Zeytin hasadına izin verilmiyor
Batı Şeria'nın kuzeyinde de, Nablus yakınlarındaki Burin köyünde çiftçilik yapan Ahmed Tirawi, yerleşimcilerin zeytin toplamalarına izin vermediğini söylüyor.
"Zeytin toplamaya çıksam hayatımı riske atmış olurum. Yerleşimciler buradaki çiftçilere saldırıyor; bir kurşunla beni öldürürler."
Zeytin sezonu her zaman gergin bir dönem olmuş, ama bu kez "korkunç" diyor.
"Sadece öfke değil, kendimi aşağılanmış hissediyorum. Kendimi tek bir yerleşimciden koruyacak gücüm yok. Bu kadar yalnız olmak ve kendini koruyamamak büyük bir aşağılanma. Tek çözüm uluslararası hukuk, iki devlet ve insanları İsrail işgalinden korumak."
Nablus yakınlarındaki Havat Gilad yerleşiminin lideri Yehuda Simon, Filistinlilere saldırmakla suçlanan yerleşimcileri temsil eden bir avukat ve yaşadığı yere yakın bir bölgede Filistinli çiftçilerin zeytinlerini toplamalarının engellendiğini söylediğimde başıyla onayladı.
"Ordu, zeytin toplamaya gelen Filistinlilerin 7 Ekim'deki gibi bir saldırı gerçekleştirmek için bilgi topladıklarını düşünüyor."
Yerleşimcilerin Filistinlilere saldırdığına dair haberleri reddediyor.
Filistinlileri öldürenler olduğuna dair bir şey duymadığını belirten Simon, "İngilizlerin, ABD'nin ve diğer ülkelerin İsrail'in dostu olduğuna inanmıyorum. Joe Biden bile Yahudilere karşı. Yahudileri sevmiyor" diye ekliyor.
Simon Araplar için de, "Burada bizimle kalabilirler ama bizi öldürmeye kalkışamazlar" diyor.
Araplar ve Yahudiler 100 yılı aşkın bir süredir bu toprak parçası için savaşıyor. Gazze'deki savaş sadece Batı Şeria'da da şiddeti artırmakla kalmadı; savaşın nasıl ve ne zaman sona ereceği, bir sonraki neslin bu bitmek bilmeyen çatışmadan kaçıp kaçamayacağını da etkileyecek.
Evlerini terk etmeye zorlanan ailelerin görüntüsü Filistinliler için 1948'in anılarını canlandırıyor.
İsrail devleti kurulduğunda 700 binden fazla Filistinli ya kaçmış ya da silah zoruyla evlerinden kovulmuştu.
İsrail mülklerine el koydu ve evlerine dönmelerine izin vermedi.
Filistinliler 1948'de yaşananları "Nakba" (Felaket) olarak adlandırıyor.
Filistinliler açısından, yerleşimcilerin uyguladığı şiddet ve evlerini kaybetmeleri, en büyük korkularını doğruluyor: İsrail hükümeti içindeki etkili güçler ve yerleşimciler kendilerinin gitmesini istiyor ve bunu gerçekleştirmek için Gazze'deki savaşı kullanıyorlar.