Hollanda'da sağ ve aşırı sağ partiler, başbakanlık için Dick Schoof'u seçti
Hollanda'da sağ ve aşırı sağ partiler, 6 ay süren pazarlıklar sonrası başbakanlık koltuğu için bir isim üzerinde anlaştı. Koalisyon hükümetine Dick Schoof liderlik edecek. Hükümeti oluşturan dört partinin başbakan olması konusunda üzerinde anlaştığı Schoof, Hollanda'da güvenlik ve sığınma konularındaki en etkin isimlerden birisi oldu.
Hollanda'da sağ ve aşırı sağ partiler, 6 ay süren pazarlıklar sonrası başbakanlık koltuğu için bir isim üzerinde anlaştı. Koalisyon hükümetine Dick Schoof liderlik edecek.
Hükümeti oluşturan dört partinin başbakan olması konusunda üzerinde anlaştığı Schoof, Hollanda'da güvenlik ve sığınma konularındaki en etkin isimlerden birisi oldu.
Hollanda İstihbarat Teşkilatı ve Ulusal Terörle Mücadele Koordinatörlüğü yapmış biri olan Dick Schoof, 2000 yılında hazırlanan Yabancılar Yasası'nın da mimarlarındandı.
Hollanda'nın "müstakbel başbakanı" Schoof, bu kararın pek çok kişi gibi kendisi için de sürpriz olduğunu söyledi.
Hollanda seçiminin galibi Wilders neden başbakan olmadı?
Hollanda, Mark Rutte başbakanlığındaki hükümetin, göç politikası tartışması nedeniyle düşmesinden bu yana geçici hükümetle yönetiliyor.
Geçen Ekim ayında yapılan erken genel seçimde, aşırı sağcı Özgürlük Partisi büyük bir başarı elde etti.
Hükümeti kurma görevi Geert Wilders liderliğindeki PVV'ye verildi.
Partinin tek başına hükümet kurma şansı bulunmadığı için Wilders, meclisteki üç sağ parti ile koalisyon arayışına girdi.
Dilan Yeşilgöz liderliğindeki liberal sağ parti ile iki sağ parti daha Wilders ile hükümet ortağı olmak için anlaştı.
Yaklaşık 6 ay süren koalisyon pazarlıkları, Wilders ile ilgili, "hukukun üstünlüğüne saygılı olma konusundaki kaygılar" nedeniyle zaman zaman sekteye uğradı.
Seçim öncesi ve sonrası, "İslamlaşma ile mücadelenin önceliği olmadığını" açıklayan Wilders, bu konuda olası koalisyon ortaklarından bazılarını ikna etmekte zaman zaman zorlandı.
PVV lideri Wilders, "güçlü sağ hükümet" seçeneğinin gündemden düşmemesi için başbakanlık koltuğundan feragat edeceğini açıkladı.
Wilders'in ardından diğer koalisyon görüşmesi yaptığı sağ partilerin liderleri de, hükümete katılmama kararı aldı.
Schoof'un ismi nasıl gündeme geldi?
Bugüne kadarki en katı sığınma ve göç planını programına alan sağcı hükümet için dışarıdan bir ismin başbakan olarak atanması kararlaştırıldı.
Wilders'in önerisi üzerine bu görev için, koalisyon pazarlıklarında tarafsız arabuluculuk yapan eski İşçi Partili bakan Ronald Plasterk'in adı gündeme geldi.
Ancak "sosyal demokratların sağında yer alan" eski bakan, şirketi ile patent yolsuzluğu iddiaları üzerine itibar kaybına uğradı. Bu nedenle Plasterk'in başbakanlık yolu kapandı.
Yeni dönemde "daha fazla güvenlik ve daha az göçmen" vaadinde bulunan sağ partiler, Wilders'in önerisiyle başbakanlık için, bu konularda en yetkin isimlerden biri olan Güvenlik ve Adalet Bakanlığı Genel Sekreteri Dick Schoof üzerinde anlaşmaya vardı.
Schoof, 2000 yılında hazırlanan Yabancılar Yasası'nın mimarlarından biriydi.
67 yaşındaki isim, Hollanda İstihbarat Teşkilatı (AIVD) direktörlüğü görevini de yaptu.
Dick Schoof, yaklaşık dört yıldır Güvenlik ve Adalet Bakanlığı'nın en üst bürokratı olarak görev yapıyordu.
Hükümet ne zaman kurulacak?
Koalisyon ortakları tarafından resmen başbakan adayı olarak duyurulan Schoof, hükümet ortağı partilerin liderleriyle birlikte yeni bakanlar kurulunu belirleyecek.
Yeni hükümet üyelerinin mümkün olduğunca parlamento dışı isimlerden oluşması hedefleniyor.
Yeni bakan ve bakan yardımcılarının belirlenmesinin 26 Haziran'a kadar tamamlanması ve Temmuz ayı başında hükümetin kurularak iş başı yapması bekleniyor.
Schoof koalisyon anlaşmasını "iddialı" olarak değerlendirerek, hükümet programını incelemeyi sabırsızlıkla beklediğini ve tüm Hollanda halkının başbakanı olmak istediğini söyledi.
Dick Schoof, Wilders'in kendisini başbakan gibi hissettiğini ve iplerin kendisinde olduğu izlenimi verdiği yolundaki bir soruya, "Tek bir başbakan var, o da benim" karşılığını verdi.
Sağcı hükümet neleri hedefliyor?
Aşırı sağın ilk kez yer alması nedeniyle bugüne kadarki en sağcı hükümet olarak adlandırılan yeni koalisyonun programı, Hollanda'ya yönelik hem sığınma hem de iş göçünü büyük ölçüde azaltmayı öngörüyor.
Sağcı koalisyon, aşırı talep durumunda belediyeleri sığınmacı kabul etmeye zorlayan dağıtım yasasını yürürlükten kaldıracak. Aile birleşimi ve Hollanda vatandaşlığı zorlaştırılacak.
Yeni hükümet, daha önce kabul edilen ve çiftçilerin yoğun tepkisiyle karşılaşan katı azot politikalarını da yumuşatacak.
Güvenlik politikalarına daha fazla kaynak aktarılacak.
Muhalefet tarafından, "zengin sağın hükümeti" olarak adlandırılan yeni koalisyon, asgari ücreti artırmayacak ve işsizlik maaşı süresini kısaltılacak.
Hollanda Planlama Teşkilatı'na göre, çalışanların gelir ve emeğinden elde edilen vergiler artırılacak
Yabancı yatırımcı ve büyük şirketlerin, kâr ve sermaye üzerindeki vergileri azaltılacak.
Schoof'un başbakan olarak önerilmesine muhalefet ne tepki veriyor?
Yakın zamana kadar sosyal demokrat eğilimli İşçi Partisi ( PvdA) üyesi olan Schoof, "çok sadık ve kendini adamış bir bürokrat" olarak tanımlanıyor.
Ancak daha sonra aşırı sağ partilere geçen birçok ismin de PvdA üyesi olduğuna işaret eden Yeşil Sol - İşçi Partisi ittifakı lideri Frans Timmermans, kamu yayıncısı NOS'a, "Artık kendisi Wilders'in adayı" dedi.
Sosyalist Parti, isimden çok uygulanacak katı koalisyon anlaşmasının içeriğine dikkati çekiyor.
Aşırı sağcı Demokrasi Forumu Partisi, Schoof’un başbakan adaylığı için, "Hollanda Wilders'e oy verdi ve elimizde yıllardır insanları gözetleyen eski bir PvdA yetkilisi var" yorumunu yapıyor.
Türkiye ve Fas kökenli göçmenlerin desteklediği Denk Partisi ise, istihbarat ve terörle mücadele ile ilgili görevleri sonrasında "Müslümanları bir müttefik olarak değil, potansiyel bir tehlike olarak gördüğü" için Schoof'a karşı çıkıyor.
Dick Schoof'un başında olduğu dönemde, NCTV'nin sosyal medyada sahte hesaplar aracılığıyla yüzlerce siyasetçi, dini lideri ve aktivisti takip ettiğinin ortaya çıkması, tartışmalara neden olmuştu.
Schoof, başbakan adayı olarak açıklandığı basın toplantısında bu konudaki bir soru üzerine, olayın Meclis'te kapsamlı bir şekilde tartışıldığını ve kapandığını söyledi.