FT: Erdoğan Köşeye Sıkışsa da Türkiye'nin En Güçlü Şahsiyeti
Ses kayıtları ile ilgili değerlendirme yapan Financial Times, "Köşeye sıkışmış olsa da Erdoğan hala Türkiye'nin en güçlü şahsiyetidir." dedi.
Türkiye'de 17 Aralık'tan itibaren olup bitenler ile son çıkan tapelere ilişkin yurt dışında yapılan bazı değerlendirmelerde bulunan Financial Times, "Köşeye sıkışmış olsa da Erdoğan hala Türkiye'nin en güçlü şahsiyetidir. Laik muhalefetteki karşıtları ise pigmeler. Ancak yurt içinde ve yurt dışında itibarı, onarılmaz biçimde lekelendi." dedi.
"SORUNLARIN KAYNAĞI" ELEŞTİRİSİ
Erdoğan için "şimdi Türkiye'nin sorunlarının kaynağı" eleştirisini yapan Financial Times gazetesinin tanınmış köşe yazarlarından David Gardner, Başbakan Erdoğan için "soyut komplolara sert vurmayı sürdürürse eğer, ülkeye olan güveninin çökebilir" sözlerini kullandığı yorumunda Erdoğan'ın Türkiye'nin hala en güçlü şahsiyet olsa da "yurt içinde ve yurt dışında itibarının, onarılmaz biçimde lekelendiğini" iddia ediyor.
"KÖŞEYE SIKIŞMIŞ OLSA DA HALA TÜRKİYE'NİN EN GÜÇLÜ ŞAHSİYETİ ANCAK..."
David Gardner, "kuşağının en doğuştan politikacılardan biri" olarak nitelediği Erdoğan'ın oğlu Bilal ile bir görüşmesine ait olduğu iddia edilen ses kaydı için düşmanlarınca montaj yapılan bir "kaset" olduğunu söylediğine dikkat çekerek Erdoğan'ın "dijital çağ ile uyum sağlamada zorluk çektiği"ni öne sürüyor. "Ancak o zor durumdadır ve Türkiye de öyle" değerlendirmesini yapan Gardner, yolsuzluk soruşturmasının ardından polis ve yargıdaki görev almaları ve dört bakanın hükümetten ayrılmasını anımsattıktan sonra "Köşeye sıkışmış olsa da Erdoğan hala Türkiye'nin en güçlü şahsiyetidir. Laik muhalefetteki karşıtları ise pigmeler. Ancak yurt içinde ve yurt dışında itibarı, onarılmaz biçimde lekelendi" savını dile getiriyor.
BU NOKTAYA NASIL GELİNDİ?
"Bu noktaya nasıl gelindi? sorusuna "Sayın Erdoğan, fazla uzun bir süre iktidarda" yanıtını veren Gardner, AK Parti döneminde eski "elitleri bir kenara atma tarzının Türkiye'nin kurumlarının zayıflığını ortaya koyduğunu, hukuk üstünlüğünü sorgulanmasına neden olduğunu" düşünüyor.
David Gardner "Hükümet, bir dizi barok komplo davalarında generalleri ve Kemalist müttefiklerini ezmek amacıyla hukuku kullanmak ve gerekli olduğunda istismar etmek için Gülenci savcı ve yargıçlarla ile ittifaklar kurdu. Ancak ordunun etkisiz hale getirilmesinden sonra Sayın Erdoğan, Gülencilerin Türkiye'nin kurumlarını ele geçirme hırslarına sınırlamalara koymaya başladığında bu koç başlı kütük bir bumeranga dönüştü" savlarını öne sürüyor. "Paradoksal olarak Sayın Erdoğan, tamamlanmamış olsa da gerçek ve AB katılımı olasılığının lokomotifi olduğu bir anayasal devrimini yönetti" diyen Gardner, Almanya ve Fransa gibi AB üyelerinin Türkiye'nin üyeliğine karşı tavır almaları üzerine Avrupa'nın Türkiye'de bir "reform motoru" olmaktan çıktığını savunuyor. FT'nin köşe yazarı, AB'nin dışarıda tutmak istediği bir ülkede internet ve HSYK yasalarına yönelik Brüksel kayaklı eleştirileri için "aciz" nitelemesini yapıyor ve Erdoğan'ın tepki olarak "Bu bir istiklal savaşı" yönündeki sözlerine dikkat çekiyor.
"AK P İSTANBUL'U KAYBEDERSE SONUN BAŞLANGICI OLABİLİR"
Mart yerel seçimlerine de değinen Gardner, Mustafa Sarıgül'ün adaylığına işaret ederek AK Parti'nin İstanbul yarışını kaybetmesi durumunda "bunun sonun başlangıcı"na vurgu yapabileceği iddiasında da bulunduğu yazısında şu yorumu da yapıyor: "Ancak hiç kimse, seçimlerde (Erdoğan'a) zarar vermezse bile işler yine kötüye gidebilir. Sayın Erdoğan, şirketler, okullar, gazeteler, mahkemeler ve karanlık odalardaki soyut komploları sert vurmayı sürdürürse eğer kısa vadeli sermaye girişlerine kırılgan olan Türkiye'e güven çökebilir."