Haberler
Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan teğmenlerle ilgili dikkat çeken sözler

Erdoğan'dan "Neden diploma verdin?" eleştirilerine yanıt

Lübnanlılar ateşkes sonrası evlerine dönmeye başladı

İmzaların atıldığını duyan yüz binlerce kişi yollara düştü

Uyarılar art arda geldi: 50-60 yılın en soğuk zamanları yaşanacak

Bu kış bambaşka olacak! Uyarılar art arda geldi

'Yenidoğan Çetesi' davasında tutuksuz sanık hemşireye Mahkeme Başkanı'ndan tepki

Bebek katili çetenin davasında Mahkeme Başkanı'nın sabrının taştığı an

BBC

Fransa Bilinmeyen Denizlere Açılıyor

Haberler
Haberler
Twitter'da Paylaş Facebook'da Paylaş WhatsApp'da Paylaş

Fransa'da merkez sağ ve merkez solun erken havlu attığı seçim yarışıyla birlikte yeni bir dönem başlıyor.

Fransa siyaseti bugüne kadar hiç gitmediği sularda yol almaya hazırlanıyor. Gerekçesi ise Marine Le Pen'in cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ikinci turuna kalması değil.

Yeni dönemin başlangıcını simgeleyen isim, ülkenin bir sonraki Cumhurbaşkanı olmasına kesin gözüyle bakılan Emmanuel Macron.

Sadece birkaç ay öncesine kadar, 39 yaşındaki bu genç siyasetçi için Elize Sarayı'nın ne kadar uzak bir hayal olduğunu hatırlamakta fayda var.

Macron, hamisi Cumhurbaşkanı François Hollande'a sırtını dönerek kendi siyasi 'hareketini' başlatmıştı.

Hiç seçim tecrübesi yoktu. Parti desteği almıyordu. Cumhuriyetçilerin, Sosyalistlerin hatta Ulusal Cephe'nin elindeki teşkilata benzer bir yapısı dahi yoktu.

Ama zamanın ruhunu iyi okumayı başardı ve umudunu yitirmemiş ama bıkkın düşmüş gençler arasında büyük destek gördü.

Gençliği, mitinglerdeki enerjisi, karizması ve hitabet yeteneğiyle Fransa siyasi tarihine geçecek bir darbe gerçekleştirdi.

Ama elbette Macron'un şansı da oldukça yaver gitti.

Ana akım iki partinin ön seçimlerinden her iki siyasi hareketin de uç noktalarından isimler galip çıkmıştı: Merkez solda Benoit Hamon, merkez sağda ise François Fillon.

Bu tablo siyasi yelpazenin merkezinde devasa bir boşluğa neden oldu.

Fillon'un seçim kampanyası daha ayağa kalkmadan yolsuzluk iddialarıyla çakılınca Macron'un işi de kolaylaştı.

İlk tur seçimlerinin en ağır yenilgisini şüphesiz Fillon yaşadı. Artık partisi, Fillon ismini bir leke olarak görüyor.

Her ne kadar Macron ilk turun tartışmasız en büyük galibi ve büyük olasılıkla ülkenin bir sonraki Cumhurbaşkanı olacak gibi gözükse de Fransa'nın fazlasıyla kutuplaşmış bir ülke olduğu unutulmamalı.

İki turlu seçim sistemi geliştirilirken merkez sağ ve merkez solun ilk turda yaklaşık yüzde 30'ar oy alması, ikinci turda da kendilerine yakın partilerin tabanlarının desteğiyle yola devam etmeleri düşünülmüştü.

Ancak bu kez ilk turda dört güçlü aday vardı. Her birinin de birbirinden çok farklı vizyonları bulunuyordu.

Dört güçlü adayın oyları yüzde 20'nin etrafında dolaştı ve birbirine çok yakındı.

Her ne kadar Macron, büyük bir iş başarmış olsa da henüz sadece bir azınlığın lideri.

7 Mayıs'ta seçimin ikinci turuyla birlikte çoğunluğun lideri olması büyük ihtimal.

Marine Le Pen çetin bir kampanya süreci yürütecektir. Oylarını da artırması ciddi bir olasılık.

Ancak seçimi kazandığını düşünmek oldukça zor. Cumhurbaşkanı Macron ne yapacak?

İşte bilinmeyen denizler de tam bu noktada başlıyor.

Herhangi bir siyasi partiye bağlı olmayan Macron Parlamento desteğini nasıl sağlayacak?

Parlamento desteği olmadan Fransız cumhurbaşkanlarını alışık olduğu yönetim biçimini devam ettirmesi güç.

Macron sistemin kendi mantığının üstün geleceğini, Fransa'nın Parlamento seçiminde kendi siyasi hareketi 'En Marche' (Yürüyüş) adaylarını meclise göndereceğini söylüyor.

Ancak bu tez kanıtlanmaya muhtaç vaziyette.

Merkez partileri, özellikle de merkez sağ intikam almak için elinden geleni yapacaktır.

Parlamento'da çoğunluğa sahip olamayan bir Macron, seçim programını hayata geçirebilmek için her bir maddeyi tek tek meclisle müzakere etmek durumunda kalabilir.

Böyle bir tabloda çok daha farklı bir beşinci cumhuriyetle karşı karşıya kalabiliriz.

BBC
title