Ezidiler bu kez Kürtler arası çelişkiler ve dış müdahalelerin kurbanı
Irak'ta Ezidiler, 3 Ağustos 2014'de IŞİD istilası karşısında Şengal'i (Sincar) savunmasız bırakan Peşmergelerin açtığı yara ile, dağa sığınan insanlara kalkan olan PKK'nin kazıdığı iz arasında yeni bir sınav veriyor.
Irak'ta Ezidiler, 3 Ağustos 2014'de IŞİD istilası karşısında Şengal'i (Sincar) savunmasız bırakan Peşmergelerin açtığı yara ile, dağa sığınan insanlara kalkan olan Pkk'nin kazıdığı iz arasında yeni bir sınav veriyor.
Şengal'e merkezi güçlerin konuşlandırılması yönünde 9 Ekim'de Bağdat ile Erbil arasında varılan anlaşmayla birlikte bölgeyi kontrol etmeye çalışan güçler arasında restleşmeler yeniden alevlendi.
Ezidiler arasında Kürdistan Demokrat Partisi'ni (KDP) kendilerini IŞİD'nin insafına terk etmekle suçlayanlar, bu anlaşmayı 73'üncü katliam fermanının tamamlanması olarak görüyor.
Ezidiler, Kürt tarafında anlaşmanın mimarı olarak Kürdistan Bölgesel Yönetimi'ni (KBY) değil doğrudan Kürdistan Demokrat Partisini (KDP) görüyor.
BM Irak Özel Temsilcisi Jeanine Hennis-Plasschaert'ın gözetiminde imzalanan anlaşmaya ABD, Britanya ve Almanya destek vermiş, Türkiye de memnun kalmıştı.
Anlaşmaya karşı çıkan Ezidi temsilcilerin Bağdat'ta yaptığı görüşmelerden netice çıkmazken, Irak hükümeti mutabakat gereği geçen hafta Şengal'e 6 bin asker sevk etti.
Musul Valisi Necim Cuburi'ye göre bu güçler Şengal'in batısında Suriye-Irak sınırını korumak üzere konuşlandı.
Anlaşmanın diğer koşullarına göre yerelde oluşturulacak 2 bin 500 kişilik polis gücü merkeze yerleştirilecek; Erbil ile Bağdat'ın üzerinde uzlaşacağı bağımsız bir kaymakam atanacak; oluşturulacak bir komite yerel idareyi gözden geçirecek.
Nihayetinde Şengal'in güvenliğinden merkeze bağlı federal güçler ve istihbarat sorumlu olacak.
Anlaşmanın en önemli hedefi PKK ile bağlantılı yapılar ile Haşdi Şabi güçlerinin bölgeden uzaklaştırılması.
İdari olarak normalde Ninova Vilayeti'ne (Musul) bağlı olan Şengal, anayasanın 140. maddesine göre statüsü belirlenmesi gereken ihtilaflı bölgelerde biri.
Bölge 2003'te Saddam rejimi yıkılırken Peşmerge'nin denetimine girmişti.
Ezidilerin öz savunma ve öz yönetim denemeleri
Musul'da ordunun dağılmasıyla yaşanan çöküşe paralel olarak, 3 Ağustos 2014'de IŞİD istilası karşısında 7-8 bin civarında Peşmerge direnmeden çekildi.
Buna karşın PKK'nin askeri kanadı HPG (Halk Savunma Güçleri), Şengal Dağı'nda savunma hattı kurdu, Suriye tarafında da Halk Savunma Birlikleri (YPG) devreye girdi ve böylece kaçan insanlara bir koridor açıldı.
Peşmergelerin bir kısmı da bu koridordan Suriye'ye geçip Semelka üzerinden Irak Kürdistan'ına dönmüştü.
Bu gelişmeler KDP'nin itibarını yerle yeksan ederken, 1993'ten beri bölgede kendine yer açmaya çalışan PKK'nin Ezidiler arasındaki konumunu güçlendirdi.
IŞİD'e karşı Ezidiler PKK'nin desteğiyle Şengal Direniş Birlikleri (YBŞ) ve Şengal Kadın Birlikleri'ni (YJŞ) kurdu.
Bu çizgideki Ezidiler ayrıca Rojava'daki özerkliğe benzer Şengal Demokratik Özerk Meclisi'ni ilan etti.
Şengal Dağı'nda Kürt savaşçı Dewreşe Evdi'nin adını taşıyan askeri akademi, altı aylık eğitim devriyelerinde 30 ile 80 kişi arasında katılımcıyla YBŞ-YJŞ saflarına savaşçı yetiştiriyor.
Bu eğitimi alanların sayısının 1.700-2.000 arasında olduğu tahmin ediliyor.
Eğitim kadrosunda PKK saflarından gelen Ezidilerin yanı sıra, geçmişte Irak ordusu ve Peşmerge içinde bulunmuş Ezidiler de var.
Bu yapı ayrıca Ezidi Özgürlük ve Demokrasi Partisi adıyla siyasi bir kanat oluşturdu.
Alternatif Ezidi gücü olarak Haydar Şeşo da kendi aşiretinden üyelerle Ezidhan Savunma Gücü'nü kurdu.
Şeşo siyasi kanatta Ezidi Demokrat Partisi'ni de kurdu. Ortalama 500-600 savaşçıyı bir araya getiren Şeso önceleri Kürdistan Yurtseverler Birliği (KYB) Merkez Komitesi'nde yer alıyordu.
KDP ise yitirdiği itibarını geri alabilmek için bütün olanaklarıyla Ezidi şeyhleri, mirleri ve eski Peşmergeleri yakın planda tutarken, diğer taraftan yüzlerce Ezidi'yi Kasım Şeşo komutasında Peşmerge çatısı altında bir güce dönüştürdü.
Kasım 2015'te Irak ordusu ve ABD'nin desteğiyle Şengal'i kurtaran güç olarak bayrağını dalgalandırmaya çalıştı.
Ancak Şengal'in kurtuluşuna yönelik operasyon tek bir gücün hanesine yazılamayacak kadar karmaşıktı.
İkinci terk ediliş
Daha da önemlisi Kürdistan'ın 25 Eylül 2017'deki bağımsızlık referandumunu bastıran askeri harekat karşısında Peşmerge 17 Ekim 2017'de Kerkük'ün ardından Şengal'den de çekildi.
Ezidiler için bu ikinci terk edilişti. Bu süreçte Haşdi Şabi güçleri de Şengal'e yerleşti.
Kendi saflarına Murad Şeyh Halo gibi Ezidileri de katan Haşdi Şabi zaten Mayıs 2017'de IŞİD'i güneyden temizleyerek Şengal'e kısmen girmiş, Irak ordusuyla birlikte Rabiya sınır kapısı ve Umm Caris arasında Suriye sınırı boyunca konuşlanmıştı.
Peşmerge Şengal'den çekilirken YBŞ, Hanesor tarafında sınırın 15 km'lik bölümünde tuttuğu yerlerde kalmıştı.
Ezidilerin daha makul bir güç olarak gördüğü Haşdi Şabi'nin rolünün artırılması ve YBŞ'nin desteklenmesi KDP'nin zayıflatması açısından Bağdat'ın işine geliyordu.
Fakat Ankara'nın baskısı ve KDP'nin rahatsızlıkları dikkate alınarak YBŞ'ye ödemeler kesildi. Hatta YBŞ'nin PKK ve YPG'den uzaklaşması yönünde telkinler gelmeye başladı.
YBŞ'nin Iraklı olmayan kadrosu ayrıldı
Bu baskılara Türkiye'nin hava saldırıları eşlik edince, YBŞ'nin eğitim kadrosundaki Iraklı olmayanlar bölgeden ayrıldı.
3 Mart 2017'de KDP'nin Suriyeli Kürtlerden teşekkül ettirdiği Roj Peşmergeleri'ni Şengal'e sokma girişimi de çatışmaya ve kayıplara yol açtı.
Özetle IŞİD'in yenilgisinden sonra YBŞ ve YJŞ Şengal Dağı, Şegnal'in kent merkezi, Sinune ve Hanesor nahiyelerinde güvenliğin temininde öne çıkarken 'demokratik özerklik' modelini izleyen Şengal Demokratik Özerk Meclisi sivil idareyi örgütledi.
Duhok'a kaçmış olan KDP'li Şengal kaymakamı iki kez dönmeye kalkıştı ama tepkiler üzerine başaramadı.
Ezidilere göre KDP 9 Ekim'de Bağdat'la anlaşarak, kontrol edemediği Şengal'i, IŞİD karşısında Musul'u koruyamamış olan federal güçlere verdi.
Yani Şengal'in kaderi Ezidilere sorulmadan kararlaştırıldı.
ABD ve Türkiye'nin hesapları nasıl uyuştu?
Tarafların bugünkü pozisyonuna gelince:
Ezidiler ne istiyor?
Peki, Şengal IŞİD'i yenilgiye uğratan güçler arasında bir savaş alanına dönüşür mü? KDP-PKK çelişkisi kime yarar getirir? En önemlisi Ezidiler ne istiyor? Bağdat Ezidilerin taleplerini görmezden gelebilir mi?
Bu soruları Erbil merkezli Kürt gazeteci Sıddık Şükrü ve Ezidi sosyolog Azad Barış'a yönelttik.
'Fiili özerklik var, statü istiyorlar'
Sıddık Şükrü YBŞ'nin merkez güçleri karşısındaki tepkisizliğini "Aralarında zımni bir anlaşma var sanki" diye yorumluyor. Şükrü anlaşmaya karşı çıkan Ezidi heyetinin Bağdat'ta fevkalade sıcak karşılandığını ama kaygıları giderecek nasıl bir yol izleneceğinin henüz bilinmediğini belirtiyor:
"Ezidiler ister Arap ister Kürt olsun Sünni güçlerin kendilerini koruyacaklarına inanmıyorlar. KDP'ye güven kalmadı. Asayiş ve idare açısından kendi kendilerini idare ediyorlar. Fiilen özerklik var. Şimdi idari ve savunma açısından özerk statü istiyorlar. Irak hükümeti muhtemelen YBŞ'ye müdahale etmeyecek ama nasıl bir statü vereceği belli değil. Özerk idareye de bir süre dokunmazlar. Zaten Musul Valiliği'nin Şengal'de idari faaliyeti yok. Ama bundan sonra olabilir."
PKK Nisan 2018'de Bağdat'a heyet gönderip Şengal'le ilgili karşılıklı anlayışı tesis eden zımni bir mutabakat sağlamıştı.
Şükrü, Bağdat'ı bu mutabakatın aksine harekete geçiren üç temel faktöre değiniyor: Türkiye'nin tehditleri, ABD'nin baskısı ve KDP'nin talebi.
'Irak gitmese Türkiye gidecekti'
Şükrü oluşan dengeyi şöyle açıklıyor:
"Irak gücü gitmeseydi Türkiye gidecekti. Bunun için hazırlıkları vardı. (Milli İstihbarat Teşkilatı Başkanı) Hakan Fidan bu mesajı Bağdat'a iletti. Evet Ezidilerle ilgili dünyada ciddi bir duyarlılık oluştu. Ama Türkiye tepkileri umursamıyor. Afrin ve Sere Kaniye'de umursamadığı gibi.
"Belki doğrudan kendi askerlerini alana sokarak bunu yapmayacaktı. Peşmerge, Roj Peşmergesi ve (Başika üssünde eğitilen Sünni gücü) Haşd el Vatani ile yapacaktı. Kendisi bu hareketi planlayıp, organize edip havadan bombardıman desteği verecekti. ABD'ye de 'Şengal'in ikinci Kandil olmasına izin vermeyeceğiz' diyerek bu planı kabul ettirdi. Türkiye bu hatta girip Rojava'ya buradan yürümek istiyordu.
"Bağdat işte bu temelde hareket etti. Irak ordusu oraya gittikten sonra Türkiye bu adımı atamaz."
Altı yılda tesis edilemeyen güven
Şükrü, KDP'nin altı yılda neden güven tesis edemediğine dair şunları söylüyor:
"Bunun için Şengal'i DAİŞ'ten (IŞİD) kurtarması ve yaraları sarması gerekirdi. Ama Ezidilerin imdadına giden PKK'ye terörist diyerek karşı çıktı. Roj Peşmergeleri'ni bölgeye sokmaya kalkıştı. Türkiye'nin hava saldırılarında insanlar şehit düştü. İstihbaratı kim veriyor? KDP.
"Bu kaygıları daha da artırdı. KDP, Ezidilere yakınlaşmak yerine üzerlerinde baskıya artırdı. Gözdağı verdi. Kendinden başka bir gücü kabul etmiyor. Onlar da KDP'yi kabul etmiyor. Kaygılılar, o yüzden kendileri örgütlendiler. Bu saatten sonra KDP kaybetmiştir. Kaybettiği için de Bağdat'a gidip ittifak kurdu. Şengal'e dönemeyeceklerini, dönseler de marjinal kalacaklarını biliyorlar.
"Kontrol altına alamadığı bir yerin kendisi dışındaki Kürtlerin değil Irak'ın elinde olmasını istedi. Türkiye de memnun."
'Türkiye operasyon yaptıkça PKK ovaya iniyor'
Şükrü'nün Kürtler arası iç çelişkilere dair öngörüsü şöyle:
"KDP uzun süredir Ezidiler içinde örgütleniyordu. İnsanlar ekonomik olarak muhtaçtılar. Devlet yok, hükümet yok. Bu sayede KDP örgütlenebildi. KYB dahil diğer partiler de vardı ama bunlar pasifti.
"Ezidiler şimdi KDP ve PKK çizgisinde bölünmüş durumdalar. Eski Peşmergeler, şeyhler, mirler KDP'ye yakın. KDP onlara yardım ediyor.
"Yeni nesiller KDP'ye inanmıyor. O yüzden PKK hızla gelişti. Bu mesele sadece Şengal'le sınırlı değil. PKK'nin ovada gelişmesi KDP için tehlikeli. Türkiye operasyon yaptıkça PKK ovaya iniyor. Bu durumda KDP hem alan hem de kitle kaybediyor.
"Kürdistan'daki insanların PKK'yle ilgili algısı da zamanla değişti. Bu yüzden KDP korkuyor. Halk KDP'nin Türkiye ile birlikte hareket etmesinden rahatsız. Kürtler Afrin ve Sere Kaniye'nin işgalini kabul etmedi. Türk devletine karşı tepki, KDP'ye de yöneliyor. Şimdi Şengal'de çatışma çıkarsa PKK buna karşılık verir. Türkiye saldırırsa zaten savaşa girer. Çünkü Şengal'i kırmızı çizgiye dönüştürmüş durumdalar."
Sosyolog Azad Barış ise Ezidilerin özerklik istemesinin altında yatan nedenlerdeki tarihsel devamlılığına dikkat çekiyor.
Sünni Kürtlerin Ezidilere bakışı
Barış, "Kürtlerin tarihi, toplumsal ve dinsel meselelere dayalı ev içi meselesi çözülmüş değil" diyor ve ekliyor:
"Sünni Kürtler, Ezidileri iblisin takipçileri, İslam'dan sapmış bir tarikatın mensupları olarak gördükleri için onlara karşı her şeyi mubah sayıyorlar.
"Erbil'de sadece Ezidilerin gidip alışveriş yaptığı bir pazar var; onlardan başka kimse adım atmıyor. Çünkü Ezidilerin ürünlerini haram sayıyorlar."
Barış bir Ezidi olarak Erbil-Bağdat ortak planına itirazını "73'üncü fermandan sonra bile Ezidileri hala görmeyen, kaygılarını hesaba katmayan hegemonik bir plan uygulanıyor. KDP kendini Şengal'in sahibi olarak görüyor, burayı PKK'ye kaptırmak istemiyor. Bağdat'la anlaşma bunun bir sonucu. Ezidiler Kürtler arası çelişki ve çatışmanın kurbanı oluyor" sözleriyle dile getiriyor.
Vatikan benzeri inanç temelli özerklik
Barış, Ezidilerin ne istediğini şöyle anlatıyor:
"Vatikan benzeri inanç temelli bir özerklik istiyorlar. Elbette istedikleri bir devlet değil. Bağdat'a gidenler Ezidileri görmeyen bir anlaşmanın hayata geçemeyeceğini söylediler. 'Bir Şengal vilayeti kuralım, Musul'a bağlı kalmasın, valisini seçimle belirleyelim, emniyet müdürü, polisi, bürokratı bizden olsun' dediler.
"Daha sonra Sinune'de toplanarak, KDP'nin ruhani meclise seçtirdiği yeni Baba Şeyh Ali İlyas'a bir çağrı yaptılar. Anlaşmayı yok saydıklarını belirtip 'Sözcümüz ol' dediler. Yanıt yok tabii. Ezidiler içinde yaygın olan duygu şudur: Bu plan 73'üncü fermanın tamamlanmasıdır. Bizi satanlar tekrar kurtarıcı meleğimiz olduklarını söylemesinler."
Kasım Şeşo'nun da Ezidilerin iç işlerine karışılmasını protesto ederek KDP'den ayrıldığını belirten Barış, farklı saflarda yer alan Ezidilerin 2017'deki çatışmadan ders alarak bir daha karşı karşıya gelmeyeceğine inanıyor. Barış Irak hükümetinin de planın tatbikinde dikkatli olacağını öngörüyor:
"Arap aşiretleri 2014'ten sonra yaşananlardan utanç duyuyor. Merkezi hükümetin bu utançla Ezidilerin üzerine gideceğini düşünmüyorum. YBŞ'ye maaş ödüyorlardı. Bu yapıyı biliyorlar. Merkezi hükümetin Ezidilere karşı olumsuz bir tutumu yok. Normalde Ezidilerin kendilerini yönetmesine karşı çıkmayabilirlerdi. Ama anlaşmanın arkasında Türkiye ve ABD'nin dayatmaları var."
IŞİD sonrası dönem Ezidiler için "fermanın" artçı etkileriyle dolu. Bu yüzden Şengal'den uzaklarda sığınmacı çadırlarına mahkum olmuş Ezidiler "aziz" bildikleri topraklarına dönemiyor. Yeni bir ferman görmeden güven içinde yaşama umutları, Kürtler arası iç hesaplaşmalar ve bölgesel güçlerin planlarını aşamıyor.